Reel Sektör
The Economist Analizi: Türkiye’nin Tekstil Gücü Bursa Dönüm Noktasında — Yeni Bir Gelecek Dokuyabilir mi?
On yıllar boyunca Türkiye, dünyanın en büyük tekstil ihracatçıları arasında yer aldı; Avrupa’nın her pazarına milyonlarca ürün gönderdi. Ancak 2025 itibarıyla Türkiye’nin küresel tekstil pazarındaki payı %3’ün altına indi — son otuz yılın en düşük seviyesi.
Osmanlı’nın ipek kalbi olan Bursa, küresel rekabete, yükselen maliyetlere ve fabrika göçüne karşı var olma mücadelesi veriyor.
Bir zamanlar Osmanlı ipek imparatorluğunun kalbi olan Bursa’nın ünlü Koza Hanı, 15. yüzyılda Sultan II. Bayezid tarafından Asya’nın dört bir yanından gelen tüccarları ağırlamak için inşa edilmişti. Hanın taş kemerleri, yüzyıllar boyunca Türkiye’nin el işçiliği ve tekstil ustalığının simgesi oldu.
Bugün aynı kemerlerin altında farklı bir hikâye yankılanıyor — bir hayatta kalma hikâyesi. Türkiye’nin bir zamanlar gurur kaynağı olan tekstil sektörü, küresel rekabet, artan üretim maliyetleri ve fabrika göçü altında çözülmeye başladı.
Küresel bir dev çözülüyor
On yıllar boyunca Türkiye, dünyanın en büyük tekstil ihracatçıları arasında yer aldı; Avrupa’nın her pazarına milyonlarca ürün gönderdi. Ancak 2025 itibarıyla Türkiye’nin küresel tekstil pazarındaki payı %3’ün altına indi — son otuz yılın en düşük seviyesi.
İhracat, 2022’deki 22 milyar dolardan bu yıl 17 milyar dolara gerileyerek %23 düşüş gösterdi. 310 binden fazla işçi sektörden ayrıldı, yaklaşık 6.000 fabrika kapandı. Yüzlercesi ise düşük işgücü maliyetleri nedeniyle Mısır’a taşındı.
Bu sırada Türkiye’nin rakipleri olan Bangladeş ve Vietnam, 2025’in ilk çeyreğinde çift haneli büyüme kaydetti. Türkiye’nin tekstil ihracatı ise aynı dönemde %7 geriledi.
Yüksek maliyet, düşük kâr: Mükemmel fırtına
Bu çöküşün temelinde ekonomik kriz ve yüksek enflasyon yatıyor. Üç yıl önce %100’e yaklaşan fiyat artışlarını frenlemek için uygulanan sıkı para politikası, sanayiciyi iki arada bir derede bıraktı: yüksek faiz oranları ve aşırı değerli TL.
Enflasyon bugün %33 civarında seyretse de maliyet baskısı sürüyor. Asgari ücret 2022’de 383 dolarken bugün 620 dolara çıktı — dolar bazında %60’ın üzerinde artış.
TİM Başkanı Mustafa Gültepe, “Avrupalı müşteriler bir dönem Türk kalitesine %15–20 fazla öderdi. Ama fark %50’ye çıkınca aynı ilgiyi bekleyemezsiniz,” diyor.
Bu maliyet farkı, Avrupalı alıcıları Asya’ya yöneltti. Çin’in AB’ye ihracatı bu yıl %20 arttı, ABD’nin uyguladığı gümrük tarifeleri sonrası ticaret yön değiştirdi. Türkiye’nin yakınlık ve hızlı teslimat avantajı, artık fiyat farkını telafi etmeye yetmiyor.
İşgücü daralıyor
Sektörü ayakta tutan emek gücü de hızla küçülüyor. Uzun yıllar boyunca, özellikle Suriyeli mülteciler, düşük ücretlerle tekstil atölyelerinin bel kemiğini oluşturdu.
Ancak Suriye’de kısmi istikrarın sağlanmasıyla birlikte göçmen işçilerin yaklaşık %20’si geri dönmeye başladı.
Giyimkent Başkanı Muzaffer Cevizli, “Artık işçi bulmak zor, üstelik ücretler de rekabetçi. Gençler masa başı veya dijital işleri tercih ediyor,” diyor.
İşgücü eksikliği, seri üretimi sürdürülemez hale getiriyor ve üreticileri yeni stratejiler geliştirmeye zorluyor.
Türkiye’nin En Büyük İç Giyim Markasıydı: O Firma da Ekonomik Kriz Karşında İflasa Gidiyor
Türk tekstilinin çıkış yolu: Hacim değil, değer
Uzmanlara göre Türkiye’nin kurtuluşu, Asya ile ucuzluk yarışına girmek değil, kalite ve markalaşmaya yönelmek.
Tasarım, sürdürülebilirlik ve hızlı tedarik zinciri artık rekabetin yeni alanları.
Eroğlu ve LC Waikiki gibi büyük markalar, üretimlerinin bir kısmını yurt dışına taşırken, Türkiye’de otomasyon ve tasarım merkezlerine yatırım yapıyor.
Yeni vizyon şu sloganla özetleniyor:
“Avrupa’nın Çin’i değil, Doğu’nun İtalya’sı olacağız.”
Moda inovasyonu, çevre dostu kumaşlar ve dijital entegre üretim hatlarıyla Türkiye, yaratıcılıkla yeniden liderlik kurabilir.
Bursa yeniden yükselebilir mi?
Koza Han, hâlâ ipek tüccarlarını ve turistleri ağırlıyor. Ancak hanın hikâyesi, bugün Türkiye’nin tüm tekstil sektörünün dönüm noktasını sembolize ediyor.
Küresel ticaret düzeni değişti: Ucuz işgücü artık başarı garantisi değil.
Yeni dönemin para birimi marka, teknoloji ve sürdürülebilirlik.
Türkiye, ekonomisini istikrara kavuşturur, yeşil yatırımları çeker ve tasarım odaklı üretimi güçlendirirse, tekstilde yeniden söz sahibi olabilir.
Ancak soru ortada duruyor — tıpkı Bayezid’in kemerleri kadar görkemli bir biçimde:
Türkiye çözülmeden direnç dokuyabilir mi, yoksa tekstil mirasının iplikleri tamamen kopacak mı?
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]
