Sosyal Medya

Ekonomi

Piyasa Bülteni: Genel ekonomik parametrelerle uyumsuz faiz indirimi, TL üzerinde baskı kuracak

Dün sonuçlanan TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) olağan Eylül ayı toplantısından 100 baz puan faiz indirim kararı geldi. Böylelikle, 16…

Piyasa Bülteni: Genel ekonomik parametrelerle uyumsuz faiz indirimi, TL üzerinde baskı kuracak

Dün sonuçlanan TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) olağan Eylül ayı toplantısından 100 baz puan faiz indirim kararı geldi. Böylelikle, 16 ay aradan sonra politika faizi %19 seviyesinden %18’e geriledi.

Normal şartlarda, manşet TÜFE enflasyonun zirve yaptığı, henüz yönünü aşağıya çevirmediği, hatta, hafta ortası sonuçlanan FED kararlarının da artık ‘güvercin’ olmaktan çıktığı, temerrüdün kıyısına gelen Çinli emlak devi Evergrande’nin kaldıracağı toz bulutunun kestirilemediği bir ortamda, pek çok ekonomist gibi, bizler de, TCMB’nin aklıselim davranacağını ve faizleri sabit bırakması gerektiğini düşünüyorduk. Elbette, dün bültenimize TCMB’nin ne yapması gerektiğini yazarken, ne yapacağını da tam olarak bilemediğimizi not düşmüştük.

Toplantı öncesinde, TCMB’nin son dönemlerde piyasa iletişiminde manşet enflasyondan ziyade çekirdek enflasyondaki gerilemeyi ön plana çıkarmış olduğunu ve bu bağlamda piyasa kulislerinde dolaşan faiz indirim söylentilerinin de eklenmesi ile (Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da renginin bu noktada belli olması) faiz indirimi hayat bulmuş oldu. Rasyonel öğreti ile büyümüş bir nesil olarak, içinde bulunduğumuz bu ‘nazik’ ortamda, faiz indiriminin yarardan çok zarar getireceği fikrini savunmaya devam ediyoruz.

Toplantı ardından yayınlanan kısa politika metnini okuduğumuzda, alınan kararı savunmakta ileri gidemediğin görürken, piyasanın da bizim gibi ‘memnun’ olmadığı anlıyoruz. Kararın piyasa yansıması, ortaya çıkacak kredibilite kaybı nedeniyle kuşkusuz olumsuz olacaktır ki bunun orta ve uzun vadede TL ve TL cinsi varlıklar üzerinde negatif yansımalara sebebiyet verebileceğini düşünüyoruz.

Zor bir zaman diliminden geçtiğimizi dünden itibaren bültenlerimizde anlatmaya çalışıyoruz. FED’in Eylül toplantısı, artık ucuz para döneminin son demlerinin yaşandığını, 2022’de faiz artırımı için hazır olunması gerektiğini adeta müjdeledi. Bu da haliyle, doların küresel anlamda değerlenmeye hazırlandığı anlamına geliyor. Türkiye gibi önde gelen ve dış borç gereksinimi olan gelişmekte olan ülkeler açısından bu yeni dönem, açık bir şekilde borçlanma maliyetlerinin yukarıya gideceği manasını taşıyor.

FED’in artık piyasaları üzmeyen yumuşak veya mitolojiden örnek ile güvercin görünümden sıyrılıp daha şahin bir kulvara geçmeye hazırlandığı bir ortamda, WSJ gazetesine göre Çinli yetkililerin Evergrande Group’un olası çöküşüne hazır olunmalı haberinin de hayat bulduğu bir ortamda, faiz indirim haberi, TL’nin koruma kalkanını zayıflatarak USDTRY kurunu 8,80 seviyesine (tarihi zirvesinin kıyısına) kadar itti.

Yabancı ilgisi ile son 4 ayda %30 yükselen Borsa İstanbul Bankacılık endeksi, dün büyük çapta satış baskısına maruz kaldı (XBANK %2,6 geriledi). Türkiye’nin yabancı indinde risklerini yansıtan 5 yıl vadeli CDS risk primi uzun bir aradan sonra 410 baz puana kadar yükselirken, gerek TL tahvillerde gerekse de uzun vadeli eurobondlarda piyasa satış tarafında yer almak istedi.

Yurtdışı piyasalara bakmadan önce, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için gittiği ABD ziyareti sonrasında gelen açıklamalar dikkat çekti. “Oğul Bush ile iyi çalıştım, Sayın Obama ile iyi çalıştım, Sayın Trump ile iyi çalıştım ama Sayın Biden ile iyi başladık diyemem” şeklinde konuştu. Biden’dan randevu alınamadığı yönünde haberlere ilaveten, klasikleşmiş bir haber olan S400 konusunda geri adım atmanın mümkün olmadığının yeniden altının çizilmesi, bir süredir unuttuğumuz ilave CAATSA yaptırımlarını da yeniden gündeme taşıyabilir.

Küresel mali piyasalar dünkü günü, FED ve Evergrande riskine rağmen oldukça iyimser bir şekilde tamamladı. İyimserliğin ise uğramadığı tek ülkenin kim olduğunu yazmamıza gerek yoktur diye düşünüyoruz!

FED’in daha sıkı bir para politikasına geçmeye hazırlanması, covid sonrası ekonominin normalleşmesi algısını da beraberinde getiriyor olmalı ki, risk iştahı dün tırmandı. ABD borsaları geceyi %1’in üzerinde primli kapatmaları ardından bu sabah Asya hisseleri, borca batmış Çin Evergrande’nin akıbeti konusundaki kalıcı belirsizliğin gölgesinde tatsız bir seyir izlerken, Japonya’nın çekirdek tüketici fiyatları, yüksek enerji maliyetleri ve turizm kampanyasının etkisiyle Ağustos ayında 12 aylık düşüşünü durdurak Japonya borsasının olumlu ayrışmasına neden olmuş.

Bu bağlamda, Brent cinsi petrolün varil fiyatı 78 dolar seviyesine kadar dayanarak neredeyse son 2,5 ayın zirvesine yükseldi. Petrol uzun pozisyonlarımızı korumaya devam ediyoruz. Altın ve gümüşün halen daha yukarı yönlü atak yapma konusunda isteksiz görünmesi, bizleri de kenarda beklemeye yöneltiyor. Altının aylık kapanışı 1,730 usd/ons seviyesi altında kapatmasını, teknik bir bakış açısı ile sevmeyeceğiz. Benzer bir şekilde, gümüşüm de ons fiyatının 22,50 üzerinde tutunamaması, zayıflık sinyali olarak okuyacağız.

Haftanın son iş gününe girerken, Türk mali piyasalarının dünden sonra satış baskısına maruz kalma olasılığı da artmış durumda. USDTRY kurunda 8,80 olan tüm zamanların zirvesi sonrasında geminin bilinmeyen sulara yönelme ihtimali yüksek görünüyor. Küresel mali piyasalarda ise şimdilik hava temkinli. Veri takvimi sakin görünürken, gözler FED üyelerinin konuşmalarında olacak.

 

 

Kaynak: iktisatbank.com

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler