Sosyal Medya

Güldem Atabay

Güldem Atabay: Zamanında seçim şart: Depremde ve ekonomide yaşananlar aynı merkezden…

Türkiye ekonomisinde ortaya çıkan durum uzun süredir ekonomi çerçevesine sığmayacak şekilde bir yönetim sorununa işaret etmekte. Bilgi ve gerçeklik temelli…

Güldem Atabay: Zamanında seçim şart: Depremde ve ekonomide yaşananlar aynı merkezden…

Türkiye ekonomisinde ortaya çıkan durum uzun süredir ekonomi çerçevesine sığmayacak şekilde bir yönetim sorununa işaret etmekte.

Bilgi ve gerçeklik temelli iş yapma süreçleri, adına cumhurbaşkanlığı denen sistemin içinde yok edildi. “Yetki-görev-sorumluluk-hesap verme” temellerine oturması gereken kurumsallaşma, planlı ve programlı bir şekilde yerini karar alma mekanizmalarını tek kişi elinde birleştirme adımlarına bıraktı. O tek kişinin, gece yarısı hızla devreye soktuğu, çoğunluğu tepkisel tercihlerin yarattığı sonuçların hiçbirinden sorumlu tutulmadığı bir düzen oluştu.

Bu yeni sistem yerleştikçe makroekonomik dengelerde büyük ve hızlı bozulmalar ortaya çıkmaya başladı. Bozulanı düzeltmek adına finansal piyasalara getirilen yasaklamalar yeni ve daha büyük dengesizlikler yarattı. Tek kişinin ekonomide attığı her adımın sonucu olarak tabanı genişleyen yoksullaşma, gelir adaletsizliğinde büyük bir artış ile eş zamanlı gerçekleşti. Ekonomide ana tartışma konularını oluşturdu.

Yeni Ekonomi Modeli (YEM), bir delinin karanlık kuyuya attığı taştı. 40 akıllı da bu model adı verilen politik çıkar aracının nasıl enflasyonu yükselteceğini, neden cari açığı artıracağını, neden liralaşmanın bir safsata olmaktan öteye gidemeyeceğini ve sonuçta büyümeyi yavaşlatıp işsizliğin nasıl artış eğilimine geçeceğini anlattı da anlattı.

YEM’in devreye girdiği yaklaşık 15 aylık süreçte adeta reklamı yapılan şeklin aksine, YEM dönemi boyunca bu uyarıların adım adım gerçekleştiğini izledik.

DEVLET YÖNETMENİN UTANÇ ANI. BİR DÖNÜM NOKTASI

Kahramanmaraş merkezli büyük depremlerin ardından izlemeye devam ettiğimiz gerçeküstü durumun nedenleri ile yaşadığımız gerçeküstü ekonomik sıkıntıların kökünde yatanlar aynı. Yönetilme sorunu. Daha net ifadeyle, cumhurbaşkanlığı sistemi.

Depremi izleyen kritik 48 saatte arama-kurtarma ekiplerinin devreye girememesi ve sadece buna bağlı artan ölümler. Devreye günler sonra giren ekiplerin yeterli teçhizata sahip olamaması, en bilinen deprem bölgelerinde kurumsallaşamamış afet yöneticileri. Halkın her kesiminden akan yardımların koordine edilemeyişi. 40 binden çok daha fazla canın bir gecede ölümünün ardından dahi partizanlık yapan devlet yetkilileri. Nefret söylemine daha sert şekilde tutunan ülke yöneticileri.

Devlet kontrolünü tekeline alarak başarı elde edeceğini sanan, o tek kişinin onayını almadan adım dahi atamayan devlet görevlileri. Kimi düzenin yarattığı korkudan, çoğu görevini hakkıyla değil, partiye yakınlıklarıyla edinmiş devlet görevlileri.

Kahramanmaraş depremleri öncesi tüm acı tecrübelere rağmen AKP iktidarının ekonomik büyümeyi inşaat sektörü odağından ayırmaması. Bu uğurda dirençli yapı kalitesi peşine düşerek süreci “yavaşlatabilecek” yönetmelikleri devreye almak yerine, inşaat odaklı büyümede paydaşların zenginleşmesinin o inşaatlarda oturacakların canlarından önceye alınması üzerine kurulan sistem.

Deprem ve şehirleşme uzmanlarının, ilgili sivil toplum örgütlerinin uyarılarını yok sayarken bununla da yetinmeyerek uyarı yapanları düşmanlaştıran, bu düşmanlaştırma ekiplerine maddi kaynak ayırarak timler şeklinde hataları anlatanlara saldırtan bir AKP-Cumhurbaşkanlığı düzeni.

Devlet yönetmenin utanç anı olarak da bir dönüm noktası olacak Kahramanmaraş depremleri. Yaşam-ölüm arasında fark yaratması gerekliliği çizgisinin bir alt seviyesinde, toplumun geniş kesimlerine bile isteye yaratılan ekonomik buhranda olduğu gibi.

ŞİMDİ DE SEÇİM HEDEFTE

Depremlerin ardından ilk açıklamalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın not defterinden bahsederken yüzünün aldığı şekil hafızalardan elbette silinmeyecek. Depremden günler sonra Meclis’teki güvenli alanında, neredeyse depremde ölenlere kadar uzayacak bir hakaretler zincirini kendine hak gören Devlet Bahçeli’nin seçtiği kelimeler de.

Fakat en tehlikelisi Bülent Arınç’ın sahne alışı. 2023 seçimlerinin ertelenmesini Cumhurbaşkanlığı sistemi ve AKP’nin bekası için değil de, bölgedeki seçmenlerin kötü kaderine insani bir açıdan bağlayarak, Anayasa’nın değişmesi gereğini ısrarla gündeme getiren Bülent Arınç’ın devam eden açıklamaları demokrasinin kalan kırıntılarının da yok edilmesi anlamına gelmekte.

200 yıllık ekonomi külliyatına, yıllardır ekonomistlerin yaptığı uyarılara kulak tıkayan, paralı kadrolarıyla işin uzmanlarını düşmanlaştıran şekilde “faiz enflasyonun nedenidir” diye 2018’de başlayan rüzgârın nasıl bir hortum haline gelene kadar büyütüldüğünü izledik. Sırada döviz rezervleri swap hariç eksi 47 milyar dolara indirilerek “kolonları kesilen” merkez bankasının ilk depremde TL üzerinde yaratacağı enkaz var. Ve buna bağlı zincirleme kaza.

Benzer şekilde insan hayatının hiçe sayıldığı bir düzende teşvik edilen betonlaşmaya dayalı şehirleşmenin büyük bir deprem felaketiyle yarattığı daha büyük felakete de tanık olduk. Sırada bu büyük felaketi inşaat odaklı büyümeye can vermek için kullanabilecek, bu süreçte hayatta kalanların hayatlarını hiçe sayabilecek bir düzenin işleyişine tanık olmak var.

Seçimlerin ertelenmemesi, bu düzenin bir an önce son bulması ihtiyacımız nedeniyle her anlamda yaşamsal önemde.

Mevcut enkazı yaratan sistemin yerine yenisinin kurulması elbette zaman ve kaynak gerektirecek. Ancak bu değişime başlama noktasının ertelenmesi, sonsuz ertelemelere zemin oluşturması daha büyük ekonomik ve yaşamsal krizlere kapıyı açacak. Geçmiş 20 yıla bakarak bundan kimsenin şüphesi olmasın.

AFAD ülkenin her köşesine dağılan depremzedelere hükümetin açıkladığı aile başına 10.000 TL maddi yardıma başladı. Aynı depremzedenin seçmen de olması YSK’nın isterse partizanlaşmanın da bir sınırı olabileceğini ispat ederek tek işini hakkıyla yerine getirmesine alan olduğunu gösteriyor.

18 Şubat’ta deprem özel gündemiyle toplanacak muhalefetin büyük kanadı Millet İttifakı’na 18 Haziran’a kalan sayılı günlerde 6 Şubat öncesine göre şimdi daha da büyük iş düşüyor.

Artı Gerçek

BAKMADAN GEÇME

  • Konut Zamları Halkı Zorluyor: Mega Kentlerde Kira Fiyatları Patladı

    Kasım 2025 itibarıyla Türkiye genelinde daire nitelikli konutların ortalama kira bedeli 23.805 TL’ye ulaştı. Ülke genelinde kiralardaki yıllık artış oranı %27,82 olarak kaydedildi ve bu oran, Kasım ayındaki %31,07’lik yıllık enflasyonun altında kaldı.

  • Cumhuriyetin Köklü Kurumu TMO, Rekor Seviyede Zarar Açıkladı

    Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 2023’te 675 milyon TL kâr elde ederken, 2024 yılında 12 milyar TL zarara uğradı. Bu borca rağmen aynı dönemde üstelik buğday ve mısır üretimi azaldı; çiftçilerin bankalara olan borcu ise 1 trilyon TL’yi aştı. 

  • OSD Verileri Yayımladı: Yerli Araç Payı Artıyor, Otomobil Üretimi Hafif Geriledi

    Otomotiv sektörü, 2025 yılının ocak-kasım döneminde ihracatta güçlü bir performans sergiledi. Otomotiv ihracatı adet bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 artarak 960 bin 989 oldu. Toplam otomotiv sanayi ihracatı ise 37 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

  • Kasım Ayında Merkezi Yönetim Bütçesi 169,5 Milyar TL Fazla Verdi

    Kasım ayında merkezi yönetim bütçesi 169,5 milyar TL fazla verdi. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, bütçe Kasım ayında bu seviyede fazla kaydetti.

  • İnşaat Üretimi Ekim Ayında Yıllık Yüzde 28 Arttı

    Türkiye’de inşaat üretimi ekim ayında yıllık bazda yüzde 28,0 artış gösterdi. Bir önceki aya ait veri ise yüzde 29,9’dan yüzde 29,8’e revize edildi. İnşaat üretim endeksi, aylık bazda ise yüzde 0,1 oranında geriledi.

  • Hizmet Üretim Endeksi Açıklandı

    Hizmet üretim endeksi, 2025 yılı Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 3,4 oranında artış gösterdi. Bu dönemde ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 0,1’lik düşüş yaşanırken, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 5,4 oranında yükseldi. Bilgi ve iletişim hizmetleri yüzde 13,4, gayrimenkul hizmetleri yüzde 14,5 artış kaydetti. Buna karşılık mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler yüzde 0,5 azalırken, idari ve destek hizmetleri yüzde 2,6 oranında artış gösterdi.

  • TÜİK: Ücretli Çalışan Sayısı Yıllık Yüzde 1 Arttı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı Ekim ayına ilişkin ücretli çalışan istatistiklerini yayımladı. Buna göre, sanayi, inşaat ile ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 1 artarak 16 milyon 20 bin 394 kişiye ulaştı. Geçen yılın Ekim ayında bu sayı 15 milyon 860 bin 31 olarak kaydedilmişti.

  • Japon Şirketlerinden Güçlü Sinyal: Güven Endeksi 4 Yılın En Yükseğinde

    Japonya’da büyük imalat şirketlerinin iş dünyasına olan güveni, Aralık ayına kadar olan üç aylık dönemde son dört yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) yakından takip edilen Tankan anketi, bankanın bu hafta faiz artırabileceği yönündeki beklentileri güçlendirdi.

  • ANALİZ | Borsada zirve testi: Gözler 11.605 seviyesinde

    Piyasalar, TCMB’nin beklentilere paralel 150 baz puanlık faiz indirimi sonrasında yeni bir denge arayışına girdi. Faiz kararının Borsa İstanbul üzerindeki etkisi sınırlı kalırken, bankacılık hisselerindeki satışlar dikkat çekti. BIST 100 Endeksi için kritik eşik olarak öne çıkan 11.605 seviyesi, önümüzdeki günlerde yön tayini açısından belirleyici olacak.

  • SABAH Yorumu: 📉 Küresel Piyasa İştahı Azalıyor

    ABD borsalarındaki düşüş ve AI hisselerindeki sorgulamaların etkisiyle Asya piyasaları haftaya satıcılı başladı. Çin'deki zayıf ekonomik görünüm, merkez bankaları kararları ve kritik ABD verileri öncesinde risk iştahı düşerken, altın/gümüş güvenli liman talebiyle öne çıkıyor.

  • Bu hafta piyasaları neler bekliyor? Faiz indirimi sonrası iç gündem, küreselde yoğun veri trafiği

    TCMB’nin beklentilere paralel 150 baz puanlık faiz indirimiyle birlikte iç piyasalarda dengeli bir görünüm korunurken, küresel tarafta FED’in genişleyici adımları ve Japonya Merkez Bankası’nın olası faiz artışı öne çıkıyor. Yeni haftada bütçe gündemi, PPK tutanakları ve yoğun küresel veri akışı piyasaların ana yön belirleyicisi olacak.

  • CHP’de ‘Gölge Bakanlar’ kadrosu açıklandı

    CHP, 39. Olağan Kurultay’da tüzüğe eklenen Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi (CAO) kapsamında yeni bir icracı yapılanmaya geçti. “Gölge Kabine” modeli, aktif politika üretmeyi hedefleyen CAO Yürütme Kurulu’na dönüştürülürken, Kerim Rota “gölge Hazine ve Maliye Bakanı” olarak atandı. Yeni yapı, Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında çalışacak.

  • Bakırda “stratosferik” zirveler kapıda: ABD’de stoklar fiyatları uçuruyor

    Bakırda “stratosferik” zirveler kapıda: ABD’de stoklar fiyatları uçuruyor

Benzer Haberler