Sosyal Medya

Döviz

Güldem Atabay: Kur korumalı ‘TL Vadeli Mevduat’ hesapları erken seçim kapısını nasıl açıyor?

Önce Hazine ve Maliye Bakanlığının “dövize endeksli TL mevduat” ismi yerine politik olarak daha doğru olan “kur korumalı TL vadeli…

Güldem Atabay: Kur korumalı ‘TL Vadeli Mevduat’ hesapları erken seçim kapısını nasıl açıyor?

Önce Hazine ve Maliye Bakanlığının “dövize endeksli TL mevduat” ismi yerine politik olarak daha doğru olan “kur korumalı TL vadeli mevduat” ismini verdiği, Bakan Nebati’nin “ekonomik manifesto” olarak tanımladığı ürünün detaylarını aktaralım:

“Birikimlerini TL Mevduat olarak değerlendirilen vatandaşlarımızın kurdaki oynaklık karşısında mağdur olmaması için sn. Cumhurbaşkanımızın da açıkladığı gibi “kur korumalı TL vadeli mevduat” ürünü devreye alınmıştır.

Ürün gerçek kişilerce TL vadeli hesaplar üzerinden işleyecek faiz ile hesap açılış ve vade tarihlerinde kur değişim oranı kıyaslanacak; yüksek olan oran üzerinden hesap nemalandırılacak ve bu mevduat ürününe stopaj uygulanmayacaktır.

Kur farkı hesaplamaları için TCMB her gün saat 11.00’da USD döviz alış kuru yayınlayacaktır.

Vade sonunda kur değişiminin faiz oranı üzerinde kalması halinde oluşabilecek fark müşteri hesabına TL olarak yansıtılacaktır.

Hesaplar 3, 6, 9 ve 12 ay vadeler ile açılabilecek olup; minimum faiz oranı TCMB Politika Faiz Oranı olarak uygulanacaktır.

Sisteme isteyen her banka katılabilecektir.

Vadeden önce hesaptan para çekilmesi durumunda hesap vadesiz hesaba dönüşecek, faiz hakkı ortadan kalkacaktır. Hesabın açıldığı tarihteki TCMB kuru ile hesabın kapatıldığı tarihteki TCMB kurundan düşük olan üzerinden hesap bakiyesi güncellenecektir.”

Erken seçim ortamı nasıl yaratılacak?

Yeni kur korumalı mevduat hayırlı olsun.  Böylesi bir ürünün risk ve avantajlarının tartışmak, kime ne sağlayacağını, kimden neleri götürebileceği üzerine de kafa yormak gerekli.

Net kaybeden: Hazine. TL bugün itibarıyla 2022 boyunca değerini korursa, TCMB’nin muhtemelen ocaktan itibaren yeniden devreye sokacağı faiz indirimleri ve Fed’in parasal sıkılaştırmasını hasarsız atlatırsa, kur farkını üstlenmek zorunda bırakılan Hazine TL mevduatına ek kur primi ödemek zorunda kalmayacak.

Fakat TL değer kaybetmeye başlarsa TL’deki değer kaybı politika faizine paralel düşmesi beklenen mevduat faizinin üzerine her çıktığında Hazine bir banka fonksiyonu görerek farkı mudilere ödemekle yükümlü olacak.  Bu faiz (veya görev zararı adı her ne olacaksa) yükünün ucu açık olduğu gibi finansmanı da belirsiz.

Eski ve çok iyi hazineci Coşkun Cangöz bakın sosyal medya hesabından nasıl uyarıyor:

“Ödemenin yapılması için ödenek gerekiyor. Bütçeye ödenek koyabilmek için de yasal düzenleme lazım. Her ikisi de yok. Aceleyle alınmış bir karara benziyor. Borçlanma programı ile (de) olmaz zira finansman tutarı bütçe açığı ile sınırlı (borçlanma limiti). Limiti ise sadece yüzde 10 kadar artırma yetkisi var. Kaldı ki bütçede karşılığı olmayan bir harcama için de borçlanma yapılamaz.”

Bu kanuni engellerin işi buraya kadar vardıran Erdoğan hükümeti tarafından aşılacağını varsayalım ve devam edelim.

Mudiler ne kazanacak? Döviz mevduatları çözülür mü? TL mevduatların dövize kaymasına engel olunabilir mi? TL değer kaybetmezse, 2022 boyunca dolara karşı 14 civarında kalırsa kur korumalı TL mevduat sahibi banka mevduat faizi olan %14-15 kadar getiri elde edecek.  Politika faizi inerse, mevduat faizi de gerileyebilecek.  TL değer kaybını Hazine’den almayı başaracak.  Fakat her iki durumda da 2022 ilk çeyrekte %35’lere varması beklenen TÜFE enflasyonun altında ezilecek çünkü reel faiz yine negatif olacak. TL’nin değer kaybı hızla artacak enflasyonun üzerine çıkarsa zaten yeni ürünün de bir işe yaramadığı ortaya çıkacak.

Döviz mevduatlarından bir miktar çözülme beklenebilir.  Trene son günlerde TL kredi çekerek atlayanların panik satışları gelecektir.  Bir miktar da dövizden gerçekten kur korumalı mevduata geçebilir çünkü harcama planı yoksa olası TL değer kazançlarına karşı garantiye almış olur kendini. Ancak enflasyonun yükseldiği bir dönemde döviz mevduattan kur korumalı (enflasyon değil) çok büyük bir kayma beklenmemeli.

Hala TL mevduatlarda duran paranın ise döviz talebine yönelmesini daha güçlü engeller bu yeni ürün ki amacı da büyük ölçüde bu zaten.  Ancak yanlış ekonomi politikalarının devamı (faiz indirimi gibi) TL’nin değer kazandığı dönemleri bu tür para sahipleri adına alım fırsatına da çevirebilir. Yine de ilk makul beklenti kalan 100 milyar dolar civarındaki (%36) TL mevduattan döviz mevduata kayışın yavaşlayacağı.

Bankalara nasıl yansır? Hazine’nin kanuni konuları aşarak kur farkı ödemelerine başladığını varsayalım. O zaman Hazine’nin kendi gelirleri ötesinde bir kaynağa ihtiyaç duyması TL değer kaybı halinde büyük olasılık. TCMB bankaları APİ’den politika faizi (şimdilik %14) ile fonlarken bu kaynağı bankalar Hazine’nin oluşan yeni açığı kapatması için yapacağı iç borçlanmada kullanacaklardır. Bu da kar etme durumlarının artarak devamı anlamına gelir çünkü Hazine borçlanma faizinin mevcut yükseldiği oranların da üzerine çıkması beklenebilir.  TL’nin değer kaybı yavaşlayacağından sermaye yeterlilik rasyosu sorunları da önemli ölçüde aşmış olacaklardır.

Tüm bu gelişmeler Erdoğan’a nasıl yarar? Cumhurbaşkanı hayatının en büyük kumarını oynamakta. Politik manevra becerisi büyük illüzyonist Houdini ile yarışır seviyede. Düşen oy desteğine tepki olarak faiz indirerek büyüme politikası TL’deki aşırı değer kaybı ve çok ve hızlı yükselen enflasyon nedeniyle amacına ulaşamadı.  Ya kademeli sermaye kontrolleri devreye sokacaktı ya da faiz artışı.  Ve Erdoğan yılların politikacı tecrübesiyle her iki seçeneği de reddederek yükü Hazine’nin sırtına attı.

2022 ilk aylarda faiz indirimleri devam ederken dövize olan yerli talebinin kısmen önü kesilmiş olacak.  TL’deki durmayan kan kaybını faiz artırmadan geriye döndüren kişi olarak bir kısım seçmeninin gözünde kahraman rolüne büründü bile zaten.

Nisandan sonra turizm sezonu açılmasıyla döviz girişleri hızlanacak ve bu da TL’ye olumlu yansıyacak.  TL’yi nisana kadar dizginleyebilirse, aylık enflasyonda göreceli bir sakinlik bir olasılık yılın ikinci yarısından önce hissedilebilecek.  Kendi yarattığı tozu dumanı dış güçlere, mandacı ekonomistlere havale ederken, yakalayabilirse oluşan nispeten daha sakin ortamın sağlayıcısı olarak erken seçim kararı alabilecek.  Yarattığı büyük riskin yükünü Hazine’ye paslamışken daha orta vadede çıkacak olumsuzlukları, bu yapının sürdürülemez halinin Hazine’yi getireceği durumu tabi ki umursamayarak, seçimi kazanmaya odaklanarak Haziran gibi bir seçim için tüm gücüyle propagandaya başlayacak.

Bu Erdoğan’ın kafasındaki baskın erken seçim planının deşifresi olabilir.  Bu plana engel olabilecek önemli faktörler de var tabi.

En önemlisi güven sorunu.  TL’nin eğer kaybetmemesi için arkasında güçlü ve inanılır bir ekonomi planı yok.  TEM’in amaçladığı sonuçlara ulaşması mümkün değil. İkinci olarak merkez bankası mutlaka faiz indirmeye devam edecek, Fed devreye girecek ve TL daha yavaş tempoda da olsa değer kaybedecek.  Diğer ve çok önemli faktör de yüksek ve daha da yükselecek enflasyon.  2022 ilk yarıda enflasyonun Erdoğan’ın söylediği gibi düşmesi mümkün değil.

Erken seçim kararı almaması ve Haziran 2023’ün beklenmesi halindeyse Fed adımları eşliğinde çok daha zorlayıcı bir ekonomik arka planla baş başa kalacak. Hazine’nin üstlendiği bu yeni kur farkı ödeme yükümlülüğünü ne kadar sürdürebileceği tartışılmaya başlanacak ve faizler zaten risk primi ile yükselecek.

İlginç zamanlar, ilginç olaylar. Önümüzdeki seçimlerin AKP ve Erdoğan açısından varoluşsal önemi seçim geri sayımında kalan her günün yüksek tempoda geçeceğini gösteriyor.

Güldem Atabay

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler