Sosyal Medya

Prof.Dr. Evren Bolgün

Doç. Dr. Evren Bolgün: Reel Sektörde Kurumsal Risk Yönetimi Adımları

Bu haftaki yazımın geçen haftanın bir devamı şeklinde olacağını ifade etmiştim. Türkiye ekonomisinde son yıllarda yaşanan şiddetli ve çok sayıdaki…

Doç. Dr.  Evren Bolgün: Reel Sektörde Kurumsal Risk Yönetimi Adımları

Bu haftaki yazımın geçen haftanın bir devamı şeklinde olacağını ifade etmiştim. Türkiye ekonomisinde son yıllarda yaşanan şiddetli ve çok sayıdaki türbülanslardan sonra halen KOBİ’lerin sağ salim ayakta kalarak faaliyetine devam edebilmeyi başarması gerçekten takdire şayan bir durum. Şirket üst düzey yöneticilerinin ve sahiplerinin her hafta yeni bir düzenleme, yönetmelik ve karar ile güne başlamaya alışık olmaları sebebiyle finansal krizlere ve ekonomik türbülanslara karşı dayanıklıklığımızın son yıllarda oldukça yükselmiş olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak kalıcı değer yaratabilmek için “finansal yönetim” ve “kurumsal risk yönetimi” alanlarında şirketlerin önlerinde kat etmeleri gereken uzun bir yol olduğunu düşünüyorum. Son 4 yıldır hükümetin serbest piyasa sistemi dışında almakta olduğu kısıtlayıcı kararlara rağmen şirketlerimizin kendilerini seçim sonrasında oluşabilecek olan yeni duruma karşı bugünden hazırlamaları gerekmektedir.

Küresel merkez bankalarının faiz yükselttiği ve finansman koşullarının ağırlaştığı mevcut ortamda, risk yönetimi faaliyetleri kurumsal şirketlere değer yaratımı, operasyonel verimlilik artışı, etkin sermaye yönetimi olarak yansımaktadır. Şirket bünyesinde kurumsal yönetim standartlarının gelişiminde önemli bir mihenk taşı olarak yer almakta olan “Kurumsal Risk Yönetimi” çalışmaları özünde kurum içerisinde uzun soluklu ve kapsamlı bir kurumsal değişim, değer yönetimi çalışmasıdır.

Günümüz iş dünyasında klasik yönetim alışkanlıklarının ve karar verme tekniklerinin hızla farklılaştığı ve yetersiz kalabildiği aşırı dalgalı ekonomik ve finansal konjonktür sebebi ile olası risklere karşı şirketlerimizin önceden hazırlıklı olması gerekmektedir. Şirket bünyesinde yapılacak olan kapsamlı bir finansal check-up çalışması sonucunda risk bazlı çeşitli yönetimsel karar destek sistemlerinin kullanılması ile birlikte, günlük taktik değişikliklerin yanında orta ve uzun vadeli stratejik kararların daha isabetli bir şekilde alınabildiği de zaman içerisinde rahatlıkla görülecektir.

Böylece herhangi bir iş planında karar almadan önce oluşabilecek olası finansal ve stratejik riskler ölçülebilecek, muhtemel sonuçları değerlendirilebilecek, sermayenin bugünkü değeri (market value of equity), riske maruz kazanç (earnings at risk) değerleri hesaplanarak ortalama sermaye maliyetine karşılık dönem içerisinde yaratılan kurum değeri de net biçimde izlenebilmektedir.

Kurumsal Risk Yönetimi

Görselden de anlaşılacağı üzere “Ticari” ve “Piyasa” risk grupları normal olarak bir kurumun karlılık yada nakit akım hedeflerine ulaşma imkanını etkileyen en önemli iki temel risk kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurumlar faaliyetleri boyunca «KAR» elde etmek ve finansal değerleri üzerindeki kredi ve piyasa risklerinin olası etkisini yönetmek amacı ile çeşitli düzeyde ticari riskler almaktadır.

Şirket üst düzey yetkililerinin kurumsal risk yönetimi çalışmalarına başlamadan önce aşağıdaki hususlara samimi cevaplar üretmelerinde büyük yarar bulunmaktadır.

  • Biz kurum olarak risk yönetimi sistemlerini entegre etmeye hazır mıyız?
  • Etkin bir risk yönetimi için güçlü özkaynak gerekir mi?
  • Kurumsal yönetim uygulamalarında şirket bünyesinde en iyi yaklaşımların benimsenmesi risk yönetimi işlevini icradan bağımsızlaştırarak bizi daha güçlü kılacak mıdır?
  • Risk yönetimi stratejik bir işlev olup, kuruma değer yaratmak amacıyla mı icra edilmelidir?
  • Risk bilinmeden, ölçülmeden, sınırlanmadan ve azaltılmadan yönetilebilir mi?
  • Risk yönetiminin temelinde operasyonel risklerin kontrolü mü yatmaktadır?
  • Risk alanların (icranın), özkaynak seviyesine ve performansına uygun olarak taşınan risklere ilişkin hesap verebilirlik mekanizmalarının tesisi mi gerekir?
  • Risk ölçümlerinde kullanılan teknik ve yaklaşımlar gittikçe karmaşık ve zor bir nitelik kazanmakta, özel bir ihtisas mı gerektirmektedir?
  • Risk yönetiminde muhtelif risklerin konsolide şirketlerimiz bazında bütünleştirilerek en gerçekçi biçimde yapılması ve yönetilmesi ne kadar elzem bir konudur?

Risk Yönetimi Sisteminin Gereksinimleri

 Tüm bu sorulara samimi cevaplar verildikten sonra şirketin ihtiyaçların doğrultusunda belirlenecek olan sistem gereksinimleri çalışmasından sonra kurumun yapısına uygun bir şekilde “risk yönetimi stratejisinin” oluşturulması gerekmektedir. Bu strateji içerisinde firmanın maruz kaldığı tüm risklerin bir “risk haritası” şeklinde belirlenmesi gerekmektedir. Şirket içerisinde risklerin gerçekleşme ihtimallerinin ve birbirlerini etkileme ihtimallerinin tesbit edilmesi ise, bir sonraki aşamadır. Riskin gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkacak olan maliyet de önceden hesaplanmış olmalıdır. Ayrıca şirket genelinde risk azaltılmasının yolları, risk ölçümlemeleri ve etkin denetim gibi çalışmaların da düzenli olarak sürdürülüyor olması gerekmektedir.

Risk Yönetimi Stratejisi

Neticede kurumların takip etmeleri gereken yol oldukça net bir şekilde belirlenmiştir. Firmalar risklerini doğru bir şekilde teşhis edecekler, risk ölçümlerini düzenli olarak yapacaklar. Risk kontrol süreçlerini risk yaratan gruplardan bağımsız bir şekilde oluşturacaklar. Daha sonrasında risk/karlılık analizleri ve risk tabanlı sermaye yönetimi aşamalarına ulaşabilen firmaların hisse değerlerinde belirgin ölçüde yükselişler gözlendiği tesbitini bilerek hareket edecekler.

Yol Haritası

Şirketlerimizin Finansmana Erişim, Hammadde Temini, Etkin Stok Yönetimi, Kaliteli Üretim, Aktif Pazarlama & Satış gibi tüm iş süreçleri içerisinde en kritik noktalardan birisi, firmaları hammadde fiyat risklerinden korunmaya yönelik “Kurumsal Risk Yönetimi” felsefesini tamamiyle uyguluyor olmak gerekliliğidir. Burada finansal korunma ihtiyaçları kurum içerisinde fiziksel emtia hareketlerinin bir yansıması şeklinde, yönetimsel bazı kararlar neticesinde belirlenmektedir. Gelir oluşumu ve gelirin korunması, kabul edilebilir minimum fiyat seviyesi, kabul edilemez fiyat seviyesi, yıllık veya döngüsel bütçe fiyatlaması, vade tercihleri, ne düzeyde bir hammadde fiyat korunmasının tercih edileceği, emtia fiyat risk duyarlılığı gibi konuların şirket içerisindeki tüm iş süreçlerine etkileri şeklinde çok boyutlu bir şekilde tasarlanması gerekmektedir.

Finansal korunma işlemleri fiyat öngörülebilirliği sağlayarak üreticilerin ana faaliyetlerine odaklanmalarını sağlamaktadır. Spekülatif emtia alım/satım işlemleri “Korunma” amacının yerine temel bir fonksiyon olamaz. Korunma işlemleri ile birlikte yöneticilerin “Pişmanlık” veya “Mutluluk” beklentisine sahip olmaması gerekmektedir. Yapılacak tüm işlemlerin amaçları ve hedefleri önceden net bir şekilde belirlenmiş olmalıdır. Hedeflenen amacın elde edilmesi “En İyi Fiyat” öngörüsünün sağlanmasından her zaman daha öncelikli olmalıdır. Özellikle finansal korunma işlemlerinde sürekli en iyi piyasa zamanlamasını yapmayı hedeflememek gerekmektedir. Harcamaları hammadde ile ilişkili olarak toplam maliyetin belirli bir “%’si” şeklinde tespit etmek gerekmektedir. Hammadde fiyat değişikliklerinin şirket fiyat anlaşmalarına en uygun şekilde yansıtılması için karşı taraflar ile sıkı koordinasyon sağlanması gerekecektir. Satış anındaki hammadde fiyatları ile teslimat zamanındaki gerçekleşen fiyat arasındaki farkın iyi takip edilmesi önem arz etmektedir. Şirket bünyesinde hammadde fiyat riskinin çok iyi yönetilmesi gerekmektedir. Müşteriler, tedarikçiler ve rakip şirketler doğru piyasa bilgisine erişim için her zaman en iyi kaynaklardır. Gelecek piyasa koşullarına yönelik olarak önceden “acil eylem planlamasını” yapmak gerekmektedir. Finansal korunma seçeneklerinin (Forward, Futures, Opsiyon, Swap,..vs) doğru tespit edilmesi de oldukça kritik bir süreçtir. Emtia piyasalarında fiyat oluşumunu belirleyen temel noktalar genellikle arzdaki değişiklikler, stok değişimleri, ek talepler, üreticilerin jeostratejik konumları, politik istikrarsızlıklar, fiyatlama mekanizması olmaktadır. Diğer taraftan döviz kurları, piyasa risk iştahındaki değişimler, yatırımcı eğilimleri, trader spekülasyonları, hükümet politikalarındaki değişiklikler de emtia fiyat oluşumlarını derinden etkilemektedir.

Sonuç olarak reel sektör firmalarımızın dış ticaret işlemleri nedeniyle firma bünyesinde taşıdıkları önemli düzeyde riskler sözkonusu olmaktadır. Gerekli finansal korunma işlemlerini karlılık, istikrarlı özkaynak büyümesi için öncelikle dikkate almak durumundayız. Şirketlerimizin içerisinde bulundukları finansal koşullara, risk tercihlerine uygun olarak tercih edebilecekleri bir çok finansal ürün ve stratejiler sözkonusu olabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında önemli olan nokta, finansal kriz anında tedbirler almaya çalışmak yerine proaktif davranarak gerekli tedbirleri önceden almak olmaktadır.

Doç.Dr.Evren Bolgün | Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler