Sosyal Medya

Genel

Can İlker: Tahvilin Fısıltısı, Tarife’nin  Gölgesi

Japonya’nın tahvil arzını azaltacağına dair sinyalleri, yalnızca yerel değil, küresel tahvil piyasalarında da rahatlama sağladı. ABD 10 yıllık tahvil faizindeki 4 baz puanlık düşüş bunu destekler nitelikte. Bu düşüş, küresel faiz baskısının gevşemesiyle birlikte özellikle ABD hisse senedi piyasalarında güçlü alımlara zemin hazırladı.

Can İlker: Tahvilin Fısıltısı, Tarife’nin  Gölgesi

Küresel piyasalar haftaya risk iştahı yüksek başlasa da bu iyimserlik, kırılgan temeller üzerinde yükseliyor. Japonya’nın tahvil arzını azaltacağına dair sinyalleri, yalnızca yerel değil, küresel tahvil piyasalarında da rahatlama sağladı. ABD 10 yıllık tahvil faizindeki 4 baz puanlık düşüş bunu destekler nitelikte. Bu düşüş, küresel faiz baskısının gevşemesiyle birlikte özellikle ABD hisse senedi piyasalarında güçlü alımlara zemin hazırladı.

Ancak bu rallinin temelinde sürdürülebilir bir büyüme ya da yapısal iyileşme yok. Japonya gibi büyük bir ekonominin borçlanma araçlarını kısmayı planlaması, bize daha çok küresel likiditenin yeniden yön aradığı, ancak henüz güvenle bağlanacağı bir makro zeminin olmadığını gösteriyor.

Trump’ın Avrupa’ya yönelik gümrük vergisi uygulamasını 9 Temmuz’a kadar ertelemesi, piyasada kısa vadeli bir rahatlama yaratsa da bu sadece “zaman kazandıran” bir manevra. Geçmiş deneyimlerden biliyoruz ki (örneğin 2018 Çin tarifeleri), Trump’ın “önce tehdit, sonra müzakere” stratejisi piyasalarda geçici coşku yaratırken ardından daha sert fiyatlamalara yol açabiliyor. Dolayısıyla, Avrupa endekslerindeki yükselişler de kalıcı bir çözümden çok, gecikmiş bir şokun ötelenmesinin fiyatlaması.

Asya’da ise Japonya pozitif ayrışırken Çin ve Hong Kong piyasaları baskı altında kaldı. Bu da bize gösteriyor ki bölge, küresel gelişmeler kadar yerel dinamiklere de duyarlı. BYD gibi Çinli devlerin fiyat indirimleri, rekabetin kırıcılaştığını ve iç talebin yeterince güçlü olmadığını gösteriyor. Bu tabloyu, 2022’de Evergrande krizinde yaşanan büyüme sancılarının yeni bir varyasyonu olarak düşünebiliriz.

Altın tarafında ise güvenli liman talebi azaldıkça fiyatlar geriliyor. Ancak burada önemli olan şu: Fed’in yakından izlediği Core PCE verisi haftanın en kritik katalisti olacak. Eğer bu veri zayıf gelirse, altın yeniden güçlenebilir. Bu nedenle şu anki altın düşüşü, “kalıcı bir dönüş” değil, veri öncesi pozisyon azaltımı gibi okunmalı.

 

Türkiye’ye dönersek: BIST-100 endeksi dış dünyadaki pozitif gelişmelere tam anlamıyla eşlik edemedi. Bunun arkasında iki ana neden var: İlki, içerideki ekonomik zorluklar. KOBİ’lerin krediye erişimi her geçen gün daha da zorlaşıyor. 2023-2024’te yaşanan kredi sıkışıklığının 2025’te de sürmesi, üretim ve istihdam açısından alarm veriyor. Vestel gibi büyük bir markanın 2 bin kişilik işten çıkarma planı, istihdamda genişleyici değil, daraltıcı bir yöne girildiğinin göstergesi.

İkinci neden ise Türkiye’den yurtdışına çıkan yatırımların, gelen yatırımları neredeyse geçtiği bir dönemdeyiz. Bu sermaye çıkışı, yatırım ikliminin zayıflığını ve uzun vadeli stratejik yatırımcı güveninin azaldığını gösteriyor. Buna karşın ABD ile yürütülen ticaret diyaloğu umut vadediyor. Ancak somut adımlar atılmazsa bu iyimserlik sınırlı kalır.

Son olarak; İstanbul Havalimanı’nın Avrupa’nın en büyük kargo merkezi haline gelmesi, Türkiye’nin lojistik üstünlüğü açısından oldukça önemli. Bu avantaj, AB ile gümrük müzakerelerinde Türkiye’nin elini güçlendirebilir.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler