Sosyal Medya

Borsa

Analiz: “1994’müş” gibi çek!

Son iki Para Kurulu toplantısı neticesinde önce 100, ardından 200 baz puan faiz indirildi. Çoktan dolara yatırım yapan “faiz lobisi”…

Analiz: “1994’müş” gibi çek!

Son iki Para Kurulu toplantısı neticesinde önce 100, ardından 200 baz puan faiz indirildi. Çoktan dolara yatırım yapan “faiz lobisi” bunu ağlayarak günlüklerine yazıyorlardır muhtemelen. (!) Lakin düşürülen faiz “mevduat” faizi. Yani vatandaşın birikim yapmak için açtıkları hesaplardaki faizler düşüyor. Hazinenin borçlanma faizi, faiz kararı alınan 21 Ekim’den önce merkez bankasının faizlerinin 2 puan altındaydı, %17. Ancak şimdi 4 puan üzerinde, %20. Hazinenin üstünden yük kalksın diye indirilen faiz hazineye daha fazla yük getiriyor. O da yetmiyor dolar yükseliyor, dolayısıyla enflasyon artıyor. (neden diye sormayın J)

 

Yapılan son cumhurbaşkanlığı seçiminden beri dolar %106 arttı. Sistem değişikliği öncesi “verin yetkiyi görün etkiyi” propagandası yapan siyasal iktidar, her geçen gün krizin eşiğine gelmemizi engelleyemedi. 21 Ekim’de faiz düşürüldükten sonra dolar anında %2,15 arttı. Sırf bu artış enflasyonu %0,6 arttırıyor.

 

Bu devirde kimsenin kimseye güveni kalmadı

Tüketici güven endeksi son 12 yılın en düşük seviyesine geldi. 2009’dan beri böylesi görülmedi. Zaten 2006’dan beri güven hep eksideydi. 200 üzerinden puanlama yapılan güven endeksinde 100’ün üzeri pozitif güveni temsil ediyor. Örneğin güven 80’den 90’a çıktığında güven artmış olmuyor. Güvensizlik azalıyor.

 

 

Çin’den ucuz işgücü

 

Mayısta yazdığım bir yazıda “Türkiye ucuz işgücü ile Avrupa’nın Çin’i mi olmaya çalışıyor?” sorusu üzerinde durmuştum. O gün asgari ücret yaklaşık 339 dolarken, Şangay’da 396 dolardı. Bugün ise 300 doların altına düştük. 25 Ekim’deki kurlara göre; Artık Avrupa’daki en ucuz işgücü ve nüfusa oranla en çok asgari ücretle çalışan sayısı Türkiye’ye ait. Bir önceki Ekonomi Bakanı Berat Albayrak’ın gündeme taşıdığı “rekabetçi kur” ile ihracat artacak, cari açığımız düşecek söylemi de karşılık bulmuyor.

 

11 sene hazine müsteşarlığı yapan İbrahim Çanakçı daha önce yüksek kur, yüksek ihracat yanılgısını anlatmıştı:

 

“Türk lirasını itibarsızlaştırırsak ihracatımızı patlar, büyüme ivmesi yakalarız yanılgısına kapılıyorlar. Çünkü kur arttığında girdi maliyetlerimiz de artıyor, rekabet gücü kazanamıyorsunuz. Bizim ihracatçımız için önemli şey öngörülebilirlik ve istikrardır”..

2003-2015 arası kur %3.3 arttı. Aynı dönemde ihracat ise %15.  2018-2021 arasında ise kur %21 artarken ihracat sadece %4,6 arttı. Dolayısıyla değersiz para birimi yüksek ihracat demek değil.

Yukarıda  Hakan Kara Hoca’nın derlediği grafikte Türkiye İhracatının Dünya ihracatı payını görebilirsiniz. 2005’ten bugüne bu eğilim genel olarak aynı seviyede.

 

 

En büyük ihracatçılarımızdan Avrupa Birliği’nin Türkiye ihracatındaki payı 2018’den beri düşüyor. AB, yanı başında Türkiye varken niye hala Çin’e gidiyor. Aşağıdaki grafikte görülüyor.

 

Montumun cebinde yok kuruş

 

AK Partili Vedat Demiröz ‘Ekonomimiz çok mu kötü? Allah aşkına, Türkiye’de son 20 senede her eve bakın ya bir otomobil ya da 2 otomobilimiz var. Her evde 2-3 telefon var” çıkışını yaptı.

 

Bakalım doğru mu?

 

Aşırı yoksulluk: Dünya Bankası tanımına göre günlük 1.9 dolar altı alanlar aşırı yoksul sayılıyor. Türkiye 2020’de uzun süre 0 olarak tuttuğu bu rakam %0,4 oldu.

 

Mutlak yoksulluk: Kişi başı günlük 5.5 dolar altı kazananlar aşırı yoksul sayılıyor. Son iki yılda 3,2 milyon kişi bu sınıfa dahil oldu ve toplam sayı 10 milyonu geçti. 2012’den beri en düşük seviyedeyiz. Aşağıdaki grafik gösteriyor.

 

Hep dış mihraklardan örnek vermeyelim. TÜİK’in 9 girdi ile sunduğu maddi yoksunluk oranı (çamaşır makinesi, renkli TV, telefon, otomobil, beklenmedik harcamalar, evden uzakta bir hafta tatil, konut ödemesi, iki günde bir et, tavuk veya balık içeren yemek ve ısınma ihtiyaçları.) da artıyor. Bugünkü değeri %27,4.

 

Her 4 kişiden biri (hatta biraz daha fazlası) yukarıda sıraladığım kalemleri hayatına sokamıyor.

 

Tarih tekerrürden ibaret mi?

 

Bugünü analiz etmek için geçmişi anlamalı derler. Dilerseniz geçmişe birlikte ışık tutalım.

1994 yılında Başbakan Tansu Çiller’in iç borcu dışardan borçlanarak kapatma ve faizi düşük tutma ısrarı kuru 4 ay içinde %100 arttırdı. Kontrolü kaybeden ekonomi yönetimi sonrasında faizlerin %400’e çıkmasını da engelleyemedi. Cari açık rekor kırdı.

 

Kara Çarşamba olarak adlandırılan bu krizin sonunda %13,6 devalüasyon yapıldı. İşin enteresan kısmı o günün sabahında merkez bankası piyasaya 185 milyon dolar döviz saldı. Hükümet bile bile yerel paranın değerini düşürürken merkez bankası doları düşürmeye çalıştı. Bu koordinasyon eksikliği MB Başkanının istifasını getirdi. Günümüzde olduğu gibi tartışmalar alevlendi. Bu istifanın perde arkasında dönemin Meclis Başkanı Cindoruk’un payı olduğu konuşuldu.

 

Kronik yüksek enflasyon

 

1994 yılında kronik yüksek enflasyon vardı. Yani fiyatlar haftalık hatta günlük olarak değişiyordu. Günümüzde de bu örnekler mevcut. Benzin 2 günde 2 defa zamlandı.

 

 

Kara Çarşamba sonrası Döviz kurunu 32.Gün bu şekilde gösterdi:

 

5 Nisan kararları sonrası 38 bin sınırına gelen dolar kuru tedirginlik yaratıyordu. Hükümet daha ucuza borçlanmak için faizleri düşürmek istedi. Tıpkı günümüzde olduğu gibi parası olanlar güven problemi yaşadığı için hükümete borç vermiyordu. İhaleler iptal oldu, ülke krize sürüklendi. Böylelikle iş dünyası açık bir dille ekonomi politikalarına karşı olduklarını dile getirmişlerdi.

 

Günümüzde de benzer durumla karşı karşıyayız. İş dünyasının paydaşları faiz kararından ötürü derin endişe duyduklarını farklı şekillerde dile getirdiler.

 

İlk tepki İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’dan geldi: Merkez Bankası, bugünkü kararıyla enflasyonu önemsemediğini ve dikkate almadığını ortaya koydu.”

 

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Reel sektör tedirgin.”

 

TÜSİAD Başkanı Kaslowski:Üzülerek söylemeliyim ki yaptığımız tercihler sonucunda, enflasyon görünümünün daha da bozulduğunu ve TL’nin bugün de yine değer kaybetmeye devam ettiğini görüyoruz. Tahvil faizleri ve ülke risk priminin yükseldiği bir dönemdeyiz. Reel kesim olarak birinci ihtiyacımız öngörülebilirliktir. Öngörülebilirliği ve güveni artırmadığımız müddetçe ne ülke risk primini düşürebilir ne reel kesimin maliyetlerini azaltabilir ne de üretimi destekleyebiliriz.”

 

İTO Başkanı Avdagiç TCMB’nin 200 baz puanlık faiz indirim kararı, yatırım ve ticaret yapmak isteyenleri ferahlatma önceliğini ortaya koyuyor. Bununla birlikte fiyat istikrarı, faiz ve döviz arasındaki hassas ilişkilerin gözetilmesi, iş dünyası için önem arz ediyor.”

 

 

1994’ten ayrışan nokta

 

Ekonomide güven gereklidir. IMF, Çiller’e olan güven probleminden dolayı “önce tedbirleri alın sonra anlaşma imzalayalım” demişti. Bugün kurumlara güven 1994 ve 1999 yıllarına göre daha zayıftır. Mali Eylem Görev Gücü (FATF), kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede eksikleri olduğu için Türkiye’nin daha sıkı izlenmesini gerektiren gri listeye alındığını duyurdu. Listede Yemen, Fas ve Suriye gibi ülkeler var. Güven verecek yeni kurum ve yapılanmalara ihtiyaç hiç bu kadar acil olmamıştı.

 

Borsa nasıl tepki verdi?

 

Normalde borsa ekonomik yönetime olan güven ile doğru oranda etkileniyor. Ancak 21 Ekim’deki PPK kararında dolar artarken, borsa bu sefer düşmedi. Bu da iş dünyasının/yatırımcının borsa ve ekonomik yönetimini ayrıştırdığını gösteriyor. 1994 tıpkı bugün gibi ekonomik gerekçeye dayanmayan bir krizdi. Ancak biz bu dönemi o zaman olduğu kadar çabuk atlatacak mıyız? Hiç sanmıyorum.

 

FED Başkanının “enflasyon kalıcı olabilir” uyarısı dikkate alınmalı. Şayet, gelişmiş ülkelerin alacağı hasar çarpan etkisiyle Dünya konjonktürüne bu denli bağlı olan ülkelerin başını yakacak. Biz ise küresel tehlikeyi görmediğimiz gibi kendi işimizi zorlaştırıyoruz.

 

Baldız fetvasını tartışan kamuoyumuz varken daha ne kadar batabiliriz merak etmiyor değilim. 50 kuruşun basım maliyeti 66 kuruş olmuş mesela. O zaman 66 kuruş basalım. Bunu da mı ben söyleyeyim yani.

 

 

Yağız Kutay Işık

 

[email protected]

 

Twitter: @yagizkutayisik

 

 

FÖŞ uyardı:  Ekonomi Sert Şoklarla Nakavt Olmak Üzere!

 

Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Safan olsun…’

 

Dr. Murat Kubilay: En kötüsü geride kaldı mı?

BAKMADAN GEÇME

  • Geleceğimiz Tehlikede: Türkiye’de Çocuk Suçluluğu Rekor Seviyede Arttı

    Ekonomik sıkıntılar çocukları en çok etkileyen alanlardan biri olmaya devam ediyor. Eğitimden ve çalışma yaşamından uzak kalan çocuklar, kolay para vaatleriyle yeni nesil mafya çetelerinin hedefi haline geliyor ve bu da onları suça yönlendiriyor. Son 9 yılda çocuk suçluların sayısında yüzde 51’lik bir artış görüldü; 2024’te 14-17 yaş grubundaki 202 bin çocuk suça karıştı. TÜİK verilerine göre, 2023’te 179 bin, 2024’te ise 202 bin 785 çocuk suça bulaştı. Bu veriler, bir önceki yıla göre yüzde 13.9, dokuz yıllık dönemde ise yüzde 51.5’lik bir artışı gösteriyor.

  • TCMB Başkanı Karahan, TBB Yönetimiyle Makroekonomik Görünümü Görüştü

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Sayın Fatih Karahan, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar ve TBB Yönetim Kurulu üyeleriyle bir araya geldi.

  • GİB, Vergi Borcu Listesi Yayınlandı: Borcu 4 Milyar TL’yi Aşan Can Holding İlk Sırada

    Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), Eylül ayında Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğe istinaden illerde 50 milyon TL’nin üzerindeki vergi borçlarını içeren listeleri paylaşmaya başladı. Listede dikkat çeken isimler arasında Uzan Ailesi, Çiftlik Bank vurgunu ile tanınan “Tosuncuk” lakaplı Mehmet Aydın ve TMSF tarafından el konulan Can Holding yer aldı.

  • Konutta umutlar başka bahara: Satışlar yavaşladı, reel fiyatlar yerinde sayıyor

    2025’e faiz indirimleriyle güçlü başlayan konut sektörü, yılın son çeyreğinde belirgin bir ivme kaybı yaşadı. Kasım itibarıyla konut fiyatları nominal olarak yükselmeye devam etse de reel artış neredeyse sıfırlandı. Satışlar ekim ve kasım aylarında düşüşe geçerken, yüksek kredi faizleri ve belirsizlikler hem oturum amaçlı alıcıyı hem de yatırımcıyı beklemeye itti. Sektörde canlanmaya dair beklentiler büyük ölçüde 2026 yılına ötelenmiş durumda.

  • İngiltere Enflasyonu Beklentilerin Altında: Faiz İndirimi İhtimali Artıyor

    İngiltere’de Kasım ayında yıllık enflasyon, piyasa beklentilerinin altında kalarak yüzde 3,2 seviyesinde gerçekleşti. Bu rakam, ekonomistlerin yüzde 3,5, İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) ise yüzde 3,4 tahminlerinin altında kaldı ve ülke genelinde enflasyon sekiz ayın en düşük seviyesine geriledi. Beklenenden hızlı düşüş, BoE’ye faiz indirimi için potansiyel bir alan sundu.

  • TCMB Tarafından Faaliyet İzni İptal Edilmişti: Mahkeme, Papara Lehine Yürütmeyi Durdurma Kararı Verdi

    TCMB tarafından faaliyet izni iptal edilen Papara hakkında mahkemeden yeni bir karar çıktı. Papara’nın, söz konusu iptal kararına karşı açtığı yürütmenin durdurulması talepli davada mahkeme, şirket lehine karar verdi.

  • TÜİK: Kasım 2025’te Taşıt Kayıtları Aylık Arttı, Yıllık Geriledi

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Motorlu Kara Taşıtları Kasım 2025 istatistiklerini yayımladı. Buna göre Kasım ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre artış gösterirken, geçen yılın aynı ayına kıyasla düşüş kaydetti. Otomobil ve kamyonet kayıtlarında yükseliş öne çıkarken, motosiklet ve traktörde belirgin bir gerileme yaşandı. Elektrikli ve hibrit araçların payındaki artış ise devam etti.

  • GÜNÜN Stratejisi: Zayıf dolar, düşen petrol, Türkiye için destekleyici zemin

    Küresel piyasalarda zayıf dolar teması korunurken, petrol fiyatları son yılların en düşük seviyelerine gerileyerek enerji ithalatçısı ülkeler için önemli bir rahatlama alanı yarattı. ABD’de açıklanan istihdam verileri resesyon korkularını artırmazken, Fed’in “bekle-gör” duruşu korunuyor. Düşen enerji maliyetleri, güçlü rezerv pozisyonu ve iyileşen risk algısıyla birlikte Türkiye varlıkları için olumlu zemin güçleniyor. TL ve TL cinsi varlıklar açısından pozitif görünüm korunuyor.

  • Piyasaların Gündemi: BoJ’da Faiz Artışı Beklentisi Güçleniyor, Piyasalar Ueda’nın Açıklamalarına Odaklandı

    ING Global’in değerlendirmesine göre, piyasalarda Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) bu hafta yapması beklenen 25 baz puanlık faiz artışı büyük ölçüde fiyatlanmış durumda. Bu nedenle yatırımcıların asıl odağı, BoJ Başkanı Kazuo Ueda’nın basın toplantısında vereceği mesajlara çevrilmiş bulunuyor. Raporda, piyasa faizlerindeki yükselişe dair hassasiyetler nedeniyle Ueda’dan belirgin biçimde şahin bir duruş beklenmediği vurgulanıyor.

  • Günün Başlıkları: Piyasalar Yoğun Veri Gündemiyle ABD Verilerine Odaklandı

    Yurt içinde veri akışı görece sakin seyrederken, küresel piyasalarda gözler ABD perakende satışlar verisi ve tahvil ihalelerine çevrildi. Gün boyunca Avrupa ve ABD’den gelecek enflasyon, güven endeksleri ve merkez bankası yetkililerinin açıklamaları fiyatlamalar üzerinde belirleyici olacak.

  • Bitwise’tan çarpıcı kripto tahminleri: 2026’yı şekillendirebilecek 10 öngörü

    Varlık yönetim şirketi Bitwise, 2026’ya ilişkin yayımladığı kapsamlı raporda kripto piyasalarının yeni bir döneme girdiğini savunuyor. Bitcoin’in fiyat dinamiklerinden ETF’lerin rolüne, düzenleyici çerçeveden kurumsal benimsemeye kadar uzanan 10 iddialı tahmin; kriptonun artık spekülatif bir alan olmaktan çıkıp ana akım finansın kalıcı bir parçası haline geldiğine işaret ediyor.

  • 2026’ya geri sayım: Portföy dağılımı, sektör tercihleri ve euro/dolar beklentisi

    2026’ya yaklaşırken yatırımcıların odağında portföy dağılımı, hangi varlık sınıflarının öne çıkacağı ve küresel–yerel risklerin stratejileri nasıl şekillendireceği yer alıyor. Trump’ın nadir elementler üzerinden başlattığı yeni emtia rekabeti, faiz indirim süreci ve jeopolitik belirsizlikler; emtia, tahvil ve hisse senedi dengesi açısından belirleyici olacak.

  • Bunun adı başarısızlık! Emeklinin trajedisi, Eğitim sorunu & fahiş kiralar| Kerim Rota & Ömer Gencal

    Mesele Ekonomi kanalında yayınlanan "Pusula" programının bu bölümünde ekonomistler Kerim Rota ve Ömer Gencal, Türkiye'nin derinleşen sosyal ve ekonomik krizlerini ele alıyor. Program, Kerim Rota'nın CHP Cumhurbaşkanlığı aday ofisinde "Gölge Hazine ve Maliye Bakanı" olarak görev alacağını ve bu nedenle programdan ayrılacağını duyurmasıyla özel bir önem taşıyor.

Benzer Haberler