Sosyal Medya

Genel

The New Arab: Ekonomik Kriz, Erdoğan’a Tepkiyi Büyütüyor mu?

The New Arab’a konuşan uzmanlar ve vatandaşlar, Türkiye’de giderek derinleşen ekonomik krizle birlikte siyasi hoşnutsuzluğun da arttığını belirtiyor. Mart 2025’teki protestoların yalnızca siyasi nedenlerle değil, halkın ekonomik olarak artık dayanacak gücünün kalmamasıyla patlak verdiği düşünülüyor.

The  New Arab: Ekonomik Kriz, Erdoğan’a Tepkiyi Büyütüyor mu?

The New Arab’a konuşan uzmanlar ve vatandaşlar, Türkiye’de giderek derinleşen ekonomik krizle birlikte siyasi hoşnutsuzluğun da arttığını belirtiyor. Mart 2025’teki protestoların yalnızca siyasi nedenlerle değil, halkın ekonomik olarak artık dayanacak gücünün kalmamasıyla patlak verdiği düşünülüyor.


Siyasal Baskıların Ötesinde: Ekonomik Tıkanma

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 22 yıllık iktidarı boyunca demokratik hakları ve ifade özgürlüğünü kısıtladığı yönündeki eleştirilerle sık sık gündeme geldi. Ancak muhalefet lideri ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Mart 2025’te terör suçlamalarıyla tutuklanması, toplumda derin bir kırılma yarattı.

İmamoğlu’nun yargılandığı davanın ilk duruşması Silivri Cezaevi’nde gerçekleşirken, kamuoyundaki tepki yalnızca siyasi değil; ekonomik kırılmalarla da besleniyor.

“Hayat Pahalı, Geçim Zor”

The New Arab’ın İstanbul’da görüştüğü vatandaşların neredeyse tamamı, temel geçim sorunlarının artık dayanılmaz bir hal aldığını dile getirdi. Ocak 2025’te yapılan bu görüşmelerde birçok kişi, iyi maaşlı işlere sahip olmalarına rağmen hâlâ aileleriyle yaşadıklarını, et fiyatlarını defalarca kontrol ettiklerini ve ay sonunu getirebilmek için sürekli hesap yaptıklarını belirtti.

26 yaşındaki avukat Damla, bu durumu şöyle özetliyor: “Asgari ücretin iki katı maaş alıyorum ama hâlâ tek başıma yaşayabilecek durumda değilim. Kiralar neredeyse maaş kadar. Ailemle yaşamazsam barınamam.”

Damla, hukuk sektöründeki daralmayı da vurguluyor: İş ilanları yok denecek kadar az, işten çıkarmalar sık, ve maaşlar reel olarak düşerken iş yükü artıyor. “Artık ‘İşe sahip olduğuna şükret’ anlayışı hâkim,” diyor.

Konut Krizi: “Ev Sahipleri Kanunları Deldi”

Damla’nın dikkat çektiği bir diğer sorun da kira piyasası. Kira artışlarına getirilen yasal sınırlamalar, ev sahiplerini alternatif yollar bulmaya itmiş. Önceden imzalatılan tahliye taahhütnameleri, kısa vadeli kiralamalar ve piyasa fiyatına göre yeni kiracı arayışı, binlerce kişiyi evsiz bırakmış durumda.

“Ev sahipleri yıllık %50 zam sınırını aşmak için kiracıları çıkarıp yeni kiracıya iki katı fiyattan ev veriyor. Bu yüzden insanlar evsiz kalıyor,” diyor Damla.

Mart protestolarına atıfla şunları da ekliyor: “Sokaklara dökülmemizin nedeni sadece siyasi değil; artık halk yorgun ve öfkeli. Ekonomi 2 yılda toparlanmış gibiydi ama üç gün içinde her şey çöktü. Hazirandan sonra daha da zor günler gelecek.”


Ekonomik Dengesizliklerin Derin Kökleri

The New Arab’a konuşan bir diğer isim, Research Istanbul’un yöneticisi ve eski Dünya Bankası ekonomisti Can Selçuki. Türkiye’nin bugünkü kırılganlığını, 2001 sonrası dönemde yapısal reformlar yerine “ucuz para”ya dayalı büyüme modeline bağlayan Selçuki, “2001 sonrası büyüme güçlüydü ama temelinde reform değil bol para vardı,” diyor.

2018 itibariyle küresel koşulların sıkılaşması ve jeopolitik gerilimlerle bu denge bozuldu. 2021’de faiz indirimiyle başlayan yeni ekonomi modelinin yapısal destekten yoksun kaldığını ve sonuçta kur krizinin derinleştiğini aktarıyor.


Faiz Düşük, Ama Bedeli Ağır

2023 Mayıs’ından bu yana uygulanan dezenflasyon programının beklendiği kadar hızlı ilerlemediğini belirten Selçuki, “Böyle programlar acılı ama hızlı olur. Bu ise yavaş ve maliyeti yüksek. Sadece para politikasıyla çözüm arıyorlar, maliye politikası yok,” diyor.

Asgari ücretin artık hedeflenen enflasyona göre belirlendiğini ve yıl ortasında güncellenmediğini hatırlatarak, bunun ücretleri reel olarak erittiğini belirtiyor.

“Enflasyonun tek sebebi iç talep gibi davranılıyor. Şirket kâr marjlarına ya da vergi adaletine kimse bakmıyor,” diyerek hükümetin yaklaşımını eleştiriyor.


İhracat ve Kur Stratejisi İşe Yaramıyor

Zayıf TL ile ihracat artışı hedefinin gerçekçi olmadığını söyleyen Selçuki, “İhracatımızın %70’i ithal girdiye dayanıyor. TL ucuzladıkça maliyet artıyor. Bu strateji işe yaramıyor,” ifadelerini kullanıyor.

Tekstil sektöründen örnek vererek, firmaların düşük işçilik maliyeti sunan Mısır gibi ülkelere taşındığını vurguluyor.


Gençler İşsiz, Yatırımcı Yok

Resmî işsizlik %8,5 görünse de gerçek rakamın %27–28 aralığında olabileceğini belirten Selçuki, “OECD içinde genç kadın işsizliğinde en kötü durumdayız. Eğitime, istihdama ya da mesleki eğitime dahil olmayan gençlerin oranı çok yüksek. Bu potansiyelin heba edilmesi demek,” diyor.

Yabancı yatırımın da 2000’lerin başına göre neredeyse sıfırlandığını belirten Selçuki, AB üyelik sürecinin inandırıcılığını yitirmesiyle sermayenin Türkiye’den uzaklaştığını söylüyor.


Sonuç: Daha Fakir ve Eşitsiz Bir Türkiye mi?

Selçuki, “Enflasyon düşecek belki ama nasıl bir bedelle?” diye soruyor. “Şirketler küçülüyor, işsizlik artıyor, insanlar yoksullaşıyor ve eşitsizlik derinleşiyor. Bu tablo sürerse ihracat kapasitesini kaybederiz ve daha yoksul, daha adaletsiz bir ülke oluruz,” uyarısında bulunuyor.

Yine de umudunu koruyan Selçuki, “Böyle olmak zorunda değil. Mali reform, vergi adaleti, kamu kaynaklarının etkin kullanımı ve tarım–verimlilik yatırımlarıyla bu tablo tersine çevrilebilir. Yeter ki siyasi irade olsun,” diyerek sözlerini tamamlıyor.

Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler