Barış Soydan
Piyasalardaki CHP Satışı ve Edip Cansever’in Bir Şiiri
Karşınızda eylülün sesi Ağustosa çekildi, eylülün sesi Birazdan konuşacak “Bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar.” Edip Cansever,…

Karşınızda eylülün sesi
Ağustosa çekildi, eylülün sesi
Birazdan konuşacak
“Bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar.”
Edip Cansever, “Eylülün Sesiyle” şiirinde sonbaharın gelişini böyle anlatmıştı. 1981 yılıydı, yani 12 Eylül Darbesi’nden bir yıl sonra; kimilerine göre bu zaten bir darbe şiiriydi. Aradan 40 yıl geçtikten sonra yeniden okuyunca eylül ayına dair can sıkıntısı şiirinden başka bir şey olmadığını düşündürüyor insana oysa. Cansever Kapalıçarşı’daki antika dükkanının asma katına oturmuş (Çarşı’da babasından kalan dükkanı ortağıyla birlikte işletiyordu), genellikle olduğu gibi can sıkıntısını dizelere dökmüştü. “Baylar! Bin dokuz yüz seksen birdeyiz” dizeleri dışında şiirde 12 Eylül’ü çağrıştıran hiçbir şey yoktu…
Eylülün Sesiyle şiirini dün piyasalarda yaşanan depremin yarattığı iç sıkıntısı üzerinde düşünürken hatırladım. Bu dünyada değil ama “Bu ülkede yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar!” diyesim var bu sabah. CHP İstanbul İl Yönetimi’nin mahkeme kararıyla görevden alınması sonrasında dün borsada sert düşüş, tahvillerde sert satış, risk priminde yükseliş gerçekleşti. Borsa İstanbul 100 Endeksi’ndeki kayıplar dün bir ara yüzde 5.80’e kadar çıktı, günü yüzde 3.57 düşerek daha yeni geçtiği 11.000 seviyesinin altından, 10.887’den kapattı. Aktif tahvilin faizi aylarca yüzde 40’ın üzerinde seyrettikten sonra daha yeni altına inmişti, şimdi yeniden oraya dayandı. Can sıkıntısı kısmı, bu düşüşün göstere göstere gelmiş olmasından kaynaklanıyor. Eylülün siyasi risklerle dolu olduğu, piyasaların bu risklerden korktuğu herkesin bildiği bir sırdı. Erdal Sağlam hafta sonu Mesele Ekonomi kanalında yayınlanan videosunda “Eylül sendromu başladı!” demişti, bu endişeli bekleyişi anlatmak için. Bu sendrom nedeniyle borsaya çok fazla taze para gelmiyor, yabancıların alımları sınırlı kalıyor, yükselişe rağmen işlem hacminde önemli bir artış olmuyordu.
Dün yaşananlar eylül sendromunu haklı çıkardı. Ama sendromun haklı olması normal olduğu anlamına gelmiyor. Hayır, bu oynaklık, siyasi gelişmelere, mahkeme kararlarına bağlı bu inişler çıkışlar normal değil, dünyada böyle çok fazla ülke yok. Yabancı yatırımcının Türkiye’den, Borsa İstanbul’dan uzak durmaya devam etmesinin ana sebebi de bu sendrom değil mi? Vietnam, Yunanistan, İspanya, Polonya ETF’leri (Bu ülkelerin borsalarını izleyen endeks fonları) bu yıl dolar bazında yüzde 50-60 kazandırmışken Türkiye ETF’inin zarar ettirmiş olması büyük oranda bu sendromdan, yani Türkiye’nin ekonomik değil siyasi risklerinden kaynaklanmıyor mu?
VİETNAM, YUNANİSTAN, İSPANYA, POLONYA, TÜRKİYE ETF’LERİ, 2025
Türkiye İstatistik Kurumu önceki gün milli gelirin 1.4 trilyon doların da üzerine çıktığını açıkladı. Doğruysa Vietnam’ın, Yunanistan’ın hatta Polonya’nın üzerinde, İspanya’ya yakın bir ekonomik büyüklük bu. Ekonomisi bu kadar büyük ve bu arada çeşitlenmiş bir ülkenin endeksinin kendisinden çok daha küçük ülkelerin bu kadar gerisinde kalmasının başka nasıl bir açıklaması olabilir ki!
Edip Cansever ömrünü Kapalıçarşı Sandal Bedesteni’ndeki dükkanında geçirdi ve bu ülkede yaşamanın can sıkıntısını anlatan şiirler yazdı. Mendilimde Kan Sesleri’nde şöyle demişti:
“İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına”
Türkiye piyasaları da bu ülkeye benziyor işte…