Sosyal Medya

Piyasa

TEPAV’a göre depremin faturası akıllara zarar!

Türkiye Ekonomi Politikalar Araştırma Vakfı (TEPAV), Kahramanmaraş merkezli depremin etkilerini ölçen ve politika önerileri sunan bir çalışma yayınladı. TEPAV Ekonomik ve…

TEPAV’a göre depremin faturası akıllara zarar!

Türkiye Ekonomi Politikalar Araştırma Vakfı (TEPAV), Kahramanmaraş merkezli depremin etkilerini ölçen ve politika önerileri sunan bir çalışma yayınladı.

TEPAV Ekonomik ve Yapısal Politikalar Merkezi Direktörü Burcu Aydın Özüdoğru’nun kaleme aldığı araştırmada, “Yapılan çalışma; deprem kaynaklı hasar ve yıkımın 11 ildeki yapı stokunun yaklaşık yüzde 40’ını etkilediğini göstermektedir. Ağır hasarlı ve yıkık olduğu tahmin edilen 650 bin bağımsız birim, deprem bölgesinde 2022 yılında yapı kullanma izni alınan konut sayısının yaklaşık 7 katıdır. Depremde az ve orta derece hasar gördüğü tahmin edilen 1.5 milyon bağımsız birimin güçlendirme ve onarım faaliyetleriyle Türkiye genelinde devam eden konut stok ihtiyacı gözetildiğinde, deprem kaynaklı hasarın beş yılda telafi edilebileceği beklenmektedir.” tespitleri yer aldı.

Beş yıllık kalkınma döneminin maliyetinin 150 milyar dolar olarak hesaplandığına dikkat çekilen araştırmada, şu detaylar yer aldı: “Bu maliyetin en yüksek kısmı bölgedeki yıkım kaynaklı üstyapı ve altyapının yeniden inşa, güçlendirme ve onarım giderleridir. Altyapı ve üstyapı inşaat faaliyetlerinin maliyetinin 88 milyar dolar civarında olması ve maliyetin yarısının kamu tarafında finanse edilmesi tahmin edilmektedir. En büyük ikinci maliyet taşıt, demirbaş, stok ve tüketim malları kaynaklı kayıplardır. Bu kalemin de büyüklüğü 35 milyar dolar olarak tahmin edilmiştir. Depremden etkilenen hanehalkları için sunulması önerilen geçici barınma, yaşam, iş ve istihdam desteklerinin 3 yıllık maliyeti ise 24 milyar dolar olarak tahmin edilmiştir. Depremin sebep olduğu devasa kaybın yaşam standartları üzerindeki ağır etkisinin telafi edilmesi ve toplumsal olarak en duyarlı hanelerin desteklenmesi amacıyla geçici barınma, yaşam, iş ve istihdam desteklerinin azalan oranlarla 3 yıl boyunca sürdürülmesi tavsiye edilmektedir.”

Finansman Baskısı

Çalışmaya göre, 2023 yılında ekonomik büyümenin, deprem öncesi öngörülen baz senaryoya göre 1.2 puan daha düşük gerçekleşmesi bekleniyor. “Büyüme üzerindeki riskler, deprem bölgesinin yeniden inşa sürecinin hızına, uygulanacak ekonomi politikalarına ve finansal koşullara bağlı olarak geniş bir bantta değişiklik gösterecektir.” denilen araştırmada, şu tespitler dikkat çekti: “Toplam konut stoku içinde DASK sigortası kapsamında olan birimlerin payı ve sigortanın tahmini hasarı karşılama oranı düşüktür. Tüm bunlar deprem sonrasında bölgedeki ekonomik aktivite, istihdam ve gelir düzeyinde yüksek ve kalıcı düşüş yaşanabileceğine işaret etmektedir.  Başta Emeklilikte Yaşa Takılananlar (EYT) gibi bütçelenmemiş önemli giderlerle seçim öncesi dönemde uygulanacak mali genişleme deprem hariç Türkiye’nin kamu mali dinamiklerini bozmaktaydı. Deprem sonrasında ihtiyaç duyulan ilave harcama kalemleri ise kamu finansmanı üzerindeki baskıyı daha da artıracaktır.”

Enflasyonu tetikleyecek

Deprem kaynaklı harcamaların 5 yıllık bir finansman planını gerektireceği ve ilk yıllarda milli gelire oranla yüzde 2.5 – yüzde 3.5 bandında, toplamda ise yüzde 8 civarında bir ek finansman ihtiyacı doğuracağı tahmin edildi. Çalışmada, ayrıca uzun vadede Türkiye’nin kalkınma modelini afetlere göre yeniden şekillendirmesinin yaratacağı finansman ihtiyacının da, kamu maliyesi üzerinde önümüzdeki 10 yıl boyunca kayda değer bir ek yük yaratacağı not edildi. Araştırmada şu etkilere işaret edildi: “Deprem nedeniyle Türkiye’nin üretim ve ihracat potansiyelinin azalması, yeniden inşaat süreciyle birlikte ithalatın artması beklenmektedir. Küresel emtia fiyatlarındaki yüksek düzeyler, yavaşlayan küresel ticaret ve reel kur fiyat dezavantajı sebebiyle bozulan dış ticaret açığı 2023 yılında deprem nedeniyle milli gelire oranla yüksek açık verecektir. Türkiye’nin uluslararası finansal piyasalardan çektiği yatırımların tarihi düşük seviyelerde olması dış ticaret açığı ve dış borcun finansman maliyeti üzerindeki riskleri artıracaktır. Depremin turizm ile döviz kazandırıcı faaliyetler ve ödemeler dengesi üzerinde de olumsuz etkileri olması beklenmektedir. Deprem, kısa vadede tüketici ve üretici fiyatlarını yukarı yönlü tetikleyecektir. Deprem nedeniyle bölgedeki üretim akışının bozulması, deprem sonrası yaşanan iç göçün bölgesel arz-talep dengelerinin olumsuz yönde etkilemesi ve artan ithalat ve kur baskısı sebepleriyle 2023 yılında tüketici ve üretici enflasyonunun baz senaryonun üzerinde gerçekleşmesi beklenmektedir.”

Temel gelir önerisi

Deprem sonrası finansal risklerin yönetilebilmesi için başta para politikası olmak üzere uluslararası kabul görmüş ekonomi politikalarının uygulanması tavsiye edilen araştırmada, “Deprem bölgesinde yoksulluk ve gelir adaletsizliğinin artması beklenmektedir. Yaşam standartlarının korunması için depremden en çok etkilenen hanelere temel gelir (vatandaşlık geliri) desteği sunulması önerilmektedir. Uzun vadeli politika önerileri geniş bir perspektifle, Türkiye’nin küresel iklim değişikliğiyle mücadele ve afetlere karşı önlem politikalarını da gözeterek uygulanmalıdır. Deprem sonrası kalkınma programının en verimli ve etkili şekilde yürütülmesi için uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapılması tavsiye edilmektedir.” görüşleri yer aldı.

 

 

aydinlik.com.tr

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler