Sosyal Medya

Kaya Özyürek

Kaya Özyürek: Mevduat Oluşumu ve Zorunlu Karşılıkların Kullanımı

Bir önceki yazımda TCMB’nin zorunlu karşılık hamlesini ve bu hamlenin uygulanmasıyla hedeflenen etkilerden bahsetmiştim. Bugün ise genel olarak zorunlu karşılıkların…

Kaya Özyürek: Mevduat Oluşumu ve Zorunlu Karşılıkların Kullanımı

Bir önceki yazımda TCMB’nin zorunlu karşılık hamlesini ve bu hamlenin uygulanmasıyla hedeflenen etkilerden bahsetmiştim. Bugün ise genel olarak zorunlu karşılıkların ne için kullanıldığından bahsedeceğim.

Bir önceki yazımda da belirttiğim üzere zorunlu karşılıklar,  bankaların merkez bankası nezdinde açtıkları hesaplarda belirli bir süre zarfınca tesis etmeleri gereken, farklı para cinsinden ve farklı vadelerde olan yükümlülüklerinin belirli bir oranına TEKABÜL eden miktarı ifade etmektedir. Zorunlu karşılığa tabi yükümlülükler Cuma günleri hesaplanır, hesaplanan tarihten iki hafta sonraki Cuma gününden başlamak üzere iki hafta boyunca tesis edilir. Yani, ortada yatırılan mevduatın belirli bir kısmının “kasada”ayrılması gibi bir zorunluluk yoktur ve sistemdeki yükümlülük artışının ancak 2 hafta sonra bir etkisi olacaktır.

Bir önceki cümlenin ilk kısmına istinaden şunu da belirtmek isterim ki, bankaların kredi verme işlemi bir muhasebe kalemi olan mevduattan gerçekleşmez, krediyi veren banka, müşterinin mevduat hesabına kredi tutarı kadar olan parayı geçer ve kendisi için bir yükümlülük yaratmış olur. Bu yükümlülüğün “karşısına” ise, bilançosunun aktif (varlık) tarafına ilgili krediyi yansıtaraktan bilanço dengede kalır. Özetle: kredi verme işlemi mevduat yaratır. Kredi borcunun ödenmesi ise, ilgili tutar kadar kredi borcunu ödeyecek olan kişinin mevduat hesabından gerçekleşeceği için sistemdeki mevduat tutarının azalmasına yol açacaktır. Krediyi alan kişi ilgili kredi tutarını çekmek veya başka bir bankada hesabı bulunan bir kişiye EFT transferi yapmak isterse, müşterisi olduğu bankanın TCMB nezdindeki hesabında yeterli miktarda Türk Lirası bakiyesi bulunmalıdır. Bu bakiyedeki artış ise bankanın TCMB’ye, kendi kasasında bulunan nakit parayı yatırması veya kendi müşterisine başka bir bankanın müşterisinden EFT transferi gerçekleşmiş olmalıdır. Mevduat girişi, bankaya mevduat çıkışlarını sağlamak için ihtiyaç duyduğu  “rezerv para”yı sağlaması açısından önemlidir; kredi vermekte kullanılmaz.

Zorunlu karşılıkların olası etkilerine geçmeden önce şunu da belirtelim. Sistemdeki mevduat tutarının artmasına sadece net kredi artışı (verilen kredi-ödenen kredi tutarı) neden olmaz. Hazinenin TCMB’deki hesabından harcamaları/transferleri de bankacılık sistemindeki mevduat artışına neden olur. İhracatın ithalattan yüksek olması da aynı etkiye yol açar, ceteris paribus. Vergi ödemeleri, ithalatın ihracattan yüksek olması ve bankacılık kesiminden finansal varlık satın alınması ise mevduat tutarını azaltan unsurlardandır, ceteris paribus.

Şimdi ise gelelim zorunlu karşılıklarla neyin hedeflendiğine..

Çoğu ülkede zorunlu karşılıklar, bir para politikası aracından ziyade finansal istikrar aracı olarak görülmektedir. Bankaların merkez bankası nezdinde belirli bir tutarda para bulundurmasıyla beraber ani mevduat çıkışlarını karşılayabilmeleri öngörülmektedir.

Ülkemizde ise zorunlu karşılıkların kullanımı biraz farklıdır. Bankalar, genellikle TCMB’nin repo ihalesinden veya BİST repo pazarından teminatları dahilinde borçlanarak zorunlu karşılık tesis ederler. Merkez bankasının zorunlu karşılık oranlarını arttırmasıyla sistem genelinde tutulması gereken zorunlu karşılık tutarının artması, bankacılık sisteminin genelindeki likidite açığını arttıracağından dolayı merkez bankasının piyasaya teminat karşılığı fonlaması gereken tutarı da arttıracaktır (bkz. sistemin fonlama ihtiyacı). Artan fonlama ihtiyacına karşılık olarak bankaların TCMB nezdinde olan EMKT (elektronik menkul kıymet transfer) sisteminde bulundurdukları teminata verilebilir serbest DİBS (devlet iç borçlanma senetleri) varlıkları bloke olunacaktır. Diğer bir deyişle, zorunlu karşılık olarak tutulması gereken miktarın artmasıyla bankaların teminata verebilecekleri varlık stoğunda azalma meydana gelecektir. Böylelikle bankalar, kredi vererek mevduat yaratma konusunda daha temkinli davranacaklar ve kredi oluşumu para politikası hedefleri doğrultusunda yavaşlayacaktır. Buna “miktar etkisi” adı verilmektedir.

Hazinenin tahvil ihraç tutarının itfa tutarından yüksek olması, bankaların DİBS stoğunu arttıracağından ötürü zorunlu karşılıkların miktar etkisinin yaratacağı etkiyi zayıflatmakta ve parasal genişlemeye bu yönden yol açabilmektedir.

Zorunlu karşılıkların artmasının diğer etkisi ise sistemdeki faiz riskini arttırmasıdır. Bilindiği üzere merkez bankası kaynakları bankaların diğer yükümlülüklerine nazaran çok daha kısa vadelidir. Bu nedenle, merkez bankasının fonlama faizi çok daha kısa bir süre içerisinde PPK faiz kararına göre yeniden fiyatlanabilmektedir. Sistemin tutması gereken zorunlu karşılık tutarının artmasıyla bankaların borçlandıkları merkez bankası kaynaklarında bir artışın meydana gelmesi, bankaların olası bir faiz artışında karşı karşıya kalacakları yeniden fiyatlama riskinde bir artış gözlenecektir. Bu da banka kârları açısından bir zarar unsurudur. Zorunlu karşılık oranlarının artması, bankaların daha yüksek bir faiz riskine katlanmaktan kaçınmalarını sağlayarak verdikleri kredilerde yavaşlamaya gitmelerine neden olabilecektir.

Akıllara şu soru geliyor: bir merkez bankası faiz aracından ziyade neden zorunlu karşılıkları kullanmak istesin ki? Bu soru daha çok gelişmekte olan ülkeler kapsamında yanıtlanabilir. Gelişmekte olan ülkelerin faiz arttırımlarında bulunmaları, yerel para birimini aşırı değerlendirebileceğinden dolayı gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları zorunlu karşılık aracına başvurabilir. Böylelikle finansal istikrar kapsamında yerel para biriminde aşırı bir değerlenmeye sebebiyet vermeyerekten kredi artışının ivmelenmesinin önüne geçilebilir. Aynı şekilde, gelişmekte olan ülkelerde kurun enflasyona olan geçişkenliğinin göreli olarak yüksek olması sebebiyle gelişmekte olan ülke merkez bankaları, yerel para biriminde bir değer kaybına yol açmadan ekonomik faaliyeti hızlandırmak adına faiz indirimi yerine zorunlu karşılık oranlarında bir indirime gidebilirler.

Bazı ampirik bulgulara göre ise zorunlu karşılıkların kredilere olan etkisi, faiz aracına göre daha etkili olabilmektedir. Tabi, bu tartışmaya açık bir konudur.

Kaya Özyürek

Twitter: @financeplumber

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler