Sosyal Medya

Reel Sektör

İTÜ Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral: “Bu rezerv Türkiye’yi zengin edebilir”

ABD ile Çin arasındaki “nadir element” rekabetinin yeni bir ticaret savaşına dönüşmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Eskişehir Beylikova’daki dev rezervlerin keşfini müjdelemesinin ardından, Türkiye’nin yeraltı zenginlikleri yeniden gündemin merkezine oturdu. 694 milyon tonluk nadir element rezerviyle dünyada ikinci sıraya yükselen Türkiye, doğru strateji ve teknoloji ortaklıklarıyla küresel değer zincirinde yeni bir güç olabilir.

İTÜ Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral: “Bu rezerv Türkiye’yi zengin edebilir”

Özet:


ABD ile Çin arasındaki “nadir element” rekabetinin yeni bir ticaret savaşına dönüşmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Eskişehir Beylikova’daki dev rezervlerin keşfini müjdelemesinin ardından, Türkiye’nin yeraltı zenginlikleri yeniden gündemin merkezine oturdu. 694 milyon tonluk nadir element rezerviyle dünyada ikinci sıraya yükselen Türkiye, doğru strateji ve teknoloji ortaklıklarıyla küresel değer zincirinde yeni bir güç olabilir.


Küresel Talep Artarken Türkiye Harekete Geçti

Temiz enerji, savunma sanayii ve yüksek teknoloji üretiminde kritik öneme sahip nadir toprak elementleri (REE), dünya ekonomisinde stratejik bir değer haline geldi.
Türkiye, Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’te faaliyete geçen Beylikova Florit, Barit ve Nadir Toprak Elementleri Pilot Tesisiyle bu alanda üretim sürecini hızlandırıyor.

Eskişehir’in Beylikova ilçesinde yapılan sondajlarda 310 ayrı noktada toplam 694 milyon tonluk kaynak tespit edildi. Bu rezervin içinde 12,5 milyon ton nadir toprak oksidi bulunuyor. Böylece Beylikova, Çin’in İç Moğolistan’daki Bayan Obo madeninden sonra dünyanın en büyük ikinci rezervi konumuna geldi.

Pilot tesisin ilk etapta yedi nadir elementi işlemesi ve oksit üretimini başlatması planlanıyor. İşlenecek elementler arasında lantanyum, seryum, praseodim, neodim, samaryum, gadolinyum ve evropiyum yer alıyor. Ayrıca florit, barit ve nükleer yakıt hammaddesi olan toryum da üretim zincirine dahil edilecek.


Yıllık 220 Milyon Dolar Gelir Hedefi

Pilot tesis yılda 1.200 ton cevher işleyecek. Endüstriyel ölçeğe ulaşıldığında ise yıllık üretimin 570 bin tona çıkarılması ve 220 milyon dolar civarında gelir elde edilmesi bekleniyor.
Türkiye, 2030’a kadar dünyanın ilk beş nadir element üreticisi arasına girmeyi hedefliyor. Bunun için Japonya, Güney Kore, ABD ve Avrupa ile teknoloji paylaşımına dayalı uluslararası ortaklıklar geliştirilecek.

Ancak bu alanda bilgi paylaşımı ve teknoloji transferi sınırlı. Çin hâlen küresel üretimin %69’unu, işleme kapasitesinin ise %85’ini kontrol ediyor. Batılı ülkeler Pekin’e bağımlılığı azaltmak için tedarik zincirlerini çeşitlendirmeye çalışırken, Türkiye gibi yeni üreticiler için büyük fırsatlar doğuyor.


“Doğru Stratejiyle Türkiye Yükselen Oyuncu Olabilir”

Turkish Critical Minerals Initiative kurucusu Sait Uysal’a göre, Çin’in teknoloji paylaşımını kısıtlaması Türkiye için Batı’ya alternatif olma fırsatı yaratıyor:

“Türkiye, teknoloji paylaşımını da içeren kazan-kazan ortaklıkları kurarsa sadece hammadde tedarikçisi değil, katma değerli üretimin merkezi haline gelebilir. Bu, ekonomik ve teknolojik açıdan büyük bir sıçrama anlamına gelir.”

Uysal, Çin’in REE teknolojilerini ihraç etmeyi yasakladığını ve yabancı kuruluşlara danışmanlık verilmesinin bile devlet iznine tabi olduğunu belirtiyor. Bu nedenle Türkiye’nin uluslararası Ar-Ge ve yatırım ortaklıkları kurmasının hayati önem taşıdığını vurguluyor.

Ayrıca, insan kaynağı yetiştirme konusuna da dikkat çekiyor:

“Türkiye, yüksek lisans ve doktora öğrencilerini Avustralya, Malezya ve ABD gibi ülkelerde REE teknolojileri üzerine uzmanlaşmaya teşvik etmeli. Yerli bilgi birikimi oluşana kadar uluslararası işbirliği şart.”


“Ham Madde 130 Dolar, Nihai Ürün 1,5 Milyon Dolar!”

İTÜ Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral, Beylikova rezervlerinin Türkiye’yi zengin edebileceğini söylüyor:

“694 milyon tonluk nadir element rezerviyle dünyada ikinci sıradayız. Bu, ölçülmesi neredeyse imkânsız bir servet. Bor örneğini vereyim: Dünyadaki bor kaynaklarının %72’si bizde. Ham olarak tonu 130 dolar, borik asit yaptığınızda 1.500 dolar, bor karbür haline getirirseniz 1,5 milyon dolar ediyor.”

“Yani hammadde ile nihai ürün arasındaki fark milyon kat olabilir. Bor karbür gibi yüksek dayanımlı malzemeler üretip ihraç edersek, Türkiye için uçsuz bucaksız bir ekonomi kapısı açılır. Bu nedenle 694 milyon tonun değerini hesaplamak mümkün değil; ama 100 trilyon doları bile aşabilir.”


Stratejik Dönemeç

Beylikova’daki yatırımlar sadece bir maden projesi değil, Türkiye’nin sanayi dönüşümü, savunma sanayii ve yeşil teknoloji hamlesinin de merkezinde yer alıyor. Uzmanlara göre doğru stratejiyle yürütülecek üretim zinciri, Türkiye’yi enerji geçişi çağında yeni nesil sanayinin liderleri arasına taşıyabilir.

Çeşitli basın kaynakları

Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler