Sosyal Medya

Genel

Finansal Okuryazarlık Artarsa Ekonomi Ne Kadar Büyür?

ABD merkezli Principal Financial Group için Centre for Economics and Business Research (CEBR) tarafından hazırlanan yeni bir rapor, finansal okuryazarlığın yalnızca bireylerin borç ödeme gücünü değil, aynı zamanda ülke ekonomisinin büyüme hızını da etkilediğini ortaya koydu.

Finansal Okuryazarlık Artarsa Ekonomi Ne Kadar Büyür?

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Yönetim Kurulu Üyesi Isabel Schnabel, geçtiğimiz bahar aylarında yaptığı bir konuşmada, finansal okuryazarlığın yalnızca bireysel refahı değil, aynı zamanda para politikasının etkinliğini de artırdığını söylemişti. Schnabel’e göre, vatandaşların faiz oranları, enflasyon ve yatırım kavramları hakkında daha bilinçli olmaları, merkez bankalarının aldığı kararların ekonomi üzerindeki etkisini güçlendiriyor.

“Finansal bilinç para politikasını güçlendirir”

Schnabel, Londra’daki Bayes Business School’da yaptığı konuşmada, “Finansal okuryazarlığı yüksek bireyler, faiz değişimlerine daha duyarlı tepki verir, risk almaya daha isteklidir ve enflasyon beklentilerini daha rasyonel şekilde oluşturur,” demişti.

Yani, toplum faizlerin neden değiştiğini ve enflasyonun hangi faktörlere bağlı olduğunu anladığında, borçlanma, harcama ve yatırım kararlarını daha sağlıklı şekilde verebiliyor.

Yeni araştırma: Finansal okuryazarlık doğrudan büyümeyi artırıyor

ABD merkezli Principal Financial Group için Centre for Economics and Business Research (CEBR) tarafından hazırlanan yeni bir rapor, finansal okuryazarlığın yalnızca bireylerin borç ödeme gücünü değil, aynı zamanda ülke ekonomisinin büyüme hızını da etkilediğini ortaya koydu.

Araştırma, finansal okuryazarlık düzeyindeki her 1 puanlık artışın, hanehalkı kredi temerrüt oranlarını 2,78 puan azalttığını tespit etti. Başka bir ifadeyle, insanlar finansal ürünleri, borçlanma risklerini ve faiz yükünü ne kadar iyi anlarsa, o kadar az kredi batığı yaşanıyor.

CEBR’nin hesaplamalarına göre, finansal okuryazarlıkta 10 puanlık bir artış, uzun vadede GSYH büyümesine 0,3 puanlık ek katkı sağlayabiliyor. Bu etki özellikle Çin, Tayvan ve Vietnam gibi Asya ülkelerinde gözlemlendi; bu ülkeler son yıllarda finansal eğitimde kaydettikleri ilerlemelerle hem hanehalkı borç kalitesini artırdı hem de ekonomik büyümelerini destekledi.

Türkiye’de tablo: Finansal okuryazarlık zayıf, tasarruf bilinci düşük

Bu küresel tabloya karşılık Türkiye, finansal okuryazarlıkta hâlâ düşük gelirli ülkeler kategorisinde yer alıyor. OECD’nin son verilerine göre, Türkiye’de yetişkinlerin yalnızca %38’i faiz, enflasyon ve risk çeşitlendirmesi gibi temel finans kavramlarını doğru şekilde yanıtlayabiliyor.

Bu oran, OECD ortalaması olan %65’in oldukça altında. Türkiye’de bireylerin büyük bölümü kredi kartı borcu, tüketici kredisi ve vadeli mevduat arasındaki farkı tam olarak anlamıyor. Aynı şekilde, enflasyonun satın alma gücü üzerindeki etkisini ya da reel faiz kavramını bilenlerin oranı da düşük.

Finansal okuryazarlığın düşük olması, tasarruf oranlarının düşük kalmasına, borçlanmanın verimsiz kullanılmasına ve yatırımların kısa vadeli spekülatif yönelimlere kaymasına neden oluyor. Bu durum, hem hanehalkı borç kalitesini zayıflatıyor hem de makroekonomik istikrarı tehdit ediyor.

Türkiye’deki bazı bankalar ve sivil toplum kuruluşları son yıllarda finansal eğitim programları başlatsa da bu girişimler hâlâ sınırlı. Uzmanlara göre, finansal okuryazarlığın müfredata girmesi, genç nüfusun ekonomik farkındalığını artırarak uzun vadede büyümeyi destekleyebilir.

Asya liderliğini sürdürüyor, Avrupa geriden geliyor

CEBR raporuna göre, Singapur bu yıl da finansal kapsayıcılıkta ilk sırada yer aldı. Onu Hong Kong, Güney Kore ve Tayland izliyor. ABD yedinci, İngiltere ise onuncu sırada bulunuyor. Küresel ortalama 49,4 puanla yatay seyir izlerken, araştırmacılar bu durgunluğu “işveren desteğindeki gerilemeye” bağlıyor.

Finansal eğitim bir kalkınma politikası olmalı

Uzmanlara göre, finansal okuryazarlığın artırılması yalnızca bireysel refah için değil, aynı zamanda makroekonomik denge ve büyüme için de stratejik bir gereklilik. Türkiye’de bu alanda yapılacak her iyileşme, hem borç risklerini azaltacak hem de üretken yatırımlara yönelimi artıracak.

Kısacası, finansal farkındalık artık ekonomik büyümenin gizli motorlarından biri haline geldi. Türkiye’nin önünde, eğitim sisteminden kamu politikalarına kadar uzanan geniş bir reform alanı bulunuyor.

Kaynak:  FT

Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler