Sosyal Medya

Genel

Yağız Kutay Işık:  AİLE YILINDA EVLENEMEYEN GENÇLER

Ekonomik belirsizlik, yüksek işsizlik oranları, artan yaşam maliyetleri ve geleceksizlik duygusu, gençlerin en temel haklarını dahi hayal etmelerini zorlaştırıyor. Bugün, birçok genç evlenmek ve aile kurmak gibi temel hayalleri, ekonomik engeller yüzünden erteliyor ya da vazgeçiyor. Yuva kurmak, artık bir lüks haline gelmişken, hükümetin bu durumu görmezden gelmesi, toplumsal yapının temellerini sarsıyor.

Yağız Kutay Işık:  AİLE YILINDA EVLENEMEYEN GENÇLER

Bu kendisinden bir öncekini aşmaya çalışan neslin büyük ve saygın mücadelesinin hikayesidir. Bir yanda sonu belli olmayan yurt dışı hikayeleri, bir yanda doğduğu toprağa tutunmaya çalışan gençler.

Ekonomik belirsizlik, yüksek işsizlik oranları, artan yaşam maliyetleri ve geleceksizlik duygusu, gençlerin en temel haklarını dahi hayal etmelerini zorlaştırıyor. Bugün, birçok genç evlenmek ve aile kurmak gibi temel hayalleri, ekonomik engeller yüzünden erteliyor ya da vazgeçiyor. Yuva kurmak, artık bir lüks haline gelmişken, hükümetin bu durumu görmezden gelmesi, toplumsal yapının temellerini sarsıyor.

2024 yılı, Türkiye’de boşanma oranlarının en yüksek seviyeye çıktığı yıl olarak kayıtlara geçti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2024’te boşanan çiftlerin sayısı 187.343’e ulaştı. Bu artış, yalnızca boşanmanın yaygınlaşmasını değil, aynı zamanda çiftlerin evliliklerini sürdürmekte zorlandıklarını da gözler önüne seriyor. Ancak, boşanma oranlarındaki bu artışın ardında daha derin bir toplumsal sorun yatıyor: Gençlerin aile kuramaması.

Genç İşsizlik

Genç işsizlik oranı 2015’te %18,3 iken, 2023’te %25’in üzerinde. Önümüzdeki yıllarda da artan ivme devam edeceğe benziyor. İşsizlik ve düşük maaşlar, gençlerin evlenme kararlarını ertelemesine ya da hiç evlenememesine yol açıyor. Brezilya (%23), Hindistan (%23-24), Meksika (%19-22) ve Endonezya (%16-18) gibi gelişmekte olan ülkelerle benzer seviyelerde. Ancak, Türkiye’nin genç işsizlik oranı, Rusya ve Endonezya’ya göre biraz daha yüksek. Türkiye’nin bu alandaki durumu, benzer akran ekonomilerle kıyaslandığında farkı anlayabiliyoruz.

Ayrıca, yaşam maliyetleri arttı. Konut fiyatları ve kira artışları, evlilik arifesindeki çiftlerin ev sahibi olmasını daha da zorlaştırıyor. 2024’te konut kiralarındaki artış %72’ye kadar yükseldi. Ocak 2024’te ayında kira artış oranı %72 olurken en son Mart 2025’te artış oranı %53,83 olarak hesaplandı. Birçok genç çiftin kirada yaşamasına ya da evliliklerini geç bir tarihe ertelemesine neden oluyor. Ev geçindirme zorlaşıyor ve ekonomik baskılar aile içindeki huzursuzluğu artırıyor.

Boşanma Oranlarındaki Artışın Ekonomik Yansımaları

Boşanma verilerine bakıldığında, 2024 yılında boşanmaların %33,7’si evliliğin ilk 5 yılında, %21,3’ü ise 6-10 yıl içinde gerçekleşmiştir. Bu oranlar, ekonomik baskıların evliliklerdeki dayanışmayı azalttığını ve çiftlerin birbirlerine olan güvenlerini sarstığını gösteriyor. 2022 ve 2023 yıllarında boşanma oranlarında belirgin bir artış gözlemleniyor. TÜİK verilerine göre 2022’de yaklaşık 150.000 boşanma gerçekleşti. Ekonomik sorunlar, çiftler arasında iletişim kopukluklarına, psikolojik baskılara ve boşanmalara neden oluyor. Aile içindeki huzursuzluk, ekonomik baskılardan kaynaklanırken, evliliklerdeki dayanışma oranı da giderek düşüyor.

Artışın tek sebebi Türkiye’deki ekonomik dar boğazdan değil; dünya genelindeki boşanma oranlarındaki artışla paralel bir şekilde yükseliyor. Ancak Türkiye’deki bu yükselişte ekonomik faktörlerin etkisini göz ardı etmek mümkün değil.

Şiddet, Aile İçi Gerilimler ve Ekonomik Zorluklar

Ekonomik zorluklar, yalnızca evliliklerin sürdürülebilirliğini etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda aile içindeki şiddet oranlarını da artırıyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ortak araştırmasına göre, şiddete maruz bırakılanların %73’ü evli, %12’si bekar ve %7’si boşanmış. Şiddete maruz kalanların büyük çoğunluğu ise 31-55 yaş arasında yer alıyor. Bu, ekonomik zorlukların aile içindeki gerilimleri artırarak şiddet olaylarını tetikleyebileceğini gösteriyor. Ekonomik şiddete maruz kalanların %95’inin kadın olduğu da dikkat çeken diğer bulgu.

Kadının iş gücündeki yeri artmış olsa da, son dönemdeki ekonomik dar boğaz bu dönemde kurulan aile bağlarına zarar veriyor. COVID-19 salgınının ardından ekonomik durumun daha da kötüleşmesi, çocukların da şiddet mağduru olma oranlarını artırdı. 2012’den sonra çocuklara yönelik şiddet oranı %7’den %18’e çıktı.

Borçlar ve Kredi Kartı Yükü

Türkiye’deki hanehalkı borçları, 2010 yılında 1,8 milyar TL iken, 2023’te %740 artarak yüksek bir seviyeye çıktı. Kredi kartı borçları da hızla yükseliyor.

  • 2015: 50 milyar TL.
  • 2020 150 milyar TL.
  • 2023: 270 milyar TL

Bu borç yükü, gençlerin finansal bağımsızlıklarını kazanmasını ve aile kurmalarını daha da zorlaştırıyor.

ING Türkiye’nin araştırmasına göre, 2025’te borçlu olanların oranı %57’ye yükselmiş. Bunun %43’ü kredi kartı.

Bu kadar karmaşık sayıların arasına son ama çok önemli bir detay eklemek gerekiyor. 2025 yılı Ocak ayında, takibe düşen kredi kartı borçlarının oranı %1,60’a yükseldi. Aynı oran, 2024 yılı başında %0,64 seviyesindeydi

 

Evlilik ve Aile Kurma Konusundaki Duygusal Etkiler

Evlilik, gençler için yalnızca bir yaşam kurma isteği değil, aynı zamanda bir güven duygusudur. Ancak ekonomik baskılar, çiftlerin birbirlerine olan güvenini zedeler ve evlilik kararını erteler. Ekonomik zorlukların uzun vadede, özellikle de evliliklerde, psikolojik etkiler yaratması da kaçınılmazdır.

Ayrıca, boşanma oranlarındaki artış da bu sorunun bir başka boyutudur. 2024 yılı itibarıyla boşanma oranlarının artmasında ekonomik zorlukların etkisi büyük. Evliliklerdeki iletişim problemleri, ekonomik sıkıntıların bir sonucu olarak daha da derinleşiyor. Çiftler arasındaki dayanışma azalıyor, evlilikler kırılgan hale geliyor. Gençler, boşanma oranlarının yüksek olduğu bir toplumda, sağlıklı ve sürdürülebilir bir aile kurmanın zorluklarıyla karşı karşıya kalıyor.

Aile Yılı İlanı ve Devletin Sorumluluğu

Türkiye, ilk defa bir neslin, bir önceki nesilden daha kötü durumda olduğu bir dönemi yaşıyor.

2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesi, gerçek anlamda bir dönüm noktası olabilir.

Ekonomik anlamda ülkece düzlüğe çıkmamız yakın zamanda mümkün değil. Ancak gelecek nesilleri inşa edecek yeni çiftlerin güçlü sosyal politikalarla ihtiyacı var. Devlet, gençlerin evlilik ve aile kurma yolunda karşılaştığı yapısal engelleri kaldırmak için kapsamlı bir seferberlik başlatmalıdır. Faizsiz evlilik kredileri, ilk evlilik için kira ve konut yardımları, çeyiz desteği gibi ekonomik teşvikler sağlanmalıdır. (Örneğin: İBB’nin 30.000 TL’lik Evlilik Desteği programı) Genç çiftlere istihdam önceliği tanınmalı, kamu ve özel sektör işbirliğiyle istihdam garantili evlilik destek programları geliştirilmelidir. Yeni evli çiftlere özel vergi indirimleri sunulmalı, aile kuran gençlere en az bir yıl boyunca temel gıda ve enerji faturalarında devlet desteği verilmelidir. Evlilik sonrası sürece de odaklanılmalı; uygun fiyatlı kreşler, anne-baba izinlerinin genişletilmesi ve psikososyal destek hizmetleri ulaşılabilir hale getirilmelidir.. Ayrıca gençlerin maddi sebeplerle evlenemediği gerçeği açıkça kabul edilmeli ve politikalar, bu ekonomik gerçekliğe göre yeniden şekillendirilmelidir. Aksi takdirde, “Aile Yılı” sadece bir temenni olarak kalacak; gençler için yuva kurmak hayal, aile ise geçmişte kalan bir kurum olmaya devam edecektir.

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler