Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

ANALİZ: AB ve ABD karşı karşıya geliyor

Son günlerde yayınlanan bir rapor, ABD ve İsrail eksenli gelişmelerin dünya gündemini yeniden şekillendirmesine yol açtı. Birleşmiş Milletler Özel Raportörü…

ANALİZ: AB ve ABD karşı karşıya geliyor

Son günlerde yayınlanan bir rapor, ABD ve İsrail eksenli gelişmelerin dünya gündemini yeniden şekillendirmesine yol açtı. Birleşmiş Milletler Özel Raportörü tarafından hazırlanan ve İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarına ilişkin insan hakları ihlallerini belgeleyen bu rapor, özellikle ABD yönetiminde sert tepkilere neden oldu. Raporda, İsrail ordusunun sivil yerleşim yerlerini ve tarihi mezarlıkları hedef aldığı, yaralıların dahi gömüldüğü ağır iddialar yer alıyor.

Rapor, çok sayıda Amerikan şirketinin İsrail’in askeri faaliyetlerine dolaylı yollarla destek verdiğini belgeleyerek uluslararası hukuk açısından yeni tartışmalara kapı araladı. Özellikle raporda adı geçen yatırım şirketleri ve bunların yöneticileri hakkında toplanan deliller, siyasi tartışmaları alevlendirdi. Eski İngiltere Başbakanı David Cameron’ın da dolaylı olarak ilişkili olduğu şirketler üzerinden bu sürece dahil olması, Avrupa’da da tepkilere neden oldu. ABD İçişleri Bakanı’nın sert açıklamaları ve raporu hazırlayan Francesca Albaniz’e yönelik yaptırım kararı, Washington’un bu belgeleri kabul etmediğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Albaniz’e yönelik ABD yaptırımları, onun ve ailesinin ABD’ye girişini yasaklarken, varsa ABD’deki mal varlıklarına da el konulmasını öngörüyor. Tüm bu gelişmelerin, Gazze’deki askeri operasyonların durdurulması yönündeki uluslararası çağrılara rağmen İsrail’e yönelik askeri destek sevkiyatının sürdüğünü gösterdiği vurgulanıyor. Özellikle Amerikan üretimi ağır iş makinelerinin İsrail’e gönderilmesi, bölgedeki yıkımın devam edeceğine işaret ediyor.

Avrupa’da Savunma ve Güvenlik Krizi Derinleşiyor

Avrupa’da ise durum farklı bir boyutta ilerliyor. Kıta genelinde savunma sanayisinin kapasitesinin yetersizliği ve ortak üretim projelerindeki anlaşmazlıklar, askeri planlamaları sekteye uğratıyor. Avrupa Birliği’nin savunma kapasitesini artırma yönündeki çağrılarına rağmen, patlayıcı madde ve mühimmat üretimi tek tedarikçilere bağımlı durumda. Örneğin, TNT üretimi sadece Polonya’da gerçekleşirken, diğer ülkeler üretim altyapısı için yıllar sürecek yatırımlar planlamak zorunda kalıyor.

Finlandiya ve İsveç gibi bazı ülkeler ek bütçeler ayırarak bu alanda ilerleme kaydetmeye çalışsa da ilk üretimlerin 2027-2028 yıllarında başlaması bekleniyor. Ancak Avrupa’nın yasal düzenlemeleri ve bürokratik engelleri, savunma sanayisinin hızlı bir şekilde harekete geçmesini engelliyor. Bu durum, olası bir Rusya tehdidine karşı Avrupa’nın savunmasız kalabileceğine dair endişeleri artırıyor.

Ayrıca Avrupa Birliği içinde finansman kaynakları konusunda da büyük anlaşmazlıklar yaşanıyor. Savunma sanayisi için gerekli bütçeyi bulamayan AB Komisyonu, elektronik atıklar ve tütün ürünleri gibi kalemlere yüksek vergiler getirmeyi gündeme getirdi. İsveç başta olmak üzere birçok üye ülke bu öneriye karşı çıkıyor ve ekonomik yükün haksız şekilde artırıldığını savunuyor. Özellikle Ursula von der Leyen’in liderliğindeki Avrupa Komisyonu’nun bu süreçte yetkilerini artırmaya çalışması, bazı ülkelerde egemenlik kaygılarına yol açıyor.

Avrupa’da Siyasi Gerilimler ve Liderlik Tartışmaları

Avrupa’da sadece savunma değil, siyasi alanda da çatışmalar yaşanıyor. Avusturya’nın tüm vatandaşlarını kapsayan yeni kimlik doğrulama sistemini kare kodlu bir uygulama ile entegre etmesi, bireysel özgürlükler ve mahremiyet açısından eleştirilere neden oldu. Bu sistemin Avrupa Birliği genel veri tabanı ile entegre edilmesi, kişisel verilerin merkezi bir yapı tarafından kontrol edileceği endişesini doğurdu.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in ise savunma projelerine kaynak bulmak için sosyal projelerde kesinti yapma planı büyük tepki çekiyor. Tarım destekleri ve sosyal yardımlar gibi kalemlerde %15-20 arasında kesinti öngören bu planın, Avrupa halkı nezdinde kabul görmediği görülüyor. Von der Leyen’e karşı Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen güven oylaması ise siyasi atmosferin ne denli gergin olduğunu gösterdi. Oylamada yeterli çoğunluk sağlanamasa da birçok ülke ve parlamenter, von der Leyen’in politikalarını sorguluyor.

Öte yandan, Fransa ve Almanya arasındaki savunma projelerinde yaşanan anlaşmazlıklar, Avrupa’nın askeri bütünlüğünü daha da zorluyor. Özellikle yeni nesil savaş uçağı projesindeki üretim ve kapasite paylaşımı tartışmaları, ortak savunma vizyonunun zayıfladığını gösteriyor.

Çeşitlenen Siyasi Skandallar ve Protestolar

Avrupa genelinde siyasi skandallar da gündemde önemli yer tutuyor. İtalya’da Başbakan ve Adalet Bakanı hakkında, insan hakları ihlalleriyle suçlanan bir Libyalı generalin yasa dışı şekilde ülkesine gönderilmesi nedeniyle soruşturma başlatıldı. Çek Cumhuriyeti’nde ise Adalet Bakanı’nın Bitcoin aracılığıyla aldığı yüklü rüşvet nedeniyle istifası, hükümete olan güveni sarstı.

Almanya’da yeni hükümetin LGBTQ+ sembollerine yönelik kısıtlamaları, kamu alanlarında gökkuşağı bayrağı ve benzeri materyallerin kullanımını yasaklamasıyla tepki topladı. Hükümetin bu kararı, özellikle özgürlükler ve insan hakları savunucuları tarafından eleştiriliyor.

İspanya’da ise Başbakan hakkında yolsuzluk suçlamaları gündemde. Partisinin üst düzey yöneticilerine yönelik rüşvet, ihale yolsuzluğu ve Avrupa Birliği fonlarının usulsüz kullanımı gibi iddialar, Başbakan’ın istifa çağrılarına rağmen göreve devam edeceğini açıklamasıyla siyasi tansiyonu yükseltti.

Avrupa Birliği heyetinin Libya ziyareti sırasında yaşanan diplomatik kriz ise bölgesel dengeleri sarsan bir gelişme olarak öne çıktı. Libya hükümetinin, Avrupa Birliği temsilcilerini ülkeye almaması ve ulusal egemenliği ihlal ettikleri gerekçesiyle istenmeyen kişi ilan etmesi, Avrupa’nın dış politikasındaki zafiyeti gözler önüne serdi.

Egemenlik Tartışmaları ve AB’nin Geleceği Sorgulanıyor

Tüm bu gelişmeler, Avrupa Birliği’nin geleceğine dair derin tartışmaları da beraberinde getiriyor. Özellikle egemenlik konusundaki endişeler, birçok ülkenin Avrupa Birliği’ne yönelik bakışını yeniden şekillendiriyor. Sosyal projelerden kesinti yapılarak savunma sanayisine kaynak aktarılması planları, Avrupa vatandaşlarının temel ihtiyaçlarının göz ardı edildiği eleştirilerine yol açıyor.

Son olarak Avrupa Parlamentosu’nda Suriye’deki azınlık haklarına yönelik inceleme komisyonu kurulması önerisinin reddedilmesi, Avrupa’nın insan hakları söylemiyle uygulamaları arasındaki çelişkiyi bir kez daha gözler önüne serdi. Özellikle Hristiyan azınlıklara yönelik saldırıların araştırılması teklifinin bile kabul görmemesi, Avrupa Birliği’nin siyasi önceliklerinin sorgulanmasına neden oldu.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler