Genel
Küresel Yaşlanmanın Altın Çağı: Goldman Sachs’ın 2075 Vizyonu
Goldman Sachs’ın 2025 tarihli yeni araştırması, dünya nüfusunun yaşlanmasının felaket senaryosu olmadığını, aksine küresel ekonomiye yeni fırsatlar sunduğunu savunuyor. “The Path to 2075 — The Positive Story of Global Aging” başlıklı rapor, doğurganlık oranlarındaki düşüşe ve ortalama yaşam süresinin artmasına rağmen, üretkenliğin artışı ve işgücüne katılımın çeşitlenmesiyle uzun vadeli büyümenin sürdürülebileceğini ileri sürüyor.

Doğurganlık düşüyor, yaşam süresi uzuyor
Goldman Sachs’ın 2025 tarihli yeni araştırması, dünya nüfusunun yaşlanmasının felaket senaryosu olmadığını, aksine küresel ekonomiye yeni fırsatlar sunduğunu savunuyor. “The Path to 2075 — The Positive Story of Global Aging” başlıklı rapor, doğurganlık oranlarındaki düşüşe ve ortalama yaşam süresinin artmasına rağmen, üretkenliğin artışı ve işgücüne katılımın çeşitlenmesiyle uzun vadeli büyümenin sürdürülebileceğini ileri sürüyor.
Gelişmiş ekonomilerde yaşlı nüfus baskısı
Rapora göre 2050 yılına kadar gelişmiş ekonomilerde yaşlı bağımlılık oranı dramatik şekilde artacak. Japonya, İtalya, Almanya gibi ülkelerde emekli nüfusun çalışan nüfusa oranı %50’nin üzerine çıkacak. Ancak Goldman Sachs bu tabloyu karamsar değil, dönüşümcü bir süreç olarak yorumluyor. Teknolojik gelişmeler, yaşlıların daha uzun süre çalışabilmesini sağlayacak ve emeklilik sistemlerinin yükünü hafifletecek.
Demografiyle birlikte üretkenlik de dönüşüyor
Düşen doğurganlık oranlarına rağmen GS, üretkenlik artışının GSYH büyümesini sürdürebileceğini belirtiyor. Özellikle yapay zekâ, otomasyon ve dijital sağlık teknolojilerinin yaşlı bireyleri daha uzun süre ekonomik hayatta tutması bekleniyor. Kadınların ve yaşlı bireylerin işgücüne daha fazla katılımı da büyümeyi destekleyecek.
Raporda dikkat çeken bir ifade şöyle:
“Yaşlanan bir toplum, daha az çalışan anlamına gelmez. Doğru politikalarla daha verimli bir işgücü anlamına gelebilir.”
En güçlü büyüme hikayesi: Hindistan, Orta Asya ve Sahra Altı Afrika
GS ekonomistlerine göre, küresel büyümenin motoru demografik açıdan genç olan bölgeler olacak. Hindistan, Orta Asya ülkeleri ve Sahra Altı Afrika, nüfus artışı ve kentleşme oranları sayesinde 2050 ve sonrasında güçlü büyüme potansiyeline sahip. Çin ise yaşlanan nüfusu nedeniyle büyüme hızında ciddi bir yavaşlama yaşayacak.
Türkiye ise genç nüfus avantajını yavaş yavaş kaybetse de, doğru reformlarla üretkenliğini artırma potansiyeline sahip ülkeler arasında yer alıyor.
Uzun vadeli büyüme tahminleri
Goldman Sachs, küresel büyüme oranlarının 2050’ye kadar 2,8% civarında seyredeceğini, 2075’e doğru ise teknolojik verimlilik sayesinde yeniden yükselişe geçeceğini öngörüyor. En hızlı büyüyecek ilk 5 ülke:
-
Hindistan
-
Nijerya
-
Pakistan
-
Endonezya
-
Filipinler
Çin’in 2075’e kadar ABD ekonomisini geçemeyeceği, hatta Hindistan’ın gerisinde kalabileceği belirtiliyor.
Politika yapıcılar için öneriler
Rapor, hükümetlerin izlemesi gereken temel politikaları şöyle sıralıyor:
-
Emeklilik yaşının kademeli olarak yükseltilmesi
-
Kadınların işgücüne katılımının artırılması
-
Göç politikalarının esnekleştirilmesi
-
Sağlık sistemlerinde dijital dönüşüm
-
Yaşam boyu öğrenme ve yeniden beceri kazanımı yatırımları
Türkiye’ye mesaj: Verimlilik odaklı büyüme kaçınılmaz
Goldman Sachs raporunda Türkiye özelinde detaylı analiz yer almamakla birlikte, genel öneriler Türkiye ekonomisi açısından da geçerli. Yaş ortalaması artan Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda büyümesini sürdürebilmesi için verimlilik ve yüksek katma değerli üretime geçiş zorunlu görünüyor. Eğitim, dijitalleşme ve kadın istihdamı bu sürecin kritik başlıkları arasında yer alıyor.
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]