Borsa
2026 Strateji: CDS ve Enflasyondaki Gerileme Tahvil ve Borsa İçin Elverişli Zemin Oluşturuyor
Türkiye, 2026 yılına belirgin şekilde gerileyen ülke risk primi (CDS), güçlü portföy girişleri ve Türk lirasında kontrollü reel değerlenmeyi esas alan bir dezenflasyon politikasıyla giriyor. CDS primlerindeki sert düşüşe rağmen tahvil faizlerinin henüz bu iyileşmeyi tam olarak yansıtmamış olması, hem devlet tahvilleri hem de hisse senedi piyasası açısından önemli bir yeniden fiyatlama potansiyeline işaret ediyor.
Özet:
Türkiye, 2026 yılına belirgin şekilde gerileyen ülke risk primi (CDS), güçlü portföy girişleri ve Türk lirasında kontrollü reel değerlenmeyi esas alan bir dezenflasyon politikasıyla giriyor. CDS primlerindeki sert düşüşe rağmen tahvil faizlerinin henüz bu iyileşmeyi tam olarak yansıtmamış olması, hem devlet tahvilleri hem de hisse senedi piyasası açısından önemli bir yeniden fiyatlama potansiyeline işaret ediyor.
Risk Priminde Sert Düşüş, Tahvil Faizleri Geride
2026’ya girerken Türkiye’nin makro-finansal görünümünü şekillendiren ana unsurlar; düşen CDS primleri, güçlü carry trade ve portföy girişleri ile dezenflasyon sürecine odaklanan para politikası çerçevesi olarak öne çıkıyor. Dezenflasyon süreci devam etmekle birlikte, iç talep ve beklenti kanalının sınırlı katkısı nedeniyle bu sürecin hızı başlangıçta öngörülenden daha yavaş ilerliyor. Bu nedenle enflasyonla mücadelede yük büyük ölçüde döviz kuru kanalı üzerinden taşınıyor.
Bu arka planda, CDS primlerindeki hızlı gerilemenin yurt içi tahvil faizlerine henüz tam olarak yansımadığı görülüyor. Bu ayrışma, devlet iç borçlanma senetlerinde (DİBS) anlamlı bir aşağı yönlü alan olduğunu düşündürürken, bankacılık sektörü ve genel finansal varlıklar için de olumlu bir zemin oluşturuyor.
Küresel Ortam Türkiye’yi Destekliyor
Küresel risk iştahı, gelişmiş ülkelerde faiz indirim beklentileri ve zayıflayan ABD doları sayesinde güçlü seyrini koruyor. Türkiye bu ortamdan görece daha olumlu ayrışıyor. Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi 210 baz puanın altına gerileyerek 2018 öncesi seviyelere yaklaşmış durumda. Türkiye ile gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) arasındaki CDS farkının daralması, ülke risk algısında belirgin bir iyileşmeye işaret ediyor.
Buna karşın, özellikle uzun vadeli devlet tahvilleri bu iyileşen risk görünümünü henüz tam anlamıyla fiyatlamış değil.
Portföy Girişleri ve Yabancı Payı Hâlâ Düşük
İyileşen risk algısının temel aktarım kanalı portföy girişleri olmaya devam ediyor. Mart–Mayıs dönemindeki geçici çıkışların ardından carry trade pozisyonları hızla toparlandı ve toplam büyüklüğün 50 milyar doların üzerine çıktığı tahmin ediliyor. Nisan 2024’ten bu yana net portföy girişleri ise 80 milyar doları aşmış durumda.
Buna rağmen DİBS piyasasında yabancı yatırımcı payı hâlâ tarihsel ortalamaların oldukça altında. 2013’te yaklaşık 70 milyar dolar ile toplam stokun %30’una ulaşan yabancı payı, 2021–2023 döneminde 1 milyar doların altına kadar gerilemişti. 2024 sonrası toparlanmayla birlikte yabancı payı %7 seviyesine yükselse de, bu oran mevcut CDS seviyeleriyle uyumlu olmaktan uzak. Bu fark, 2026 yatırım temasının temelini oluşturuyor.
Devlet Tahvilleri: Faizlerde Aşağı Yönlü Alan Geniş
Risk primlerindeki düşüşe rağmen uzun vadeli tahvil faizleri yüksek seviyelerini koruyor. Kısa vadeli faizler 2025 başından bu yana belirgin şekilde gerilerken, getiri eğrisinin uzun tarafında sınırlı bir düzeltme gözleniyor.
2026 yılında DİBS piyasasına yabancı girişlerinin 2024’e benzer şekilde yaklaşık 16 milyar dolar seviyesine ulaşması bekleniyor. Bu senaryoda, halen %30 civarında olan 10 yıllık tahvil faizlerinin %25–26 bandına gerilemesi mümkün görünüyor. Bu hareket, iyileşen risk göstergeleriyle uyumlu, gecikmeli ancak rasyonel bir yeniden fiyatlama anlamına geliyor.
Kur ve Enflasyon: TL’de Reel Değerlenme Stratejisi
TCMB’nin dezenflasyon stratejisi büyük ölçüde Türk lirasında reel değerlenmeye dayanıyor. 2025’in son çeyreğinde nominal değer kaybının yavaşlamasıyla birlikte, kur istikrarı çekirdek mal enflasyonunun kontrolünde kritik rol oynuyor.
2026 için baz senaryoda:
-
USD/TL (2026 sonu): 52,5
-
TÜFE (2026 sonu): %24,5
-
Ortalama TÜFE (2026): ~%27
Kurun daha yavaş değer kaybetmesi enflasyonu hedeflere yaklaştırabilir; ancak kalıcı reel değerlenme özellikle emek yoğun sektörler açısından dış rekabet gücü risklerini artırıyor. Bu nedenle mevcut politika bileşimi kısa vadede etkili, orta vadede ise zorlayıcı bir yapı sunuyor.
Para Politikası: Kademeli ve Temkinli İndirimler
TCMB’nin 2026 boyunca temkinli ve kademeli bir faiz indirim süreci yürütmesi bekleniyor. Toplantı başına 100–150 baz puanlık indirimlerle politika faizinin 2026 sonunda %30 seviyesine gerilemesi, toplamda yaklaşık 800 baz puanlık bir gevşemeye işaret ediyor. İndirimlerin önemli bölümünün yılın ilk yarısında tamamlanması öngörülüyor.
Makroihtiyati düzenlemeler nedeniyle mevduat faizlerinin politika faizinin üzerinde kalması, özellikle yılın ilk yarısında kredi koşullarına yansımanın sınırlı olmasına neden olabilir.
Büyüme: Tüketim Var, Sanayi Zayıf
Hizmetler ve inşaat büyümeyi desteklerken, sanayi üretimi geride kalıyor. Sıkı finansal koşullar, yüksek reel faizler, zayıf dış talep ve değerli reel kur sanayi tarafında toparlanmayı sınırlıyor. Bu nedenle GSYH büyümesinin 2025’te %3,7, 2026’da ise %3,5 civarında kalması bekleniyor.
Cari Açık ve Rezervler
Cari açığın 2025’te GSYH’nin %1,4’ü seviyesinden 2026’da %1,9’a doğru ılımlı biçimde genişlemesi öngörülüyor. Altın etkisi hariç tutulduğunda rezerv birikiminde yavaşlama dikkat çekiyor. Bu durum, portföy girişlerinin sürekliliğini daha da önemli hale getiriyor.
Borsa İstanbul: Faiz İndirimi Orta Vadede Destekleyici
BIST 100 Endeksi yılbaşından bu yana dolar bazında %4,4 gerilerken, TL bazında %10 yükseldi. Enflasyona göre bakıldığında reel getiri negatif kalmaya devam ediyor. Ancak şirket kârlılıklarında en kötü dönemin geride kaldığına dair güçlü işaretler bulunuyor.
2026’da bankacılık ve sanayi şirketlerinde net kâr büyümesinin %30, FAVÖK büyümesinin ise %16’ya yaklaşması bekleniyor. Orta vadede bankacılık, gıda perakendesi, sağlık, gıda, seçici taahhüt ve telekom sektörleri öne çıkıyor.
Sonuç: 2026’nın Ana Teması Yeniden Fiyatlama
Türkiye 2026’ya iyileşmiş risk primiyle giriyor. CDS’teki sert düşüşün tahvil faizlerine tam yansımamış olması, özellikle uzun vadeli tahviller ve bankacılık hisseleri için güçlü bir yeniden fiyatlama potansiyeline işaret ediyor. Faiz indirim sürecinin devamı, orta vadede Borsa İstanbul için de destekleyici bir zemin oluşturuyor.
Kaynak: Gedik Yatırım 2026 Strateji Raporu – Serkan Gönençler
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz?
Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir.
Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]
