Genel
İş Bankası GM Hakan Aran: “Tarımdaki hikâyeyi teknolojiyle değiştirebiliriz”
Türkiye iş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, eğer tarımda bir şeylerin değiştirilmesi isteniyorsa çiftçilerin kar edebilmesi gerektiğini ifade etti...
Türkiye iş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, eğer tarımda bir şeylerin değiştirilmesi isteniyorsa çiftçilerin kar edebilmesi gerektiğini ifade ederek, “Daha az maliyetle daha yüksek verimlilikte üretebilmesi ve rekabetçi bir ortamda ürününü satabilmesi gerekiyor. Teknolojinin değdiği tarımsal üretim alanları hızla artıyor. Teknolojinin desteğiyle tarımdaki hikâyeyi değiştirebileceğimize inanıyorum” dedi.
İş Bankası’nın Dünya Gazetesi işbirliğiyle 2008 yılından bu yana gerçekleştirdiği İş’le Buluşmalar Toplantısı’nın 44.’sü İzmir’de gerçekleştirildi.
“Tarımda teknoloji ve sürdürülebilirlik” konulu toplantının açılışında İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran’ın yanı sıra İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar birer konuşma yaptı.
Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde düzenlenen açılışın ardından; Türkiye’de tarım sektörüyle ilgili değişik kesimlerden temsilcilerin (Taze Süt ve Süt ürünleri Yönetici Ortağı Murat Bolat, İş Bankası Tarım Bankacılığı Müdürü Kerem Akıner, TTGV Stok Tarım Eş Başkanı Murat Salih, Dünya Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım ve BloombergHT Tarım Editörü İrfan Donat) katılımıyla bir de panel gerçekleştirildi.
“Tarımı, stratejik öncelikli alanlarımızın en üstüne koyuyoruz”
Hakan Aran, toplantıda yaptığı konuşmada, bu sabah Manisa Saruhanlı’da bankanın ilk tarım ihtisas şubesini açtıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti: “Tarımı, stratejik öncelikli alanlarımızın en üstüne koyuyoruz. Çünkü bazı kavramlar vardır ki ne kadar konuşursak konuşalım, bu kavramın içi doldurulmadıkça, somut fiillerle, eylemlerle iş yapmadıkça çok da büyük katkısı olamıyor. Ülke olarak tarımın önemini, bizler için ne kadar kritik ve stratejik olduğunu hep konuşuyoruz. Ancak bunun hakkını vermede, bu alanda farklı bir yere gelme konusunda önemli eksiklikler olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki dönemde artık tarımda da elimizi taşın altına koyarak, sektörde gördüğümüz eksikliklerin giderilmesi, birtakım sorunların aşılması ve tarımda farklı bir hikâyenin yazılması için son derece aktif ve etkin bir İş Bankası göreceksiniz.”
Türkiye’nin bir tarım ülkesi olma konusunda büyük bir potansiyeli bulunduğunu vurgulayan Aran, bu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Tarım arazilerinin ve çiftçilerin azaldığına dikkat çeken Aran, tarımla uğraşmanın her geçen gün çok daha zor ve meşakkatli hale geldiğini ifade etti. Aran, “Tarımda kullanılan tüm girdilerin fiyatlarının arttığı bir ortamda bütün oyuncular, artan fiyatlara rağmen fiyat arttırmakla arttırmamak arasında kalıyor. Çiftçiler, harcadığından daha az kazanması nedeniyle bir sonraki yılı nasıl geçirebileceğini düşünüyor” dedi.
“Tüm zorluklara rağmen tarım, cari fazla veren nadir sektörlerden biri”
Tüm zorluklara rağmen Türkiye’de tarım sektörünün halen cari fazla veren nadir sektörlerden biri olduğunun altını çizen Aran, sektörün 2021 yılında 22,9 milyar dolarlık ihracatı ve 17,2 milyar dolarlık ithalatıyla 5,7 milyar dolar cari fazla verdiğini aktardı. Tarımın GSYİH içindeki payının 2011 yılında %8,2 iken 2021’de %5,6’ya düştüğüne işaret eden Aran, 2021 yılında Türkiye’de GSYİH’nın %11 büyüdüğünü ancak tarımın %2,2 küçüldüğünü söyledi.
Hakan Aran, “Tarımda pek çok şey söylüyoruz, pek çok vaatte bulunuyoruz. Ama sonuçlar, tarımda kesinlikle çok daha fazlasının yapılması gerektiğini gösteriyor” diye konuştu. Uzun yıllardır net bir tarım politikasının oluşturulması ve uygulanmasından bahsedildiğini ifade eden Aran, 9. ve 10. kalkınma planındaki tarım politikasında yazılanların aslında ne yapılması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Aran, “Ne yapılacağını ortaya koyduktan sonra yapma, yapılanı takip etme ve ona ekleme konusunda biraz kendimizi geliştirmemiz gerekiyor” dedi.
“Hedeflerin ne kadar tutturulduğu konusunda ciddi mesafe kat etmeliyiz”
9. kalkınma planında tarım politikasının gıda güvenliğinin sağlanması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir tarımsal yapının oluşturulmasını içerdiğini anlatan Aran, 10. kalkınma planında da toplumun yeterli ve dengeli beslenmesini esas alan, ileri teknolojilere dayalı, altyapı sorunları çözülmüş, örgütlülüğü ve verimliliği yüksek, etkin ve talebe dayalı üretim yapısıyla uluslararası rekabet gücü artmış, doğal kaynakları sürdürülebilir kullanan bir tarım sektörünün oluşturulmasını içerdiğini anımsattı. Aran, “Bu metinlerde çok az eksik bulursunuz. Çünkü bunlar oluşturulurken sektörün bütün oyuncularından, yıllarını bu konuya vermiş kişilerden fikir alınıyor. Bu politika oluşturulduktan sonra hayata nasıl geçirildiği, hedeflerin ne kadar tutturulduğu konusunda son derece ciddi mesafeler kat etmemiz ve bir takım şeyleri değiştirmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Aran, İş Bankası bünyesinde tarım bankacılığından sorumlu, ilgili politikaların hayata geçirilmesi konusunda finans sektörünün üzerine düşen sorumluluklar varsa bunları layıkıyla yerine getirmeyi amaçlayan tarım bankacılığı ekibini oluşturduklarını söyledi.
Tarım, teknoloji ve finansı birleştirmek üzere tarımsal teknolojilerde yaratıcı, girişimci gücünü kullanmak isteyen girişimleri bulmak, çekmek, onları çiftçilerle buluşturmak amacıyla Workup Agri adıyla bir hızlandırma programı hayata geçirdiklerini hatırlatan Aran, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Burada özellikle teknoloji aracılığıyla, girdi maliyetleriyle üretim verimliliği konusundaki dengeyi değiştirmeyi amaçlıyoruz. Biz eğer tarımda bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, çiftçimizin tarım yaparak kar edebilmesi gerekiyor. Daha az maliyetle daha yüksek verimlilikte üretebilmesi ve rekabetçi bir ortamda ürününü satabilmesi gerekiyor. Teknolojinin değdiği tarımsal üretim alanları hızla artıyor. Teknolojinin desteğiyle tarımdaki hikâyeyi değiştirebileceğimize inanıyorum.”
“Hikâyeyi değiştirecek beyinleri çiftçilerimizle buluşturmak ödevimiz”
Tarımın doğal risklerden etkilenmeye son derece açık olduğuna dikkat çeken Aran, doğa olaylarının, iklim değişikliğiyle beraber kuraklığın, yağışların, dolunun, sellerin tarımsal üretimi olumsuz etkilemesinin önüne geçen çözümlerin henüz hayata geçirilmediğini söyledi. Aran, “Bu konuda hikâyeyi değiştirmeye aday ne kadar beyin varsa, onların ürettiklerini alıp çiftçilerimizle buluşturmak bizim ödevimizdir. Hızlandırma programlarının bu konuda çok kıymetli olduğunu düşünüyorum” dedi.
Bankanın tarım ihtisas şubesinde çiftçileri teknolojileri üretenlerle buluşturacak değişik finansman yöntemlerini ve finansal araçları sunacaklarını anlatan Aran, gerek para harcama periyotları gerekse gelir elde etme şekliyle geleneksel yaklaşımlarla tarımın ihtiyaçlarını karşılamanın zor olduğunu, bunun için finansal ürün ve hizmetler geliştirmek gerektiğini söyledi.
“Ülke kalkınmasıyla tarımdaki kalkınmayı paralel götürmeliyiz”
Hakan Aran, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir kere şunun altını çizelim; ekonomik olarak iyi bir seviyeye gelmezsek, finansal olarak kalkınmamızı, milli gelirimizi artırmayı başaramazsak tarımda ekonomideki sonuçtan daha öte bir sonuç alamayız. Tarımda ancak ekonomideki iyileşmemiz kadar ilerleyebiliriz. Türkiye’nin ekonomisi belli bir eşiği geçmezse, kişi başı milli gelirimiz belli bir seviyenin üzerine çıkmazsa tarımda kendi başımıza bir hikâye yazamayız. O yüzden ülkemizin kalkınmasıyla tarımdaki kalkınmayı paralel götürmeliyiz. Biz bu konuda üzerimize hangi sorumluluklar düşüyorsa, bu sorumlulukları yerine getirmeye hazırız. Tüm bu konjonktürde, bu şartlarda biz bütün bunları yapmaya hazırken, etrafımızda yaşadığımız gelişmeler ise bu konuyu çok daha hızlı çözmemiz gerektiğini ve çok daha yaşamsal bir şekilde ele almamız gerektiğini gösteriyor.”
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın aslında gıda güvenliğinin ve bu konuda kendi kendine yetebilmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğuna dikkat çeken Aran, şöyle konuştu: “Nitekim bu savaşla birlikte, Rusya başta olmak üzere Hindistan ve birtakım ülkelerin tahıl ihracatına koydukları yasakla tüm dünya şu anda önemli bir gıda krizini, gıda felaketini tartışıyor. Umuyorum dünya bir gıda felaketiyle, kapsamlı bir krizle karşılaşmadan biz Türkiye’deki tüm kurumlar, kuruluşlar, bu konuya gönül verenler, devlet ve özel sektör el ele birlikte bu zorlukların üzerinden geliriz, hızla sorunlarımızı aşarız. Ama bunlar bir günde aşılacak, bugün konuşulup yarına düzeltilecek sorunlar değil. Banka olarak zaten hiçbir konuya böyle yaklaşmıyoruz. Elimizi taşın altına koyduğumuz her konuya uzun vadeli bakıyoruz. Sonuçlarını da 5, 10, 15 yıllık periyotlarla beraber aldığımızı ve bu aldığımız sonuçların da Banka ölçeğinde değil, Türkiye ölçeğinde olduğunu vurgulamak istiyorum. Dolayısıyla biz Türkiye’de tarım bankacılığı konusunda farklı bir hikâye yazılması için yola çıktık. Bugün açılışını yaptığımız ilk tarım ihtisas şubemizin bir milat olduğunu düşünüyorum.“
“İklim değişikliğiyle mücadele eden üreticiler yüksek enflasyonla da karşı karşıya”
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem de Türkiye’nin çok önemli bir tarımsal ekim alanları bulunduğunu, ancak bu alanların sanayileşme ile beraber ihmal edildiğini söyledi.
Üreticilerin bir yandan mevcut tarım alanını verimli kullanmak konusunda iklim değişikliyle mücadele ederken, diğer yandan da yüksek enflasyonun tarımsal girdi fiyatlarında yol açtığı artışla karşı karşıya kaldığını söyleyen İzlem Erdem, şöyle konuştu: “Özellikle gübre ve kimyasal girdilerde ciddi, çiftçinin karşılamakta çok zorlandığı artışlar söz konusu. Bu, yönetilmesi çok güç bir artış… Bunun içinde iklim değişikliğinin yarattığı etkiler, pandeminin artırdığı maliyetler, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yarattığı faktörler var. Ama bunun yanında yaşadığımız kur şoklarının da etkisi var. Bunun bir kısmını yönetebiliriz. Bir kısmı ise hala önemli bir maliyet kalemi olarak karşımızda… O zaman ülke, kurumlar ve bireyler olarak çiftçilerimizle el birliği içinde yönetemediğimiz alanları mümkün olduğunca yönetebilir, verimlilik artışı sağlayacak alanları daha dengeli bir hale getirebiliriz. Burada da yol göstericimiz bilim olacak. Bunu Banka olarak çok önemsiyoruz. Teknolojiyi daha çok tarımın içine katmak, bunu yaparken ziraat fakülteleriyle iş birliği yapmak, oradaki öğrencilere tarım bankacılığını öğretmek, aynı anda çiftçilerimizi yakından dinlemek önemli. Bugün açtığımız tarım ihtisas şubesinde olduğu gibi onlara ne kadar yakın olduğumuzu hissettirmek, çiftçilerimizin verimini artıracak, her alanda onlarla birlikte hareket edeceğimizi onlara anlatabilmek de önemli kazanımlarımız olacak.”