Sosyal Medya

Ekonomi

Türkiye, Dünya Bankası’nın 35 milyar dolar finansmanını nasıl kullanacak?

Dünya Bankası’nın (DB) beş yıl içinde Türkiye’ye toplam 35 milyar dolar finansman sağlamasını içeren programı geçtiğimiz günlerde açıklandı.   DB’nin…

Türkiye, Dünya Bankası’nın 35 milyar dolar finansmanını nasıl kullanacak?

Dünya Bankası’nın (DB) beş yıl içinde Türkiye’ye toplam 35 milyar dolar finansman sağlamasını içeren programı geçtiğimiz günlerde açıklandı.

 

DB’nin onayladığı Ülke İşbirliği Çerçevesi (CPF) kapsamında mevcut 17 milyar dolar tutarındaki ülke portföyüne ek olarak 18 milyar dolarlık bir kaynak sağlanması öngörülüyor.

Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, konuyla ilgili BBC Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

Lopez’in verdiği bilgilere göre çerçeve kapsamında 6 Şubat 2023 depremlerinden etkilenen bölgelerde ekonomik toparlanmanın desteklenmesi ve iklim değişikliği alanı önemli yer tutuyor.

Lopez, Kanal İstanbul’un ise projeler arasında yer almayacağını belirtti.

Türkiye’deki, Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’le özdeşleşen mevcut ekonomi politikalarını da değerlendiren Lopez, bu politikaları övdü ve ikinci yarıda düzelme beklediklerini umduğunu belirtti.

Lopez, Türkiye’ye yönelik yabancı yatırımda bir pozitif eğilimin bulunduğunu da söyledi.

CPF, Dünya Bankası Grubu’nun önümüzdeki yıllarda Türkiye’deki faaliyet alanlarını, bu faaliyetlerin temelini oluşturacak mali çerçeveyi ve halihazırda hazırlık aşamasında olan operasyonları tanımlıyor.

Lopez, yeni CPF’nin belirlenmesinde özetle, “DB’nin 6 Şubat 2023 depremlerinden sonra yeniden inşa ve onarım çabalarına desteğinin, hükümetin ekonomik dengesizlikleri ele alma konusunda kaydettiği ilerlemenin ve hükümetin iklim değişikliğinin etkilerini azaltım projelerinin sayısının” göz önünde tutulduğunu belirtiyor.

Lopez, finansmanın büyüklüğüyle ilgili “Halihazırda uygulama aşamasında olan yaklaşık 17 milyar dolarımız bulunuyor ve 2024-2027’deki üç mali yıl, yaklaşık 12 milyar doları özel sektörü destekleyecek şekilde ilave 18 milyar dolar daha taahhüt etmeyi planlıyoruz” diyor.

Dünya Bankası Ülke Direktörü, kamu sektörüne tahsis edilecek fonların birkaç kilit alana odaklanacağını söylüyor.

Bunlardan birincisinin 2023 yılındaki depremleri takiben; kamu altyapısı, sosyal hizmetler ve ekonomik yeniden canlandırma üzerinde yoğunlaşan çabalar.

İkincisi hükümetin 12 yıllık 60 GW yenilenebilir enerji girişimini destekleyerek enerji güvenliğinin artırılması, üçüncüsü ise iklim değişikliğiyle ilgili sorunların ele alınması olduğunu belirtiyor.

Hükümetin 12 yıllık 60 GW yenilenebilir enerji projesiyle güneş ve rüzgar enerjisinde kurulu gücü 2035’e kadar her yıl 5 GW artırmayı hedefliyor.

Hangi projeler var?

Peki son Ülke İşbirliği Çerçevesi kapsamında somut olarak hangi projelere finansman sağlanacağı belli mi?

“Halihazırda belirlenmiş ve onaylanmış bir dizi proje bulunuyor” diyen Lopez birkaç örnek veriyor:

“Örneğin, ihracatçılara destekleyen bir kamu bankası olan Eximbank’a, Avrupa Birliği Sınırda Karbon Yönetmeliği’ne uyum için şirketleri finanse edilmesi amacıyla, 660 milyon dolar garanti verildi.

“Ayrıca, yakınlarda, salınımlarını azaltmayı hedefleyen firmaların yatırımlarını destelemek için 400 milyon dolar operasyonunu ve çatılardaki güneş panellerinin yaygınlaştırılmasını destelemek için 600 milyon dolarlık bir operasyonu onayladık.”

Lopez, iklim değişikliği gündeminin programlarında önemli bir yer tuttuğunu belirtiyor.

Depremden etkilenen bölgeler konusunda ise şunları söylüyor:

“Depremden etkilenen bölgelerdeki mikro, küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesini içeren bir operasyon için hazırlanıyoruz ki bu da Haziran ayında onaylandı.”

Dünya Bankası’nın Türkiye perspektifi ne?

Türkiye ekonomisindeki gelişmelerle ilgili görüşünü sorduğumuz Lopez, hükümetin son dönemde uyguladığı, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile özdeşleşmiş olan ekonomi politikalarını doğru bulduğunu söyledi.

Yeni yönetimin Haziran 2023’te göreve başladığında ekonomide birçok sorunun bulunduğunu belirten Lopez şunları ekledi:

“Ekonomi ekibi, bu politikaları layığıyla düzeltebilmek için kademeli olarak bu sorunları alıyor. CDS’lerin (Kredi Risk Primi) gelişime ya da kredi değerlendirme kuruluşlarının eylemlerine bakıldığında piyasaların pozitif tepki verdiği görülüyor.”

Bazı yorumcular, Türkiye ile DB arasındaki yeni anlaşmanın Türkiye’ye yönelik yabancı yatırımda pozitif bir eğilimin ortaya çıktığı gösterdiği şeklinde yorumladı.

Bu yoruma tamamen katıldığını belirten Lopez şunları ekledi: “Ve bu eğilimi yansıtan sadece Dünya Bankası’nın programı değil. Standart finansal risk ölçümleri son aylarda kayda değer bir biçimde düştü ve Citigroup ve JPMorgan gibi bazı kurumlar şimdiden yatırımcılarına Türk Lirası alma tavsiyesinde bulunuyor. S&P’nin Türkiye’nin kredi notunu B+’ya yükseltmesi de bu eğilimi destekliyor.”

Mevcut ekonomi politikalarının bedelini asıl olarak düşük gelirli kesimler ve işçi sınıfının ödediği yönündeki eleştirileri hatırlattığımız Lopez, bu eleştirilerle ilgiliyse şu yorumu yaptı:

“Hükümet programının etkili olması için sabırlı ve azimli olmak, önem teşkil edecektir. Faiz oranları belirgin bir şekilde artmış ve enflasyon yüksek seyretmeye devam ederken halktan sabırlı olmasını istemenin zor olduğunu biliyorum. Bunu çok iyi biliyorum.

“Ancak alternatifin çok daha kötü olacağına inanıyorum. Yüksek enflasyonun özellikle düşük gelirli kesimleri cezalandırdığını görmezden gelemeyiz. Olumlu bir not olarak, durumun bu yılın ikinci yarısında düzelmeye başlamasını umuyoruz.”

“Türkiye’nin son yirmi yıldaki büyüme performansının çok iyi olduğunu ve bu durum son 15 yıl içinde 11 milyondan fazla yeni işin yaratılması ve nüfusun yaşam standartlarında önemli iyileşmelerin sağlanmasıyla sonuçlandığını” belirten Lopez, “bununla birlikte son yıllarda faktör verimliliğindeki artışın azaldığını gözlemlediklerini” söyledi.

Verimlilik için kullanılan ölçütlerden biri olan faktör verimliliği, büyümenin üretimde kullanılan emek ve sermaye gibi faktörler tarafından açıklanamayan kısmını ifade ediyor.

“Bu eğilimi tersine çevirmek için kaynakların verimli bir şekilde tahsis edilmesinin sağlanması kilit önem taşıyacak ki enflasyon yüksek olduğunda bunu yapmak zordur” diyen Lopez şunu ekliyor: “Dolayısıyla hem yoksul kesimleri korumak hem de geçmiş yıllardaki büyüme ve istihdam yaratma rekorlarını devam ettirmek için hükümetin mevcut ekonomik politikalarını sürdürmesi gerekecektir.”

Kaynak: bbc.com

BAKMADAN GEÇME

  • ANALİZ: İmalat Sanayiinde Zayıflık Sürüyor: Ağustos Verileri KKO’da 5 Yılın Dip Seviyesini Gösterdi

    TCMB’nin Ağustos 2025 verileri, imalat sanayiindeki zayıflığın sürdüğünü ortaya koydu. Mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO) aylık 0,5 puan gerileyerek %73,6 seviyesine indi ve son 5 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Ancak taşıt sektöründe planlı üretim duruşları dışlandığında, genel görünüm yatay kaldı. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) yeniden eşik değerin üzerine çıktı, fakat tarihsel ortalamanın altında kalması, üretimdeki toparlanmanın sınırlı olduğunu gösteriyor.

  • TCMB Anketi: Enflasyon Beklentilerinde Gerileme Devam Ediyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Ağustos 2025 anket sonuçları, hanehalkı, reel sektör ve piyasa katılımcılarının 12 aylık enflasyon beklentilerinde düşüş olduğunu ortaya koydu. Hanehalkı beklentisi %54,1’e, reel sektör beklentisi %37,7’ye ve piyasa katılımcıları beklentisi %22,8’e geriledi. Uzmanlara göre, bu eğilim Türkiye’nin dezenflasyon sürecine dair iyimserliği güçlendiriyor.

  • Fed bağımsızlığı endişeleri ve artan borç, doları baskılıyor

    ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bağımsızlığına yönelik tehditler ve Ülkede kötüleşen bütçe açığı, dolar için yapısal stres faktörleri olarak öne çıkıyor. Commerzbank ekonomisti Antje Praefcke'ye göre, bu iki temel faktör doların değerini sürdürme kapasitesini olumsuz etkileyebilir.

  • Morgan Stanley’den Uyarı: S&P 500’deki Ralli “Kırılgan” Olabilir

    S&P 500 endeksi Nisan ayındaki dip seviyesinden bu yana %29 yükseldi. Manşet veriler, güçlü büyüme, yönetilebilir enflasyon ve dev teknoloji şirketlerinin beklentileri aşan kârlarıyla “iyimser bir piyasa” hikâyesini besliyor. Ancak Morgan Stanley, bu tablonun yüzeyin altında farklı bir hikâyeye işaret ettiğini söylüyor. Bankaya göre, teknoloji hisselerine aşırı bağımlı ralli, genişlemeyen kâr marjları ve AI yatırımlarında olası kapasite fazlası riskleri yatırımcılar için kırılgan bir ortam yaratıyor.

  • En Alttakilerin Ak Parti’ye, En Üsttekilerin CHP’ye Oy Vermesinde Bir Tuhaflık Yok mu?

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Sosyoekonomik Seviye 2023” araştırmasını, “Artık bu veride de manipülasyon yoktur herhalde -inşallah-” düşüncesiyle…

  • Neden Kasko Yaptırmalısınız?

    Günlük ulaşımı hızlandırmak, şehirlerarası seyahatlerde konfor sağlamak ya da iş hayatında zaman kazandırmak açısından otomobiller vazgeçilmez birer parça haline gelmiş…

  • Lezzetli Bir Hediye Alternatifi : Yenilebilir Çiçek & Meyveler

    Hediye kültürü, insanlık tarihi kadar eski ve köklü bir gelenektir. Yüzyıllar boyunca insanlar, sevdiklerini mutlu etmek, özel anları kutlamak veya…

  • YKS Sonuçları: Devlet Üniversiteleri Doldu, Özel Üniversiteler Boş Kaldı

    Fahiş zamlar özel üniversiteleri boşalttı

  • Atilla Yeşilada: Dünyayı sarsacak 5 trend: Çileli yıllar başlıyor!

    İşte dünyayı önümüzdeki yıllarda sarsacak trendler! 00:00 Merhaba 03:04 Yaşlanıyoruz! 04:05 Küresel ısınma ve iklim değişikliği! 05:55 Yeni salgınlar kaçınılmaz! 06:36 Büyük güçler savaşı! 10:13 Dünya bu borcu ödeyemez! 12:00 Yapay zeka

  • Memur zam yerine hava aldı!

    Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, memur maaşları ve memur emeklisi aylıkları için 2026 ve 2027 zam oranlarını belirledi. Karara göre, 2026’nın ilk 6 ayında %11, ikinci 6 ayında %7, 2027’nin ilk 6 ayında %5 ve ikinci 6 ayında %4 zam yapılacak. Toplu sözleşmede taban aylığa 1000 TL eklenmesi kesinleşirken, sosyal haklarda da çeşitli iyileştirmeler karara bağlandı.

  • Trump’tan Fed’e Sert Baskı: Eylül’de Faiz İndirimi Beklentisi Güçleniyor

    ABD Başkanı Donald Trump, faizlerin hızla düşürülmesi için Fed üzerindeki baskısını artırıyor. Trump, politika faizinin mevcut %4,25–4,50 aralığından en az 200–300 baz puan indirilmesini talep ederken, Fed Başkanı Jerome Powell’a yönelik sert eleştirilerini sürdürüyor. Jackson Hole toplantısında Powell, eylülde faiz indirimi sinyali verirken, FOMC içindeki görüş ayrılıkları sürüyor. Piyasalar, Trump’ın baskısının Fed’in bağımsızlığı ve para politikasının yönü üzerindeki etkilerini yakından takip ediyor.

  • Kudret Ayyıldır: GYO’lar arasında prim potansiyeli yüksek şirketler

    Yılın ikinci çeyreğinde enflasyonda yavaşlama ve faiz indirim sürecinin başlaması, sektöre yönelik beklentileri yeniden şekillendirmiş durumda. Yüksek faiz oranları ve sıkı finansal koşullar, özellikle konut kredileri üzerinden talebi sınırlarken enflasyonda gözlenen yavaşlama eğilimi ve TL’nin görece istikrarlı seyri, maliyet tarafında kısmi rahatlama sağladı. 26 Ağustos 2025 itibarıyla sektörün yıllık getirisi %54’e yaklaşırken Ağustos ayı kapanışı öncesinde aylık getirisi ise yaklaşık %11 seviyesine ulaştı.

  • Fransa’da Siyasi Kriz Derinleşiyor: Bayrou’nun Güven Oylaması 8 Eylül’de

    Fransa Başbakanı François Bayrou, 8 Eylül’de parlamentoda hükümetinin geleceğini belirleyecek kritik bir güven oylaması yapılacağını duyurdu. Azınlık hükümetini yöneten Bayrou, ülkenin bütçe açığı ve artan kamu borçları nedeniyle “ulusal acil durum” ilan ederek milletvekillerinden destek istedi. Ancak muhalefetin sert tepkisi ve piyasaların endişeleri, Fransa’yı yeni bir siyasi belirsizliğin eşiğine taşıdı.

Benzer Haberler