Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Prof Dr Burak Arzova: Bir merkez bankacılığı anatomisi

Merkez Bankaları bağımsız bir para politikası belirleyemez ama belirlenmiş para politikasının araçlarını bağımsızca kullanır. Merkez bankalarından beklenen bu araçların kullanımından…

Prof Dr Burak Arzova: Bir merkez bankacılığı anatomisi

Merkez Bankaları bağımsız bir para politikası belirleyemez ama belirlenmiş para politikasının araçlarını bağımsızca kullanır. Merkez bankalarından beklenen bu araçların kullanımından şeffaf ve hesap verebilir olmasıdır.

Merkez bankalarının öncelikli görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Bazı büyük merkez bankaları bu temel görevin yanında tam istihdamı gerçekleştirmeyi de kendilerine görev edinmiştir.

Merkez bankaları bu görevlerini para politikası araçları yoluyla gerçekleştirmeye çalışır. Hükümetlerle birlikte belirlenmiş para politikasının uygulanması aşamasında merkez bankaları kullanacakları araçların seçiminde özgürdür. Merkez Bankası bağımsızlığından esas anlaşılması gereken tam da budur aslında. Merkez Bankaları bağımsız bir para politikası belirleyemez ama belirlenmiş para politikasının araçlarını bağımsızca kullanır.

Merkez bankalarından beklenen bu araçların kullanımından şeffaf ve hesap verebilir olmasıdır.

Şeffaflığın ölçütlerinden biri açıklanan verilerin sağlığı iken diğeri de önemi hızla artan ‘iletişim’dir.

Merkez bankaları ekonomik aktörler, piyasa katılımcıları, araştırmacılar, akademisyenler ve ekonomistler ile olan ilişkilerini sağlam bir iletişim üzerine oturttuğunda, kafalardaki sorular bu iletişim ile azalır, tüm bu aktörler geleceğe daha bir güvenle bakar, kararlarını merkez bankasının ima ettiği ve hatta yönlendirdiği yönde alır.

Yaşanan finansal krizlerin ortaya çıkardığı belirsizlik ortamı ve yaşanan ekonomik çöküntüler ekonomik aktörlerin birbirlerine olan güvenlerinde de düşüşe sebebiyet verdi. Finansal piyasaların çok daha kırılgan hale gelmesi nedeniyle piyasaya düşen her bir haber eskisinden çok daha etkili hale geldi. Bilginin asimetrik olarak yayılması, çıkar gruplarının farklı beklentileri, piyasaları bu hassas durumda yönetmek için doğru iletişimin ne kadar gerekli olduğu gerçeğini daha belirgin hale getirdi.

Merkez bankaları para politikası kararlarının finansal piyasalar üzerindeki etkisini artırmak için öngörülebilirliğin ne kadar önemli olduğunun farkına vardı. Belirsizlik ortamında yüksek öngörülebilirliği sağlamanın yolunun ise ‘doğru iletişim’den geçtiğini gördüler. Doğru iletişimin öncelikle doğruları söylemek olduğu kısa zamanda anlaşıldı. Piyasaları ters köşeye yatırmanın aslında bir marifet olmadığı görüldü. Elbette merkez bankaları para politikasının uygulayıcısı otorite olduğu için bazen piyasaları şaşırtıcı hamle yapabilir ancak bu piyasaları sürekli şaşırtmak, onları hizaya çekmek ya da terbiye etmek şeklinde gelişmez. Bu şekilde bir otoriter merkez bankacılığının pek geçerliliğinin kalmadığını söylemek mümkün.

Merkez bankası kendisini otoriter ve hizaya çekici olarak görmeyip, katılımcı ve yol açıcı olarak gördüğünde, iletişim politikasını da hesap verebilirliğin bir aracı olarak görür. Böylece iletişim yoluyla aslında bir nevi halka da hesap vermektedir.

OTORİTER MERKEZ BANKALARI

Merkez bankaları yanlış yapamaz mı? Elbette yaparlar. Ama katılımcı merkez bankaları bu hatayı kabul edip, nerede yanlış yaptığını da halka açıklar.

Otoriter merkez bankaları ise hatalarını asla kabul etmez. Bu hataların kendisi dışındaki etkenlerden ortaya çıktığını söyler. Dahası buna inanır. Kendisi dışındaki gelişen olayların para politikasının etkinliğini azalttığını, eğer bu gelişmeler olmasaydı aslında çok başarılı bir para politikası uygulandığını, tüm bunlara karşı ülke ekonomisinin çok iyi olduğunu ima eder.

Fiyat istikrarı temel görevi olmasına karşılık kendine ilave görevler ekler ve hatta bu görevleri kendi kanunundan aldığını iddia eder.

Otoriter merkez bankaları katıldıkları toplantılarda piyasa aktörlerinin ekonomiye ilişkin sorunlarını dinler gibi yapar ama asla dinlemez. Otoriter merkez bankasına göre bu şikayetleri dile getirenler aslında kendi beceriksizliklerini merkez bankasına yıkmak istemektedir. Şikayetlerini dile getirenleri kendine karşı bir düşman gibi gördüğünden, davet edildiği toplantıda onlara ayar vermeye çalışır. Gereksiz polemiklere girerek konuyu ekonomik bir çalışma ortamında siyasi arenaya çekmek ister. Böylece ekonomik şikayetleri susturmayı ve her şeyin yolunda gittiğine ilişkin kendi çizdiği imajın bozulmamasına çalışır.

Otoriter merkez bankasının iletişim kanalları kapalı olduğundan ve tüm yakınmaları kendine karşı bir tutum olarak görüp dinlemediğinden, piyasa karşıtı kararlar almaktan da çekinmez. Ekonomik aktörlerin görüşlerinin ve taleplerinin tam tersine kararlar alarak onları ters köşeye yatırır. Bu uygulamalar sayesinde ekonominin çok daha iyi olacağını iddia eder.

Otoriter merkez bankaları gücünü siyasetten alır. Kendi uygulamalarının yanlışlığının dile getirildiği durumda siyasetin bu şikâyet sahiplerini cezalandıracağını bilir. Aslında kendi yetkisi ve gücü yoktur. Siyasetin kendilerine tanıdığı sınırlarda otoriterlik yapar. Bu merkez bankacılığında banka kendi karar alma yetisini de kaybetmiştir. Bağımsız olması gereken alanda yani para politikasının gerektirdiği araçların kullanımında eli kolu bağlıdır.

Otoriter merkez bankalarının idaresinde nitelikli olunmasına gerek yoktur. Kararlar siyasi otorite tarafından alındığından ve bu kararların doğru olduğuna inanıldığından, merkez bankasının yönetimin sadece itaatkâr olması yeter şarttır. Ekonomik terimlere yabancı olunmasının bir önemi de yoktur.

Burada amaç zaten ‘sağlıklı bir iletişim’ değildir. İletişim demek ekonomik aktörlerin de dinlenmesi anlamına geldiğinden tehlikeli olarak görülür. Bütün ekonomik aktörler dış güçlerin bir yansıması olarak algılanır. O nedenle dış ekonomik aktörlerle ilişkileri de kesmek gerektiğine inanılır. Böylece dışarıyla iletişim de olmayacağından banka yönetiminin dış temsil konusunda da bir sıkıntısı olmayacaktır.

 

 

Devamı için: https://www.salom.com.tr/koseyazisi/122844/bir-merkez-bankaciligi-anatomisi

BAKMADAN GEÇME

  • Trump, Netanyahu ile Bağlarını Kesti: Ortadoğu’da İsrail Olmadan Adım Atacak

    Eski ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bağlarını kopardı. Trump’ın Netanyahu’yu manipülasyonla suçladığı ve Ortadoğu stratejisini İsrail hükümetinden bağımsız yürüteceği bildirildi. 📌 Haber Metni: İsrail Ordu Radyosu’nun haberine göre, ABD eski Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ilişkilerini sonlandırma kararı aldı. Nedeni ise Netanyahu’nun Trump’ı yönlendirmeye çalıştığına dair oluşan güçlü şüpheler. Habere göre Trump’ın yakın çevresi, İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’e Trump’ın artık Netanyahu ile Ortadoğu politikalarında koordinasyon kurmayacağını bildirdi. Dermer’e aktarılan mesajda, Trump’ın en çok nefret ettiği şeyin “manipüle edilmek” olduğu vurgulandı. Bir İsrailli yetkili, Dermer’in Cumhuriyetçi çevrelerde alışılmış “kibirli” tutumunun bu gerginliği gidermeye yetmediğini belirtti. Bu gelişme, Israel Hayom gazetesinin Trump’ın Netanyahu’dan “hayal kırıklığına uğradığını” ve artık Ortadoğu’daki adımlarını İsrail’in onayını beklemeden atacağını yazmasının hemen ardından geldi. Trump, 20 Ocak 2025’te başkanlık görevine yeniden başladığından bu yana Netanyahu hükümetine geniş çaplı ve koşulsuz destek vermişti. Bu destek, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de yürütülen ve birçok çevre tarafından “soykırım” olarak tanımlanan askeri operasyonlara rağmen sürdü. Ancak Israel Hayom’un isimsiz kaynaklara dayandırdığı haberde, iki liderin kişisel ilişkilerinin giderek soğuduğu ve karşılıklı hayal kırıklığının arttığı ifade edildi. Trump’a yakın iki üst düzey ismin kapalı kapılar ardında, Trump’ın artık İsrail’i beklemeyeceğini ve Ortadoğu gündemini kendi başına ilerleteceğini söylediği aktarıldı. Trump’ın hangi somut adımları atacağı belirtilmemekle birlikte, Tel Aviv’in Trump’ın İsrail’i dışarıda bırakarak hareket ettiğinden şikayet ettiği bildirildi. Bu duruma örnek olarak, Washington yönetiminin Yemen’deki Husilerle imzaladığı ateşkes anlaşması gösterildi. Anlaşma İsrail’e haber verilmeden sonuçlandırıldı ve Tel Aviv tamamen devre dışı bırakıldı. Bu son gelişmeler, iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin geleceği konusunda yeni soru işaretleri doğururken, Trump’ın Ortadoğu politikasında İsrail’siz bir dönem başlattığı yorumlarına yol açtı. Kaynak: İsrail Ordu Radyosu, Israel Hayom, Arap basını Atilla Yesilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Abonelik koşulları için bize e-mail atın: [email protected] 🔑 Anahtar Kelimeler: Donald Trump, Binyamin Netanyahu, Trump Netanyahu krizi, ABD İsrail ilişkileri, Ortadoğu politikası, Trump İsrail bağları, Israel Hayom, Gazze savaşı, Trump Husi ateşkesi, Trump dış politikası 2025, Ron Dermer, ABD diplomasisi 🧠 Meta Açıklama: Donald Trump, Netanyahu ile bağlarını kopardı. Trump, İsrail Başbakanı'nı manipülasyonla suçlarken, Ortadoğu'da yeni adımlarını İsrail ile koordinasyon kurmadan atmaya hazırlanıyor. Devamında istersen bu haber için görsel önerisi de sunabilirim WS37. Hazır mısın?

  • Çin’in Yeni Teşvik Paketi Piyasaları Etkilemedi: Gözler ABD ile Ticaret Görüşmelerinde

    Çin hükümeti, ekonomiyi canlandırmak için yeni bir teşvik paketi açıklasa da, piyasalar bu adımlara sınırlı tepki verdi. Yatırımcıların odağı ABD ile yürütülen kritik ticaret görüşmelerine çevrildi.

  • Bakan Uraloğlu Açıkladı: Türkiye’nin Sosyal Medya Şampiyonu Belli Oldu

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, sosyal medya kullanımıyla ilgili dikkat çeken verileri kamuoyuyla paylaştı. We Are Social ve Meltwater tarafından hazırlanan Dijital 2025 Türkiye Raporunu değerlendiren Bakan Uraloğlu, Türkiye'de internet kullanıcı sayısının 77,3 milyona ulaştığını, sosyal medya kullanıcılarının sayısının ise son bir yılda %1,7 artarak 58,5 milyona yükseldiğini açıkladı.

  • Yazılı basına telif koruması gelebilir

    TBMM Dijital Mecralar Komisyonu, AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman başkanlığında, Google’ın algoritma değişiklikleri ve bunların Türkiye’deki medya kuruluşları üzerindeki etkilerini görüşmek üzere toplandı. Yayman, "“Haberin telif konusu haline getirilmesini ve kullanıma bağlı olarak medya kuruluşlarına ücret ödenmesini talep ediyoruz" ifadesini kullandı.

  • Çetin Ünsalan Yazdı: Enflasyon düşerse, alım gücü artar mı?

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda sunum yapan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, veriler meselesine değinmedi...

  • Selçuk Bayraktar’dan sonra bu kez Güler Sabancı’dan uyarı geldi!

    Geçtiğimiz süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı ve BAYKAR Yönetim Kurulu Selçuk Bayraktar'ın yüzünü ve sesini kullanan yapay zeka dolandırıcıları bu defa da Güler Sabancı'nın kişisel bilgilerini kullandı...

  • Türkiye’nin dev çay firması satılıyor!

    Türkiye'nin en büyük çay üreticilerinden Of Çay, 6 yıl aranın ardından yeniden satılıyor. Şirketi 2019 yılında satın alan Jacobs kahvelerinin sahibi ABD merkezli Jde Peet’s, Türkiye'deki çay operasyonlarını elden çıkaracağını açıkladı...

  • Hububat ihracatı ilk dört ayda 4,2 milyar dolar oldu

    Buğday unu, makarna, bitkisel yağlar, bisküvi ile şekerli ve kakaolu ürünler başta olmak üzere temel gıda ürünlerini kapsayan hububat, bakliyat,…

  • Turkcell, BOTAŞ Fiber Altyapı İhalesini Kazandı! 15 Yıllık Stratejik Anlaşma…

    Türkiye’nin lider teknoloji ve iletişim şirketi Turkcell’den, Türkiye’nin sabit internet bağlantısı için dev adım…

  • Bitcoin 6 haneli kulüpte! Ticaret umudu kriptoyu uçurdu

    ABD-Çin görüşmeleri piyasalara moral verdi. Uzun süredir beklenen ABD-Çin ticaret görüşmeleri nihayet masada. Taraflardan gelen olumlu mesajlar, yatırımcıların güvenini tazeledi.

  • Kerevitaş’ın sürdürülebilir ve karlı büyümesi 2025’in ilk çeyreğinde de devam etti

    Türkiye’de dondurulmuş gıda ve margarin pazarının lideri Kerevitaş’ın 2025’in ilk üç ayındaki konsolide cirosu 6,9 milyar TL olarak gerçekleşti...

  • VakıfBank’tan 2025 Yılına Güçlü Başlangıç…

    Türkiye ekonomisinin istikrarlı büyümesine liderlik eden VakıfBank, 2025 yılının ilk çeyreğini güçlü bir performansla tamamladı...

  • Mevduatta getiri patlaması! Bankada parası olanlar dikkat: Yüzde 60’ı geçti

    Faiz maratonu başladı. Bankalar yarışta. Merkez Bankası'nın faiz artışı sonrası bankalar, vadeli mevduat faizlerini %50’nin üzerine taşıdı. Bazı kurumlar, hoş geldin faizi ile yüzde 52’yi gördü.

Benzer Haberler