Sosyal Medya

Genel

Ali Bilge yazdı:  ONCA YOKSULLUK VARKEN

Ali Bilge'den çok çarpıcı bir gözlem: Yüksek mağdurluğun yaşandığı  geniş bir toplumsal kesim,  devlete bağlı ‘maaş köleleri’ durumundadırlar.  

Ali Bilge yazdı:  ONCA YOKSULLUK VARKEN

AKP iktidarı döneminde (22 yılda) kamuda çalışanların 2 kattan fazla artığını tespit ederek yazıya başlayalım. 2003 yılında 2milyon187 bin olan kamu personeli sayısı, 2011 yılında 3.milyon 37 bin kişiye, 2016 yılında 3.milyon 604 bine, 2023 sonunda da 5.milyon 175 bin kişiye yükselmiş durumdadır.

2003 yılında kamuda istihdam edilenlerin çalışan nüfusa oranı, yüzde 9,2 iken bu oran 2023 yılında yüzde 16,1’e yükselmiştir. Bugün çalışan nüfusun 1/6’sı devletten maaş almaktadır. Şunu da belirtelim: maaş Arapçadan Türkçeye geçen bir sözcüktür.

 

2022 yılında aktif sigortalıların sayısı 26.344.234 iken, son 1 yılda 986 bin 212  azalarak, 2023  Aralık  sonu itibarıyla  25.358.022 kişiye düşmüş bulunmaktadır. Emeklilikte yaşa takılanlar olarak tanımlanan EYT’lilerin sisteme dahil edilmesi ile pasif sigortalı olarak tanımlanan emeklilerin sayısı,  son bir yıl içinde 2.097.236 kişi artarak,  2023 Aralık sonu itibarıyla  16.030.256 olmuştur.

16 milyon 30 bin emekliye bağımlı olan kişilerin (eşler, çocuklar, dul , yetim ve malullerin) sayısı ise 34 milyon 813 bindir. Siyah renkte olan rakamlara dikkat ederek yazımızda ilerleyelim.

Gözümüzün önüne bir T cetveli getirelim, cetvelin bir yanında aktif olarak çalışanlar , diğer yanda da emeklileri,  yani  pasif sigortalıları koyalım ve soralım:  Türkiye’de aktif sigortalılar primleriyle, pasif sigortalıların maaşlarını ödeyebiliyor mu ?

 

Sosyal güvenlik sistemin sürdürülebilirliği için bakılan bir oran var. Buna aktif/pasif sigortalı oranı deniyor. Aktif/pasif oranı; kaç aktif çalışanın, kaç pasif sigortalıyı finanse ettiğini gösteriyor. Bir sosyal sigorta kurumunun mali açıdan ayakta kalabilmesi için aktif/pasif sigortalı oranının en az 4 olması gerekiyor. AB ve OECD için geçerli oran böyle. Aktöriyel dengede denilen  bu oran Türkiye’de 1,6dır.  Memleketin sosyal güvenlik siteminin aktif pasif dengesi içler acısı durumdadır, çok ciddi bozuktur ve ülke için gelecek tasarımı yapmayı engellemektedir. Emeklinin içler açısı hali bu dengesizlikte gizlidir. Üstelik 25 milyon aktif sigortalı gözükenlerin yaklaşık 2,5 milyonu da düzensiz ödeyenlerden ya da hiç ödemeyenlerden oluşmaktadır. Aktif /pasif oranını hesaplarken bunları düşmediğimizi de belirtelim.

16,030,256 milyon emekli, 5,175,000 cari kamu personeli olmak üzere 21,205, 256 kişi, devletten düzenli maaş almaktadırlar, bunlar devlete bağımlıdırlar, devletin eline bakmaktadırlar. Ayrıca devletten maaş alan emeklilere bağlı olan 34 milyonu aşkın kişiyi de unutmayalım. Aktif çalışanları da eklediğimizde  nüfusun büyük bir bölümünün dolaylı ve dolaysız sigorta kapsamı içinde olduğu görülmektedir.

Maaş kölelerinin yaşamı idamesi..

Sigorta kapsamın geniş olması kulağa hoş geliyor, ancak bu insanların büyük çoğunluğu çok kötü bir ekonomik yaşam sürüyorlar, var ile yok arasında çok düşük maaşlar ve sağlık hizmeti alıyorlar , geçinemiyorlar , beslenemiyorlar, büyük çoğunluğu yoksulluk ve açlık sınırlarında yaşıyorlar. Kamuda  aktif çalışanların emeklilere göre durumlarının   daha iyi olmasına karşın, yüksek enflasyon tüm bu kitleyi etkiledi. Yüksek mağdurluğun yaşandığı  geniş bir toplumsal kesim,  devlete bağlı ‘maaş köleleri’ durumundadırlar.

Yüksek enflasyonla birlikte, orta üstü kesimler orta düzeye , orta gelirliler yoksullaşmaya , yoksullar açlığa doğru hızla gerilmektedirler. Bu kesimin önceki yıllarda var olan toprağa bağlı avantajları da pek kalmadı. Türkiye nüfusunun %93’ü, Büyükşehir ve Belediye sınırları içinde yaşayan, önemli bir bölümü  kentlileşmeyen kırsal nüfustan oluşmaktadır.

Düşük gelirleriyle ağır yaşam koşullarında mağdur bir şekilde ‘hayatlarını idame’ ettirmeye çalışan’ maaş kölelerine’ iktidar tarafından , kimi zaman, bilhassa seçimler öncesinde, ‘dostlar alış verişte görsün’ şeklinde, iktidar medyasında da köpürtülerek, göstermelik, derde deva olmayan iane sayılabilecek ödemeler yapıyor, 1000-2000 liralık bayram ikramiyesi, ramazan ikramiyesi gibi. Bilinsin ki ,  devlet ile vatandaş ilişkisini ‘sadaka düzeyine’ indirgeyen bu yaklaşım unutulmayacak derin kırıklılara, yaralara yol açmaktadır..

Vatandaşın düşük maaşla kamulaştırılması

Otokratik bir ülkede vatandaşın bu şekildeki  maaş ilişkisi ile devletle bağlanması, vatandaşın devleti eline geçiren iktidarın avucunda olması  demektir. Devlete bu ilişkiyle bağlı olmak,  vatandaşın  devlet tarafından  kamulaştırılmasıdır. Maaş bağımlıları, devlet  ne verirse yetinmek zorunda kalan köleler olmaktadırlar. Devleti ele geçiren iktidara  bu şekilde  bağlı olmak,  iktidarın illüzyonuna girmeye de aday olmak demektir.

Mağduriyet yaşayan, devletten aldıkları düşük  maaşla ve ianelerle  yaşayan bu kesim, aile fertleri ile birlikte hesaplandığında büyük bir seçmen kitlesini oluşturmaktadır. 

Türkiye’nin maaş köleleri içinde bulundukları durumdan rahatsızlar, bu rahatsızlığı beyan edenler bulunuyor ama büyük çoğunluk sessizliğini devam ettiriyor. Çok ciddi mağduriyet yaşamalarına rağmen, iktidarla olan ilişkilerinde hakim olan illüzyon devam ediyor.

İllüzyon ve ipoteğin nedeni..  

Maaş kölelerinin oylarının ciddi bir kısmı, epey zamandır devleti elinde bulunduran iktidar tarafından ipotek altına tutulmaktadır. Mesele, onca mağduriyet ve yoksulluk varken, illüzyonun nasıl sona erdirileceği, ipoteğin nasıl kaldıracağıdır. En önemli soru budur.

Düşük gelir üzerinden iktidarla kurulan bu bağımlılığın, düşük gelirden de olma korkusunun, oy verme refleksini önemli ölçüde etkileyen unsurlardan biri olduğunu düşünüyorum.

İpotek altındaki mağdur kesimlerde, neden bir sessizlik ve kabul ediş var sorusunun yanıtı bu bağda gizli. Devletle fertler ve aileler arasında gelişen  maaş  ilişkisi,  bu kesimlere  güçlü bir ekonomik katkı yaratmıyor ama vaz geçilmesi kolay olmayan bir yapışkanlık yaratıyor. Vatandaşın ,  seçmenin düşük ücretle kamulaştırılması bu bağla gerçekleşiyor.

Epey örselenen bu bağ kopma aşamasında geldi mi? Ne dersiniz?

Ali Bilge

İktisatçı -Gazeteci

13-03-2024

 

 

 

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler