Sosyal Medya

Ekonomi

Finansal koşullarda sıkılaşma başladı

Finansal koşullar, kur, faiz, piyasa oynaklığı gibi finansal değişkenlerin ekonomik aktivite üzerinde ne ölçüde kısıtlayıcı veya destekleyici olduğunu özetleyen bir…

Finansal koşullarda sıkılaşma başladı

Finansal koşullar, kur, faiz, piyasa oynaklığı gibi finansal değişkenlerin ekonomik aktivite üzerinde ne ölçüde kısıtlayıcı veya destekleyici olduğunu özetleyen bir kavramdır. Türkiye ekonomisi için finansal koşulların sıkılığını, başlıca finansal göstergeleri toplulaştırarak oluşturduğumuz Finansal Koşullar Endeksi (FKE) ile takip ediyoruz. Bu göstergeyi hesaplarken, kredi-mevduat faizleri, swap faizleri, döviz kuru oynaklığı, risk primi gibi çok sayıda finansal göstergeyi dikkate almaktayız. (Detaylı bilgi için bkz.) Geçtiğimiz sene Temmuz ayından itibaren finansal koşullar tarihsel ortalamaya (FKE’nin sıfır seviyesine) göre sıkılaşmıştı.

Kasım-Ocak döneminde, ortalama fonlama maliyeti ile mevduat ve kredi faizlerinin yükselmesine rağmen FKE’de belirgin değişim olmadı. Bunda küresel risk iştahındaki iyileşme ve yurtiçindeki istikrar odaklı politika adımlarının etkisiyle CDS primi, swap faizleri, ima edilen kur oynaklığı, BIST 100 endeksi gibi finansal göstergelerin olumlu seyretmesi etkili oldu. Son dönemde ise küresel ekonomideki enflasyon endişelerinin etkisiyle risk iştahının azalması ve yurtiçinde para politikasına dair belirsizliklerin artmasıyla piyasa göstergelerinde belirgin bozulma yaşandı. TCMB’nin faiz artırımı sonrası için sektör kredi ve mevduat faiz verileri henüz yayımlanmadı, fakat bunların da politika faizi artırımına paralel olarak 2 puan civarında artacağını varsaydık.

Bu gelişmelerin ardından, FKE’nin son haftalarda nötr (sıfır) seviyesinin yaklaşık 3.5 standart sapma üzerine yükseldiğini hesaplıyoruz. Mevcut durum Nisan-Mayıs 2019 dönemine göre daha belirgin ancak Ağustos 2018 döneminden ise biraz daha sınırlı bir sıkılaşmaya işaret ediyor

Tarihsel olarak bakıldığında, finansal koşulların kredi büyümesinin başlıca belirleyicilerinden olduğu görülmektedir. (Grafik 2) Örneğin, 2018 ve 2019’da da
kredilerde yaşanan daralmalar, FKE’nin ima ettiği sıkılaşmayla uyumlu olmuştur. Bununla birlikte, 2020’de pandemi sonrası kamu bankalarının sağladığı sübvansiyonlu krediler, TCMB’nin zorunlu karşılık ve BDDK’nın aktif rasyosu düzenlemeleri sebebiyle yakalanan yüksek kredi genişlemesinin FKE’den bağımsız gerçekleştiği görülmektedir. Bu düzenlemelerin geri alınmasının ardından kredi büyüme hızları da normalleşmişti. Mart 2021 itibarıyla, hesaplarımıza göre %5 dolaylarında yer alan 13 haftalık (kur etkisinden arındırılmış ve yıllıklandırılmış) kredi büyüme temposu, FKE ile uyumlu seyretmekteydi.

Son dönemdeki sıkılaşma hızlı bir şekilde tersine dönmediği veya kredi genişlemesine yönelik yeni bir düzenlemeye gidilmediği takdirde, ikinci çeyrekte kredilerin daralma eğilimine girmesi muhtemel gözükmektedir. (Grafik 2) 2020’nin son çeyreğinde GSYH yıllık bazda %5.9, çeyreklik bazda ise %1.7 oranında büyümüştü. Öncü göstergeler 2021’in ilk çeyreğinde de benzer büyüme oranlarına işaret ediyor. İkinci çeyrekte ise, kredilerin daralma kaydetmesi durumunda GSYH de çeyreklik bazda küçülebilir. Yıllık bazda ise geçen sene pandeminin yarattığı baz etkisi sebebiyle büyüme çok yüksek ihtimalle çift haneli olacaktır. İlk çeyrek büyüme görünümünün güçlü olması, %5.5 olan 2021 yılı büyüme tahminimizde yukarı yönlü risk yaratmaktaydı. Fakat son dönemdeki gelişmelerin bunu dengelediğini düşünüyoruz.

 

 

Source: qnbfinansbank.com

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler