Sosyal Medya

Ekonomi

Halkbank davası: ABD’deki yargı süreçleri hangi aşamada, davalar hakkında neler biliniyor?

Halkbank ile ilgili ABD’de devam eden yargı süreçlerinden biri olan Federal Mahkeme’deki bir sonraki duruşmanın bugün yapılması öngörülüyor. Ancak temyiz…

Halkbank davası: ABD’deki yargı süreçleri hangi aşamada, davalar hakkında neler biliniyor?

Halkbank ile ilgili ABD’de devam eden yargı süreçlerinden biri olan Federal Mahkeme’deki bir sonraki duruşmanın bugün yapılması öngörülüyor. Ancak temyiz süreci halen devam ettiği için bu duruşmanın ertelenme olasılığı bulunuyor.

ABD’de şu anda Halkbank’ı ilgilendiren iki farklı yargı süreci işliyor.

Bunlardan ilki, Halkbank’ın İran’a yönelik yaptırımları ihlal ettiği gerekçesiyle New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde açılan dava.

İkincisi ise Halkbank’ın kamu bankası olması nedeniyle Türkiye ile “eşdeğer dokunulmazlığa” sahip olduğu gerekçesiyle ABD’de yargılanamayacağı savıyla Temyiz Mahkemesi’nde başlattığı yargı süreci.

Halkbank, hakkındaki iddiaları tamamen reddediyor ve ABD’de yargılanamayacağını savunuyor.

Pazartesi günkü duruşma ise Halkbank’a karşı Federal Mahkeme’de açılan davayla ilgili olacak.

Ancak konuyla ilgili duruşmaları tamamlayan ve karar aşamasında olan Temyiz Mahkemesi’nin kararı çıkana kadar Federal Mahkeme’deki duruşmanın da ertelenmesi olasılık dahilinde.

Birbirini yakından ilgilendiren bu iki yargı sürecinin dışında Halkbank’a karşı bir başka dava açma girişimi de oldu.

İran ile bağlantılı olduğunu iddia ettikleri bazı silahlı grupların saldırılarından olumsuz etkilendiğini ve mağdur olduğunu söyleyen 876 kişi Halkbank hakkında dava açmak istedi. Ancak Şubat ayında başvuruyu ele alan Bölge Mahkemesi, Halkbank’ın davanın reddedilmesi talebini kabul etti ve bu davanın Türkiye’deki mahkemelerde görülebileceğine hükmetti.

Halkbank hakkında hem Federal Mahkeme hem de Temyiz Mahkemesi’nde devam eden yargı süreçleriyle ilgili mahkeme kayıtlarını inceleyerek, detayları biraraya getirdi.

Federal Mahkeme’deki davanın konusu ne?

New York Güney Bölge Savcılığı, Ekim 2019’da Halkbank hakkındaki iddianameyi hazırlayarak yargı sürecini başlattı.

Savcılığın hazırladığı 45 sayfalık iddianamede altı farklı suçlama yöneltiliyor. Bunlar arasında dolandırıcılık ve kara para aklama gibi suçlar da yer alıyor.

İddianamede, İran’ın nükleer programı nedeniyle ABD finans sistemine erişiminin kısıtlanmasına neden olan yaptırımları, farklı ülkelerde kurulan paravan şirketler üzerinden yaptığı işlemlerle deldiği belirtiliyor.

Halkbank’ın da İran’ın yaptırımları delmesi için kurulan bu düzene yardımcı olduğu öne sürülüyor.

Savcılık, Halkbank’ın, “İran’ın bu bankada tuttuğu petrol ve doğalgaz gelirlerini gizli bir şekilde dolaşıma sokarak, bu kaynakların İran adına ABD finansa sistemi üzerinden uluslararası ödemeler yapılmasını sağlayacak şekilde tasarlanmış olan işlemlerde rol aldığını ve bu planı gizlemek ve olası yaptırımları engellemek için ABD Hazine Bakanlığı yetkililerine yalan söylediğini” iddia ediyor.

Halkbank’ın kurulan bu sistemle İran devletine ait yaklaşık 20 milyar dolarlık fonun “yasadışı bir şekilde aktarılmasına aracılık ettiği” de öne sürülen iddialar arasında yer alıyor.

ABD’nin Ulusal Güvenlikten Sorumlu Adalet Bakan Yardımcısı John C. Demers, Halkbank hakkındaki iddiaları “bugüne kadar İran yaptırımlarının ihlali konusunda görülen en ciddi vakalardan biri” olarak tanımladı.

Halkbank’a hangi suçlamalar yöneltiliyor ve kimlerin adı geçiyor?

İddianamede Halkbank’a altı suçlama yöneltiliyor:

  • ABD’yi dolandırmak için komplo kurmak
  • Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı ihlal etmek için komplo kurmak
  • Bankacılık dolandırıcılığı
  • Bankacılık dolandırıcılığı yapmak için komplo kurmak
  • Kara para aklamak
  • Kara para aklamak için komplo kurmak

Halkbank’ın suçlu bulunması halinde, aracılık ettiği iddia edilen finansal işlemlerin miktarına denk gelecek şekilde para cezasına çarptırılması talep ediliyor.

Halkbank’ın suçlu bulunması halinde, verilecek para cezasının da milyarlarca doları bulmasından ve bunun da yalnızca bu banka değil, Türk bankacılık sistemi üzerinde ciddi bir olumsuz etki yaratmasından endişe ediliyor.

Bu davada, Halkbank tüzel kişiliğiyle sanık olarak tanımlanıyor. Ancak iddianamede, hem İran hem de Türkiye’den üst düzey devlet yetkililerinin bu düzenin parçası olduğu ve koruduğu öne sürülüyor.

İddianamede, İran ve Türkiye vatandaşı Reza Zarrab, eski Genel Müdür Süleyman Aslan, eski Genel Müdür Yardımcıları Mehmet Hakan Atilla ve eski Dış Operasyonlar Müdürü Levent Balkan’ın isimleri “komplonun ortakları” olarak geçiyor.

Aslan, Atilla, Balkan ve bankanın diğer yetkililerin görevleri çerçevesinde ve Halkbank’ın çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri belirtiliyor.

Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da “komplonun ortağı” olarak nitelendirilen bir dğer isim. İddianamede, Çağlayan’ın Zarrab’dan en az 70 milyon dolar civarında “rüşvet aldığı” iddia ediliyor. Çağlayan, rüşvet iddialarını kesin bir dille yalanlıyor.

İddianamede, Zarrab’ın Türkiye’deki yolsuzluk operasyonları kapsamında Aralık 2013’te tutuklanmasının ardından Şubat 2014’te serbest bırakıldığı ve yaptığı işlemlere yeniden başlamak istediği de belirtiliyor.

Dönemin Halkbank Genel Müdürü bu talebe sıcak bakmadığının belirtildiği iddianamede, “Ancak Zarrab’ın talebi üzerine dönemin Türkiye başbakanı ve aralarında ileride kabinede bir görev alacak olan bir akrabasının da bulunduğu kendisine yakın isimler, Halkbank’a bu işlemlere tekrar başlamaları talimatı verdi ve Halkbank da buna uydu” ifadeleri yer alıyor.

Halkbank iddialar hakkında ne diyor?

Hem Halkbank hem de Türkiye, ortaya atılan iddiaların tamamını reddediyor.

Halkbank, Ekim 2019’da Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamada, iddialarla ilgili bağımsız inceleme raporlarının ABD Adalet Bakanlığı ile paylaşıldığını belirterek, buna rağmen dava açılmasını “manidar” olarak tanımlamıştı.

Halkbank, daha önceki açıklamalarında da yaptığı işlemlerin “uluslararası bankacılık kuralları ve hukuka uygun” olduğunu savunmuştu.

Halkbank ayrıca, kamu bankası olduğu için dokunulmazlığı bulunduğunu ve bu nedenle de ABD’de yargılanamayacağını öne sürerek, davaya itiraz etti.

Banka ayrıca yine aynı gerekçeyle, yargılama sürecinin başındaki duruşmalara katılmamış, kendisine gönderilen resmi tebligatı almamış ve savunma yapmak için girişimde bulunmamıştı.

Türkiye’de iktidar ise ABD’de devam eden yargı süreçlerini 17-25 Aralık 2013 tarihindeki yolsuzluk soruşturmalarının uzantısı olan “bir komplo” olarak nitelendiriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz yıllarda yaptığı bir açıklamada, Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Atilla hakkındaki yargı sürecini “siyasi içerikli bir darbe girişiminin adresi” olarak tanımlamıştı.

Hakan Atilla’nın yargılandığı süreçle bağlantısı var mı?

New York Güney Bölge Savcılığı, Ekim 2019’da Halkbank’ın tüzel kişiliğine karşı başlattığı yargı sürecini Atilla davasında ortaya çıkan bilgilere dayandırdığını söylüyor.

İddianameyi hazırlayan isimlerden New York Güney Bölge Savcusu Geoffrey Berman, Atilla’nın suçlu bulunduğu yargılama sürecinin “adil ve şeffaf” olduğunu ve bu süreçte ortaya çıkan gerçeklerin “Halkbank yönetiminin İran’a yönelik yaptırımları delmek için geliştirilen yüz kızartıcı planın bir parçası olduğunu” gösterdiğini belirtti.

2016 yılında Zarrab, 2017’de de Atilla, ABD’ye yaptıkları seyahatler sırasında tutuklanmıştı. Daha sonra aralarında Zarrab ve Atilla’nın da olduğu dokuz kişi hakkında dava açıldı.

Zarrab, savcılıkla anlaşma yoluna gitti ve davada tanık olarak her aldı. Herhangi bir cezaya çarptırılmayan Zarrab, bir süre sonra cezaevinden tahliye edildi.

Zarrab’ın davanın sonuçlandığı 2018 yılından bu yana nerede olduğu bilinmiyor. Zarrab’ın Halkbank’ın tüzel kişiliğine karşı açılan yargı sürecinde tanıklık yapıp yapmayacağı da yanıtı bilinmeyen bir diğer soru.

2018’deki davanın tek tutuklu tanığı olan Mehmet Hakan Atilla ise, kara para aklama dışında kendisine yöneltilen tüm suçlamalardan suçlu bulundu. 32 ay hapis cezasına çarptırılan Atilla, Temmuz 2019’da tahliye edildi ve Türkiye’ye döndü.

Atilla, Türkiye’ye dönüşünün ardından Borsa İstanbul Genel Müdürlüğü görevini yaptı ve kısa bir süre önce bu görevden istifa etti.

Federal Mahkeme’deki dava hangi aşamada?

Davanın görülmesine Kasım 2019’da başlandı. Bu davaya da Atilla’nın yargılamasında görev alan Yargıç Richard Berman bakıyor.

Yargılama sırasında, Halkbank’ın savunmasını üstlenen King & Spalding firmasının avukatları, bankanın yargılanamayacağını öne sürerek, reddi hakim talebinde bulundu.

Halkbank ayrıca mahkemeye kendisine yönelten suçlamaların tamamını reddettiğini de bildirdi.

Yargıç Berman, Ağustos 2020’de yayımladığı gerekçeli kararda Halkbank’ın dokunulmazlık altında olduğu ve bu nedenle de yargılanamayacağı yönündeki tezinin “sağlam bir hukuki dayanağı” olmadığı gerekçesiyle reddetti.

Berman, Ekim 2020’deki kararında da Halkbank’ın yargılanmama talebine itiraz ederek, temyize götürebileceğini belirtti ve temyiz süreci tamamlanana kadar duruşmalara ara verilmesine hükmetti.

Berman, bir sonraki duruşmanın 3 Mayıs 2021’de yapılmasına karar verdi.

Haberin tamamı burada.

BAKMADAN GEÇME

  • ⚠️ Yapay Zeka Devriminin Karanlık Yüzü: 1 Trilyon Dolarlık Balon Patlıyor mu?

    "Dot-com" çılgınlığıyla internetin dünyayı değiştireceği söyleniyordu; nitekim değiştirdi de. Ancak bu değişim gerçekleşmeden önce, milyarlarca dolarlık spekülatif bir balon büyük bir gürültüyle patlamış, geride binlerce iflas etmiş şirket bırakmıştı. Bugün, 2025 yılının son günlerinde Wall Street ve Silikon Vadisi, çok daha büyük bir hayaletle karşı karşıya: 1 Trilyon Dolarlık Yapay Zeka Balonu.

  • Her 6 kişiden biri bahis oynuyor, para yurtdışına akıyor

    AK Parti’nin Kasım ayına ait saha araştırmasından sızan veriler, yasa dışı bahis ve sanal kumarın Türkiye’de ciddi bir toplumsal ve ekonomik sorun haline geldiğini ortaya koyuyor. Araştırmaya göre Türkiye’de her 6 kişiden biri bahis oynarken, özellikle gençler, lise mezunları, orta gelir grubu ve küçük esnaf bu sistematik yayılımın ana hedefi konumunda bulunuyor. Yasa dışı bahis nedeniyle yılda yaklaşık 150 milyar doların yurt dışına aktığı tahmin ediliyor.

  • Temiz Eller Operasyonu mu, AKP İçinde Büyük Hesaplaşma mı? İşte Perde Arkası

    Türkiye siyaseti, ardı ardına gelen operasyonlar ve iktidar bloğu içinden yükselen "Temiz Eller" çağrılarıyla sarsılıyor. Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür’ün fitilini ateşlediği bu süreç, sadece adli bir vakalar zinciri mi, yoksa AKP içinde post-Erdoğan dönemine hazırlık niteliğinde bir güç savaşı mı?

  • Aracı kurumlar Borsa için ne yorum yaptı?

    Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi haftanın sonuna yaklaşırken zayıf bir görünüm sergilerken, aracı kurumlar teknik seviyeler ve kısa vadeli risklere dikkat çekti. Gün içinde 11.250–11.365 bandında hareket eden endeks, günü yüzde 0,55 kayıpla 11.287 puandan tamamladı. İşlem hacmi ise 113–114 milyar TL aralığında gerçekleşerek son dönem ortalamalarının altında kaldı. İşte önde gelen aracı kurumların Borsa İstanbul’a ilişkin değerlendirmeleri:

  • Yüzde 55 bin prim yapan Hint hissesinin hikayesi

    Yapay zekâ rüzgârıyla küresel piyasalarda rekorlar kırılırken, Hindistan’da son 20 ayda yüzde 55 binin üzerinde prim yapan RRP Semiconductor hissesi yatırımcılar için ibretlik bir örneğe dönüşüyor. Sosyal medya etkisi, düşük fiili dolaşım oranı ve bireysel yatırımcı ilgisiyle şişen hissede düzenleyici incelemeler ve zayıf finansallar alarm zillerini çaldırıyor.

  • ABD’den Rusya’ya yeni yaptırım hazırlığı: Barış reddedilirse enerji sektörü hedefte

    ABD, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna ile olası bir barış anlaşmasını reddetmesi halinde Moskova üzerindeki baskıyı artırmak için yeni yaptırımları devreye almaya hazırlanıyor. Gündemde, Rus petrolünü taşıyan “gölge filo” tankerleri ve bu ticareti kolaylaştıran aracıların hedef alınması var. Görüşmeler sürerken, enerji piyasaları ve petrol fiyatları gelişmelere duyarlı kalmayı sürdürüyor.

  • Mehmet Şimşek’ten ÖTV, vergi adaleti ve asgari ücret mesajları

    Şimşek, dolaylı vergilerin adil olmadığı yönündeki eleştirileri haklı bulduklarını belirtirken, asıl sorunun doğrudan vergilerin düşük payı olduğunu vurguladı. Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasının 2026 yılı bütçesine maliyetinin 1,1 trilyon TL olacağını açıklayan Şimşek, “vergi silme” iddialarını da net bir dille reddetti. Asgari ücret artışı tartışmalarında ise hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Bakan Şimşek, işverenlere sorumluluk çağrısı yaptı.

  • Küresel gündem yoğun: ABD enflasyonu, ECB ve BoE kararları piyasaların odağında

    Küresel piyasalarda bugün ABD enflasyon verileri ile Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) faiz kararları yakından izleniyor. Yurt içinde BIST 100 Endeksi kâr satışlarının ardından kritik destek seviyelerinde tutunmaya çalışırken, tahvil faizleri TCMB’nin faiz indirimi sonrası düşük seviyelerini koruyor. Döviz cephesinde USD/TL kademeli yükselişini sürdürürken, EUR/USD paritesi orta vadeli teknik eşiklerde dengeleniyor. Altın fiyatları ise tarihi zirvelere yakın seyrini koruyor.

  • Aleyna Tilki, Danla Bilic ve İrem Sak gözaltına alındı

    Uyuşturucu operasyonları yeni ünlülere dokundu

  • Asya borsaları geriledi: Teknoloji hisselerinden çıkış sürüyor, gözler Trump’ın konuşmasında

    Asya-Pasifik piyasaları, küresel yatırımcıların teknoloji ve yapay zekâ hisselerinden çıkışı sürdürmesiyle haftanın sonuna doğru sert satışlarla karşılaştı. Wall Street’te başlayan rota değişimi Asya’ya taşınırken, yatırımcılar bu akşam ABD Başkanı Donald Trump’ın Venezuela ve ekonomi başlıklarını içermesi beklenen ulusa sesleniş konuşmasına odaklandı.

  • Morgan Stanley Varlık Yönetimi: 2026 Boğa Piyasasını Dizginler mi?

    Küresel piyasalarda 2025 yılı, üst üste dördüncü boğa piyasası yılı olarak geride bırakılırken, Morgan Stanley Varlık Yönetimi 2026’ya girerken daha temkinli bir tabloya işaret ediyor. Bankaya göre resesyon riski hâlâ düşük ve şirket kârlarında çift haneli artış potansiyeli korunuyor. Ancak yüksek değerlemeler, tarife riskleri ve olası enflasyon baskıları nedeniyle yatırımcıların “kontrollü iyimserlik” yaklaşımını benimsemesi gerekiyor.

  • Bloomberg: Erdoğan S-400’leri Putin’e Geri Vermek İstiyor

    Türkiye, Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemlerini geri vermeyi değerlendiriyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuyu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gündeme getirdiği belirtilirken, adımın ABD ile ilişkileri normalleştirme ve F-35 programına dönüş hedefiyle bağlantılı olduğu ifade ediliyor.

  • Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Olmayan borcu yazıp, siliyorlar…’

    Bir işsiz ne yaşar biliyor musunuz? Daha önce ifade etmiştim, ama tekrar hatırlatmakta fayda var...

Benzer Haberler