Genel
Yabancı alacaklılara yapılan ödemeler rekor kırıyor
Yeterli döviz girişi sağlanamadığında ya da herhangi bir nedenden ötürü dış sermaye ülkeden çıkmaya başladığında TL değer kaybeder, çıkışın boyutuna göre ekonomi krize sürüklenebilir.

Türkiye ekonomisi kronik olarak dış ticaret açığı vermektedir. Türkiye’den dünyaya yapılan ihracat genellikle yapılan ithalatın altında kalmakta ve dolayısıyla bir döviz açığı oluşmaktadır. Bu müzmin dış ticaret açığı, ekonomi büyürken genişler; büyüme yavaşladığında ise daralır. Dış ticaret açığının fazlaya dönüştüğü ender dönemler ise çoğunlukla ekonominin sert bir biçimde yavaşladığı veya krize girdiği dönemler olmaktadır.
Dış ticaret açığının yarattığı döviz ihtiyacını karşılamak için sürekli olarak dışarıdan sermaye girişine ihtiyaç duyulur. Dış sermayenin Türkiye’de yaptığı doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve dış borçlanma yoluyla giren dövizle bu ihtiyaç karşılanır. Yeterli döviz girişi sağlanamadığında ya da herhangi bir nedenden ötürü dış sermaye ülkeden çıkmaya başladığında TL değer kaybeder, çıkışın boyutuna göre ekonomi krize sürüklenebilir.
Bu nedenden ötürü Merkez Bankasının ödemeler dengesi istatistiklerini yayımladığında ilk incelenen kalemler dış ticaret dengesini içeren cari işlemler hesabı ile sermaye hareketlerini gösteren finans hesabıdır. Bu iki hesap üzerinden ekonominin dış açığının nasıl seyrettiği ve dış sermayenin Türkiye’ye ilgisinin düzeyi takip edilir.
Dış sermaye girişleri doğal olarak bu yatırımlara kâr ve faiz ödemeleri yapılmasını zorunlu kılar. Şekil 1, dış sermayenin yaptığı yatırımlar sonucunda elde edip ülkeden çıkardığı toplam kâr ve faiz gelirinin 2002’den bu yana seyrini göstermektedir. Açıklanan son veri 2025’in ilk üç ayına aittir.
Dış sermayeye yapılan toplam ödemeler zaman içerisinde artmış, son birkaç yılda ise rekor düzeylere ulaşmıştır. Bu şekil, dış sermaye çekip ülkenin döviz açığını kapatmak için 2023 haziran ayından itibaren uygulanmaya başlanan yüksek faiz politikasının sonuçlarından birisini çok çarpıcı bir biçimde göstermektedir. 2020 sonrasında 3 ila 4 milyar dolar arasında dalgalanan çeyreklik ödemeler, hızla 5 milyar doları aşarak 2025’in ilk çeyreğinde 6.5 milyar dolara ulaşmıştır.
Türkiye’den dış sermayeye yapılan kâr transferleri ve faiz ödemeleri toplamı 2021’de 14.6 milyar dolardan 2024’te 23.8 milyar dolara çıkarak keskin bir artış göstermiştir. Üçüncü sütunda sunulan faiz ödemelerinin seyrine baktığımız zaman artışın büyük bir kısmının buradan kaynaklandığı görülmektedir. 2021’de dış sermayeye 5.7 milyar dolarlık faiz ödemesi yapılmışken 2023’te 10.6 milyar dolar, 2024’te 13.2 milyar dolar faiz ödemesi yapılmıştır.
2025’in ilk çeyreğinde dış ticaret açığının 7.8 milyar dolar olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda dış sermayeye yapılan toplam 6.5 milyar dolarlık ödemenin ülkenin döviz açığını ne kadar büyüttüğü açıkça görülüyor.
Türkiye’nin döviz açığının önemli bir kısmı, bu açığı finanse etmek için ülkeye çekilen dış sermayeye yapılan kâr ve faiz ödemelerinden kaynaklanmaya başlamıştır. Ekonomideki yapısal dengesizlikleri çözmeden, sadece yüksek faiz ile spekülatif finansal sermayeyi çekme politikasının sonucu, dış sermayeye yapılan ödemelerin rekor seviyelere çıkması olmuştur.
Kaynak: Özgür Orhangazi, Evrensel Gazetesi, alıntıdır