Genel
MEE Analizi: Trump’ın Yeni Ortadoğu Vizyonunda Türkiye ve Katar Öne Çıkıyor
ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu politikasında yeni bir dönem başlıyor. Bu yeni dönemde Türkiye ve Katar, özellikle Suriye merkezli gelişmelerde belirleyici aktörler haline geldi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu politikasında yeni bir dönem başlıyor. Bu yeni dönemde Türkiye ve Katar, özellikle Suriye merkezli gelişmelerde belirleyici aktörler haline geldi.
Suriye’de Yeni Rol Dağılımı
Trump, başkanlık koltuğuna ikinci kez oturduğundan bu yana, “müdahalesiz Ortadoğu” hedefini vurguluyor. Bu strateji çerçevesinde ABD, Suriye gibi sorunlu alanlarda daha fazla yerel aktöre sorumluluk yüklemeye başladı. Bu noktada Türkiye’nin askeri gücü ve Katar’ın finansman kabiliyeti ön plana çıkıyor.
Katar Mart ayında Ürdün üzerinden Suriye’ye doğalgaz tedarikine başladı. Türkiye ise Şam yönetimiyle savunma anlaşmaları görüşüyor. Aynı zamanda, ABD’nin Suriye özel temsilcisi Thomas Barrack, bu iş birliğini “Osmanlı’nın mirasıyla Katar’ın genç enerjisinin uyumu” olarak nitelendirdi.
7 Milyar Dolarlık Enerji Anlaşması
Mayıs ayında ABD, Türkiye ve Katar arasında imzalanan 7 milyar dolarlık anlaşma, Suriye’nin savaş sonrası yeniden inşası açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Anlaşma kapsamında dört doğalgaz santrali ve bir güneş enerjisi tesisi kurulacak. Projeyi Katar merkezli UCC şirketi yürütecek.
Bu enerji iş birliği, Trump’ın Suriye’ye yönelik “ulus inşasından uzak, ekonomik canlandırmaya dayalı” stratejisini de sembolize ediyor.
Türkiye ve Katar’ın Suriye’deki Derinleşen Etkisi
Türkiye, Suriye’de muhalif grupların son destekçisi olarak sahada uzun süredir aktif. Katar ise Suriyeli muhalefeti tanıyan ve ağırlayan tek Körfez ülkesi olarak öne çıkmıştı. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ise zamanla Esad rejimiyle temasa geçerek farklı bir yol izledi.
Ancak Hay’at Tahrir el-Şam öncülüğünde yapılan son operasyonlarla Beşar Esad devrildi ve yerine Ahmed el-Şaraa geçti. Yeni dönemle birlikte Türkiye-Katar hattı yeniden güç kazandı.
Trump yönetimi de bu yeni liderliği destekliyor. ABD’nin sekiz üsse sahip olduğu Suriye’den çekilme planı gündemde. Barrack, haziran ayında Türk medyasına yaptığı açıklamada bu üslerin birine indirileceğini söyledi.
ABD’nin PKK Tavrı Değişiyor
Suriye’deki yeni düzende ABD’nin Türkiye’ye daha yakın bir pozisyon aldığı görülüyor. Trump’ın özel temsilcisi Barrack aynı zamanda Ankara büyükelçiliği görevini de yürütüyor. Eski ABD Şam Büyükelçisi Robert Ford’a göre, Washington artık Türkiye’nin Suriye’deki güvenlik kaygılarını daha fazla ciddiye alıyor.
Özellikle PKK ve onun Suriye kolu olarak görülen YPG/SDF konusunda ABD’nin Biden dönemine kıyasla daha esnek olduğu yorumları yapılıyor. Ford, “Türkiye ile çalışmadan Suriye’de istikrar sağlanamaz” diyor.
Körfez’de Yeni Denge Arayışları
Türkiye ve Katar’ın yükselişi, Körfez’de yeni bir jeopolitik denge yaratıyor. BAE ve Suudi Arabistan, Arap Baharı döneminde Türkiye ve Katar’ı siyasi İslam’ı desteklemekle suçlamıştı. Ancak günümüzde bu ülkeler de Suriye’de söz sahibi olmaya çalışıyor.
BAE Mayıs ayında Suriye’nin Tartus Limanı’na 800 milyon dolarlık yatırım taahhüdünde bulundu. Fransa’nın CMA CGM firması da Lazkiye Limanı’nda 30 yıllık işletme anlaşması imzaladı. Ancak Suriye’de Şaraa yönetimi güvenlik açısından Türkiye’yi BAE’ye tercih ediyor.
Libya ve Sudan’da Farklı Cepheler
Ortadoğu’daki diğer kriz bölgelerinde ise Türkiye ve Katar ile BAE farklı pozisyonlarda. Libya’da Türkiye, Trablus hükümetini desteklerken, BAE General Halife Hafter’i finanse etti. Ancak Hafter’in oğlu Saddam Hafter bu yıl Doha ve Ankara’yı ziyaret ederek pozisyonunu dengelemeye çalıştı.
Sudan’da ise Türkiye, Mısır ve İran Sudan ordusunu desteklerken, BAE Hızlı Destek Güçleri’ni (RSF) finanse ediyor. Bu da BAE’nin bölgedeki pozisyonunu zayıflatan bir başka cephe haline geldi.
Seçim Yok, İslamcılık Yok
Yeni Suriye lideri Şaraa’nın siyasi yaklaşımı da dikkat çekici. BAE merkezli bir analiste göre Şaraa, ülke dışındaki İslamcı hareketlerle bağlantı kurmayacağını ve demokrasiyi gündeme getirmeyeceğini net şekilde ifade etti. Bu durum, Trump yönetiminin “müdahalesiz düzen” vizyonuyla da örtüşüyor.
ABD’nin Nihai Hedefi: Ticaret
Ford’a göre ABD, bölgede mutlak bir “nüfuz alanı” yaratmak istemiyor. Aksine, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’nin Suriye’deki etkileşiminden doğacak ekonomik ve siyasi istikrarı teşvik ediyor. Hedefin nihayetinde İsrail-Suriye ticaretine giden yolu açmak olduğu belirtiliyor.
Sonuç: Yeni Dönemin Kazananları
Trump’ın Suriye üzerindeki yeni yaklaşımı, askeri değil ekonomik temelli. Türkiye ve Katar, bu süreçte hem sahadaki etkileriyle hem de diplomatik ilişkileriyle öne çıkan aktörler oldu. Şaraa yönetimi her ne kadar BAE’den ekonomik destek alsa da, güvenlik konularında Türkiye’ye daha fazla güveniyor.
Bölgede şekillenen bu yeni düzende, Türkiye ve Katar’ın stratejik ortaklığı bir kez daha değer kazanıyor. ABD ise bu iş birliğini, Ortadoğu’da “ulus inşası değil, bölgesel sorumluluk paylaşımı” stratejisinin temel taşı olarak görüyor.
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]