Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

ABD’de Hükümetin Kapanması Üçüncü Gününde: Ekonomiye Etkiler Büyüyor

ABD’de federal hükümetin kapanması üçüncü güne girerken, iktidar–muhalefet arasındaki siyasi kilitlenmenin ekonomik bedeli tartışılmaktadır. “Kapanma” sürecinde zorunlu olmayan kamu hizmetleri…

ABD’de Hükümetin Kapanması Üçüncü Gününde: Ekonomiye Etkiler Büyüyor

ABD’de federal hükümetin kapanması üçüncü güne girerken, iktidar–muhalefet arasındaki siyasi kilitlenmenin ekonomik bedeli tartışılmaktadır. “Kapanma” sürecinde zorunlu olmayan kamu hizmetleri durdurulurken, yüz binlerce federal çalışan ücretsiz izne çıkarılmakta veya maaşları ertelenmektedir. Bu tablo yalnızca kamu çalışanlarını değil; hanehalkı harcamalarını, kamu alımlarını, veri üretimini ve para politikasını da etkileyen geniş bir etki alanı yaratmaktadır. Ekonomistler, kapanmanın birkaç günü aşması hâlinde geçici şokların daha belirgin bir “büyüme freni”ne dönüşebileceği uyarısında bulunmaktadır.

Toplam Talep Üzerindeki Etki: Harcamada Fren

Kapanmanın ilk hissedilen etkisi, hanehalkı bütçesi üzerindedir. Ücretsiz izne çıkarılan ya da maaşı geciken federal çalışanlar, zorunlu ihtiyaçlar dışında harcamalarını kısmaya yönelmektedir. Bu kesinti, özellikle düşük ve orta gelirli gruplarda daha güçlü yaşanır; çünkü bir sonraki maaşa duyulan bağımlılık yüksektir. Aynı anda, “zorunlu olmayan” kamu hizmetleri ve projelerde ödemelerin yavaşlaması veya durması, küçük ve orta ölçekli taşeronlar ile tedarikçilerin nakit akışını bozmaktadır. Kümülatif etki, kısa vadede perakende satışlardan hizmet harcamalarına kadar geniş alana yayılabilecek bir talep daralmasıdır. Kapanma uzadıkça bu daralmanın çarpan etkisi artar; ertelemeler iptallere dönüşür, bölgesel ekonomilerde çukur etkisi oluşur.

Mali Duruş: Kesinti mi, Erteleme mi?

Kamuoyu tartışmalarında kapanma çoğu zaman “devlet harcamalarında kesinti” gibi sunulsa da, mali sonuçlar göründüğünden daha karmaşıktır. Vergi idaresi ve benzeri kurumlarda işleyiş yavaşladığı için bazı vergi tahsilatlarında gecikme yaşanabilir. Öte yandan, kapanma sona erdiğinde federal çalışanlara genellikle geriye dönük maaş ödemesi yapılır. Bu yönüyle harcama kesintisi, çoğu zaman kalıcı bir küçülmeden ziyade “zamanlaması kaymış” bir akışa benzer. Gelir tarafındaki gecikmelerle birlikte düşünüldüğünde, bütçe denkleminde hem giderlerin hem gelirlerin ileri tarihe ötelenmesi söz konusudur. Dolayısıyla kapanmanın kısa sürmesi hâlinde, ekonomide görülen ilk daralma, sonraki aylarda kısmen telafi edilebilir. Ancak telafi süreci eş zamanlı ve tam olmayabilir; likidite sıkışıklığına yakalanan işletmeler kapanma biter bitmez hızla toparlanamayabilir.

Veri Karanlığı: “Veriye Bağımlı” Merkez Bankası İçin Zor Dönem

Kapanmanın daha az konuşulan ama kritik bir sonucu da “ekonomik görünürlükte azalma”dır. İstihdam raporu, sanayi üretimi, bazı anketler ve ajans verileri kapanma süresince ertelenebilir veya yayımlanmayabilir. Bu durum, ekonominin nabzını tutmak için resmi istatistiklere dayanan kurum ve analistlerin elini zayıflatır. Para politikasında uzun süredir “veriye bağımlı” bir yaklaşım benimseyen merkez bankası açısından, veri akışındaki kesinti belirsizliği büyütür. Üstelik bu kapanma, ekonomik aktivitenin yönüne dair tartışmaların yoğunlaştığı bir döneme denk geldiğinde, politika iletişimini daha hassas kılar. Bu nedenle, bir sonraki kritik veri olarak takvimde yer alan 15 Ekim’deki Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) açıklaması özel önem taşımaktadır; kapanmanın sürmesi hâlinde bu veri setinin kapsamı, zamanlaması veya güvenilirliği de tartışmaya açık hâle gelebilir.

Kalıcı Küçülme Riski: Geçici Şoktan Kalıcı Yara?

Kapanmalar genellikle geçici istihdam şokları üretir ve süreç bittiğinde çalışanlar görevlerine döner. Ancak bu kez siyasi tartışmaların merkezinde, devletin kalıcı olarak “daha küçük” bir istihdama yönelmesi fikri de gündemdedir. Böyle bir senaryoda, ücretsiz izinlerin kalıcı işten çıkarmalara evrilmesi olasılığı tartışılmaktadır. Kalıcı personel azaltımı, kamu hizmetlerinde verimlilik tartışmalarını beraberinde getirse de, hanehalkı gelirleri kanalıyla toplam talep üzerinde daha uzun süreli bir baskı anlamına gelir. Ayrıca kamu–özel işbirliğiyle yürüyen projelerde deneyimli kadroların kaybı, uygulama kapasitesini zayıflatabilir; ihalelerde gecikmeler ve maliyet artışları yaşanabilir. Geçici şok ile kalıcı küçülme arasındaki fark, büyüme patikasında “V” ile “U” tipi toparlanma ayrımını belirleyecek kadar önemlidir.

Piyasalara Yansımalar: Kısa Vadeli Dalgalanma, Orta Vadeli Belirsizlik

Kapanmanın ilk günlerinde finansal piyasalar genellikle siyasetten gelecek çözüme odaklanır. Bütçe anlaşmasının ufukta görünmesi risk iştahını desteklerken, uzama ihtimali tahvil getirilerinde oynaklığı ve hisse senetlerinde seçiciliği artırır. Kısa vadede savunmacı sektörler görece daha dirençli bir performans sergileyebilir; tüketim ve kamu sözleşmelerine bağımlı iş kolları baskı altında kalabilir. Döviz cephesinde ise güvenli liman arayışı dönemsel olarak güçlenir. Ancak tüm bu hareketler, kapanmanın ne kadar süreceği ve siyasi sürecin tonuna göre hızla yeniden fiyatlanabilir. Bu nedenle kurumsal yatırımcılar, nakit yönetimi ve riskten koruma stratejilerini daha esnek tutmayı tercih eder.

Hanehalkı ve İşletmeler: Nakit Akışı Esastır

Federal maaşların gecikmesi, kredi kartı ödemeleri ve kira gibi sabit giderleri olan haneler için kısa vadeli bütçe baskısı yaratır. Bu nedenle tasarruf tamponu bulunmayan kesimlerde tüketimde kısıntı daha hızlı ve derin olur. Küçük işletmeler tarafında ise kamuya mal ve hizmet sağlayan firmalar alacaklarını daha geç tahsil edebilir; bu durum stok ve tedarik planlarını bozar, işletme sermayesi ihtiyacını artırır. Bankalar açısından gecikmiş alacakların geçici bir dalga oluşturması mümkündür; fakat kapanma kısa sürerse bu dalga genellikle geri çekilir. Buna karşın sürecin uzaması, bazı zayıf halkalarda kalıcı hasar riski doğurur.

Politika Seçenekleri: Köprü Çözümler ve Net Takvim İhtiyacı

Kapanmaların çözümü, çoğunlukla kısa vadeli “köprü bütçe”lerle sağlanmaktadır. Bu, kamu hizmetlerinin yeniden başlamasına imkân verirken, daha kapsamlı bütçe anlaşması için zaman kazandırır. Piyasaların ve hanehalkının en çok ihtiyaç duyduğu unsur ise öngörülebilirliktir. Net bir takvim ve şeffaf süreç, harcama ve yatırım kararlarının yeniden devreye alınmasını kolaylaştırır. Veri üretiminin normale dönmesiyle, para politikası ve maliye politikası arasındaki eşgüdüm de daha sağlıklı kurulabilir.

Önümüzdeki Takvim: 15 Ekim TÜFE ve Senaryolar

Kapanma kısa sürede çözülürse, askıya alınan veri akışı toparlanır ve geciken maaş ödemeleri hanehalkı harcamalarına kademeli olarak yansır. Bu senaryoda büyüme üzerindeki etki sınırlı ve geçici kalır. Buna karşılık kapanmanın uzaması, üçüncü çeyrekten dördüncü çeyreğe sarkan bir talep boşluğu ve güven erozyonu yaratabilir. Para politikası yapıcıları, veri setleri eksik kaldığında ihtiyatlı bir dil benimser; tahmin aralıkları genişler. 15 Ekim’de planlanan TÜFE verisi, kapanma koşullarında yayımlanırsa dahi, kapsam ve kalite tartışmaları eşliğinde okunacaktır. Bu belirsizlik, politika iletişimini daha temkinli, piyasa tepkilerini ise daha dalgalı hâle getirir.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler