Sosyal Medya

Döviz

Prof. Hayri Kozanoğlu: Küresel borç krizinin eşiğinde

Enflasyona karşı faizlerin yükseltilmesi 80’lerin kötü hatıralarının canlanmasına neden oldu. Gelişmekte olan ülkelerin dış borç sorunlarına çözüm bulunmadığı takdirde yeni…

Prof. Hayri Kozanoğlu: Küresel borç krizinin eşiğinde

Enflasyona karşı faizlerin yükseltilmesi 80’lerin kötü hatıralarının canlanmasına neden oldu. Gelişmekte olan ülkelerin dış borç sorunlarına çözüm bulunmadığı takdirde yeni bir ‘kayıp dönem’ yaşanma olasılığı yüksek.

Dünya ekonomisinde başlıca gündem maddesi enflasyon. Özellikle ABD’de enflasyonun en son yüzde 9,1’e yükselmesi merkez bankalarının daha hızlı faiz artıracakları beklentisini güçlendirdi. Nitekim iki gün içerisinde Kanada, G.Kore, Yeni Zelanda, Filipinler, Singapur politika faizlerini yukarı çekerek parasal sıkılaşmaya gittiler. Zirve yapan enerji ve emtia fiyatları ardından enflasyona karşı mücadele için faizlerin yükseltilmesi 80’lerin kötü hatıralarının canlanmasına neden oldu.

80’lerin başında ABD’de politika faizinin yüzde 19’a kadar yükselmesi, genel olarak tüm dünyada faiz oranlarının çift hanelerde seyretmesi ekonomik durgunluğu tetiklemiş, gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) ciddi bir borç krizi baş göstermişti. O dönem petrol fiyatlarının yüksek seyri, petrol ihraç eden ülkelerin dolara boğulmasını getirmişti.

Özellikle Körfez monarşileri kendi güvenlikleri için bu dövizleri ülke dışında tutmayı, uluslararası bankalarda park etmeyi tercih etmişti. Bu döviz bolluğu GOÜ’lere düşük faizli sendikasyon kredilerinin pazarlanmasını teşvik etmişti. Faiz maliyetlerinin artışı, küresel durgunluğun egemen olması, başta Latin Amerika coğrafyası, birçok yoksul ülkeyi borç krizine sürüklemişti. IMF programları altında korkunç bir yoksuluk deneyimleyen Latin Amerika ülkelerinde 80’ler hala “kayıp on yıl” diye anılmaya devam ediyor.

KÜRESEL BORÇ REKORLARI KIRILIYOR

Bugün de enflasyonu önleme hedefinin öne çıkması sonucu küresel ekonomi durma noktasına gelirse, tekrar bir borç krizi yaşanabilir mi sorusu akla geliyor. Üstelik dünyada borçluluk düzeylerinin rekorlar kırdığı dönemde.

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) rakamlarına göre, küresel borç pandeminin en etkili döneminde, 2021’in ilk çeyreğinde GSYH’nin yüzde 366’sına ulaştı. Ardından hızlı ekonomik büyüme sayesinde bu oran bugün yüzde 352’ye gerilediyse de hala çok yüksek bir düzeyde bulunuyor.

Pandemi döneminde küresel borçlar GSYH’nin yüzde olarak 42 puan arttı. Gelişmiş ülkelerde hem hükümette, hem özel sektörde borçlulukta sıçrama gözlenirken; yükselen ülke tabir edilen GOÜ’lerde özel sektör ağırlıklı bir borç artışı gözlendi (Hükümette 10,1, özel sektörde 21,6 puan). Çünkü Türkiye dâhil bazı GOÜ’ler bu dönemde bütçeden yurttaşlara nakit transferinde cimri davrandılar.

GSYH’nin yüzdesi olarak küresel borçların 104 puanı hükümet, 248 puanı özel sektör. Özel sektör borçları da hanehalkı 65, reel sektör şirketleri 102, finansal kuruluşlar 78 puan şeklinde dağılıyor. Kendi GSYH’lerinin yüzdesi olarak gelişmiş ülkelerin borcu 407, GOÜ’lerin 306 puan.

En yüksek borçluluk düzeyi yüzde 619 ile Japonya’da. ABD’nin GSYH’nin yüzde 359’u, Çin’in yüzde 334’ü borcu bulunuyor. Financial Times’dan Gillian Tett’e göre, Japonya’da hükümet kuruluşları karşılıklı borçlandıkları, ABD’de emlak fiyatları ve finansal varlıklardaki artışlar borçları dengelediği, Çin’de özel sektör borçlarının önemli kısmı hükümet desteğiyle gerçekleştiği için tablo o kadar korkutucu olmayabilir. (F.Times 15 Temmuz 2022).

GOÜ’lerin içinde GSYH’nin yüzdesi olarak Brezilya’nın yüzde 217, Hindistan’ın yüzde 176 borcu bulunuyor. Bu listede Türkiye yüzde 166 ile orta sıralarda yer alıyor. Göreceli düşük borçlular yüzde 95’le Meksika, yüzde 94’le Arjantin ve yüzde 89’la Endonezya. En büyük borç sıkıntısı yaşayan ülkenin Arjantin olduğu düşünülürse, tek başına borçluluk düzeyi üzerinden bir analizin eksik kalacağı anlaşılır.

kuresel-borc-krizinin-esiginde-1041650-1.

İLK KARAYA OTURAN SRİ LANKA OLDU

ABD’de faizlerin artış ivmesi kazanmasıyla dolar baş döndürücü bir tempoda değerlenmeye başladı. Hem dolar faizlerinin cazibesi, hem de küresel durgunluk korkusu yaşanırken güvenli liman arayışı dolara güç kazandırdı. Avro 2022 başından beri dolara karşı yüzde 12 değer kaybetti, avro/dolar paritesi eşitlendi.

Bu süreçte GOÜ’lerin borçlanma maliyetleri de hızla tırmanmaya başladı. IMF Başkanı Kristalina Georgieva’ya göre, yükselen ülkelerin üçte birinde döviz cinsinden tahvillerin faizleri çift hanelere ulaştı. Bu süreçte ilk kurban Sri Lanka oldu. Tabandan yükselen bir halk hareketiyle Başkan Rajapaksa alaşağı edilse de, yeni hükümeti IMF pazarlıkları bekliyor. Büyük olasılıkla halkın yaşamını daha zora sokacak kemer sıkma önlemleri devreye girecek.

Petrol fiyatlarının yükselmesi dış borç sorunu yaşayan Angola, Bahreyn ve Umman gibi ülkelere şimdilik rahat bir nefes aldırdı. Buna karşın Pakistan, Gana ve Mısır türü gıda ithalatçısı ülkeleri daha da zora soktu. Dünyanın en büyük buğday ithalatçısı Mısır hububat fiyatlarının keskin çıkışıyla açlık tehlikesine sürüklendi. Dünya Bankası’nın 500 milyon dolarlık kredisi haliyle yetersiz kaldı. Petrol zengini Körfez ülkeleri aç sırtlanlar gibi, Mısır’ın kamu varlıklarını ele geçirmek için çullandılar. Şu ana kadar 13 milyar dolar borç verdiler ve 10 milyar dolar da taahhütte bulundular. Sisi Hükümeti IMF ile de borç pazarlıklarını yürütüyor.

UNCTAD’IN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Böyle elverişsiz bir küresel ortamda dara düşmüş yoksul ülkelerin IMF kapısına dayanmalarının, kendi başlarına ağır koşullarla piyasadan borç bulmaya çalışmalarının sorunlarına çözüm olmayacağı açık. GOÜ’lerin dış borç sorunlarına kapsamlı bir uluslararası çözüm bulunmadığı takdirde 80’lere benzer bir “kayıp dönem” yaşanma olasılığı çok yüksek.

Mayıs 2022’de Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) ile Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyonu’nun (ECLAC) düzenlediği atölye çalışmasında uzmanların önerdiği 5 politika adımı GOÜ’lerin dış borç sorununa çözüm arayışında bir kalkış noktası olabilir:

1) IMF’nin Ağustos 2021’de serbest bıraktığı 650 milyar dolarlık özel çekme haklarının gelişmiş ülkelerin payına düşen kısmının da GOÜ’lerin kullanımına açılması.

2) Duruma endeksli (state-contingent) borç enstrümanlarının likiditeyi geliştirmek ve borç sürdürülebilirliğini sağlamak için kabul görmeye başlaması. Bu mekanizma ile borç servisleri büyümeye endeksleniyor veya beklenmedik durumlarda askıya alınabilecek hale getiriliyor.

3) Dış finansmanın üretken yatırımlara yönlendirilmesinin önünü açacak çok taraflı bir kredi değerlendirme kurumunun kurulması.

4) Güney ülkeleri kalkınma bankaları arasında işbirliğinin artırılması.

5) Araştırmaların yoğun sermaye girişlerinin sanayisizleşmeye yol açtığını göstermesi nedeniyle, bu akışların üretken yatırımlara ve yapısal dönüşümü destekleyecek şekilde düzenlenmesi.

TÜRKİYE’NİN BORÇ SORUNU

Türkiye’nin dış borç sorunları başlı başına bir yazının konusu olacak kadar derin. Yine de bazı önemli noktalara değinmekte yarar olabilir.

IIF’nin rakamlarına göre Türkiye’nin borçları GSYH’sinin yüzde 166’sı düzeyinde. Hükümet borçları yüzde 44 ile GOÜ’ler ortalamasının biraz altında. Yüzde 122 düzeyindeki özel sektör borçları ise yüzde 14 hanehalkı, yüzde 74 reel sektör ve yüzde 34 finans kesimi olarak dağılıyor.

Uygulanan tutarsız ekonomi politikaları sonucu Türkiye’nin 5 yıllık temerrüt takası (CDS) primi 908 puana kadar yükseldi. ABD’nin 5 yıllık hazine kâğıtlarının borçlanma maliyeti ise yüzde 3,03. Buradan Türkiye’nin ancak yüzde 12,11 gibi bir faiz oranıyla borçlanacağı sonucu çıkıyor ki, bu katlanılamaz bir oran. Dış borçların 451,2 milyar dolar olduğunu düşünürsek, mevcut bakiyenin bu oranla yenilenmesi yıllık 55 milyar dolar civarında bir dış borç faiz ödemesi getirir ki, bu tek başına ödemeler dengesini tahrip eder, gelecek kuşakların sırtına katlanılamaz bir yük bindirir.

Türkiye’nin 5 yıllık euro tahvillerinin en son faiz oranı yüzde 11,66, hesapladığımızın yüzde 12,11’in az altında. Bu fark da, son düzenlemelerin bankaları bilançolarında bu varlıkları tutmaya yönlendirmesi ile tahvillerin fiyatının suni biçimde artırılmasının sonucu.

Yazının tamamı burada.

BAKMADAN GEÇME

  • Döner fiyatını da valilik belirliyor!

    Erzincan’da et dönerin 100 gramlık porsiyonunun 320 TL’ye satılması kamuoyunda büyük tepki topladı. Valilik devreye girdi, fiyat 290 TL’ye indirildi.

  • Kızılay’ın cirosu 9,7 Milyar TL’ye ulaştı: Yardım kurumu mu, holding mi?

    Çadır satışıyla eleştirilen Kızılay, ticari faaliyetlerini artırarak 2024’te 9,7 milyar TL ciroya ulaştı. Müteahhitlikten içeceğe kadar 14 farklı şirketle faaliyet gösteren kurumun şeffaflık konusunda da geri adım attığı dikkat çekti.

  • Bill Gates servetinin %99’unu bağışlıyor: “Zengin ölmeyeceğim!”

    Microsoft’un kurucusu Bill Gates, servetinin %99’unu önümüzdeki 20 yıl içinde bağışlamayı planladığını açıkladı. Gates Vakfı 2045’te faaliyetlerini sonlandıracak.

  • Sanayi üretiminde bahar canlanması!

    Mart ayında sanayi üretimi hem aylık hem yıllık bazda artış gösterdi. Madencilik ve imalat sanayi yükselişe geçerken, enerji üretiminde düşüş yaşandı.

  • Enerjisa Üretim’den 2.5 milyar dolarlık yenilenebilir enerji hamlesi

    Türkiye'nin en büyük özel elektrik üreticisi Enerjisa Üretim, 30. santralini devreye aldı. Uygar RES’in tamamlanmasıyla Türkiye’nin ikinci en büyük rüzgâr santrali devreye girecek. Şirket, 11 ülkeye hizmet verirken 2.5 milyar dolarlık dev yatırım planını sürdürüyor.

  • Özgür Özel: “19 Mart süreci Türkiye’yi paralize etti, KOBİ’ler iflasa sürüklendi”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Sanayi Odası ziyaretinin ardından yaptığı açıklamalarda 19 Mart sonrası yaşanan ekonomik gelişmelere sert tepki gösterdi: "Türkiye'yi ayakta tutan sağlam kolonlar nefes alamıyor."

  • Aracı Kurumlar Borsa için ne yorum yaptı?  Yükseliş sürebilir

    Genel bir değerlendirme yaptığımızda, son dönemde  sergilediği zayıf seyirle 9,000 bölgesine kadar savrulan  piyasada, dün itibarıyla bu kritik destekten yukarı yönde bir  toparlanma çabası daha başlamış durumda. Yaşanan  yükseliş hareketinin, son dönemkilerden farklı olarak, daha  homojen bir şekilde farklı sektör endekslerine yansımış  olmasını, hareketin devamı açısından cesaret verici olarak  görüyoruz.

  • Dövize kaçış bitti, TCMB rezervleri yükselişe geçti

    2 Mayıs haftasında swap hariç net rezervlerde 2,9 milyar $’lık azalış, yurtdışı yerleşiklerin 1,2 milyar $’lık DİBS satışı ve DTH’lardaki 825 milyon $ azalış öne çıkıyor. Ayrıca, TCMB Analitik Bilanço verilerine göre, swap hariç rezervlerde 7 Mayıs itibariyle 4,2 milyar $’lık artış olduğunu hesaplıyoruz. Haftalık hareketleri şöyle sıralayabiliriz:

  • SABAH Analizi: Ticaret umudu: Risk iştahı arttı, Bitcoin kükredi, dolar toparladı!

    ABD-İngiltere ticaret antlaşması piyasalar moral verdi. Bitcoin, dolar ralliye geçti

  • Trump, Netanyahu ile Bağlarını Kesti: Ortadoğu’da İsrail Olmadan Adım Atacak

    Eski ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bağlarını kopardı. Trump’ın Netanyahu’yu manipülasyonla suçladığı ve Ortadoğu stratejisini İsrail hükümetinden bağımsız yürüteceği bildirildi. 📌 Haber Metni: İsrail Ordu Radyosu’nun haberine göre, ABD eski Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ilişkilerini sonlandırma kararı aldı. Nedeni ise Netanyahu’nun Trump’ı yönlendirmeye çalıştığına dair oluşan güçlü şüpheler. Habere göre Trump’ın yakın çevresi, İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’e Trump’ın artık Netanyahu ile Ortadoğu politikalarında koordinasyon kurmayacağını bildirdi. Dermer’e aktarılan mesajda, Trump’ın en çok nefret ettiği şeyin “manipüle edilmek” olduğu vurgulandı. Bir İsrailli yetkili, Dermer’in Cumhuriyetçi çevrelerde alışılmış “kibirli” tutumunun bu gerginliği gidermeye yetmediğini belirtti. Bu gelişme, Israel Hayom gazetesinin Trump’ın Netanyahu’dan “hayal kırıklığına uğradığını” ve artık Ortadoğu’daki adımlarını İsrail’in onayını beklemeden atacağını yazmasının hemen ardından geldi. Trump, 20 Ocak 2025’te başkanlık görevine yeniden başladığından bu yana Netanyahu hükümetine geniş çaplı ve koşulsuz destek vermişti. Bu destek, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de yürütülen ve birçok çevre tarafından “soykırım” olarak tanımlanan askeri operasyonlara rağmen sürdü. Ancak Israel Hayom’un isimsiz kaynaklara dayandırdığı haberde, iki liderin kişisel ilişkilerinin giderek soğuduğu ve karşılıklı hayal kırıklığının arttığı ifade edildi. Trump’a yakın iki üst düzey ismin kapalı kapılar ardında, Trump’ın artık İsrail’i beklemeyeceğini ve Ortadoğu gündemini kendi başına ilerleteceğini söylediği aktarıldı. Trump’ın hangi somut adımları atacağı belirtilmemekle birlikte, Tel Aviv’in Trump’ın İsrail’i dışarıda bırakarak hareket ettiğinden şikayet ettiği bildirildi. Bu duruma örnek olarak, Washington yönetiminin Yemen’deki Husilerle imzaladığı ateşkes anlaşması gösterildi. Anlaşma İsrail’e haber verilmeden sonuçlandırıldı ve Tel Aviv tamamen devre dışı bırakıldı. Bu son gelişmeler, iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin geleceği konusunda yeni soru işaretleri doğururken, Trump’ın Ortadoğu politikasında İsrail’siz bir dönem başlattığı yorumlarına yol açtı. Kaynak: İsrail Ordu Radyosu, Israel Hayom, Arap basını Atilla Yesilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Abonelik koşulları için bize e-mail atın: [email protected] 🔑 Anahtar Kelimeler: Donald Trump, Binyamin Netanyahu, Trump Netanyahu krizi, ABD İsrail ilişkileri, Ortadoğu politikası, Trump İsrail bağları, Israel Hayom, Gazze savaşı, Trump Husi ateşkesi, Trump dış politikası 2025, Ron Dermer, ABD diplomasisi 🧠 Meta Açıklama: Donald Trump, Netanyahu ile bağlarını kopardı. Trump, İsrail Başbakanı'nı manipülasyonla suçlarken, Ortadoğu'da yeni adımlarını İsrail ile koordinasyon kurmadan atmaya hazırlanıyor. Devamında istersen bu haber için görsel önerisi de sunabilirim WS37. Hazır mısın?

  • Çin’in Yeni Teşvik Paketi Piyasaları Etkilemedi: Gözler ABD ile Ticaret Görüşmelerinde

    Çin hükümeti, ekonomiyi canlandırmak için yeni bir teşvik paketi açıklasa da, piyasalar bu adımlara sınırlı tepki verdi. Yatırımcıların odağı ABD ile yürütülen kritik ticaret görüşmelerine çevrildi.

  • Bakan Uraloğlu Açıkladı: Türkiye’nin Sosyal Medya Şampiyonu Belli Oldu

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, sosyal medya kullanımıyla ilgili dikkat çeken verileri kamuoyuyla paylaştı. We Are Social ve Meltwater tarafından hazırlanan Dijital 2025 Türkiye Raporunu değerlendiren Bakan Uraloğlu, Türkiye'de internet kullanıcı sayısının 77,3 milyona ulaştığını, sosyal medya kullanıcılarının sayısının ise son bir yılda %1,7 artarak 58,5 milyona yükseldiğini açıkladı.

  • Yazılı basına telif koruması gelebilir

    TBMM Dijital Mecralar Komisyonu, AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman başkanlığında, Google’ın algoritma değişiklikleri ve bunların Türkiye’deki medya kuruluşları üzerindeki etkilerini görüşmek üzere toplandı. Yayman, "“Haberin telif konusu haline getirilmesini ve kullanıma bağlı olarak medya kuruluşlarına ücret ödenmesini talep ediyoruz" ifadesini kullandı.

Benzer Haberler