Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

ANALİZ: ABD-Çin Geriliminde Karşılıklı Hamleler Sertleşiyor

Yeni Tarifeler, Eski Gerilimler: Karşılıklı Hamleler Sertleşiyor Trump yönetiminin 100%’e varan yeni gümrük vergisi kararı, Washington ile Pekin arasındaki ticari…

ANALİZ: ABD-Çin Geriliminde Karşılıklı Hamleler Sertleşiyor

Yeni Tarifeler, Eski Gerilimler: Karşılıklı Hamleler Sertleşiyor

Trump yönetiminin 100%’e varan yeni gümrük vergisi kararı, Washington ile Pekin arasındaki ticari ilişkileri bir kez daha krize sürükledi. Çin tarafı resmi bir açıklama yapmasa da, karşılık vermeye hazırlandığına dair güçlü sinyaller veriyor. Taraflar arasındaki ticari gerilim, artık yalnızca ithalat ve ihracatla sınırlı değil; teknoloji, ulaştırma ve yatırım alanlarında da etkisini gösteriyor.

ABD’nin Çinli gemilere uyguladığı ek liman ücretleri, Pekin’in Amerikalı şirketlerin ülkedeki faaliyetlerini kısıtlamasıyla karşılık buldu. Aynı şekilde, iki tarafın birbirine uyguladığı ihracat kontrolleri, yüksek teknoloji ürünlerinden kritik minerallere kadar geniş bir alanı kapsıyor. Çin’in özellikle yarı iletken sektörüne yönelik ihracat kısıtlamaları, ABD’deki teknoloji devlerini doğrudan etkiliyor.

Uzmanlar, bu durumun “tarife savaşlarından” öteye geçtiğini, artık kapsamlı bir “ekonomik ayrışma” sürecine girildiğini ifade ediyor. Ancak bu kopuşun kısa vadede gerçekleşmesi zor görünüyor. Çünkü ABD hâlâ Çin’e kritik hammaddeler, elektronik parçalar ve nadir toprak elementleri konusunda büyük ölçüde bağımlı.

Kritik Minerallerde Dar Boğaz: Tarifeden Çok Sanayi Politikası

ABD’nin en zayıf halkası, nadir toprak elementleri ve kritik minerallerin işlenmesindeki dış bağımlılık. Gelişmiş çiplerden savunma sistemlerine, bataryalardan veri merkezlerine uzanan birçok stratejik alanda bu girdiler zorunlu. İşte bu yüzden sadece “duvar” niteliğindeki tarifeler değil, “köprü” niteliğindeki politikalar tartışılıyor: yerli işleme kapasitesi, kamu-özel ortaklıkları, kredi garantileri, vergi teşvikleri ve altyapı yatırımları. Otomotiv kurtarma sürecinde denenen “sermayeye geçici kamu girişi” benzeri araçların, stratejik madenlerde de sınırlı ve hedefli biçimde kullanılabileceği savunuluyor. Ama bu yaklaşımın işlemek için öngörülebilir düzenlemelere, net izin süreçlerine ve uzun vadeli talep güvencesine ihtiyacı var.

Tarife Sarmalı: Fiyatları Artıran, Planlamayı Bozan Dalga

Trump döneminde sık ve öngörülmesi zor tarife duyuruları, şirketlerin yatırım takvimini ve maliyet hesaplarını zorladı. Yeni turda, Çin kaynaklı ürünlerde halihazırda yüksek olan ortalama gümrük yükünün daha da artması beklenirken, bu etkinin raf fiyatlarına ve enerji maliyetlerine yansıması kaçınılmaz görünüyor. Belirsizlik, sadece üreticiyi değil tüketiciyi de vuruyor: gıda harcamalarının kredi kartına yüklendiği, düşük ve orta gelirli ailelerin enflasyona karşı daha korunmasız kaldığı bir tablo derinleşiyor. Kısacası, tarife “şoku” kısa vadede bazı yerli üreticileri korusa da, geniş enflasyon kanalından tüketiciye geri dönüyor.

Çin’in Tepkisi: Sessiz Sıkıştırma, Uzun Nefesli Karşı Hamle

Pekin cephesinde yüksek perdeden karşı açıklamalar nadir; ama liman denetimleri, yatırım ve teknoloji transferine dönük sıkılaştırma, ihracat kontrolleri gibi “sessiz sıkıştırma” araçları devrede. Çip, kritik mineraller ve ara malı akışında küçük ayarlar bile küresel zincirlerde büyük dalgalanma yaratıyor. ABD’nin tedarik zincirlerini Vietnam, Meksika, Hindistan gibi ülkelere kaydırma çabaları sürse de, kapasite inşası zaman alıyor; kalite, verimlilik ve lojistik maliyeti üçgeninde “eşdeğer” ikame hemen oluşmuyor.

Ulusal Güvenlik Gerekçesi: Stratejik Özerkliğin İnce Ayarı

Washington, tarifeleri ulusal güvenlik şemsiyesi altında gerekçelendiriyor: savunma, enerji ve veri ekonomisini “dış şoklara dayanıklı” kılmak. Bu hedef makul; ama araç seti doğru ayarlanmazsa, arzı daraltıp fiyatları tırmandırarak ters etki üretebiliyor. Stratejik özerklik için gerekli olan; yerli işleme yatırımlarını hızlandırmak, izin ve çevresel süreçleri netleştirmek, talep garantileri ve uzun vadeli alım anlaşmalarıyla finansmanı ucuzlatmak. Aksi halde, tarife bariyerleri tedarik zincirlerini “gri rotalara” iterken, maliyetleri büyütüyor.

Limanlar, Lojistik ve İstihdam: Sessiz Etkinin Gürültülü Sonuçları

Batı yakası limanlarındaki yük hacmi, Çin hattındaki her daralmayı doğrudan hissediyor. Depolama, kamyon, demiryolu kollarında istihdam ve gelir kayıpları zincirleme ilerliyor. Kamu tarafında olası işten çıkarmalar ve bütçe çekişmeleri, belirsizliği daha da artırıyor. Michigan gibi sanayi eyaletlerinde hem federal çalışanlar hem üretim işçileri “ya iş, ya fiyat istikrarı” ikilemiyle yüzleşiyor. Bu nedenle, ticaret politikası ile işgücü ve sosyal politika arasında koordinasyon şart.

Enerji ve Dijital Çağ: Madenle Başlar, Kilitle Biter

Yapay zekâ, yarı iletken, batarya ve veri merkezi yatırımları “madenle başlıyor”, ama “şebeke ve su altyapısıyla” kilitleniyor. Hidroelektrik kapasitesi, iletim hatları, soğutma suyu ve yaşlanan boru hatları… Hepsi birlikte düşünülmediğinde, yerli sanayileşme söylemi kâğıt üzerinde kalıyor. Bu yüzden kritik minerallerde yerelleşme programı; enerji planlaması, çevresel standartlar ve yerel topluluklarla adil paylaşım mekanizmalarıyla birlikte yürümek zorunda.

Siyasetin Hesabı: Manşet Getirisi mi, Kurumsal Kazanım mı?

Tarifeler manşet kazandırır; fakat sanayi politikası kurumsal kazanım sağlar. Seçim döngülerinin hızlı ödülü ile tedarik zinciri yatırımının uzun vadesi arasında gerilim var. Kalıcı bağımsızlık için gereken; iki partiyi aşan bir yol haritası, sabit hedefler ve ölçülebilir kilometre taşları: ne kadar yerli işleme kapasitesi, hangi tarihte hangi maden ve ara ürünlerde dış bağımlılık oranı, hangi bölgede kaç megavat ek şebeke ve kaç kilometre yeni iletim hattı…

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler