Ekonomi
Ümit Akçay: Muhalefetin sorunu, ekonomik ve hukuki mücadeleyi birleştirememesi
Bi Ekonomi’ye konuşan Doç. Dr. Ümit Akçay, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinden asgari ücrete, kiralardaki artıştan muhalefetin tutumuna kadar geniş bir yelpazede Türkiye ekonomisinin gerçek tablosunu değerlendirdi.

PARA ANALİZ- Para Analiz / Bi Ekonomi’ de Dr. Berna Can’a konuk olan Doç. Dr. Ümit Akçay, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinden asgari ücrete, kiralardaki artıştan muhalefetin tutumuna kadar geniş bir yelpazede Türkiye ekonomisinin gerçek tablosunu değerlendirdi.
Akçay, ‘Enflasyonla mücadelenin faturasını halk ödüyor’ diyerek, uygulanan ekonomi politikalarının bedelinin sabit gelirli vatandaşlara çıkarıldığını vurguladı.
Ekonomideki baskılayıcı politikalara rağmen hissedilen pahalılığın hız kesmediğini dile getiren Akçay, 2025’in “en zorlu yıl” olacağını söyledi. Muhalefetin mevcut krizi siyasi bir fırsata çeviremediğini belirten Akçay, hem iktidara hem muhalefete yönelik eleştirilerini somut veriler ve siyasi okumalarla ortaya koydu.
Doç. Dr. Ümit Akçay, TÜİK’in %35,05 olarak açıkladığı yıllık enflasyon verisinin halkın hissettiği enflasyonla örtüşmediğini vurguladı. Ona göre bu fark, yalnızca istatistiksel yöntemlere değil, aynı zamanda toplumsal sınıflar arası yaşam maliyeti farklılıklarına dayanıyor. “Bir ülkede enflasyonun yalnızca ortalaması açıklanır ama bu ortalama, gelir gruplarının gerçekliğini gizleyebilir. Örneğin, düşük gelir grubundaki bir vatandaş maaşının büyük bölümünü gıdaya, kiraya ve ulaşıma harcıyor. Bu kalemlerdeki artış ise ortalamanın çok üstünde.”
Akçay, DİSK’in düzenli olarak yayınladığı raporları örnek vererek gıda harcamalarının yoksul kesimde toplam harcamanın %30’una kadar çıktığını belirtiyor. Oysa zengin kesimde bu oran %12 civarında.
“Enflasyon Düşüyor” Demek, Alım Gücü Artıyor Demek Değil
Ümit Akçay, kamuoyunda sıkça tekrarlanan “enflasyon düşüyor” söyleminin ciddi bir yanlış anlamaya yol açtığını belirtiyor: “Enflasyonun düşmesi, fiyatların düştüğü anlamına gelmez. Bu sadece fiyat artış hızının yavaşlamasıdır. Fiyatlar hâlâ yükseliyor. Eğer gelir artışınız bu yükselişi telafi etmiyorsa, refah kaybınız sürüyor demektir.”
Bu noktada özellikle sabit gelirli gruplar — emekliler, memurlar, asgari ücretliler — enflasyon karşısında sistematik bir kayıp yaşıyor. Akçay’a göre, gerçek satın alma gücüyle açıklanan maaşlar arasında bir uçurum oluşmuş durumda.
“Şimşek Dönemi: TL’yi Değerlendirme ve Ücretleri Baskılama Stratejisi”
Akçay, 2023 sonrasında Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetimine gelmesiyle birlikte uygulanan programın iki temel sütun üzerine oturduğunu söylüyor:
-
Türk Lirası’nı değerlendirme politikası:
Merkez Bankası metinlerinde de açıkça yer alan bu strateji, döviz kurunun artışını frenleyerek ithalat maliyetlerini ve dolayısıyla enflasyonu düşürmeyi hedefliyor. Ancak bu politika ihracatçı üzerinde baskı yaratıyor ve cari açığın yapısal sorunlarını çözmüyor. -
Ücretlerin baskılanması:
Enflasyon kadar ya da daha az yapılan maaş artışları, reel ücretlerin erimesine neden oluyor. Akçay bu durumu şöyle açıklıyor: “Reel ücret artışı gerçekleşmiyor. Bu da gösteriyor ki, enflasyonla mücadele faturası doğrudan çalışan sınıfların sırtına yüklenmiş durumda.”
“2025, İktidarın Dayanıklılığını Ölçecek Yıl”
Akçay’a göre 2025, iktidarın ekonomi yönetimi açısından en zorlu sınavı olacak. Çünkü bu yılın, önceki yıllardan farklı olarak hem faizlerin zirveye çıktığı hem de sıkılaştırma politikalarının topluma yansımalarının şiddetlendiği bir yıl olması bekleniyor. “2025’te Merkez Bankası faiz indirimlerine erken başladı. Ancak 19 Mart’taki siyasi gelişmelerin ardından ekonomik hasarı önlemek için olağanüstü adımlar atıldı: Merkez Bankası rezervleri kullanıldı, faiz tekrar artırıldı, kredi genişlemesi sınırlandı.”
Bu politikaların sonucunda sanayide istihdam kaybı yaşandığını, özellikle emek yoğun sektörlerde küçülme ve konkordatoların arttığını belirtiyor.
“Faiz İndirimine Alan Açılıyor, Ama Ekonomik Canlanma Zor”
Ümit Akçay, yapılan sıkılaştırmanın sonunda Merkez Bankası’nın yılın sonuna doğru faiz indirimi için alan kazanacağını söylüyor. Ancak bu faiz indirimleri, alım gücünü ya da iç piyasayı canlandırmak için yeterli olmayabilir: “Enflasyon %30’lara inerse, politika faizinde 10–15 puanlık bir indirim yapılabilir. Fakat reel sektörde yaşanan krizi, işsizliği, durgunluğu çözmek için çok daha yapısal müdahalelere ihtiyaç var.”
“Muhalefet, Ekonomik Adaleti Talep Edecek Zemin Kuramadı”
Akçay, muhalefetin Mehmet Şimşek’e başlarda gösterdiği desteği hatırlatıyor. Altılı Masa’nın ekonomi programı ile Şimşek’in uyguladığı politikaların benzer olması nedeniyle, ilk etapta eleştiri gelmediğini belirtiyor.
”Muhalefetin şu anki temel sorunu, ekonomik ve hukuki mücadele alanlarını birleştirememesi. Adalet mücadelesi sadece yargı üzerinden yürütülüyor. Oysa bu mücadelenin asgari ücret, emeklilik, sanayi gibi alanlarla birleştirilmesi gerekirdi. Eğer bu yapılabilseydi toplumsal muhalefet genişleyebilirdi. Ancak bu fırsat kaçtı gibi görünüyor.”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yaz başında dile getirdiği asgari ücret artışı talebinin de zamanla gündemden düştüğüne dikkat çekiyor.
“Toplumsal Mücadeleler Birleşmeden Değişim Olmaz”
Akçay, ekonominin yalnızca teknik değil, siyasal bir alan olduğunu ve çözümün de siyasi bir proje içinde gelmesi gerektiğini savunuyor: “Bir siyasi hareket, iktidara gelmek istiyorsa; işçiden emekliye, sanayiciden öğrencisine kadar geniş kesimlerin ortak çıkarlarını ifade edecek bir program sunmalı. Aksi halde mücadele alanları yalıtılmış kalır.”
“Zamlar, Yazın Sessizce Yapılıyor”
Doğalgaza yapılan %25’lik son zammı da değerlendiren Akçay, bu artışın uluslararası gelişmelere bağlanmasının gerçekliği yansıtmadığını söylüyor: “İran–İsrail gerilimi gibi dış gelişmeler kısa vadede petrol fiyatlarını yükseltti, ancak şu anda fiyatlar savaş öncesi seviyelere geri döndü. Bu zam, geçmişte yapılmayanların telafisi ve halkın tepkisini azaltmak için yaz aylarına denk getiriliyor.”
Yıllardır yazın doğalgaz, kışın elektrik zamlarının yapıldığını belirten Akçay, bunun da artık bir kural haline geldiğini ifade ediyor.
“Bu Yıl Çok Sıcak Geçecek”
Akçay, Evrensel’deki yazısında da vurguladığı gibi, 2025’in hem ekonomik hem de siyasal anlamda çok sert geçeceğini yineliyor: “Bu yalnızca ekonomik göstergelerin değil, siyasi denklemin de zorlandığı bir dönem. Muhalefetin ne kadar hazırlıklı olduğu, toplumsal muhalefetin ne kadar örgütlenebildiği bu yaz ve sonbahar döneminde daha net görülecek.”
Yayının tamamı için Para Analiz Youtube Kanalında yayında…