Sosyal Medya

Genel

AB Komisyonu, Türkiye Raporu’nu yayımladı: Demokratik gerileme devam ediyor; 14-28 Mayıs seçimlerinde şartlar eşit değildi

Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ve bugün yayımlanan raporda bir kez daha Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin gücü Cumhurbaşkanlığı makamında topladığı ve bu sebeple yasama-yürütme-yargı arasında etkili bir kuvvetler ayrılığı bulunmadığı ifade edildi. 

AB Komisyonu, Türkiye Raporu’nu yayımladı: Demokratik gerileme devam ediyor; 14-28 Mayıs seçimlerinde şartlar eşit değildi

Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2023 Türkiye Raporu’nda Türkiye’nin demokratik kurumlarının işleyişinde ciddi sorunlar olduğu ve demokratik gerilemenin devam ettiği belirtildi. 

Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ve bugün yayımlanan raporda bir kez daha Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin gücü Cumhurbaşkanlığı makamında topladığı ve bu sebeple yasama-yürütme-yargı arasında etkili bir kuvvetler ayrılığı bulunmadığı ifade edildi. 

Siyasi partilerin ve milletvekillerinin çeşitli gerekçelerle hedef alınmasının siyasi çoğulluğu baltalamaya devam ettiği belirtilen raporda, muhalefet partilerinin belediye başkanlarına yapılan baskının da yerel demokrasiye zarar verdiği ifade edildi.

Avrupa Komisyonu, denetleme organlarının çoğunun Cumhurbaşkanı’na bağlı olduğunu belirtirken, Venedik Komisyonu’nun Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile ilgili önerilerinin hala uygulanmadığını vurguladı.

14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Genel Seçimler’de seçmenlere siyasi alternatifler sunulduğu ve katılımın yüksek olduğu belirtilen raporda, “taraflı medya ve şartların eşit olmaması görevdeki isme avantaj sağladı” denildi.

“Kürt sorununun çözümüne yönelik ilerleme kaydedilemedi”

Raporda Türkiye’nin güneydoğusundaki durum ile ilgili şu değerlendirmede bulunuldu

“Güneydoğu bölgesindeki durum, özellikle Şubat 2023’te yaşanan depremlerin ardından endişe kaynağı olmaya devam etti.

Türk hükümeti, Irak ve Suriye’de güvenlik ve askeri operasyonlar gerçekleştirdi. AB’nin terör örgütü listesinde yer alan Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) terör saldırıları nedeniyle sınır bölgeleri güvenlik riskiyle karşı karşıya kaldı. Hükümetin terörle mücadele konusunda meşru hakkı ve sorumluluğu vardır, ancak bunu hukukun üstünlüğü, insan hakları ve temel özgürlükler ilkelerine tam uyum içinde yapması esastır. Terörle mücadele tedbirlerinin orantılı olması gerekiyor. Kürt sorununun çözümüne yönelik inandırıcı bir siyasi barış sürecinin yeniden başlatılması konusunda ilerleme kaydedilmedi. Depremlerin ardından Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK), Haziran ayında sona eren Mayıs seçimleri öncesinde tek taraflı ateşkes ilan etti. Türk yetkililer Kasım 2022’de İstanbul’da düzenlenen saldırıyla PKK bağlantılı Halk Koruma Birlikleri’ni (YPG) ilişkilendirdi, ancak PKK olayla ilgisi olduğunu reddetti. AB, PKK’nın saldırılarını açıkça kınadı ve mağdur aileleriyle dayanışma içinde olduğunu ifade etti. Türkiye, Kuzey Suriye ve Irak’ta PKK ve bağlantılı gruplara yönelik hava saldırılarını sürdürdü.”

“Yürütmenin hakim ve savcılar üzerindeki baskısı ortadan kaldırılamadı”

Türkiye’de sivil toplumun baskı altında olduğunu belirten Avrupa Komisyonu, yargı reformuna rağmen yargıdaki yapısal eksikliklerin giderilemediğini vurguladı. Raporda ayrıca “Yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını ve kalitesini olumsuz yönde etkileyen yürütmenin hakim ve savcılar üzerindeki aşırı etki ve baskılarının ortadan kaldırılması konusunda ilerleme kaydedilmemiştir.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Avrupa Komisyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği bazı kararların da uygulanmamasını endişe verici bulduklarını bildirdi. AİHM kararlarının uygulanmamasının “Türkiye’de yargının uluslararası ve Avrupa standartlarına bağlılığı konusunda endişe kaynağı” olduğu vurgulandı.

İfade özgürlüğü alanında ciddi gerilemenin sürdüğü ifade edilen raporda, “Gazetecilerin, yazarların, avukatların, akademisyenlerin, insan hakları savunucularının ve eleştirel seslerin faaliyetlerine yönelik geniş kısıtlamalar, onların özgürlüklerini kullanmaları üzerinde olumsuz etki yaratmaya devam etti” denildi.

Toplanma hakkının da uluslararası anlaşmalara uygun olarak izin görmediğini vurgulayan Komisyon, “Barışçıl gösterilere defalarca yasaklamalar, orantısız güç kullanımı ve müdahaleler yaşandı. Göstericiler soruşturmaya tabi tutuldu” ifadelerini kullandı.

“LGBT’ye yönelik nefret söylemi hâlâ ciddi bir endişe kaynağı”

Raporun ilgili bölümünde şu değerlendirmede de bulunuldu:

“En dezavantajlı grupların ve azınlıklara mensup kişilerin haklarının daha iyi korunması gerekiyor. Romanlar hâlâ büyük ölçüde kayıtlı istihdamın dışında tutuluyor ve yaşam koşulları ciddi biçimde kötüleşiyor. Ocak 2023’te Türkiye, 2023-2030 dönemini kapsayan yeni bir Roman stratejisini ve 2023-2025 dönemini kapsayan bir eylem planını kabul etti. Şubat 2023 depremleri Roman nüfusunu orantısız bir şekilde etkilemiş ve etkilenen bölgelerde özellikle kadınlar ve çocuklar olmak üzere yaşam koşulları, geçim kaynakları, temel ihtiyaçlar ve sağlık açısından karşılaştıkları zorlukları artırmıştır. Azınlıklara ve lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel, interseks ve queer (LGBTIQ) kişilere yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, ayrımcılık ve nefret söylemi hâlâ ciddi bir endişe kaynağıdır.”

Dış politikanın Türkiye-AB ilişkilerinin önemli bir elementi olduğu vurgulanan raporda, Ankara’nın dış politikasının AB’nin ortak dış politikasıyla ciddi oranda uyumsuz olmaya devam ettiği de dile getirildi. Türkiye ile AB’nin dış politika uyum oranının yüzde 10 olduğunu belirtildi. Bu oran geçen sene yüzde 8 idi. Komisyon, “Türkiye’nin 7 Ekim 2023’te İsrail’e yönelik saldırıların ardından terör örgütü Hamas’a destek veren söylemleri AB yaklaşımıyla tamamen çelişmektedir” denildi. Komisyon, Türkiye’nin Filistin-İsrail arasında çift devletli çözümü destekleyerek AB politikasına uyduğunu da ifade etti.

“Türkiye, Rusya ile ticari ve ekonomik bağlarını önemli ölçüde yoğunlaştırdı”

Raporda Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşındaki politikasıyla ilgili de şunlar söylendi:

“Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırganlığıyla başlattığı savaşın ardından Türkiye, BM Genel Kurulu’nda da dahil olmak üzere Rusya’nın askeri saldırganlığını kınadı ve Ukrayna tahılının ihracatını ve esir değişimini kolaylaştırma hedefi de dahil olmak üzere siyasi ve diplomatik girişimlerde bulundu. BM ve Türkiye’nin aracılık ettiği Karadeniz Tahıl Girişimi, Temmuz 2023’te Rusya tarafından sonlandırıldı. Türkiye ayrıca Ukrayna ile Rusya arasındaki müzakereleri kolaylaştırmaya ve gerilimi düşürme ve ateşkes sağlama konusunda çalışmalar yürüttü.

Ancak Türkiye, AB’nin Rusya’ya yönelik kısıtlayıcı tedbirlerine katılmadı. Mart 2023 itibarıyla Türkiye, AB, ABD ve İngiltere menşeli yaptırımlı malların Rusya’ya ihracatını yasakladı. Bu yasak özellikle Türkiye’de transit halinde olan, antrepolarda saklanan veya serbest bölgelerde bulunan malları hedef alıyordu. Ancak, çift kullanımlı ve hassas teknoloji mallarının potansiyel taşımacılığının yanı sıra, yaptırıma tabi malların Türkiye’den Rusya’ya sınırsız hareketinin hala ele alınması gerekmektedir. Genel olarak Türkiye, Rusya ile ticari ve ekonomik bağlarını önemli ölçüde yoğunlaştırdı ve Türk ekonomisi, başta enerji olmak üzere önemli sektörlerde Rusya’ya daha bağımlı hale geldi.”

Komisyon, Türkiye’de mevcut iktidarın Kıbrıs’ta çift devletli çözüm politikasının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğunu belirtti.

“Göç ve iltica politikası konusunda ilerleme kaydedildi”

Raporda Türkiye’nin göç ve iltica politikası konusunda ilerleme kaydettiği de belirtildi:

“Göç ve iltica politikası konusunda Türkiye bazı ilerlemeler kaydetmiştir. AB-Türkiye Mutabakatı, AB ile Türkiye arasındaki iş birliğinin temel çerçevesi olmaya devam etmiştir. İran ve Irak ile kara sınırlarının gözetimi ve korunmasına yönelik kapasitenin daha da güçlendirilmesi konusunda bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Komisyon Türkiye’nin, Ekim 2021 tarihli Avrupa Birliği Konseyi kararları doğrultusunda, kara ve deniz güzergâhlarından düzensiz göçün önlenmesi ve geri dönüşlerin yeniden başlatılması da dâhil olmak üzere, AB-Türkiye Mutabakatı kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmesini beklemektedir. Düzensiz göçmenlerin AB-Türkiye Mutabakatı kapsamında Yunan adalarından geri dönüşü askıda kalmıştır. AB-Türkiye geri kabul anlaşması, tüm AB Üye Devletlerine yönelik olarak tam ve etkili bir şekilde uygulanmayı beklemektedir. Göç ve güvenlik konularında siyasi ve teknik diyalog devam etmektedir. Göç konusunda bir sonraki AB-Türkiye yüksek düzeyli diyalog toplantısının 23 Kasım 2023 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Genel olarak Türkiye ile Yunanistan arasındaki yasa dışı sınır geçişlerinin sayısı, AB-Türkiye Mutabakatı’nın kabulünden önceki dönemle kıyaslandığında önemli ölçüde düşük düzeyde kalmıştır. 2022’de gelen düzensiz göçmenlerin sayısı 2021’e kıyasla çoğu güzergâhta artış göstermiştir. 2023’ün ilk yarısında Türkiye’den AB’ye düzensiz varışların sayısı, 2022’nin aynı dönemine oranla daha düşük olmuştur. Yunanistan’a varışlar %62 artarken, İtalya’ya giden deniz güzergâhında önemli bir düşüş (%52 azalma) yaşanmış ve Yeşil Hat üzerinden Kıbrıs’a varışların sayısı %42 gibi önemli bir düzeyde azalmıştır. Türkiye, Ekim 2017’de yürürlüğe giren AB-Türkiye geri kabul anlaşmasında yer alan üçüncü ülke vatandaşlarına ilişkin hükümleri halen uygulamamıştır.”

BAKMADAN GEÇME

  • Trump’ın Azerbaycan-Ermenistan Barış Planı Türkiye’ye Yeni Fırsatlar Açıyor: Kars-Dilucu Demiryolu Projesinde İlk Kazma

    ABD Başkanı Donald Trump’ın aracılık ettiği Azerbaycan-Ermenistan barış planı kapsamında Türkiye, Kars-Dilucu Demiryolu Projesi için 22 Ağustos’ta temel atma töreni düzenledi. 224 km uzunluğundaki hattın, Azerbaycan’ın Nahçıvan Özerk Bölgesi’ne uzanan yeni bir bölgesel ticaret ve ulaşım koridorunun en kritik ayağı olması planlanıyor. Proje tamamlandığında, yıllık 15 milyon ton yük ve 5,5 milyon yolcu kapasitesine sahip olacak. Ancak proje takvimi, finansman yapısı ve diğer güzergâhların durumu hâlâ belirsizliğini koruyor.

  • Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Yönetimde tacir ve sanayici farkı…’

    Trump’ın görev başına geldiği 2025 Ocak ayından bu yana, dünya ekonomisinde sular durulmuyor...

  • PwC Türkiye: Bankacılık sektöründe dolandırıcılıkla etkin mücadele, tüm paydaşların iş birliği ile mümkün

    PwC Türkiye, finansal dolandırıcılığın giderek daha karmaşık ve yaygın hale geldiği günümüzde bankacılık sektörüne ışık tutacak kapsamlı bir araştırmaya imza attı...

  • FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Ağustos ayında geriledi…

    Finansal Kurumlar Birliği’nin İstanbul Üniversitesi iş birliğinde geliştirdiği “FKB Ekonomik Görünüm Endeksi”nin (FKB-EGE) Ağustos ayı bülteni yayımlandı...

  • Gedik Yatırım model portföyüne ‘Coca Cola İçecek’i ekledi

    Son 12 ayda düşük karlılık döneminin ardından şirketin daha iyi bir karlılık döngüsüne girdiğine inandığımız için Coca Cola İçecek'i portföyümüze ekliyoruz...

  • Kimpur, 2024 Entegre Raporu’nu Yayınladı

    Türkiye’nin önde gelen poliüretan sistem evi Kimpur, beşinci raporunu yayımladı. İlk iki yılı sürdürülebilirlik raporu, son üç yılı entegre rapor formatında olmak üzere beş yıldır düzenli olarak raporlama yapan şirket, “Yarınların iklim ile değil, bilinç ile şekillendiği bir dünya” temasıyla hazırladı...

  • Goldman Sachs’tan Uyarı: ABD Hisselerinde “Altın Saçlı Kız” Senaryosunu Tehdit Eden Üç Büyük Risk!

    ABD borsaları Trump’ın gümrük tarifeleri, yapay zeka rallisi ve Fed’in faiz indirim beklentileri ile tarihi zirvelere yaklaşırken, Goldman Sachs üç büyük risk konusunda yatırımcıları uyardı: stagflasyon ihtimali, uzun vadeli tahvil piyasasında sert dalgalanmalar ve ABD dolarında keskin değer kaybı. Bankaya göre bu riskler gerçekleşirse, ABD hisse senetlerinde görülen “Goldilocks” yani ne çok sıcak ne çok soğuk, denge ekonomisi beklentisi hızla dağılabilir.

  • Eski MKE Başkanı İsmet Sayhan Tutuklandı: Assan Group’a Ait 10 Şirkete Kayyum Atandı

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “Selahattin Yılmaz suç örgütü” soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Sayhan tutuklandı. Soruşturma çerçevesinde, Assan Group sahibi Emin Öner ve şirket genel müdürü Gürcan Okumuş hakkında “FETÖ üyeliği” ve “askeri casusluk” suçlarından gözaltı kararı verildi. Assan Group’a bağlı 10 şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak atandı.

  • TCMB: Konut Kredileri Kaynaklı Nakit Akışı İç Tüketimi Destekliyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) “Ekonomi Notları” raporuna göre, konut kredilerinden kaynaklanan nakit akışı kanalı, 2024 yılında özel tüketime %6,9 oranında katkı sağladı. Raporda, bu etkinin, sıkı para politikasına rağmen tüketimdeki yavaşlamayı sınırlayan temel faktörlerden biri olduğu vurgulandı. Düşük faizle geçmişte çekilen uzun vadeli konut kredilerinin, enflasyonla eriyen faiz yükü sayesinde hâlâ iç talebi desteklediği ortaya kondu.

  • ANALİZ: İmalat Sanayiinde Zayıflık Sürüyor: Ağustos Verileri KKO’da 5 Yılın Dip Seviyesini Gösterdi

    TCMB’nin Ağustos 2025 verileri, imalat sanayiindeki zayıflığın sürdüğünü ortaya koydu. Mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO) aylık 0,5 puan gerileyerek %73,6 seviyesine indi ve son 5 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Ancak taşıt sektöründe planlı üretim duruşları dışlandığında, genel görünüm yatay kaldı. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) yeniden eşik değerin üzerine çıktı, fakat tarihsel ortalamanın altında kalması, üretimdeki toparlanmanın sınırlı olduğunu gösteriyor.

  • TCMB Anketi: Enflasyon Beklentilerinde Gerileme Devam Ediyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Ağustos 2025 anket sonuçları, hanehalkı, reel sektör ve piyasa katılımcılarının 12 aylık enflasyon beklentilerinde düşüş olduğunu ortaya koydu. Hanehalkı beklentisi %54,1’e, reel sektör beklentisi %37,7’ye ve piyasa katılımcıları beklentisi %22,8’e geriledi. Uzmanlara göre, bu eğilim Türkiye’nin dezenflasyon sürecine dair iyimserliği güçlendiriyor.

  • Fed bağımsızlığı endişeleri ve artan borç, doları baskılıyor

    ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bağımsızlığına yönelik tehditler ve Ülkede kötüleşen bütçe açığı, dolar için yapısal stres faktörleri olarak öne çıkıyor. Commerzbank ekonomisti Antje Praefcke'ye göre, bu iki temel faktör doların değerini sürdürme kapasitesini olumsuz etkileyebilir.

  • Morgan Stanley’den Uyarı: S&P 500’deki Ralli “Kırılgan” Olabilir

    S&P 500 endeksi Nisan ayındaki dip seviyesinden bu yana %29 yükseldi. Manşet veriler, güçlü büyüme, yönetilebilir enflasyon ve dev teknoloji şirketlerinin beklentileri aşan kârlarıyla “iyimser bir piyasa” hikâyesini besliyor. Ancak Morgan Stanley, bu tablonun yüzeyin altında farklı bir hikâyeye işaret ettiğini söylüyor. Bankaya göre, teknoloji hisselerine aşırı bağımlı ralli, genişlemeyen kâr marjları ve AI yatırımlarında olası kapasite fazlası riskleri yatırımcılar için kırılgan bir ortam yaratıyor.

Benzer Haberler