Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Trump’ın Tek Başına Gümrük Vergisi Koyma Yetkisi Tartışması: Yüksek Mahkeme Kararı Ne Anlama Gelecek? (Bloomberg)

ABD’de gümrük vergileri tartışması yeniden alevlenirken meselenin merkezinde anayasal yetki dağılımı bulunmaktadır. Anayasa uyarınca vergiler ve gümrük tarifeleri koyma yetkisinin…

Trump’ın Tek Başına Gümrük Vergisi Koyma Yetkisi Tartışması: Yüksek Mahkeme Kararı Ne Anlama Gelecek? (Bloomberg)

ABD’de gümrük vergileri tartışması yeniden alevlenirken meselenin merkezinde anayasal yetki dağılımı bulunmaktadır. Anayasa uyarınca vergiler ve gümrük tarifeleri koyma yetkisinin Kongre’ye ait olduğu, dış ticaretin düzenlenmesi hakkının da yine yasama organında toplandığı bilinmektedir.

Bu çerçevede temel soru şudur: Başkan, Kongre onayı olmaksızın yaygın ve yüksek gümrük vergileri koyabilir mi? Tartışma, özellikle ulusal acil durum söylemleri eşliğinde yürütülen tarife uygulamalarının hukuki dayanağına odaklanmaktadır.

IEEPA’nın Sınırları: “Düzenlemek” Vergi Demek mi?

Hukuki çekişmenin odak noktası, Uluslararası Ekonomik Acil Durum Yetkileri Yasası (IEEPA) içinde yer alan “ithalatı veya ihracatı düzenlemek” ifadesidir. Eleştiriler, “düzenlemek” sözcüğünün gümrük vergisi veya vergi koymakla eşdeğer sayılamayacağını vurgulamaktadır. Zira IEEPA metninde “tarife” ya da “gümrük vergisi” gibi kavramların açık biçimde yer almaması, bu yetkinin Kongre’den başkana devredildiği iddiasını zayıflatmaktadır. Ayrıca, ABD Anayasası ihracat üzerinde tarife konmasını açıkça yasakladığından, aynı yasadaki “ithalat veya ihracatı düzenlemek” kalıbının ithalata vergi anlamı yüklenip ihracatta farklı okunması hukuken tutarsız bulunmaktadır. Bir ifadenin aynı hüküm içinde iki farklı anlama gelecek biçimde yorumlanması, mahkeme yorum ilkeleri açısından sorunlu görülmektedir.

Muhtemel Yargı Yolları ve Olası “Offramp” Senaryosu

Yüksek Mahkeme’nin önünde birkaç seçenek bulunmaktadır. İlk ihtimal, IEEPA’nın gümrük vergisi yetkisi içermediğine net biçimde hükmetmek ve başkanın bu kanuna dayanarak tarife uygulamasını reddetmektir. İkinci ihtimal, daha dar bir yol izleyerek “düzenlemek” ifadesinin bazı sınırlı hallerde tarifeyi kapsayabileceğine, ancak örneğin “ticaret açığı” gerekçesiyle dünya genelinde yaygın tarife uygulanamayacağına karar vermektir. Son olarak, usule ilişkin gerekçelerle dosyayı alt mahkemeye göndermek (yetki veya yargılama usulüne dair itirazları öne alarak) ve konuyu zamana yaymak da mümkündür. Yorumcular, Mahkeme’nin kurumsal temkinliliğini ve başkanın elinde mevcut diğer yetki kanallarını dikkate alarak, IEEPA’nın tarifeye dayanak olmadığı yönünde bir karara daha yakın durulduğunu belirtmektedir.

Karar Geriye Yürürse: İade ve İş Yükü

Eğer mahkeme, söz konusu tarifelerin baştan itibaren hukuka aykırı olduğuna hükmederse, ithalatçılardan tahsil edilen vergilerin iade edilmesi gerekecektir. Bu tutarın, belirli bir tarih aralığı baz alındığında yaklaşık 88–100 milyar dolar aralığında bir büyüklüğe ulaşabileceği ifade edilmektedir. İade mekanizması hukuken mevcuttur; ancak gümrük işlem dosyalarının kapanıp kapanmadığı gibi teknik detaylar süreci oldukça karmaşık ve zahmetli hale getirecektir. Yine de ilke açıktır: Hukuka aykırı tahsil edilen tarife veya vergiler iade edilmelidir ve bu iade, faiz yükümlülüğünü de beraberinde getirebilir.

Alternatif Yasal Yollar: 301, 201, 337 ve “122. Madde”

Başkanın elinde, IEEPA dışında da çeşitli ticaret yasaları bulunmaktadır. Örneğin 301. madde, haksız ticari uygulamalara karşı önlem; 201. madde, yerli sanayide ciddi zarar iddiasıyla koruma önlemleri; 337. madde ise fikri mülkiyet ihlalleri ve haksız rekabet durumlarına karşı yaptırımlar getirebilmektedir. Ayrıca “122. madde” olarak anılan bir düzenleme, ödemeler bilançosunda ciddi sorun veya döviz darboğazı ilanı halinde, tüm ülkeleri kapsayacak şekilde en fazla yüzde 15 oranında ve 150 günle sınırlı bir süre için genel tarife uygulamasına izin verebilmektedir. Ancak bu yetki hem oran hem de süre bakımından sıkı sınırlara tabidir ve Kongre yenilemediği sürece uzatılamamaktadır. Bu nedenle, IEEPA kapısı kapanırsa dahi, idarenin tarifeye dayalı politika araçları tamamen ortadan kalkmamakta; fakat daha dar, koşullu ve denetime açık bir çerçeveye oturmaktadır.

Ekonomik Etkiler: Fiyatlara ve Büyümeye Baskı

Ekonomi cephesinde, tarifelerin genel etkisi konusunda geniş bir uzlaşı oluşmaktadır: Gümrük vergileri, ithal ürünlerin maliyetlerini artırarak fiyatlara yukarı yönlü baskı yapar; tüketicinin satın alma gücünü azaltır; ekonomide yavaşlamaya yol açar ve para politikasının işini zorlaştırır. Bu nedenle tarifeler, çoğu ekonomiste göre “kendi kendine verilen bir arz şoku” gibi çalışır. Tarife gelirleri bütçeye nakit akışı sağlasa da, büyüme üzerindeki olumsuz etkiler ve faizlerin daha yüksek seyretmesine katkısı, bütçe açığı üzerinde beklenen iyileşmeyi gölgeleme potansiyeli taşır. Kısacası, kısa vadede elde edilen vergi geliri, toplam makroekonomik tabloya bakıldığında net bir kazanca dönüşmeyebilir.

“Acil Durum” Kriteri ve “Olağanüstü—Sıradışı” Eşiği

Hukuki tartışmayı tetikleyen unsurlardan biri de “ulusal acil durum” ilanlarıdır. Kanun dili çoğu zaman “olağanüstü” ve “sıradışı” koşullardan söz eder. Ancak dış ticaret açıkları veya cari dengedeki bozulmalar, ABD açısından son çeyrek yüzyılda farklı derecelerde tekrarlanan olgulardır. Ekonomik açıdan bakıldığında bütçe açığının azaltılması, ulusal tasarrufların artırılması gibi yapısal adımlar, bir “borçlanma aciliyetine” verilecek daha doğrudan ve etkili karşılıklar olarak görülür. Bu nedenle, ticaret açığına veya bütçe açığına tepki olarak geniş kapsamlı tarife uygulamasının “olağanüstü” bir tıbbi müdahale gibi paketlenmesi, ekonomik rasyonalite açısından ikna edici bulunmamaktadır.

Gelir Var, Fakat Yan Etkiler Daha Ağır Basabilir

Tarifeler, elbette hazineye gelir getirir. Ancak bu gelir, üretim maliyetlerini artırarak enflasyonist baskı yaratır ve talebi baskılar. Sonuçta ekonomi daha yavaş büyür, finansman koşulları sıkılaşır ve bütçe dengeleri beklenen ölçüde iyileşmeyebilir. Dolayısıyla, “tarifeler bütçeyi toparlıyor” ifadesi tek başına eksik bir resim sunar; zira aynı politikaların ekonomi genelinde tetiklediği yan etkiler, bütçe hedeflerini zayıflatabilir. Bu çerçevede, kamu açığını kalıcı biçimde azaltmanın yolu, daha ziyade mali disiplin ve tasarruf oranlarını artıracak politikalardan geçer.

Siyasi ve Kurumsal Denge: Kongre-İcra İlişkisi

Tüm bu tartışma, yalnızca teknik bir hukuk meselesi değil, aynı zamanda kurumsal yetkilerin sınırlarının korunmasıyla da ilgilidir. Vergi koyma ve dış ticareti düzenleme yetkisinin Kongre’de toplanmış olması, demokratik meşruiyet ve kuvvetler ayrılığının temel sacayaklarından biridir. Başkanın “geniş ve ucu açık” yorumlarla bu alanı tek taraflı biçimde genişletmesi, hem hukuki hem de kurumsal açıdan sorgulanmaktadır. Yüksek Mahkeme’nin yaklaşımı, önümüzdeki dönem yürütmenin ticaret politikası araçlarını nasıl ve ne ölçüde kullanabileceğini belirleyecek; aynı zamanda Kongre’nin rolünü güçlendiren veya daraltan bir emsal oluşturacaktır.

Sonuç: Karar, Sadece Hukuku Değil Cüzdanları da Etkileyecek

Verilecek karar, doğrudan hukuk tekniğiyle ilgili görünse de, etkileri sahada hissedilecektir. Gümrük vergileri fiyat etiketlerine, tüketici davranışlarına ve yatırım planlarına yansır. Mahkeme IEEPA’yı tarifeye dayanak saymazsa, mevcut uygulamalar geri sarabilir, iade süreçleri devreye girebilir ve idare, daha sınırlı yetkiler içeren alternatif yasal yollara yönelebilir. Tersi durumda ise kapsamlı tarifelerin sürmesi, enflasyon, büyüme ve bütçe dengesi üzerinde tartışmalı etkiler üretmeye devam edecektir. Bu sebeple, önümüzdeki karar yalnızca bir “madde yorumu” tartışması değil; aynı zamanda fiyatlardan faizlere, ithalatçılardan tüketicilere kadar geniş bir kesimi ilgilendiren bir dönüm noktası olarak görülmektedir.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler