Sosyal Medya

Ekonomi

Kavcıoğlu’ndan faiz indirim işareti: Manşet enflasyon düşmüyor, yeni odak çekirdek enflasyon

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası ekonomi toplantısında yaptığı sunumda enflasyon, faiz politikası,…

Kavcıoğlu’ndan faiz indirim işareti: Manşet enflasyon düşmüyor, yeni odak çekirdek enflasyon

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası ekonomi toplantısında yaptığı sunumda enflasyon, faiz politikası, cari açık beklentileri ile ilgili mesajlar verdi.

Açıklamalarının ardından TL/Dolar 8,35’ten 8,47’ye; TL/Euro ise 9,89’dan 10,02’ye değişti.

Kavcıoğlu’nun verdiği rakamlar her ne kadar daha Pazar gecesi açıklanan Orta Vadeli Mali Plan’daki beklentilerle uyuşmuyor olsa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faizi indirin” talebinin ardından Kavcıoğlu’nun “gereğini” yapma yolunda verileri rasyonalize ettiği anlaşılıyor.

Kavcıoğlu,  “Kısa vadede enflasyon görünümünde etkili olan geçici unsurların etkisini yitireceğini ve son çeyrekte enflasyonun düşüş eğilimine gireceğini düşünüyoruz” dedi. Kavcıoğlu, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve bunların orta vadeli enflasyon hedefiyle uyumlu seyretmesine ilişkin analizler sunarken, önümüzdeki dönemde “arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına biraz daha fazla ağırlık verileceğini” söyledi.

Bu sözleri de çekirdek enflasyona odaklandıkları anlamına geliyor.  hatırlanacağı üzere Ağustos enflasyon detayları içinde Çekirdek-C endeksi Temmuz ayındaki %17,2 seviyesinden %16,8’e gerilemişti. Otomotiv sektöründeki ÖTV ayarlamaları bu düşüşün temel nedeni ve geçici bir faktör.  Y-ÜFE %45,5’te ve TÜFE %19,25 iken arada oluşan büyük fark manşet TÜFE enflasyonu üzerinde maliyet baskılarının devam ettiği anlamına geliyor. Diğer yandan Dolar Endeksi’ne ve kısmen daha iyi turizm sezonuna bağlı TL’deki yaz sakinliği de çekirdek enflasyonda marjinal bir olumlu etki yaratabilecek boyutta.  Fakat her ikisi de kalıcı değil.

Merkez Bankası’nın faiz kararı alacağı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı 23 Eylül’de.  21-22 Eylül’e ABD merkez bankası Fed’in tahvil alım programı ile ilgili tapering mesajı vermesinin büyük olasılık olduğu kendi FOMC toplantısı var.  Son dönemlerde delta varyantına bağlı ekonomik aktivitede yavaşlama Fed’in adımlarını yavaşlatırsa TCMB’ye de faiz indirimi alanı “açılmış” olacak. 23 Eylük PPK’sı ve Ekim’deki PPK’da artık faiz indirimi beklemek gerçekçi.  Fakat Fed’in tahvil alım programını azaltma adımından vazgeçmesi beklenmiyor.  Dolayısıyla Erdoğan’ın olası erken seçim öncesi daha düşük faiz isteğine cevap vermesi beklenen Kavcıoğlu aslında Türkiye’nin para politikasını iyice bıçak sırtına taşıyor.

Son çeyrekte beklenti %19 politika faizinden 100-150 baz puan faiz indirimi. Dolar Endeksi’nin seyri nedeniyle ilk etapta TL üzerinde sınırlı etki yaratacağı düşünülen söz konusu faiz indirimi, ilerleyen aylarda TL’yi çok daha kırılgan hale getirecek.

Kavcıoğlu’nun konuşmasından satır başları şu şekilde:

– Gelişmekte olan ekonomiler ile karşılaştırdığımızda Türkiye’de enflasyon, rezerv ve risk priminde iyileşme alanı olduğunu görüyoruz.

– Kısa vadede enflasyon görünümünde etkili olan yükselişin yılın geri kalanında düşüşe geçeceğini ön görüyoruz.

– ÜFE –TÜFE farkında emtia fiyatlarındaki artış ve arz kısıtları etkili oluyor. Nakliye maliyetleri ve teslimat sürelerinin uzaması da ÜFE’yi yükseltiyor. TÜFE daha sınırlı kalıyor. Son dönemde birçok ülkede ortalamanın üzerinde seyretmektedir.

– Açılma ve ekonomik normalleşme sürecinde merkez bankaları, enerji ve salgın kaynaklı fiyat artışlarının geçici olduğunu değerlendiriyor. Geçici koşulların ardından önümüzdeki dönemde ülkemizde de enflasyondaki yükseliş sonlanacaktır.

– Rezervlerdeki iyileşme ön görülerimizle uyumlu ilerlemektedir. 30 milyar doları aşan artışla rezervler 115 milyar dolara çıktı.

– Mayıs 2021 itibarıyla kısa vadeli dış borç 144 milyar dolardan 110 milyar dolara geriledi, bu durum dış borç oranımızda azalmanın devam edeceğini gösteriyor. – Türkiye borçluluk anlamında gelişen ülkelerden belirgin bir şekilde olumlu ayrışmaktadır.

– Reel sektördeki mali durum çalışmalarına ağırlık vermek gerekiyor. Sektörün borçlu olması salt kötü bir durum değildir, borçluluğu çevirebilmek önemlidir.

– Aşılamanın hızlanması toparlanmayı destekliyor. Hizmetler sektörü imalat sanayine kıyasla salgına bağlı kısıtlamalardan daha fazla etkilendi. Son dönemdeki PMI verileri, hizmetler sektörünün de imalattaki toparlanmaya eşlik ettiğini gösteriyor. Küresel ekonomide talep kompozisyonu açısından daha dengeli görünümü destekliyor.

– Başta Euro bölgesi olmak üzere, hizmetler PMI’daki güçlü artışlar küresel ekonominin genele yayılan toparlanma gösterdiğini izliyoruz. Büyüme tahminlerine bakıldığında; büyüme ağustos ayında nisan ayına kıyasla daha olumlu bir görünüm gösteriyor. Bu gelişmeler, ticaret ortaklarımızın, Türkiye’nin dış talep görünümünün iyileştiğini ortaya koyuyor. Bu durum ihracatımızın artışına katkı veriyor.

– Salgında ülkeler, doğrudan kamu harcamaları destekleyen teşviklerle ekonomileri desteklediler.  Mali alana göre doğrudan kamu harcamaları daha yüksek bazı ülkelerde sermaye kredi ve likidite imkânlarının kullanıldığını görüyoruz. Gelişmiş ülkelerde milli gelirin yüzde 20’sini aşan kamu destekleri verildi. Milli gelirin 25’i oranında ekonomi desteklendi. İtalya ve Almanya’da maliye politikasının yanı sıra sermaye kredi destekleri kullanıldı.

– Türkiye aşılamada ilerleme kaydeden salgını kontrol altına almakta başarılı ekonomilerden. Bu durum yatırım ve istihdama olumlu yansıdı. Daha erken ve güçlü geçtiği sıkılaşmayla, reel faiz veren nadir ülkelerin başında geliyor.

– Gelişmiş ülkelerde yüksek dış borç görünse de risk primi ve politika faizi düşük seyrediyor. Mali parasal politikalarla salgının hane halkı ve reel sektör üzerindeki olumsuz etkiyle bir çok ülkede borçlulukta artış meydana geldi.

– 289 trilyon dolara ulaşan borç yüzde 360’ını aştı dünya gelirinin gerek kamu gerek özel sektör borçluluğuna ilişkin gelişmeler daha çok gündeme gelecek. Ekonomideki farklı kesimlerin borçluluk durumuna bakıldığında gelişmiş ülkeler kamu ve hane halkında yüksek yükü var. Türkiye borçluluk anlamında gelişmiş ülkelerden tüm kategorilerde belirgin şekilde olumlu ayrışıyor.

– Görece iyi noktadayız. Kamuda reel sektörde nispeten daha yüksek oranlar görüyoruz. Şirketlerin mali durumuna ilişkin çalışmalar önem arz ediyor. Reel sektörün borçlu olması, olumsuz bir durum değildir. Reel kesimin borç çevirme oranı oldukça yüksek. Türkiye gibi genç nüfuslu, yüksek büyüme potansiyeline sahip ancak tasarrufları yeterli olmayan ülkelerde, borçlanma normal bir durumdur. Verimli şirketlere ihracata artışı destekleyen alanlara yönelmesini önemsiyoruz.

– Vaka sayılarının yeniden artıran varyantlar belirsizliğin sürmesine yol açıyor. Yeni salgın dalgası yaşanıyor. Türkiye, Almanya ile birlikte daha iyi performans gösteriyor ve vaka sayıları düşük ülkeler arasında yer alıyor. Merkez bankaları gibi salgının seyrine dair gelişmeleri yakından izliyoruz.

– Aşılamada, iyi performans sergiliyor ve olumlu ayrışıyor. Aşı sayısı 99 milyonu geçti. 50 milyon kişi en az bir kez aşılandı. Bu performansın katkısıyla hareketlilikte artışa rağmen vaka sayıları görece düşük seyrediyor. Aşılamanın yaygınlaşması, cari denge iktisadi faaliyeti de olumlu etkiliyor. Türkiye’de milli gelir, öngörülerimizle uyumlu olarak ikinci çeyrekte yıllık yüzde 21,7 büyüdü. Baz etkisi hariç ilk çeyreğe göre yüzde 0,9 arttığını görüyoruz. Dönemlik büyümeye hem iç talep hem dış talep katkı verdi.

– Avrupa’da büyüme güçlü oldu. Bir çok ülkeyi geride bıraktık. OECD içiresinde, İngiltere ardından en yüksek büyümeyi kaydeden ülke olduğumuzu söyleyelim. Yıllık büyümede tüketim ve makine teçhizat yatırımlarının sürükleyici olduğu göze çarpıyor. Avrupa’da aşılamaya yönelik olumlu görünüm turizm ve dış talep olarak ekonomiye yansıyor. Net ihracat da büyümeye olumlu katkı vermeye devam ediyor. Siparişlerde güçlü bir yukarı yönlü harekete işaret ediyor.

– Hizmetler ve turizmdeki toparlanma talep kompozisyonunda mal ve hizmet ayrımında dengelenmeyi sağlıyor. Sektörel güven endeksleri de hizmetler ve perakendede kayda değer iyileşme görünüyor.

– Yatırımlara özel vurgu yapmak istiyoruz makine teçhizat yatırımlarında büyümeye önemli katkı verdiğini gösteriyor. MB olarak yapılan çalışmalar firmaların yatırım iştahının yüksek olduğunu gösteriyor. Anketlerde firmalarımız inşaat dışında kalan tüm sektörlerde faaliyet ve üretimi kısıtlayan sorunlar arasında finansal sıkıntıların azaldığını gösteriyor. Bu tarihsel ortalamaların altına indi.

– Yatırım ve istihdam eğilimleri yüksek seviyelere geldi. İstihdam beklentileri üçüncü çeyrekte de iyileşmeye devam ediyor yatırım da yüksek seyrediyor. Makroekonomik göstergelerdeki iyileşme sürdükçe oynaklık azaldıkça kredi kanalının etkin kullanılarak yatırım görünümüne olumlu katkı sağlayacak.

– Kredi faiz oranlarındaki yükseklik krediye erişimi kısıtlandırıyor. Kredinin yatırım ve işletme sermayesi stok artırımı için talep edildiğini borç çevirme talebi giderek azaldı,

– İşgücü piyasasında toparlanmaya işaret etmektedir hizmetler istihdamı daha yavaş toparlanma sergilemese salgın öncesi düzeyinin altında olsa da sanayi ve inşaatta istihdam artışıyla tarım dışı istihdam salgın öncesi düzeylerini aştı. Hizmetlerde de istihdam salgın öncesini aşacak.

– Ekonomi farklı şoklara maruz kaldı kalıcı etkilerini sınırlayıcı dengeyi gözeten fiyat istikrarını öncelikleyen para politikası duruşunu benimsedik. Cari işlemler ve finansman verilerini yakından takip ediyoruz turizmde toparlanma altın ithalatında düşüşü ihracat artışı dış dengeyi destekliyor.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler