Sosyal Medya

Ekonomi

Yağız Kutay kaleme aldı: “Sofrayı kuran, enkazı yıkan kaldırır”

Türkiye bir seçimi daha vukuatsız atlattı. Kazanan değişmese de muazzam bölünmüşlük iki tarafın saflarını sıklaştırıyor. 28 Mayıs akşamı önce Kısıklı’da…

Yağız Kutay kaleme aldı: “Sofrayı kuran, enkazı yıkan kaldırır”

Türkiye bir seçimi daha vukuatsız atlattı. Kazanan değişmese de muazzam bölünmüşlük iki tarafın saflarını sıklaştırıyor. 28 Mayıs akşamı önce Kısıklı’da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan 2024 belediye seçimlerini işaret ederken, Ankara’ya gelerek yaptığı balkon konuşmasında herkesin malumu ekonomiden bahsetti. “Güçlü bir ekonomi yönetimini bu iki kavramın üzerine kuracağız. Uluslararası itibara sahip finans yönetimi, yatırım ve istihdam odaklı bir üretim ekonomisi tasarlıyoruz” dedi. Ne kadar olumlu bir mesaj verdi piyasaya. Deneyi bırakacağız demiş. Cümlenin gelişinden sanki saydığı kavramların üzerinde daha önce durmadığını itiraf etmiş oldu.

Göreve başlayan Mehmet Şimşek ise; “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır.” sözünü uzun süredir zikreden bizler için ne mutludur. Geç de olsa makule dönüş sinyalleri geliyor.

 

Kendim dahil olmak üzere seçimi ekonomi üzerinden okuyarak değişim bekleyen birçok iktisatçı hayat pahalılığını merkeze koymuştu. Krizi zamana yayma konusunda ustalaşan AKP yönetimi enflasyonun büyük şehirlerde yaşayanları daha fazla etkilediğini fark etti. Kırsalda ise enflasyon şehirdeki kadar hissedilmedi. (Dipnot: Toplam nüfus sıralamasındaki: ilk 5 şehirde: KK: %53.7 – RTE: %46.3 iken; 30.şehirden itibaren durum tersine dönüyor.) Zaten enflasyon akabinde yapılan zamlar seçime kadar yara bandı gibi oldu. Halk nezdinde kanama durdu. Öt yandan istihdamdaki olumlu trend, işsizlik oranlarının düşmesine, ekonominin canlanmasına katkı sağlamıştır. Geçmişte ağzı yanan hükümetlerden gerekli ders çıkarıldığını düşünüyorum. Örneğin istihdamdaki bozulma 2001 krizinin önemli bir parçasıydı. İşsizliğin kısa zamanda artması iktidarın devirmesine vesile oldu. Ancak son 5 yıllık darboğaz yaşanan son dönemde en güçlü veri açık ara istihdamdı.

 

Ekonomik buhran algısı enflasyondan ziyade işsizlik ile ilişkilendirilmiş halk tabanında. Erdoğan’ın iktisadi istikbali ipotek altına alma pahasına istihdam ve büyümeye odaklanma sebebinin sandığa nasıl yansıyacağını anlayamamışız.

 

Aşağıda Ertunç Aydoğdu’dan aldığım iki grafikte Tüketici Güven Endeksi ve istihdam verilerini görebilirsiniz. Özellikle seçim sath-ı aline girildiği son dönemde iki çizgi birbirine yakınsıyor. İstihdam ve güven birbiriyle paralel ilerliyor.

 

Şimdi ne olacak?

Hükümet seçimi kazanmanın verdiği prestij ile bir kez daha önemli bir fırsatı eline geçirdi. Mehmet Şimşek bahsedilen özgürlükleri görev süresinin tümünde alırsa başka olabilir. Ama geçmişi yadsımamalıyız. Elvan-Ağbal’ın 132 günlük serüveninde ülkeye 18 milyar dolar fon girdi. Görevden azledildiği gecenin sabahında yaklaşık 5,5 milyarı buharlaştı.

 

Aynı şekilde Merkez Bankası için Prof. Dr. Hafize Gaye Erkan’ın gelişine kesin gözüyle bakılıyor. Goldman Sachs başta olmak üzere önemli kuruluşlarda görev aldı, prestijli dereceyle mezun olduğu bilgileri geliyor. Kendisini takip etmedim. Önemli yerlerde tecrübesi olması güzel, merkez bankacılığı tecrübesi olmaması kötü. Dolayısıyla yine de şerh koymakta fayda var.

 

Saydığımız isimlerden ziyade; karar alıcı iradeler, bilimsel savlar üzerinden bağımsız kararlar alabileceğine ikna olmadıkça kimin hazine ve maliyeden kimin merkezden sorumlu olduğunun önemi yok.

 

Sayın abiler ablalar; Şimşek-Erkan tandeminin varlığı kısa dönemli bir rahatlama sağlar. Mevcut model gerçek anlamıyla terkedilirse belli bir aşama kaydedilir. Tahminim daha “hibrit” bir model. Yarı elektrikli araçlar ve çalışma methodu olarak son dönemde karşımıza çıkan bu kelime şimdi de ortodoks heterodoks karışımı bir ara formülün ismi olacağa benziyor.

  • Kur Korumalı Mevduat uygulaması, TCMB rezervleri toplayana kadar bir nevi para politikası görevi görmesi.
  • Yavaş yavaş da olsa yükselen faizler ve bankaları sık boğaz etmeyen bir yapı.

Ekonomide yapısal değişimler,  hukuk reformu başta olmak üzere köklü değişikler yapılmadan aynı sıkışmışlığın içinde debelenip dururuz.

 

Morgan Stanley’nin tahmini de bahsettiğim hibrit düzeni doğruluyor.

Seçim sonrası açıklanan ilk rapora göre; “Seçim sonrası faiz politikasında değişiklik beklemiyoruz. Politika düzenlemelerinde beklentiler:

 

1) TL’nin daha hızlı değer kaybetmesine izin verilmesi

2) Mevduat ve kredi  faiz oranlarının yükselmesi.

3) Kredi arzının kısıtlanması.

4) Bireysel döviz işlemlerinde düzenleyici kontrollerin artması.

 

Yukarıdaki grafiği Hakan Kara paylaştı. Önceki CB seçimleri akabinde Tüketici Güven Endeksi baş aşağı gitti. Ortak sebebi istikrarlı ekonomi politikası yapılamaması.

 

Kallavi vergiler

TUIK; TÜFE hesabında doğalgaz için “sıfır fiyat” yöntemi uygulayacağı açıkladı. Bu uygulama şüphesiz ki enflasyonu düşürecek. Ancak çalışanlara zam TÜFE’ye bağlı yapılıyor. Seçim dönemi kısmen bedava verilen gazın faturası çalışan kesime ödetilecek. İddiaya göre Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yakın çevresine ‘görünenden daha büyük problem var’ demiş.

 

2023 Yılı ilk dört ay bütçe açığı 392 milyar açıklandı, 2022’de ise 12 aylık bütçe açığı 139 milyar liraydı. Yükselen vergilere hazırlıklı olmalıyız.

 

Asıl odaklanmamız gerekenler

Yeni ekonomi yönetimi düzeltilmeye muhtaç bir tablo olduğunun farkına vardıklarını anlayabiliriz. Artık gerçek sorunlara odaklanma vakti gelmiştir. Dış ticaret açığı ilk dört aylık verilere göre tüm zamanların en yüksek seviyesinde. Enflasyon rekor üstüne rekor. Merkez bankası rezervleri tarihi düşük seviyede.

 

Bu tabloya rağmen seçmen tarihi bir karar aldı: Sofrayı kuran, enkazı yıkan kaldırır…

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler