ABD ekonomisinde uzun yıllardır %2 hedefin altında seyreden tüketici fiyatları enflasyonunun bu sene başında %8,5 ile zirve yapması Fed’i harekete geçiren, 2008 Küresel Finansal Krizi’nden bu yana birkaç dur kalk hariç devrede olan genişlemeci para politikasından 180 derece dönmeye iten neden. Fed’in parasal sıkılaştırma döngüsüne 2024 başlarına kadar, ta ki TÜFE enflasyonu hedef %2’ye yakınsayana kadar devam edeceği bekleniyor. Bu arada Fed’in enflasyon sorumluluğu gereği attığı adımlarla yavaşlayacak ABD ekonomik büyümesi, diplerden yeniden yükselecek işsizlik gibi sorunlara çözüm bulmak da ABD hükümetine kalıyor.

Avrupa Merkez Bankası (AMB) ise Temmuz 2022’de ilk faiz artışı adımını yaparak devreye girecek.  2022 ve 2023’te devam edeceği faiz artışlarına bilanço daralması da Ukrayna işgali ve Rusya ambargolarının enerji fiyatlarında açtığı gediği kollayarak devam edecek.

Özetle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın inançlarının aksine, “enflasyon-faiz ilişkisinin” son derece canlı bir şekilde yerinde durduğunu yansıtan bir ABD merkez bankası var karşımızda.  Üstelik Türkiye hariç dünyanın birçok merkez bankası da Fed’in adımlarının etkilerinden ülke para birimlerini, ülke ekonomilerini ve vatandaşlarının hayat şartlarını korumak için çok önce harekete geçerek “enflasyon-faiz” ilişkisinin canına can katmış pozisyondalar.

Bu merkez bankaları hangi ülkelere mi ait?

Norveç, Yeni Zelanda, Kanada, İngiltere, Avustralya, İsveç, İsviçre, Güney Kore, Güney Afrika, Meksika, Suudi Arabistan, Hindistan, Arjantin, Mairitus, Çad, Kamerun, Gabon, Kongo Cumhuriyeti, Namibya, Burundi, Tunus, Mısır, Nijerya, Malawi, Ghana, Zimbabwe, İsrail, Kamboçya, HongKong, Maçau, Tayvan, Bahreyn, Kuveyt, Malezya, Filipinler, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Hindistan, Mongolia, Pakistan, Kazakistan, Guatemala, Bolivya, El Salvador, Jamaika, Kolombiya, Paraguay, Şili, Uruguay, Brezilya, Makedonya, Sırbistan, İzlanda, Romanya, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, belarus, Moldovya…

Zırcahiller ordusu…

Keza, Türkiye olmayan bu ülkelerin merkez bankalarını artan enflasyona artırdıkları faizle karşılık verdikleri için hain kategorisine sokmak doğru olmaz.

“Ya vicdansızlık yapma”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP olarak uyguladıkları ekonomik programın “gayet tutarlı” olduğunu söylemekte.

Faiz indirimlerinin başladığı Eylül 2021 ile Mayıs 2022 arasında Rusya’nın Ukrayna işgali ile küreselleşmenin ortadan ikiye yarıldığını, enerji fiyatlarında büyük sıçramalar oluştuğunu, küreselleşmenin ikiye ayrılmasıyla üretim merkezlerinin değişerek uzun yıllar küresel enflasyonu besleyeceği gerçekleri bile tek başına bir ülkenin para politikasında ve hatta maliye politikasında yeni bir duruş, adaptasyon ve değişim gerektirir.

Ocak 2022’de kurdaki “köpüğü” aldıklarını sıranın enflasyondaki “köpüğü” almaya geldiğini açıklayan Erdoğan o gün bu cümlesini TL/dolar 18’den 13’e inmiş, yıllık TÜFE enflasyonu %36 iken sarf etmişti.

Dün, benzer bir şekilde hükümet olarak kur ve enflasyon sorununun üstesinden geleceklerini, vatandaşlarının gelirini artırdıklarını, “ya vicdansızlık yapma, ne aç kaldın? Aç kalan falan yok” derken TL/dolar 16,3 TÜFE enflasyonu ise %70 seviyesinde. Türk-İş’in açıkladığı aylık veriler içinde açlık sınırı 6,017,85TL ile asgari ücretin 1,764TL üzerinde. Kur Korumalı Mevduat ile Hazine kaynaklarından para sahibine vergilerimizden aktarılan kaynağın hesabı 127 milyar TL civarında, sene sonu 200 milyar TL’ye uzanmakta.