Sosyal Medya

Politika

Soner Çağaptay: Erdoğan’ın CHP ile Hesaplaşmasında Son Perde mi?

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ana muhalefet partisi CHP’yi bastırma girişimlerinde yeni bir dönüm noktası olabilir. Ancak CHP’nin yeniden yükselişi ve seçmenle kurduğu güçlü bağ, Türkiye siyasetinde dengeleri sarsıyor. Erdoğan şimdi sadece bir belediye başkanıyla değil, geçmişine yeniden kavuşmuş bir muhalefet bloku ile karşı karşıya.

Soner Çağaptay: Erdoğan’ın CHP ile Hesaplaşmasında Son Perde mi?

Özet:


Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ana muhalefet partisi CHP’yi bastırma girişimlerinde yeni bir dönüm noktası olabilir. Ancak CHP’nin yeniden yükselişi ve seçmenle kurduğu güçlü bağ, Türkiye siyasetinde dengeleri sarsıyor. Erdoğan şimdi sadece bir belediye başkanıyla değil, geçmişine yeniden kavuşmuş bir muhalefet bloku ile karşı karşıya.


CHP’nin Sessizden Gelen Yükselişi

Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), yıllar süren iç çekişmeler ve seçmen nezdinde yaşanan güven kaybının ardından son dönemde yeniden sahneye güçlü bir dönüş yaptı. 1990’larda işçi sınıfından kopuş, liderlik eksikliği ve milliyetçi seçmenin başka partilere yönelmesiyle sarsılan CHP, bugün geçmişteki ideolojik mirasını yeniden canlandırıyor.

Bu geri dönüşün başlıca mimarları arasında üç önemli figür bulunuyor:

  • Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da sosyal demokrat ve dar gelirli seçmenle bağ kurarak partinin emekçi mirasını yeniden canlandırdı.

  • Mansur Yavaş, milliyetçi geçmişi sayesinde Ankara’da CHP’nin Türk milliyetçisi damarıyla barışmasını sağladı.

  • Özgür Özel, partiyi seküler, milliyetçi ve sosyal demokrat kanatlar arasında dengeleyerek bütünleştirici bir lider profili çizdi.

Ayrıca büyükşehirlerde CHP’li belediyelerin ulaşım, sosyal yardımlar ve kültürel projelerle yarattığı iyi yönetim algısı, seçmenin CHP’ye güvenini artırdı. Sonuç olarak 2024 yerel seçimlerinden itibaren CHP, anketlerde AKP’nin önünde yer almaya başladı.


Erdoğan’ın Yargı ve Medya Üzerinden Karşı Hamlesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’yi yalnızca muhalefet partisi olarak değil, iktidar için doğrudan bir tehdit olarak görüyor. Bu nedenle yargı, medya ve devlet kurumları üzerinden partiyi baskılamaya yönelik stratejik adımlar atıyor.

Mart ayında Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan süreç, birçok gözlemciye göre yalnızca bir başlangıç. CHP’li belediye başkanları ve parti yöneticilerine yönelik yeni dava süreçlerinin gündeme gelmesi bekleniyor. Bu davaların amacının, parti içinde bölünme yaratmak ve seçmen gözünde yönetim kabiliyetini sorgulatmak olduğu değerlendiriliyor.

Ayrıca davaların süreklilik arz edecek şekilde “açık bırakılması”, özellikle İmamoğlu özelinde, belirsizlik stratejisinin bir parçası. Erdoğan’ın beklentisi, zamanla protestoların sönümleneceği ve kamuoyunun ilgisinin azalacağı yönünde. Nitekim, İmamoğlu’nun tutuklandığı günlerdeki büyük gösterilerin etkisi azalmış görünüyor.


Olası Senaryolar: İç Savaş, Baskı ya da Direniş

Önümüzdeki süreçte Türkiye siyaseti birkaç farklı yöne evrilebilir. İşte en olası senaryolar:

1. CHP’de İç Çatışma

Erdoğan’ın en çok arzuladığı tablo, partinin iç çekişmelere boğulması. Yargı yoluyla atanan kayyumlar veya tartışmalı isimler, parti içinde meşruiyet krizlerine yol açarak seçmende “CHP yine eski haline döndü” algısı yaratabilir.

2. CHP’nin Toparlanması

Kaosun ardından parti içinde yeni bir birlik sağlanabilir. Kamuoyunda tepki toplayan yargı hamleleri, CHP’yi daha geniş bir tabanda konsolide edebilir. Orta ve uzun vadede, özellikle yerel başarıların devam etmesiyle birlikte, parti yeni bir güç birliği oluşturabilir.

3. Polis Devleti Riski

Daha karanlık bir senaryo ise Türkiye’nin giderek bir polis devletine dönüşmesi. Kitlesel protestolara karşı sert müdahaleler, ifade özgürlüğünün, basının ve örgütlenme hakkının uzun süreli kısıtlanması gündeme gelebilir. Erdoğan, ekonomide toparlanma gerçekleşmeden önce seçimleri erteleme seçeneğini bile değerlendirebilir.


Erdoğan’ın Güç Sınırları

Her ne kadar Erdoğan devletin birçok kurumuna hâkim olsa da, bu stratejinin de sınırları var. Türkiye’deki bazı yapısal unsurlar Erdoğan’ın elini zayıflatıyor:

  • CHP’ye destek veren geniş bir orta sınıf kitlesi,

  • Güçlü ve yaygın sivil toplum ağları,

  • Yüzyılı aşan bir siyasi geçmişe sahip CHP kurumsallığı,

  • Avrupa ile kurulan kültürel ve siyasal bağlar,

  • Ve belki de en önemlisi: Küresel piyasalara tamamen entegre bir ekonomi.

Ankara’da CHP’ye yönelik davaların ertelenmesi, yalnızca protesto korkusuyla değil, aynı zamanda piyasaların vereceği tepkiden çekinilmesiyle de ilgili olabilir. Erdoğan, CHP’yi susturmak istese bile, bunu yapması Türkiye’yi tam anlamıyla bir polis devletine çevirmeyi gerektirir — bu da ekonominin çökmesine neden olabilir.


Türkiye Nereye Gidiyor?

Erdoğan ile CHP arasında yaşanan bu siyasi hesaplaşma, Türkiye’nin gelecek yönünü belirleyebilir. Erdoğan’ın kurumsal gücü büyük, ancak toplumun siyasal refleksleri, ekonomik dinamikler ve uluslararası denge unsurları da bir o kadar etkili.

Bu mücadele birdenbire bitmeyecek gibi görünüyor. Ancak asıl soru şu: CHP, kurumsal ve tabansal gücüyle Erdoğan’ın stratejilerine direnmeyi başarabilecek mi? Yoksa Erdoğan, sistemli yıpratma politikasıyla partiyi eski dağınık haline mi döndürecek?

Cevap, önümüzdeki aylarda daha da netleşecek.

Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler