Sosyal Medya

Ekonomi

Ekonomist görüşleri (2): Giderayak ülkeyi ateşe attı

Türk Lirası serbest düşüşe devam ediyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmasının ardından Türk Lirası adeta yere çakılmaya başladı. Ülke ise…

Ekonomist görüşleri (2): Giderayak ülkeyi ateşe attı

Türk Lirası serbest düşüşe devam ediyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmasının ardından Türk Lirası adeta yere çakılmaya başladı. Ülke ise panik halinde bir yangın yerine döndü. Önceki gün 11,37’den işlem gören dolar/TL dün gün içerisinde yüzde 17’ye ulaşan yükselişlerle 13 lirayı aşarken, avro/TL 14 liranın da üzerini gördü.

Erdoğan’ın pazartesi günü Kabine toplantısının ardından yaptığı konuşmada, “Kurdaki rekabet gücü yatırım, üretim ve istihdamda artışa yol açar” ifadelerini kullanması TL’deki değer kaybını hızlandırdı. Erdoğan’ın düşük faiz politikasını sürdüreceğinin sinyalini vermesinin ardından dolar dün 13,46’ya kadar çıkarak tarihi rekor seviyesini tazeledi. Eylülden bu yana 400 baz puan faiz indirimi yapan TCMB’nin indirimlere devam edeceği düşüncesi de TL’deki değer kaybının ana nedeni konumunda.

İKTİSADİ DAYANAKTAN YOKSUN KONUŞMA

İTÜ İşletme Fakültesi’nde öğretim üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, sert değer kaybını ve son gelişmeleri değerlendirdi. Günçavdı, döviz kurunda dün yaşanan dalgalanmanın nedeninin Erdoğan’ın iktisadi dayanaklardan yoksun açıklaması olduğunu belirtiyor.

Kur meselesinin çok teknik bir mesele olduğuna dikkat çeken Günçavdı, “Ekonomi teknik bir meseledir bunu siyasete çekerek yabancılar nezdinde açığa düştü. Açıklamayı dünyadaki mevcut koşulları da dikkate almadan yaptı. Anladığım kadarıyla hükümet dünya ekonomisinin içinde bulunduğu durumu göz ardı ediyorlar” ifadelerini kullandı.

Yaşanan son gelişmeleri ‘züccaciye dükkânına fil girmesi’ olarak nitelendiren Günçavdı, “Piyasaya karşı her açıklamalarla piyasa sınanıyor ve bu şekilde tepki veriyor. Hükümet iktisadi bir konuya siyasetle cevap veriyor. Baştan hatalı. Bunu en son 1994 yılında Tansu Çiller yapmaya çalışmıştı. O krize dönüşmüştü” şeklinde konuştu.

2021 YILINDA KITLIK RİSKİ

Kurun enflasyona geçişkenliği ise yüzde 30 civarı ölçülüyor. Yani kurdaki her yüzde10’luk artış enflasyona 3 puan katkı yapıyor.

Kur artışı herkesi panik havasına soktu. Yurttaş yarın alışverişte neyle karşılaşacağını tahmin etmekte zorlanıyor. Bu belirsizlik ortamında stok ve kıtlık riski doğuyor. Prof. Dr. Günçavdı’ya göre fiyat istikrarına kavuşmadığımız sürece bu belirsizlik devam edecek.

Çok kısa sürede aşama aşama şoklar geldiğini söyleyen Günçavdı “Böyle bir ortamda yoğun bakımdan çıkamazsınız. Fiyatta istikrara kavuşamadığınız anlamına gelir. Özellikle ithal veya yerli malları ellerinde bulunduran insanlar bu malları stoklarından çıkarmaya rıza göstermezler. Elbette bu durum bir kıtlığa neden olur. Kurlarda fiyat oturmadığı için 2001 yılında yaşadık biz bu durumu” dedi.

Kıtlık riskine dikkat çeken Günçavdı: “Kuyruklar olur. İnsanlar normalde almak istediklerinden daha fazla almak isteyecekler. Evlerde de stok yapmak isteyecekler. Normalin üzerinde bir talep patlaması yaşanacak. Bu talep patlaması marketler tarafından yeteri kadar yerine getirilemeyecek. Çünkü onların da stokta tuttuğu mal miktarı da normal talebe göre. Siz bir patlama yaşarsanız dükkânda mal olacak ve boş rafları göreceğiz. Ekonomide mal yokmuş gibi bir hava oluşur. Benzin kuyrukları buna bir örnek. Kuyruklar oldu birden 20 lira için. Satıcının elinde tedariğinde olan mal miktarı bellidir. Ama birden talep artınca herkese verebilmek için 20 litreden fazla benzin vermiyor. Kıtlıklar olacak öyle ya da böyle.”

Ayrıca işsizliğe de vurgu yapan Günçavdı, özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde sermaye sorunları yaşanacağını söyledi. KOBİ’lerin 975,2 milyar lira bankalara kredi borcu var. Bu borcun 56,8 milyar lirası ise bankalar tarafından takibe alınmış durumda. Döviz kurundaki artışların ithalata ve ithal girdiye bağımlı işletmelerde sermaye yetersizliği yaratacağını söyleyen Günçavdı, “İşletmeler normal iş hacmini yakalayamaz ve iş hacmini düşürürler. Bu sermaye nerden gelecek? Bu ciddi bir sıkıntı şu anda. Özellikle KOBİ’lerin sermayeleri bu dalgada eriyecek. O zaman işsizlik olur o zaman çöküş olur” ifadelerini kullandı.

ERKEN SEÇİM KENDİLİĞİNDEN GELİYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli dün yaptıkları grup toplantılarında seçimlerin 2023 yılının haziran ayında gerçekleştirileceğini açıkladı. Günçavdı ise ekonomik gidişat böyle giderse seçim kendiliğinden gelir görüşünde: “Ekonomik sebeplerden dolayı erken seçim kaçınılmaz geliyor. Çıkış yok çünkü. Faiz düşürmeye devam edecekler. Bu ekonomi bu düzeyde bir riski kaldıramaz mümkün değil.“

RESMİ ENFLASYON %30’A YÖNELECEK

Ekonomist Güldem Atabay, “Merkez Bankası’nın yanlış para politikasının arkasında yatan “büyük planı” önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öğrendik” diyerek şu değerlendirmede bulundu: “Erdoğan seçimlerin zamanında yapılacağını da açıklayarak bu çok yanlış politikaların risklere de katlanarak ilerletileceğini netleştirmiş oldu. Bunun anlamı faizlerin inmeye devam edeceği, TL’nin değer kaybının durmayacağı, resmi enflasyonun hızla en az yüzde 30’a yöneleceği. Daha da önemlisi iflaslar nedeniyle bankacılık sektörünü sarsacak boyutta bir finansal krizle karşı karşıya kalınsa dahi daha sert yöntemlerin devreye sokularak 2023’e kadar bu yolda gidileceği.”

Atabay, seçimi erken istemenin daha önce ekonomik temellerle talep edilmediğini belirterek, “Erken seçimden başka Erdoğan’ın siyasi intiharı olacak bu seçimi arkasından gelecek hükümet adına bu sefer gerçekten de bir enkaz bırakmasıyla sonuçlanabilecek boyutta. Seçimi erkene istemek hiç bu kadar ekonomik temellerle acil önemde olmamıştı. Çünkü Erdoğan’ın seçtiği yoldan Türkiye ekonomisi adına çıkış yok” dedi.

EKONOMİSTLER TEPKİ GÖSTERDİ

Mahfi Eğilmez, kişisel blogunda yayımladığı ‘Hükümetin Yeni Ekonomi Politikası Üzerine Görüşler’ başlıklı yazısında, “Faiz ve kur üzerine ekonomi politikası kurulmaz. Ekonomi politikasının amacı nedenleri düzeltmek ve sonuca gitmek olmalıdır. Faiz sonuçtur. Eğer faizi belirli bir noktaya indirmek istiyorsanız politikanızı riskleri düşürmek üzerine kurmanız gerekir” ifadelerini kullandı.

Alaattin Aktaş, “Yıllar önce ‘Faiz yüzde 1’e indirilseydi’ diye bir senaryo yazdım ve bu yazıya köşemde zaman zaman tekrar yer verdim. Görüyorum ki benim büyüklere masal kıvamındaki yazımı gerçeğe dönüştürmek üzereler” paylaşımında bulundu.

Hakan Kara, “Dalgalı kur rejiminde ikinci kez serbest düşüş yaşamayı başaran ülke olarak tarih geçiyoruz. Sadece ve sadece temelsiz bir ısrar uğruna…Yanıldığınızı kabul etmek de bir erdemdir. Çok geç olmadan lütfen bu ısrardan dönün” dedi.

Uğur Gürses, “Vatandaş çok ağır bir bedelle, “faiz kamburundan” kurtulduğunu sanırken “yoksulluk kamburunun” sırtına yüklendiğini görecek…Çok yazık” değerlendirmesinde bulundu.

Şenol Babuşçu, “Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyoruz. Sonumuz hayrola…” dedi.

Emraf Lafçı, “Bunun adı politika, model falan değil. Bunun bir tek adı var; Eline yüzüne bulaştırma!” ifadeleriyle eleştirdi.

Yalçın Karatepe, “Kriz aşamasından çöküşe geçiş çok hızlı oluyor” ifadesini kullandı.

Burak Arzova, takipçilerine “Gümrükten malını dün geçmeyip bugüne bırakan ya da işlemleri ancak bugün biten kaç iş adamı var aramızda?” sorusunu yöneltti.

Haberin tamamı burada.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler