Sosyal Medya

Döviz

SABAH Bülteni:  Yerel seçimlerden sonra TL’de sert  değer kaybı olacak mı?

Yerel seçimlerden sonra müşterilerimiz ile yaptığımız görüşmelerde TL'de belirgin bir değer kaybı olabileceğini (USDTRY kurunda sert bir yükseliş) bekleyenlerin sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğunu da not etmiştik.

SABAH Bülteni:  Yerel seçimlerden sonra TL’de sert  değer kaybı olacak mı?

Dün X hesabından açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakan Şimşek, piyasada güvensizlik ve tedirginlik yaratan olumsuz haberlere itibar edilmemesi gerektiğini belirtti. Şimşek’in özellikle seçim sonrasına yönelik sosyal medyada ya da kamuoyunda yer alan olumsuz görüş ve söylemlerin odak noktasında da USDTRY kurunda sert bir şekilde yükseleceği yönünde pek çok senaryoya karşı sert bir çıkış yaptığını görüyoruz.

Hatırlanacağı üzere, TCMB’nin olağan toplantısı ardından, PPK metnine serpiştirdiği “Para politikasındaki kararlı duruş, dezenflasyonun ana unsurlarından olan Türk Lirası reel değerlenme sürecine katkı vermeyi sürdürecektir” cümlesi dikkatimizi ciddi bir şekilde çekmiş ve bu noktadan hareketle -enflasyonla mücadelede kapsamında- TL’nin reel olarak değerleneceğine yüksek ihtimal verdiğimizin altını çizmiştik.

 

Özellikle, geçmiş tecrübenin gelecek fiyatlamasına yön teşkil ettiği de düşünülürse, yerel seçimlerden sonra müşterilerimiz ile yaptığımız görüşmelerde TL’de belirgin bir değer kaybı olabileceğini (USDTRY kurunda sert bir yükseliş) bekleyenlerin sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğunu da not etmiştik. Bizim bu beklenti kampında yer almadığımızın altını bir kez daha çizmek isteriz.

2023 senesinin son demlerinde, 2024 yılına ait bilanço toplantılarında kullandığımız USDTRY için ‘çalışma’ kurumuzun psikolojik de olsa 40 seviyesinde olduğunu bir kez daha not etmiş olalım. Bültenlerimizde her ne kadar USDTRY kurunda yükseliş ihtiyacı olacağına yer versek de, bunun kademeli bir şekilde olacağı görüşüne sıkı sıkı sarılıyoruz. Enflasyonun temel nedenlerinden birinin TL’deki reel değer kaybı olduğu düşünülürse, kamu otoritesinin de enflasyon ateşine ilave körükle gitmek istemeyeceğini düşünüyoruz. Bu noktadan hareketle, USDTRY kurunda -özellikle de seçim sonrası- sert bir yükseliş beklemediğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.

 

Bu bağlamda, uzun bir süredir tekrar ettiğimiz üzere, kurun enflasyondan bir tık da olsa daha az ve kademeli bir şekilde artacağını, TL’nin reel olarak değerleneceğini düşünmeye devam ediyoruz. TL’nin reel olarak değerlenmesi konusunu da matematiksel olarak şu şekilde açıklayalım: Eğer Türkiye’de yıl sonu enflasyonu -piyasa katılımcıları anketine göre- %43 olarak gerçekleşecekse ve Türkiye’nin de ticaret yaptığı ülkelerde aynı zaman diliminde fiyatların %5 artacağı düşünülürse (aradaki fark %38) TL’nin reel olarak değerlenmesi için, döviz kurunun da yıl sonuna kadar %38’in altında artması gerekiyor. Eğer bugün USDTRY kuru 31 seviyesinde ise, matematiksel olarak sene sonuna ilişkin kurun da yaklaşık olarak 41 seviyesine gelmesi gerekiyor ki, bu da bizim baz senaryomuz ile uyum arz ediyor (kur 41 seviyesinin altında olursa, TL reel olarak değerlenmiş olacak).

Reel kur ve sene sonu beklentimize biraz fazlaca yer verdikten sonra dönelim piyasada neler olduğunda. Borsa İstanbul cephesinde son 2 gündür satış baskısının hâkim olduğunu görüyoruz. Hafta başı bültenimizde yükseliş ivmesinin yavaşladığına işaret etmiştik. Zirve seviyelerden gelen kâr realize etme ihtiyacı veya dolar bazında endeksin tarihi 3 dolar seviyesinin kıyısına kadar gelmesi de psikolojik olarak satış baskısını tetiklemiş olabileceğini düşünüyoruz. USDTRY kuru ise 31,15 seviyesine gelirken, CDS risk primi 288 baz puanda ve ılımlı bir görüntü çizmeye devam ediyor. Tahvil piyasasında ise dün getirinin kısa vadelerde arttığına şahit olduk.

Haber akışında ise, Rusya’nın tüketicilerin ve çiftçilerin artan talebi ve rafinerilerinde planladığı bakım çalışmaları öncesinde iç talebi karşılamaya yetecek yakıtı garanti altına almak için 1 Mart’tan itibaren petrol ihracatını altı ay süreyle askıya alacağını gördük. Bu karardan Türkiye’nin de etkilenebileceğini düşünüyoruz keza Türkiye ihtiyacının büyük bir kısmını (yaklaşık %70) Rusya’dan temin ediyor. Rusya’nın dünkü çıkışı ardından Brent cinsi petrolün varil fiyatı yaklaşık 1 dolar artış kaydederek 83,50 dolar seviyesine geldi.

Öte yandan, Reuters haberleri, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC+ ve Rusya öncülüğündeki müttefikler) ikinci çeyreğe kadar gönüllü petrol üretim kesintilerini uzatmayı düşündüğü yazdı. Hatırlanacağı üzere, geçen Kasım ayında, petrol karteli, Suudi Arabistan’ın kendi gönüllü kesintisini sürdürmesiyle birlikte bu yılın ilk çeyreği için yaklaşık 2,2 milyon varil/gün civarında gönüllü kesinti yapmayı kabul etmişti. Petrol fiyatları, İran yanlısı Husi grubunun Kızıldeniz gemilere saldırıları nedeniyle yükselen jeopolitik gerilimlerden bu yıl destek bulsa da, ekonomik büyüme endişesi ve yüksek faiz oranları da enerji piyasasına ağırlığını koymuştu durumda.

Piyasalara yön veren ABD 10 yıllık tahvil faiz getirisinin %4,25 – 4,30 bandında salınmasına paralel altının da ons fiyatı 2,030 dolar seviyesinde kalmaya devam ederken, gram altın TL bazında 2,035 seviyesine yükselerek kompozisyonun içindeki USDTRY kurundaki yükselişi yansıttı. Bitcoin’in 57,500 dolar seviyesindeki 3. hedefimize de ulaşması ardından artık gözünü tüm zamanların zirvesine ($69bin) ve sonrasında da keşfedilmemiş sulara dikeceğini düşünüyoruz.

ABD borsaları dün geceyi yatay tamamlarken, yatırımcıların odağı yarın açıklanacak olan FED’in favori enflasyon ölçütü olan kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksine (PCE) çevrilmiş durumda. Reuters anketine göre, PCE’nin Ocak ayında aylık bazda %0,3 artması bekleniyor (Aralık %0,2). Veri FED’in gevşeme döngüsünün zamanlamasını etkileyebilecek düzeyde gelebileceği endişesi ile yeni gün başlangıcında Asya piyasalarının yön bulmakta zorlandığını görüyoruz.

Piyasalar, faiz indirimlerinin yılbaşında Mart ayında başlamasını beklerken, son dönemde gelen güçlü veriler ardından artık Haziran ayında başlayacağını düşünüyorlar. Yılbaşında toplam 150 baz puan seviyesine yükselen faiz indirimi fiyatlamasını da yerini 75 baz puan faiz indirimine (3 x 25 baz puan) terk ettiğini not edelim. Bugünün menüsünde Türkiye’de açıklanacak dış ticaret dengesi ve ekonomik güven endeksi; ABD’de ise GSYH büyümesi takip edilebilir.

 

Emre Değirmencioğlu (@emredegirmenci5), Grup Müdürü, Kıbrıs İkitsat Bankası Hazine Bölümü

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler