Sosyal Medya

Döviz

Borsa nasıl çöktü? Korkulan “Ani duruş” mu başladı? İnceldiği yerden kopmaya doğru…

AKP’nin Türkiye’nin hem ekonomik hem sosyal ayarlarıyla oynamasının maliyeti büyük krizlerle sonuçlanıyor.  Türk Lirası’nın sene başından beri %70’e varan değer…

Borsa nasıl çöktü? Korkulan “Ani duruş” mu başladı? İnceldiği yerden kopmaya doğru…

AKP’nin Türkiye’nin hem ekonomik hem sosyal ayarlarıyla oynamasının maliyeti büyük krizlerle sonuçlanıyor.  Türk Lirası’nın sene başından beri %70’e varan değer kaybı ile başına gelenler, son iki ayda faiz indirimlerine bağlı değer kaybının %50’ye yaklaşması ve tabi sorumluluk alarak yaşanan kalp krizini durduracak kadroların politize olmuş hali yaşananların temel nedeni.

Enflasyon halen yükselirken faiz indirimleri ile TL’yi savunmasız bırakmak, Türkiye Ekonomi Modeli gibi gerçek dışı bir programda anlamsız ısrar ve tabi bir de döviz satışını devam ettirerek zaten olmayan rezervler daha da eksilterek sistemi zorlamak bugün yaşanan ve krizin zirvesine yolculuğun başlangıcı olarak tanımlanabilecek saatlerin arkasındaki nedenler.

Bugün Borsada yaşanan sert kayıplar sonrası iki kez devre kesici uygulandı. İlk devre kesici 16:24’te geldi ve 16:54’te işlemlerin başlamasının ardından düşüşün devam etmesi ikinci kez devre kesicilerin aktifleşmesine neden oldu. İkinci devre kesicinin ardından işlemlerin yeniden başlamasıyla düşüş yüzde 9’a ulaştı. Ardından endekste toparlanma izlendi.

Merkez bankasının ise geçen iki haftada sattığı 4 milyar doların üzerine bugün de 2 milyar dolar daha döviz satarak boşluğa attığı anlaşılıyor.

TL’nin aşırı değer kaybı, düşen politika faizine karşın yükselen tahvil faizleri zaten bir anomali haline işaret ederken, Reuters haber ajansının bankacılık sektörü ile ilgili haberi de Endeks’te satışların tam bir kriz ortamını yansıtan şekilde tetikleyici oldu:

TL’deki aşırı değer kaybı bankaların da sermaye yeterliliklerini eritiyor

BDDK’nın bankaların sermaye gerginliklerini gevşetme planını değerlendiği ileri sürüldü

Türkiye’de yetkili makamların, kamu bankaları için potansiyel bir sermaye aktarımı da dahil olmak üzere, olası yardım önlemleri üzerinde çalıştığı bildirildi.

Reuters’in haberine göre konuya yakın iki bankacılık kaynağı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK), küresel emsallerine göre yüksek olan %12’lik sermaye yeterlilik oranı çerçevesinde daha fazla esneklik eklemeyi düşündüğünü belirtti.

Ajansa konuşan bir bankacı ve üst düzey bir ekonomi yetkilisi, analistlerin en fazla stresle karşı karşıya olduğunu söylediği kamu bankaları için planlı bir sermaye aşılamasının sermaye yeterlilik oranı baskısını hafifleteceğini, ancak hızlı döviz satışları göz önüne alındığında ne kadar ihtiyaç duyulacağının belirsiz olduğunu söyledi.

Kaynaklar BDDK’nın planının henüz tamamlanmadığını belirtti.”

Ani Duruşa doğru: İnceldiği yerden kopuşa

Piyasada işlem yapan ismini paylaşmak istemeyen kaynaklara göre bankalarda fonlama sıkıntısı ortaya çıktı.  Bu nedenle de gecelik kredi faizleri 2-3 puan arttı. Bazı bankaların sermaye yeterlilik rasyolarının risk altında olduğu Reuters haberine konu olup da BDDK’nın bir çalışma yapmakta olduğu açıklanınca sistematik kriz korkusu Borsa’da bugün tam bir çöküş yarattı.  Dolar bazında endeksi yakalamaya çalışan spekülatif yatırımcılar ve TL’de kalarak yaşadığı kaybı Borsa’da çıkarmaya çalışan küçük yatırımcı da darbe yedi. Darbeyi yerken de Endeksin ağır satış baskısı altında kalmasına engel olamadı.

Aynı kaynakların anlattığına göre bankalar acil mevduat peşinde ve bu da vadeleri olumsuz etkilemekte.  Olumsuz döngü kredi kullananların yeni kredi bulamama korkusu ile kredilerini kapatmalarını engelliyor. Bu da kısa vadeli rotatif kredilere yoğunlaşan işletme sermayesi ihtiyacı içindeki şirketlerin kredi maliyetlerini yükseltiyor.  Şirketlerin işletme sermayesi yokluğu yaşamasına neden oluyor.  Günlük ekonomik aktivite ve para akışını etkileyen bu durum ekonominin geneline yayılıyor.

İhracatçı firmalar, üretim yapabilmek için ithalat da yapmak zorunda. İhracat ile elde ettikleri gelirlerini Türk Lirası’na çevirmeyerek ithalat ödemeleri için ellerinde tutuyorlar. Çünkü, ihracat bedellerini Türk Lirası’na çevirirlerse, ithalat için ihtiyaçları olan dövizi hangi maliyetle temin edebileceklerini öngöremiyorlar. Bu nedenle, günlük giderleri için ihtiyaç duydukları Türk Lirası kaynağını yüksek faizle Türk Lirası üzerinden temin ediyorlar. Zira, her ne kadar TCMB faiz indirse de piyasa faizleri düşmüyor. Aksine, yükseliyor. Ancak, kurdaki artış oranı, faiz oranındaki artıştan daha yüksek olunca, ihracat bedellerinin hükümetin arzu ettiği gibi Türk Lirası’na dönme şansı da kalmıyor. Dolayısıyla, ihracatın beklenen faydası olarak kuru sakinleştirmesi de son derece sınırlı kalıyor ya da hiç kalmıyor.

Bu durum başka bir açıdan ihracatçı şirketlerin günlük faaliyet giderlerini karşılamalarında da zorluklar yaratıyor.  Bu tür günlük giderleri (maaş, kira, enerji, vs.) kısa vadeli TL kredilerle karşılamaya çalıştıkça da hızla artan faiz maliyeti ihracatçı şirketleri yaralıyor.

Sonuçta, AKP’nin ne yaptığını bilmez danışmanlarının aklıyla denenen ekonomik model Türkiye ekonomisinde reel sektöre ani duruş (sudden stop) yaşatarak büyük bir krize sürüklemekte. Mükemmel Fırtına döngüsünden çıkmaya çalışmak ve erken seçimden kaçmak için AKP’nin olası sermaye kontrolü önlemleri de korku üzerinden bu sarmalı beslemekte. Faiz artışı ile piyasaların normalleşmesi de bu saatten sonra hem çok geç hem sıkıntı içindeki reel ve finansal sektörlere yeni bir darbe.  Erdoğan’ın açıklamalarından anlaşılan bu yola girilmek yerine başka tür piyasa dostu olmayan adımların atılma olasılığının varlığı. Bu da Türkiye ekonomisi için Altın Vuruş anlamına gelmekte. 

Krizde tansiyon yükselirken ve hasta komaya girmeye doğru ilerlerken, geriye kalan tek çıkış yolu erken seçimle yeni bir taze başlangıç kararı almak olarak görünüyor. 

Güldem Atabay

 

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler