Sosyal Medya

EMRE ŞİRİN

Emre ŞİRİN: DOLAR YÜKSELİRKEN MÜDAHALE KORKUSU ARTIYOR! BU SEVİYEDEN MÜDAHALE GELİR Mİ?

Son günlerde sistematik bir şekilde dolara müdahale konusunun gündeme getirildiğini görüyoruz. Birçok mecrada merkez bankasının spot piyasadan bazı şirketler aracılığıyla…

Emre ŞİRİN: DOLAR YÜKSELİRKEN MÜDAHALE KORKUSU ARTIYOR! BU SEVİYEDEN MÜDAHALE GELİR Mİ?

Son günlerde sistematik bir şekilde dolara müdahale konusunun gündeme getirildiğini görüyoruz. Birçok mecrada merkez bankasının spot piyasadan bazı şirketler aracılığıyla piyasa fiyatlarının da üzerinde bir fiyattan dolar alımı yaptığı ve bunun bir müdahale hazırlığı olduğu yönünde haberler görmeye başladık.

Bu tarz haberler ister istemez halk nezdinde bir ilgi ve aynı zamanda elinde döviz bulunduran ya da bulundurmakta olanlar açısından korku yaratıyor. Çünkü bildiğimiz üzere 2021 Aralık ayında yapılan müdahale herkesin hafızasındaki sıcaklığını koruyor.

Dolayısıyla kur yükseldikçe müdahale korkusu da yükseliyor.

Aslında burada ülke ekonomisi açısından üzücü olan şey şu; dolar/TL’nin stabil hale getirilmesi için atılması gereken rasyonel adımlar yerine kurun sürekli baskı altına alınmaya çalışılması ve canlı tutulan daha büyük bir müdahale korkusu.

Kuru yükselten ve daha da yükselmesine neden olacak politika hatalarını ortadan kaldırmadan, enflasyon ile mücadeleyi öncelikli politika haline getirmeden atılacak her adımın ve yapılacak müdahalelerin geçici olacağını daha önce gördük.

Aralık 2021’de yapılan müdahale neticesinde 18,40’ları test eden dolar/TL kurunun 10 TL’ye doğru hızlıca gerilediğini görmüştük. O günlerde kurun kontrol altına alındığı, ekonominin ne kadar güçlü olduğu anlatılıyordu bizlere. Fakat gelinen noktada kur yine 18,22. Neden tekrar bu seviyeye geldi peki? Çok basit, çünkü ekonomik gerekçelerle değil, müdahale ile düşürüldü. Yani kuru yukarı iten, TL’yi değersizleştiren koşulların hiçbiri düzelmedi, nedenler ortadan kaldırılmadı hatta hatalı politikalarda ısrar edilerek şartlar daha da zorlu hale geldi.

Şimdi de kuru tutabilmek adına ‘müdahale edilecek, yabancı ilgisi arttı, birtakım ülkelerden para girişi sağlanıyor, kaynağı belli olmayan ciddi bir para girişi var’ gibi haberler ile kafalar karıştırılıyor. Elbette bir miktar para girişi var ama 750 milyar dolarlık bir ekonomide yapısal sorunlar çözülmeden, risk primi düşürülmeden gelecek 15-20 milyar dolar ekonominin kronikleşmiş sorunlarını çözebilir mi? Kesinlikle çözemez. Ayrıca kaynağı belli olmayan para girişi ne demek ve aslında kim bu parayı getiriyor gibi soruları da uzun uzun düşünmek gerek. Buna başka bir yazıda değiniriz, şimdi konumuza dönelim.

Şunu unutmamak gerek geçici çözümler ile kalıcı iyileşmeler beklemek hayalcilik olur.

TÜİK VERİLERİ NE SÖYLÜYOR?

Şimdi kurun Türkiye’de neden yükseldiğini ve yükseleceğini verilerle anlamaya çalışalım.

Tüik’in açıkladığı resmi verilere göre; Temmuz ayında ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre %13,4 artarken, ithalat %41,4 arttı. İhracat Ocak-Temmuz döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %19,1 artarken, ithalat %40,7 arttı.

Dış ticaret açığımız Temmuz’da bir önceki yılın aynı dönemine göre %147 arttı. Ocak-Temmuz döneminde ise yine bir önceki yıla göre %143,7 arttı.

Bununla birlikte toplam ihracatımız içinde en önemli paya sahip 5 ülkenin 3’ü Avrupa ülkesi. Bunlar Almanya, Birleşik Krallık ve İtalya. Kış yaklaşıyor, Avrupa’da ciddi bir resesyon korkusu var. Uzmanların ortak görüşü Almanya’da resesyonun artık kesin olduğu yönünde. Aynı zamanda Rusya-Ukrayna savaşı, yaptırımlar ve Rusya’nın gaz akışını durdurması, bunun yanında gıda güvenliği ve kıtlık sorunu masadaki en önemli gündemlerden biri. Yani hem resesyon hem maliyetlerde artış.

Bunun bize etkisi sanırım apaçık ortada azalan ihracat gelirleri, artan ithalat. Sonuç daha fazla döviz ihtiyacı! Tüm bunların yanında artan cari açığımızın hangi döneme denk geldiğine de dikkat edelim, turizm gelirlerimizin arttığı yaz ayları… Kış geliyor, Botaş gibi kurumlarımızın döviz ihtiyacı artacak ve bu da ekstra baskı yaratacak.

Evet enerji sıkıntısı yaşayan Avrupalıların kış aylarını Türkiye’deki otellerde geçireceği konuşuluyor, özellikle hava yolu şirketlerinden önümüzdeki aylar için bilet bulunamaması ve ciddi bir yoğunluk olması bu düşünceyi destekliyor ama yaraya merhem olur mu?

Dolayısıyla dünyanın içinden geçtiği jeopolitik süreçler, devam eden pandemi, tedarik sorunları, hala çözülemeyen yüksek enflasyon, kış aylarına girerken artması beklenen özellikle enerji ve gıda maliyetleri bir de Türkiye’nin bu süreçte ısrarla uyguladığı ‘enflasyon yaratan ekonomi politikası’ kış aylarında bizleri çok daha zorlu bir sürecin beklediğinin göstergesi…

Bu şartlarda dolara müdahale gelse de -ki gelirse bence bu seviyeden değil 20’li seviyelerin üzerinden gelir- kalıcı olmaz aksine kaynaklar boşa harcanacağı için daha sonra çok daha yüksek seviyelere gitmesinin yolunu açar.

 

 

Anahtar Kelimeler: Ekonomi, Enflasyon, Resesyon, Fed, ECB, Faiz, Dolar, Borsa, Finans

Emre ŞİRİN

12.09.2022

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler