Barış Soydan
En Alttakilerin Ak Parti’ye, En Üsttekilerin CHP’ye Oy Vermesinde Bir Tuhaflık Yok mu?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Sosyoekonomik Seviye 2023” araştırmasını, “Artık bu veride de manipülasyon yoktur herhalde -inşallah-” düşüncesiyle…

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Sosyoekonomik Seviye 2023” araştırmasını, “Artık bu veride de manipülasyon yoktur herhalde -inşallah-” düşüncesiyle ciddiyetle inceledim. TÜİK’e göre sosyoekonomik açıdan Türkiye’nin en dibindeki ve en üstündeki ilçeler şöyle:
Araştırmanın yayınlandığı gün YouTube yayınımda bu ilçelere değinmiştim. Bir izleyicim (@poyluekmek6520) bu ilçelerin son seçimlerde hangi partiyi seçtiğini çıkarmış:
EN ALTTAKİLER
Çamoluk %49 Ak Parti
Derebucak %46 Ak Parti
Doğanşar %58 Ak Parti
Felahiye %53 CHP (2023’te %65 Recep Tayyip Erdoğan)
Dikmen %56 Ak Parti
Pınarbaşı %34 Ak Parti
Bayramören %59 Ak Parti
EN ÜSTTEKİLER
Güzelbahçe %49 CHP
Bakırköy %68 CHP
Nilüfer %60 CHP
Etimesgut %57 CHP
Beşiktaş %64 CHP
Kadıköy %69 CHP
Çankaya %65 CHP
Bu durumun öteden beri bilindiğini söylemek mümkün. En alttaki ilçeler özelinde değil ama büyük kentlerin yoksul ilçelerinde Ak Parti’nin, daha zengin ilçelerinde CHP’nin açık ara birinci olduğu bir sır değil (Mesela 2023 seçiminde İstanbul Bağcılar’da Ak Parti %44.5, CHP %16.6, Kadıköy’de CHP % 58.4, Ak Parti %13.2 oy almıştı).
Sadece CHP değil, daha soldaki partilerin birçoğunun aynı dertten muzdarip olduğu da biliniyor. Mesela 2023 seçimleri öncesinde Türkiye İşçi Partisi (TİP) imzasını taşıyan en büyük yazıyı metrekaresi en pahalı semtlerden biri olan Suadiye’de (Marmaray istasyonunda) görmüştüm, gerçekten dev gibiydi; o sene çeşitli toplantılar için gittiğim organize sanayi bölgelerinde ise TİP’le ilgili dikkat çekici bir şey gördüğümü hatırlamıyorum.
Bu tablonun sebeplerine dair görüşler muhtelif. Kimileri İdris Küçükömer’in “Türkiye’de sol sağ, sağ soldur” tezini hatırlatıp sorunun bundan kaynaklandığını söyleyip durur. Küçükömer’in bu tezini anlattığı “Düzenin Yabancılaşması” adlı kitabını okudunuz mu, bilmiyorum. Açıkçası tezini olgulara dayandırmadığı, basmakalıp bazı fikirleri sorgusuz sualsiz veri kabul ettiği için bende hayal kırıklığı yaratmıştı. Hayır, Türkiye’de sağın aslında sol olduğu tezi bana mantıklı gelmiyor.
Solun aslında sağ olduğu tezine gelince… Tümüyle olmasa da bunda bir haklılık payı yok mu? En çok oyu Türkiye’nin en zengin ilçelerinden alan bir partinin servet vergisini savunması mümkün mü mesela? Daha ziyade zengin semtlerde (Mesela Bağdat Caddesi çevresinde) oluşan olağanüstü emlak rantlarını engellemeye yönelik politikalar geliştirmesi, uygulaması? Ya da rant paylaşımında yoksullar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını (Türkçesi kayırılmalarını) savunması? Zor… Aynı şey kültürel bazı konular için de söylenebilir.
Fakat diğer yandan toplumun en alttakilerin sağa, ün üsttekilerin sola dönmesi Türkiye’ye özgü bir durum da değil. Amerika’da daha iyi eğitimli, sosyoekonomik açıdan daha yüksekteki kesimlerin, kentlerin son seçimde Demokrat Parti’ye, buna karşılık işçi sınıfının Trump’a oy verdiğini gördük. Başka ülkelerde de benzeri bir eğilim söz konusu. Yani bu aynı zamanda küresel bir trend.
Ama bu, tuhaf olduğu gerçeğini değiştirmiyor.