Sosyal Medya

Yağız Kutay

Yağız Kutay Yazdı: ‘Açgözlülük Ekonomisi…’

Açıklanan verilere olan güvensizlik tüketici ile piyasa arasında bir bilgi asimetrisi yaratıyor ve bu tüketiciye ek zam olarak dönüyor...

Yağız Kutay Yazdı: ‘Açgözlülük Ekonomisi…’

İnsan doğası gereği bazı düşünceleri göre işbirlikçi bazılarına göre de açgözlüdür. Homo erectusun açgözlülüğünü sosyolojik bakış açısıyla incelersek; bir toplumun değerleri, sosyal yapıları ve kültürel normları çerçevesinde bakmalıyız. Açıklanan verilere olan güvensizlik tüketici ile piyasa arasında bir bilgi asimetrisi yaratıyor ve bu tüketiciye ek zam olarak dönüyor.

Öte yandan ekonominin alemet-I farikası olan “sınırsız insan arzularının sınırlı kaynaklara dağıtımını” organize etmesi açgözlülükle mücadelenin en önemli parametresidir.

Filozof Georges Politzer’in düşünceleri çerçevesinde, artan enflasyon ve devletlerin ekonomik açgözlülüğü, işçi sınıfının emeğinin sömürülmesine ve sınırlı kaynakların dağılımındaki adaletsizliklere işaret eder. Enflasyonun yükselmesi, hem bireylerin hem de devletin kısa vadeli kazanç peşinde koşmasının ve sosyal adaleti göz ardı etmesinin bir yansıması olarak görülebilir. Bu süreçte açgözlülük, ekonomik büyüme ve tüketim talebini sürekli kışkırtarak sürdürülebilir olmayan modellere ve kronik enflasyona yol açabilir. Dolar bazında en yüksek asgari düzenlemesine rağmen sosyal adaletin çökmesi de bugüne nasip oldu.

TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2023 yılı sonuçlarına göre en zengin %20’nin aldığı pay %50 sınırına yaklaştı. En fakir %20’nin payı %5,9’a geriledi. kayıt dışı ve gelirini saklayan varlıklı kesimi düşününce durum daha da vahim.

En medeni ve varlıklı sayıldığımız 21.yüzyılda bu kadar eşitsiz olmamızın başka açıklamasını aramamamız gerekir. Hayvandan bizi ayıran naçizhane şey olan aklı daha adil kullanmak bizim elimizde yoksa.

Günümüz Türkiye’si iktisadi perspektiften Sineklerin Tanrısı kitabı misali günleri güzel ülkemin vatandaşlarına yaşatan yegane konseptin adı enflasyon bu açgözlülüğü gözler önüne seriyor.

Diğer ülkelerde de açgözlülük riski olsa da denetim mekanizması zayıf olan devlet idaremiz enflasyon ile halk arasında siper olacağına vatandaşları ateş hattının ortasında bırakıyor.

İnsanlar açıklanan enflasyon oranına güvenmiyor, dolayısıyla ek zamlarla karını maksimize etmeye çalışıyor. Başlı başına yeterliliği sorgulanan faiz arttırımlarının üzerine açgözlülük ekonomisine belli ölçüde düzenleme yapmayan devlet sorunlarının önünü alamaz. Açgözlülüğün yol açtığı riskleri azaltmak için hükümetler ve düzenleyici kurumlar, piyasa regülasyonları ve denetim mekanizmaları uygulaması zaruri hale gelmiştir.

SOPAYLA ENFLASYON DÜŞMEZ

Öte yandan geçmişte bunu yaparmış gibi marketleri cezalandırmıştı örneğin. Ancak yeni yılda yapılan zam ve maaş artırımlarına baktığımızda sözde enflasyonun üzerinde yapılan maaş artırımları ve onun da üzerinde yapılan zamlar kimin nerede durduğunu gösteriyor.

Devlet nezninde açgözlülüğü sürekli ekonomik büyüme ve tüketim arzusu ile ilişkilendiriyorum. Bu durum, sürdürülebilir olmayan ekonomik modellerin devamını teşvik edebilir. Kronikleşen enflasyonu bu şekilde de izah edebiliriz. Tüm bunları sosyal adaleti gözederek yapmak da terazinin en hassas noktası. Yoksa emekliye %40’larda zam, ÖSYM sınav ücretlerine %165 zammı nasıl açıklarız?

İTO enflasyonundan arındırılmış verilere göre büyümenin çok olduğu 2020-2022 yılları arasında hemen hemen bütün gelir gruplarının geliri gerilemiş, en zengin %5’in ortalama geliri %16 artmış.

O-FLASYON BU-FLASYON

Aslında bu konu Mahfi Eğilmez’in gündeme getirdiği iki kavram olan ‘skimpflasyon’ (ürünün kalitesinin düşürülmesi) ve ‘shrinkflasyon’ (ürünün gramajının düşürülmesi) ile gündeme oturdu. Ahlak bozan enflasyonun en net iki örneği.

En saygın markalardan KOBİ’lere shrinkflasyon hayatımızda. Sevmeyen var mı reklamıyla ortaya çıkan gofret 40 gramdan satışa çıkıyordu. Artık aldığınız her pakette 36 gram mevcut.

Greedflation ise öte yandan; fiyatların, şirketlerin aşırı kâr elde etme isteği nedeniyle suni olarak yükseltilmesi durumunu ifade eder. Bu kavram, özellikle ekonomik durgunluk dönemlerinde veya belirli krizler sırasında, şirketlerin maliyet artışlarını aşan oranda fiyat artışları yaparak yüksek kar marjlarını koruma eğilimleriyle ilişkilendirilir.

Ekonomik açıdan bakıldığında, bu terim genellikle tartışmalıdır çünkü fiyatlandırma mekanizmaları çok çeşitli faktörlerden etkilenir ve şirketlerin kar marjlarını artırmak için fiyatları artırma eğilimi piyasa ekonomilerinde yaygın bir uygulamadır. Ancak, bu durumun etik boyutları ve ekonomik etkileri, özellikle tüketiciler üzerindeki yükü dikkate alındığında, sıkça eleştirilir.

Hükümetin açgözlü refleksle zam yapmasıysa günü kurtarma çabasına işaret. Halk için de hayatta kalma içgüdüsü. Tabii ki devlet sosyal adaleti tehsis edemediği gibi ne yatırımcıyı, ne vatandaşı ne de reel kesimi dış sorunlara karşı koruyamadığı gibi kendi kalesine de gol attı.

En başından beri ekonominin gereklilikleri yapılsa bu açgözlülük olmayacaktı. O kadar dolar yakılmasa bunlar olmayacaktı. Enflasyon şeffaf şekilde açıklansa bunlar olmayaktı. Faiz enflasyonun sebebi olmadığı kabul edilse bunlar olmayacaktı. Bundan sonra tek yolumuz var: İşin ehli ve sadece işiyle gündeme gelen insanlara yetki ve sabır.

Yağız Kutay Işık

 


İLGİLİ HABERYağız Kutay Yazdı: 'Dayak arsızı bütçe...'Yağız Kutay Yazdı: ‘Dayak arsızı bütçe…’

İLGİLİ HABERYağız Kutay Yazdı: Yağız Kutay Yazdı: “Futbol Takımlarımız Satılacak mı?”

İLGİLİ HABERYağız Kutay yazdı: Yağız Kutay yazdı: “Hiçbir İyilik Cezasız Kalmaz”

İLGİLİ HABERYağız Kutay Yazdı: Yağız Kutay Yazdı: “Zincirleri Kırdık”

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler