Sosyal Medya

Genel

YATIRIMIN EN ÖNEMLİSİ: EĞİTİM

Türkiye ikinci yüzyılına girerken her alanda en büyük buhranını yaşıyor. Siyasi olarak sıkışmışlık ve ekonomik dar boğazın yanı sıra pandemi…

YATIRIMIN EN ÖNEMLİSİ: EĞİTİM

Türkiye ikinci yüzyılına girerken her alanda en büyük buhranını yaşıyor. Siyasi olarak sıkışmışlık ve ekonomik dar boğazın yanı sıra pandemi illeti de cabası oldu. Öğrencilerin çöpe atılan 16 ayı, hükümetin yanlış politikalarından dolayı batan onca esnaf ve belki de ileride vebalini boynunda taşıyacağı kayıplar ile birlikte koca bir umutsuzluk yurduna dönüştük.

 

Siyasiler kısa zamanda kurumları ayağa kaldırarak ekonomiyi canlandırabileceklerini söylüyor. Ancak ömrünün daha ilk bölümünü tamamlayan bir genç olarak kısa vade yerine uzun vadededeki başarıya odaklanıyorum. Bu yüzden devlet bütçesini yaparken en önemli yatırım kalemi olması gereken eğitimden bahsedeceğim. 

 

Bütçe demişken OECD ülkeleri arasında eğitime en az bütçeyi ayıran ülkelerden biri Türkiye. 2020 Bütçesi’nde eğitime ayrılan pay yüzde 16,1 (176,1 milyar lira) sadece.

 

Dünya paleotik çağdan beri eğitimde üstüne koyarak devam ederken Türkiye hala niteliksiz çalışan üretmek amacıyla dizayn edilen eğitim sistemini takip ediyor. Bir başka deyişle var olan içeriği ülkemize uyarlıyoruz. Tıpkı film, dizi, eğlence içerikleri gibi. Bu yüzdendir ki, OECD ülkeleri içinde, 25-34 yaş arasında en üst düzey okuma becerisinde sonuncuyuz. (yüzde 1) Toplumun entellektüel anlamda yüz akı olması gereken ve ileriye taşıyacak bu kesimin içinde taş çatlasa 130 bin insan var. Aynı şekilde en üst düzeyde sözel, sayısal ve teknoloji temelli problem çözme konularında da SONUNCUYUZ.

 

Dünya tasarlıyor Türkiye birleştiriyor

 

Diğer mucitlerin geliştirdiği ürünler Türkler tarafından lego gibi birleştiriliyor. Vasat eğitim sisteminden kurtulmak kaderimiz olmalı. Bunun önemini şu şekilde açıklamak gerek:
İlerleyen teknoloji ile birlikte, bu birleştirici görevi yapanların önemi azalacak. İşler insan gücüne bağlı olmadan yapılıyor olacak. İnsan beynine de otomasyonu idare edecek noktada ihtiyaç olacak. Türkiye’de bunları yapacak insan çok az sayıda. Üstelik azınlıkta kalan bu iyi yetişmiş bireyler ilk fırsatta da yurt dışına gitmek istiyor.
Örneğin, Almanya’ya gitmeye çalışan sağlık çalışanlarımızın her geçen gün yeni bir rekor kırdığının farkında mısınız? Telegramda 10 binlere varan gruplar var.
Veya sosyal medyada başarı hikayeleri görürken bu insanların Stanford, Oxford gibi yerlerde bulunduğu ülkeye katma değer kattığını görmüşsünüzdür. Biz ise her köye okul diye çıktığımız noktada hem Anadolu’da köy okullarını taşımalı eğitim sistemine geçirdik hem eğitimi yaygınlaştıramadık hem de eğitimi vasatlaştırdık. “Biri beni işe alsın diye okumayı” bir kültür haline getirdik.

 

Gençlere nasıl iş bulacağız?

 

Bir başka önemli konu da istihdam. 5 senede 8 milyon istihdam yaratmalıyız ki yeni gelen mezunlar işsiz kalmasın. Bu rakamlar bir şey ifade etmiyorsa şöyle açıklayalım.
2018 yılında istihdam sayısı 28 milyon ve o yıl toplam 549 bin kişi işe alındı. Peki bu yeni mezunları işe almak için yetkinliklerine göre kadrolar vermeliyiz değil mi? Size bir rakam daha vereyim. Kimi nereye nasıl işe alırsınız siz düşünün. Yıllık ortalama 19 bin yeni ilahiyat öğrencisi, 7-8 bin de bilgisayar mühendisi üniversite eğitimlerine başlıyor ve hemen hepsini mezun ediyoruz. Bir de edemediklerimiz, dev genç işsiz havuzumuzun üyeleri var. Gençlerde eğitimi terk etme oranı yüzde 32,5. En yakın rakibimiz İspanya: yüzde 18,3 (Kaynak: Eurostat)

 

 

 

 

Yukarıdaki grafikte eğitime yapılan yatırımın GSYH’ya etkisini görüyoruz. Turuncu çizgi standart eğitim harcamasının uzun vadede etkisini gösteriyor. Diğer iki çizgi 20 yıllık ve 30 yıllık reformların etkisini gösteriyor. Sadece doğru kaynak kullanımı ve planlama ile ekonomik olarak rahatlıkla kalkınabiliriz.

 

Gençlerin en az yarısı eğitim aldığı alanda çalışmak istemiyor. Ezici çoğunluğu yabancı dil bilmiyor, kütüphane kullanmamış, bir tane bile STK’ya üye değil. Bütün kelli felli iktisatçılar, siyasetçiler, kanaat önderleri ülke ekonomisini düzeltme peşinde. Faizler şu olmalı, zorunlu karışılık oranı niye bu kadar düşük, rekabeti kur vs. Ama burada kaçan tren çok daha büyük. Geçmişte yeni jenerasyona geçiş süresiyle, günümüzdeki bilgi çağında yeni jenerasyona geçiş süresi çok kısaldı. Dünya o kadar dinamik bir hale geldi ki 1998 doğumlu biri ile 2005 doğumlu biri artık aynı dili konuşamıyor. Bunun da en büyük nedeni sürekli gelişen teknoloji. Zaman hiç olmadığı kadar hızlı akıyor. Yetişmeliyiz.

 

Türkiye’nin ortalama eğitim düzeyi 9. sınıf. Bunu tersine çevirecek atılımaları yapmazsak işsizlik, geri kalmışlık ve ekonomik darboğaz kalıcı olacaktır. Bu yüzden tek çıkışımız yatırımın en büyüğünü eğitime yapmaktır.

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, En önemli ve verimli vazifelerimiz milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu şekilde olur.

 

 

 

 

Yağız Kutay Işık

 

 

 

Fortune 500 Türkiye Araştırması: ‘Satışlar hız kesti, kârlar düştü, istihdam daraldı…’

 

 

Çetin Ünsalan Yazdı: ‘İşsizlik tedirginliği başladı’

 

Cüneyt Akman: Gerçek işsizlikten, Türkiye’den para çıkışına bitmeyen döngü!

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler