Sosyal Medya

Borsa

Yapı Kredi Yatırım Strateji Notu:   Dört Sütun

Murat Berk hem piyasaları yorumladı, hem de gıda pazarını

Yapı Kredi Yatırım Strateji Notu:   Dört Sütun

“Bir acıdan ancak onu tam olarak deneyimlediğimizde kurtuluruz” der Marcel Proust.

Geçen hafta S&P500 3900’de başlayan ve bizce trend karşıtı olan yükseliş, ABD TÜFE’sinin beklentileri aşmasıyla başladığı yere döndü. Buralardan tekrar tepki gelse de gelmese de 4200-4250’lerin geçilmesinin zor olduğunu düşünmeye devam ediyoruz. Ayı piyasasının henüz sonlanmadığını ve Eylül sonu Ekim başı gibi bir düşüş dalgası daha beklemeye devam ediyoruz. Bunun da Haziran diplerini tekrar test etmesi bizce baz senaryo. Son dönem çok hızlı yükselmiş olan bizim piyasalar da ABD verisinden en çok etkilenen piyasalardan oldu. Özellikle profesyonel olmayan yatırımcıların hisse seçimine dikkat etmesi bizce elzem olmaya devam ediyor.

Piyasalarda kısa vadeli volatilite yükselmişken ve bizim görüşlerimiz değişmemişken geçen hafta yaptığımız gibi herkesi etkileyen daha yapısal temel trendlere bakmaya devam edelim. Geçen hafta enerjiye daha yakından bakmıştık ve enerji hiçbir zaman sadece enerji değildir demiştik. Bugün de enerji ve etkili olduğu başka alanlara bakalım. Vaclav Smil’in müthiş kitabından daha önce bahsetmiştik. Smil’e göre “Medeniyetin dört ana sütunu şöyledir; çimento, çelik, plastik ve amonyak.”

Dünya her sene yaklaşık 4,5 milyar ton çimento, 1,8 milyar ton çelik, 370 milyon ton plastik ve 150 milyon ton amonyak tüketiyor.

Gerçekten de Smil’in medeniyetin temellerini dayandırdığı bu dört sütun o kadar önemli ve üretiminde o kadar yoğun enerji kullanılıyor ki yarattığımız karmaşık adaptif sistem içinde bunun ulaştığı akılalmaz boyutların farkına varamıyoruz.

Bugün bunlardan herhangi biri için daha üstün bir ikame bulunsa bile, yerine konulması on yıllar alabilir.

Çimento iyi bir örnek. Çin, sadece iki yılda 20. yüzyılın tamamında ABD’nin ürettiği kadar çimento üretti. Bugün artık dünya tek bir yılda, 20. yüzyılın ilk yarısında tükettiğinden daha fazla çimento tüketiyor. Çimento zamanla bozulur, bu da sürekli değiştirilmesi gerektiği anlamına gelir. Enerjinin daha az ve yoğun olduğu bir değişimin, bu tür olağanüstü ve tarihsel olarak eşi görülmemiş sürekli talebi karşılamak için ölçeğini büyütmesi gerekir. Halihazırda dört sütunu üretmek için yerleşik süreçlerin herhangi birinin yerini alabilecek, ticari olarak mevcut ve kitlesel ölçekte alternatifler bulunmuyor.

 

Fosil yakıtlar tüm gıda üretim sürecinde devrim yaratmıştı. Buğday üretmek artık hektar başına iki saatten daha az insan emeği gerektiriyor (1801’de 150 saate kıyasla). Bu, nüfusun büyük bir bölümünü başka şeyler yapmak için serbest bıraktı. Yani 1800 ile 2020 arasında, bir kilogram tahıl üretmek için gereken emeği yüzde 98’den fazla azalttık ve dünya nüfusunun tarımla uğraşan payı da azaldı. Fakat gıda konusuna daha detaylı baktığımızda, karşılaştığımız tablo maalesef iç açı değil. BM Gıda ve Tarım Örgütü Baş Ekonomisti Maximo Torero “Gübre sorununu çözemezsek, dünya çok ciddi bir gıda arzı sorunu ile karşı karşıya kalacak” uyarısını yineledi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterre ise “2022’de gübre olmazsa, 2023’te yeterli gıda olmayabilir” diyor. Ortaya çıkan tarımsal kriz, çoğumuzun küresel gıda üretiminin istikrarsız ve kırılgan doğasının yeni yeni farkına varmamızı sağlıyor.

Doğal gaz, hem hidrojen kaynağı hem de işleme enerjisi olarak amonyak sentezi için en önemli ham madde. Bu noktada Smil’in amonyağın önemine ilişkin değerlendirmesi çok çarpıcı: “2020’de yaklaşık 4 milyar insan sentetik amonyak olmasaydı hayatta olmazdı, amonyak Haber-Bosch sentezi belki de tarihteki en önemli teknik ilerlemedir.”

Guterres, Rus gübrelerinin ve tarım ürünlerinin dünya pazarlarına ulaşmasının şart olduğunu, aksi takdirde 2023’ün başlarında küresel bir gıda krizinin baş gösterebileceğini söylüyor. Tarihsel olarak Rusya, küresel amonyak nitrat pazarının yüzde 45’ini, küresel potaş pazarının yüzde 20’sini ve fosfatlı gübrelerin yüzde 14’ünü sağlıyor.

 

Yükselen doğal gaz fiyatları, Avrupa’nın amonyak üretiminin yaklaşık yarısını ve azotlu gübre operasyonlarının yüzde 33’ünü durdurmaya zorladı. Kalan Avrupa amonyak / azot-gübre üretimi, gaz fiyatları önemli ölçüde düşene kadar kapatılabilir veya ciddi şekilde azaltılabilir. Daha yüksek fiyatlar veya azotlu gübrenin daha az bulunması, artan sayıda çiftçiyi kullanımı azaltmaya zorlayacaktır. Uluslararası Gübre Birliği (IFA), küresel gübre kullanımının gelecek sezon, 2008’den bu yana en büyük düşüş olan yüzde 7 düşebileceği konusunda uyarıyor. IFA, yüzde 23’e varan düşüşle Sahra altı Afrika’da gübre kullanımında en önemli düşüşü bekliyor. Mısır ve tahıl veriminin azotlu gübreler olmadan yüzde 40 düşebileceğini düşünen uzmanlar var. Küresel çapta bir gıda krizi riski muhtemelen hiçbir zaman bu kadar yüksek olmamıştı.

Çin astrolojisinde de dört sütun olması herhalde tesadüf ama karşı karşıya olduğumuz inanılmaz büyüklükleri daha iyi anlamak adına şu örneği verelim. Bugün yaşam standartları Çin’in 1999’daki haliyle aynı olan ülkeler, Çin’in son zamanlardaki büyümesinin sadece onda birine ulaşabilselerdi, sonuçlar yine de olağanüstü olurdu. Dört sütuna bakıldığında sonuç Smil’e göre şöyle: “Bu ülkelerde 1990 sonrası Çin deneyimini tekrarlamak, çelik üretiminde 15 kat, çimento üretiminde 10 kattan fazla, amonyak sentezinde iki kattan fazla ve plastik üretiminde 30 kattan fazla artış anlamına gelecektir.”

 

ESG’nin popülerleşmesiyle karbon emisyonlarının azaltılması için yapılan reklam ve pazarlama taktikleri yani “greenwashingler” dekarbonizasyonun ne kadar zorlu bir süreç olduğu gerçeğini değiştirmeyecek. Bu bağlamda ele alındığında, Smil’in dekarbonizasyon için sınırlı niceliksel taahhütlerle belirli yıllara dayanan projeksiyonları konusunda son derece şüpheci olmak gerekir. Her şeyden önce yenilenebilir enerji, elektriği odak noktasına alır ama küresel nihai enerji tüketiminde elektriğin payı sadece yüzde 18. Örneğin, bu konuda öncü olan Almanya, yakında elektriğinin yarısını yenilenebilir kaynaklardan üretecek. Ancak bu durumda bile, ülkenin birincil enerji arzındaki fosil yakıtların toplam payı yüzde 84’ten sadece yüzde 78’e düştü. ABD’nin birincil enerji arzındaki fosil yakıtlarının payı 2019’da hala yüzde 80’di.

Bu arada Çin’in fosil yakıtlarının payı 2000’de yüzde 93’ten yüzde 85’e düştü ancak aynı zaman diliminde fosil yakıtlara olan talep üç katına çıktı. Gerçekten de Çin’in yükselişi, 21’inci yüzyılın ilk yirmi yılında küresel fosil yakıt tüketiminin yaklaşık yüzde 45 artmasının ana nedeni. Sonuç itibarıyla yenilenebilir enerjilere yapılan önemli yatırımlara rağmen fosil yakıtların dünyanın birincil enerji arzındaki payı sadece marjinal bir şekilde düştü.

Smil’in dört sütununun üretimi, birincil enerji arzının yaklaşık yüzde 17’sini kaplar ve karbon emisyonlarının yüzde 25’ini oluşturur. Örnek olarak Smil, son derece verimli, modern bir çelik elektrik ark ocağının bile her gün yaklaşık 150.000 kişilik bir Amerikan şehri kadar elektriğe ihtiyacı olduğunu belirtiyor.

Konu çok önemli ve göründüğünden daha derin ve ayrıntılı olduğu için bu konuya başka yazılarda da devam edeceğiz.

Bu arada gidişatı görenlerin Mars’a kaçma gibi fantezileri ve ütopyaları da sonuçsuz kalmaya mahkum.

 

Mars, piyasalar filan demişken geçenlerde James Webb teleskobunun bir buçuk milyon kilometre öteden geri gönderdiği görüntüler gündem oldu. Viral “derin alan” görüntüsü, inanılmaz sayıda galaksiyle dolu. Teleskobu küçücük bir alana ne kadar uzun süre odaklarlarsa, daha önce boş olduğu varsayılan yerlerde o kadar çok galaksi yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

İçinde yaşadığımız dünya ve yansıması piyasalar da böyle değil mi? Analitik bir teleskopla gösterebileceğiniz sonsuz sayıda doğrultuya sahip. Aslında o kadar çok ki, sonsuz deneme ve yanılmanın sonunda dahi, kesinliklerin üretilmesi matematiksel olarak olası değil.

Bu noktada “hayal gücünün” rolü çok önemli. Bu bağlamda Einstein ve Feynman gibi isimlerin matematik kesinlikleri yerine hayal gücünün önemine dikkat çekmiş olmaları tesadüf olamaz. Gelmiş geçmiş en iyi traderlardan kabul edilen Bruce Kovner da hayal gücüne çok önem verdiğini söyler. Kovner gibilerin başarısının sırrı aslında yaptıkları işlemlerdeki başarı yüzdesi değil. Başarılarının sürekliliğini sağlayan piyasadaki kara deliklerden kaçınma becerileri.

Uzayda görüntüsü muhteşem olan viral derin alan görüntüsünün yanında bir de kara delikler var. Bunlar çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, büyük kütleli gök cisimleri. Kara delikler pırıl pırıl yıldızları bile içine çekebilir. Kendi düşen ağlamaz denir ama aslında basbayağı da ağlar.

Hatta Marcel Proust’e göre “Kendimizin sebep olduğu gözyaşlarına katlanmak çoğu zaman çok zordur.”

 

Yazar:  Baş Stratejist Murat Berk

 

FÖŞ Artunç Kocabalkan’a anlattı:  Dört nala global ayı pazarına gidiyoruz

 

SP500’de korkutan hareketler

 

Fed’in hızlı müdahalesi piyasaları zorluyor (Financial Times)

 

 

 

BAKMADAN GEÇME

  • Goldman Sachs’tan Uyarı: ABD Hisselerinde “Altın Saçlı Kız” Senaryosunu Tehdit Eden Üç Büyük Risk!

    ABD borsaları Trump’ın gümrük tarifeleri, yapay zeka rallisi ve Fed’in faiz indirim beklentileri ile tarihi zirvelere yaklaşırken, Goldman Sachs üç büyük risk konusunda yatırımcıları uyardı: stagflasyon ihtimali, uzun vadeli tahvil piyasasında sert dalgalanmalar ve ABD dolarında keskin değer kaybı. Bankaya göre bu riskler gerçekleşirse, ABD hisse senetlerinde görülen “Goldilocks” yani ne çok sıcak ne çok soğuk, denge ekonomisi beklentisi hızla dağılabilir.

  • Eski MKE Başkanı İsmet Sayhan Tutuklandı: Assan Group’a Ait 10 Şirkete Kayyum Atandı

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “Selahattin Yılmaz suç örgütü” soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Sayhan tutuklandı. Soruşturma çerçevesinde, Assan Group sahibi Emin Öner ve şirket genel müdürü Gürcan Okumuş hakkında “FETÖ üyeliği” ve “askeri casusluk” suçlarından gözaltı kararı verildi. Assan Group’a bağlı 10 şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak atandı.

  • TCMB: Konut Kredileri Kaynaklı Nakit Akışı İç Tüketimi Destekliyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) “Ekonomi Notları” raporuna göre, konut kredilerinden kaynaklanan nakit akışı kanalı, 2024 yılında özel tüketime %6,9 oranında katkı sağladı. Raporda, bu etkinin, sıkı para politikasına rağmen tüketimdeki yavaşlamayı sınırlayan temel faktörlerden biri olduğu vurgulandı. Düşük faizle geçmişte çekilen uzun vadeli konut kredilerinin, enflasyonla eriyen faiz yükü sayesinde hâlâ iç talebi desteklediği ortaya kondu.

  • ANALİZ: İmalat Sanayiinde Zayıflık Sürüyor: Ağustos Verileri KKO’da 5 Yılın Dip Seviyesini Gösterdi

    TCMB’nin Ağustos 2025 verileri, imalat sanayiindeki zayıflığın sürdüğünü ortaya koydu. Mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO) aylık 0,5 puan gerileyerek %73,6 seviyesine indi ve son 5 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Ancak taşıt sektöründe planlı üretim duruşları dışlandığında, genel görünüm yatay kaldı. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) yeniden eşik değerin üzerine çıktı, fakat tarihsel ortalamanın altında kalması, üretimdeki toparlanmanın sınırlı olduğunu gösteriyor.

  • TCMB Anketi: Enflasyon Beklentilerinde Gerileme Devam Ediyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Ağustos 2025 anket sonuçları, hanehalkı, reel sektör ve piyasa katılımcılarının 12 aylık enflasyon beklentilerinde düşüş olduğunu ortaya koydu. Hanehalkı beklentisi %54,1’e, reel sektör beklentisi %37,7’ye ve piyasa katılımcıları beklentisi %22,8’e geriledi. Uzmanlara göre, bu eğilim Türkiye’nin dezenflasyon sürecine dair iyimserliği güçlendiriyor.

  • Fed bağımsızlığı endişeleri ve artan borç, doları baskılıyor

    ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bağımsızlığına yönelik tehditler ve Ülkede kötüleşen bütçe açığı, dolar için yapısal stres faktörleri olarak öne çıkıyor. Commerzbank ekonomisti Antje Praefcke'ye göre, bu iki temel faktör doların değerini sürdürme kapasitesini olumsuz etkileyebilir.

  • Morgan Stanley’den Uyarı: S&P 500’deki Ralli “Kırılgan” Olabilir

    S&P 500 endeksi Nisan ayındaki dip seviyesinden bu yana %29 yükseldi. Manşet veriler, güçlü büyüme, yönetilebilir enflasyon ve dev teknoloji şirketlerinin beklentileri aşan kârlarıyla “iyimser bir piyasa” hikâyesini besliyor. Ancak Morgan Stanley, bu tablonun yüzeyin altında farklı bir hikâyeye işaret ettiğini söylüyor. Bankaya göre, teknoloji hisselerine aşırı bağımlı ralli, genişlemeyen kâr marjları ve AI yatırımlarında olası kapasite fazlası riskleri yatırımcılar için kırılgan bir ortam yaratıyor.

  • En Alttakilerin Ak Parti’ye, En Üsttekilerin CHP’ye Oy Vermesinde Bir Tuhaflık Yok mu?

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Sosyoekonomik Seviye 2023” araştırmasını, “Artık bu veride de manipülasyon yoktur herhalde -inşallah-” düşüncesiyle…

  • Neden Kasko Yaptırmalısınız?

    Günlük ulaşımı hızlandırmak, şehirlerarası seyahatlerde konfor sağlamak ya da iş hayatında zaman kazandırmak açısından otomobiller vazgeçilmez birer parça haline gelmiş…

  • Lezzetli Bir Hediye Alternatifi : Yenilebilir Çiçek & Meyveler

    Hediye kültürü, insanlık tarihi kadar eski ve köklü bir gelenektir. Yüzyıllar boyunca insanlar, sevdiklerini mutlu etmek, özel anları kutlamak veya…

  • YKS Sonuçları: Devlet Üniversiteleri Doldu, Özel Üniversiteler Boş Kaldı

    Fahiş zamlar özel üniversiteleri boşalttı

  • Atilla Yeşilada: Dünyayı sarsacak 5 trend: Çileli yıllar başlıyor!

    İşte dünyayı önümüzdeki yıllarda sarsacak trendler! 00:00 Merhaba 03:04 Yaşlanıyoruz! 04:05 Küresel ısınma ve iklim değişikliği! 05:55 Yeni salgınlar kaçınılmaz! 06:36 Büyük güçler savaşı! 10:13 Dünya bu borcu ödeyemez! 12:00 Yapay zeka

  • Memur zam yerine hava aldı!

    Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, memur maaşları ve memur emeklisi aylıkları için 2026 ve 2027 zam oranlarını belirledi. Karara göre, 2026’nın ilk 6 ayında %11, ikinci 6 ayında %7, 2027’nin ilk 6 ayında %5 ve ikinci 6 ayında %4 zam yapılacak. Toplu sözleşmede taban aylığa 1000 TL eklenmesi kesinleşirken, sosyal haklarda da çeşitli iyileştirmeler karara bağlandı.

Benzer Haberler