Dünya Ekonomisi
ANALİZ: Amerikan Sağlık Sistemi Çatırdıyor (NT)
Amerika Birleşik Devletleri, tıbbi teknoloji ve sağlık hizmetleri açısından dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olarak gösterilse de, sistemin bütününe bakıldığında…

Amerika Birleşik Devletleri, tıbbi teknoloji ve sağlık hizmetleri açısından dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olarak gösterilse de, sistemin bütününe bakıldığında ciddi çelişkiler göze çarpıyor. Tedavi yöntemleri giderek daha etkili hale gelirken, maliyetlerin sürdürülemez bir noktaya ulaşması ve milyonlarca kişinin hâlâ sağlık güvencesine erişememesi, sistemin yapısal sorunlarını ortaya koyuyor.
Modern tıp sayesinde hastalar kısa sürede iyileşebiliyor, operasyonlardan saatler içinde yürüyerek çıkabiliyor. Ancak bu tıbbi başarılar, çoğu zaman anlaşılması güç faturalarla gölgeleniyor. İyi bir sağlık sigortasına sahip olanlar bile yüksek katkı paylarıyla karşı karşıya kalıyor. Bu durum, ABD sağlık sisteminin karmaşıklığını ve adaletsizliğini daha görünür kılıyor.
Yüksek Maliyet, Düşük Verim
Amerika, ulusal gelirinin önemli bir bölümünü sağlık hizmetlerine ayırıyor. Önümüzdeki on yıl içinde sağlık harcamalarının GSYİH içindeki payının yüzde 20’yi aşması bekleniyor. Bu yüksek harcamalara rağmen, ABD’nin sağlık göstergeleri birçok gelişmiş ülkenin gerisinde kalıyor. Ortalama yaşam süresi, bebek ölümleri, kalp damar sağlığı gibi kriterlerde Amerika’nın performansı düşük kalıyor.
Bu dengesizlikte yaşlanan nüfusun rolü büyük olmakla birlikte, asıl yükü getiren faktörler arasında bireysel tedavi maliyetlerinin artışı dikkat çekiyor. Üstelik ülke genelinde ortalama sağlık durumu da birçok gelişmiş ülkeye kıyasla daha kötü. Bu durum, kişi başına düşen sağlık harcamalarının daha da artmasına neden oluyor.
Sorunun Temelinde Ne Var?
Amerikan sağlık sisteminin maliyet sorunu, sadece hastalıkların tedavisiyle değil, sistemin işleyiş biçimiyle de yakından ilgili. En öne çıkan yapısal sorunlar arasında şu başlıklar öne çıkıyor:
Teşvik Yapısı:
Kâr odaklı bir sistemde sağlık hizmeti sunumu, bazı tedavilerin gereğinden fazla uygulanmasına, bazılarının ise ihmal edilmesine neden olabiliyor. Özellikle tarama testleri kimi durumlarda aşırı yapılırken, önleyici sağlık hizmetleri katkı payları nedeniyle yeterince erişilebilir olmuyor.
Yönetim Maliyetleri:
ABD’de sağlık harcamalarının yaklaşık dörtte biri doğrudan hasta bakımına değil, idari süreçlere gidiyor. Fatura sistemi son derece karmaşık ve bu alanda uzmanlaşmak yıllar sürebiliyor. Bu durum hem hastalar hem de sağlık çalışanları için büyük bir zaman ve kaynak kaybı anlamına geliyor.
Dijital Uyum Eksikliği:
Sağlık verileri giderek dijitalleşse de, tüm sistemin tek bir platformda toplanmaması, veri analizinden sağlanacak verimliliği büyük ölçüde engelliyor. Ortak bir altyapının olmaması, tanı koyma süreçlerini uzatıyor ve maliyetleri artırıyor.
Parçalı Talep Yapısı:
Tek ödeme sistemine sahip ülkelerde sağlık hizmetleri üzerinde büyük pazarlık gücü oluşurken, ABD’de bireysel ve parçalı ödeme sistemleri nedeniyle tedavi ve ilaç fiyatları çok daha yüksek seyrediyor. Aynı ilaç, Avrupa’da çok daha düşük fiyatlarla temin edilebiliyor.
Dava Kaygısı:
Malpraktis davalarına karşı savunma refleksi, doktorların daha fazla test istemesine neden oluyor. Ayrıca bu durum sigorta primlerini artırarak dolaylı yoldan hasta maliyetlerini de yükseltiyor.
Son Dönem Masrafları:
Amerikalılar, yaşamlarının son döneminde sağlık harcamalarının büyük bir kısmını yapıyor. Bu dönemde uygulanan birçok tedavi, yaşam süresi veya kalitesi üzerinde belirgin bir katkı sağlamasa da, duygusal gerekçelerle her şeyin yapılması isteniyor. Oysa daha insani ve ekonomik olan palyatif bakım tercihleri çoğu zaman geri planda kalıyor.
Sigorta Erişimindeki Adaletsizlik
ABD’de nüfusun yaklaşık yarısı sağlık sigortasına işverenleri aracılığıyla ulaşıyor. Devletin sunduğu Medicare ve Medicaid programları ise toplam nüfusun yüzde 35’ini kapsıyor. Doğrudan sigorta satın alan bireylerin oranı ise yüzde 6 civarında. Buna rağmen yaklaşık 25 milyon Amerikalı hâlâ hiçbir sağlık güvencesine sahip değil.
Bu kişiler, ciddi sağlık sorunlarında genellikle acil servisleri tercih ediyor. Bu da hem kendileri için hem de sistemin genel yükü açısından büyük maliyetler doğuruyor. Ayrıca erken müdahale şansı kaçırıldığı için hastalıkların tedavi süreci daha karmaşık ve pahalı hale geliyor.
Geçtiğimiz ay Kongre’den geçen mali düzenleme yasası, önümüzdeki on yıl içinde Medicaid bütçesinden 1 trilyon dolarlık kesinti öngörüyor. Bu kesintiler, bazı bireylerin sigorta kapsamının daralmasına ve daha fazla kişinin risk altında kalmasına neden olacak.
Reform İhtiyacı Büyüyor
Kanada ve Avrupa’daki gibi ulusal sağlık sistemi önerileri ABD’de giderek daha fazla destek bulsa da, bu sistemlerin de kendi içinde sorunları bulunuyor. Ancak daha gerçekçi bir çözüm, ülke içinde halihazırda var olan uygulamalardaki bölgesel farkların incelenmesiyle bulunabilir. Aynı ameliyat, farklı eyaletlerde ciddi fiyat farklarıyla uygulanabiliyor. Bu farklılıkların nedenleri analiz edilerek, daha ekonomik modeller geliştirilebilir.
Amerika yaşlanıyor ve daha sağlıksız bir nüfus yapısına doğru ilerliyor. Bu durum, sağlık sisteminin üzerindeki yükü daha da artıracak. Oysa bu kaynaklar, başka alanlarda değerlendirilerek topluma daha fazla katkı sağlayabilir. Ancak reform ihtiyacı ortadayken, siyasi iradenin bu yönde harekete geçmesi için ciddi bir toplumsal baskı gerekiyor.
Komşusunun bisikletten düşerek tekrar hastaneye gitmesi gibi, Amerikan sağlık sistemi de dengesini kaybetmiş durumda. Ayakta kalabilmesi için yalnızca teknolojiye değil, daha akılcı, adil ve sürdürülebilir bir yapıya ihtiyacı var.