Sosyal Medya

Ekonomi

Fatih Özatay: Seçim sonrası ekonomi politikası olumlu, biriken risklere dikkat

Nasıl Bir Ekonomi TV’de Ekonomi Masası’nın konuklarından Prof. Dr. Fatih Özatay ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi. “Merkez Bankası’nın 45 günde aldığı 50…

Fatih Özatay: Seçim sonrası ekonomi politikası olumlu, biriken risklere dikkat

Nasıl Bir Ekonomi TV’de Ekonomi Masası’nın konuklarından Prof. Dr. Fatih Özatay ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi.

“Merkez Bankası’nın 45 günde aldığı 50 milyar dolar müthiş bir rakam. Bakan Mehmet Şimşek’in “Döviz almazsa 30’liranın altına inecek” açıklaması doğru bir yaklaşım. Dolayısıyla hem rezervini artırmış oluyor hem de TL daha fazla değerlenmemiş oluyor. Ama enflasyonun altında bir kur artışı var. Yani seçim sonrasında iyi gelişmeler var. Öyle görünüyor.

Bununla birlikte başka riskler birikiyor. Döviz cinsinden kredi faizleri çok düşük; TL cinsinden kredi faizleri de çok yüksek. Dolayısıyla erişebilen şirketler, TL finansman ihtiyaçlarını, döviz kredisi borçlanarak gideriyorlar. Bundan dolayı bir açık pozisyon sorunu, finansal kırılganlık oluşabilir. Böyle bir risk var. Buna dikkat etmesi lazım Merkez Bankası’nın. Bu dövizler Merkez Bankası’na geliyor ama şirketlerde bir açık pozisyon oluyor.

2’nci bir risk daha var. Bütçe açığının yüksek düzeylere gelme ihtimali var. Bunun azaltılması gerekiyor. Ama bunların dışında bakarsanız enflasyon yüzde 38 olmasa da 42 olur. Önemli bir azalma olacak. Sadece baz etkisi nedeniyle olmayacak. Bu piyasada onu vurgulamaya çalışıyorum. Baz etkisi çok önemli olacak ama geçen yılın yaz aylarına göre enflasyonun çok daha makul gelmesinin temel nedenlerinden biri de döviz kurundaki gelişmeler olacak. Döviz kuru enflasyonun çok altında. Aynı zamanda da faizler artık bu kadar yüksekken mevduat faizi de cazip hale geliyor alışveriş yapmak yerine.  Bütün bunların da enflasyona olumlu yansıması bekleniyor. Şu anda yansımış değil ama beklentilerdeki bozulma durmuş vaziyette. Bütün bunlar alt alta toplanırsa bu 2 riske de dikkat edilirse enflasyon açısından yıl sonu tahminine ulaşmanın önünde bir sorun görünmüyor. Muhtemelen çok sürpriz bir gelişme olmazsa, ağustos ayına gelindiğinde gelecek senenin haziran ayını ve enflasyondaki gidişatı dikkate alarak, “Artık faiz indirmek gerekir mi?” konusunu tartışmaya başlayabiliriz gibi geliyor.

Ağustostan itibaren 2025 enflasyonu daha önemli olacak

Ağustos, eylül ayına gelindiğinde 2025’in enflasyonu daha önemli olacak. Çünkü ağustos ayındaki para politikası toplantısında ne yaparsanız yapın zaten aralık enflasyonunu etkileyemezsiniz. Daha çok işte gelecek senenin enflasyonunu etkilemeye başlarsınız. O zaman Merkez Bankası’nın enflasyon tahminlerinin, gelecek senenin martında,  haziranında 2025 sonu enflasyonuyla uyumlu bir patikada gittiğini gösteriyorsa, faiz düşürmeyi tartışabilir. Ama enflasyon yüzde 40 iken “Daha çok erken. Acaba politik baskı mı geldi? şüphesini yaratma tehlikesi de var. Onun için belki de çok dillendirmemek lazım. Ama sonuçta Merkez Bankası tartışacaktır.  Tahminleriniz istediğiniz kadar düzgün olsun, istediğiniz kadar güvenin tahminlerinize. Atıyorum haziran 2025’te enflasyonun yüzde 25’e yüzde 30’a ineceğini öngörün. Ama temel mesele bunu anlatabilecek misiniz? Politik baskı yok. Teknik nedenlerle düşüyor diyebilmesi için Merkez Bankası’nın buna ikna olması lazım.”

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler