Piyasa
Bankalardan yeni manevra! Kerim Rota açıkladı: Döviz mevduatları dışarı mı itiliyor?
Merkez Bankası’nın son dönemde attığı adımlar, döviz rezervlerini güçlendirme ve finansal istikrarı sağlama çabası olarak öne çıkarken uzun vadede fiyat istikrarı ve yapısal reformlara dayanmayan politikaların sürdürülebilirliği konusunda ciddi soru işaretleri masada.

Merkez Bankası’nın son dönemde attığı adımlar, döviz rezervlerini güçlendirme ve finansal istikrarı sağlama çabası olarak öne çıkarken Ekonomist Kerim Rota’dan çarpıcı açıklamalar geldi.
Dövize Karşı Yeni Bir Bariyer Mi?
Mesele Ekonomi YouTube programında Ömer Gencal’ın sorularını yanıtlayan Ekonomist Kerim Rota’nın açıklamaları şöyle;
“Merkez Bankası’nın attığı son adımlar, döviz rezervlerindeki kaybın ve net genel pozisyondaki düşüşün kısmen telafisine yönelik kurgulanmış görünüyor. Bu makro ihtiyati tedbirler seti, okuyanı karamsarlığa sürükleyebilir. “Dön dolaş yine aynı yere mi geldik?” düşüncesi akla düşüyor. Özellikle ihracatçılardan alınan dövizin %40’tan %25’e inip şimdi yeniden %35’e çıkarılması, bazı ekonomik ezberlerin tekrarlandığını gösterdi. Bu dövizlerin bir kısmı geçici, ama ihracatçılardan alınan dövizler kalıcı. Merkez Bankası’nın bu yolla ayda yaklaşık 5 milyar dolarlık döviz girişini 7 milyar dolar seviyelerine çıkarmayı hedeflediği açık.
Eldekiyle Yetinmek Mi Çabalamaya Devam Mı?
Bu adım, en azından Merkez Bankası’nın tamamen havlu atmadığını ve süreci yönetmek için hala bir irade gösterdiğini ortaya koyuyor. Ancak detaylara inildiğinde bazı kritik noktalar dikkat çekmekte. TL mevduatlarının payını artırmak aktarım mekanizmasını çalıştırmak için bir girişim olabilir ama asıl hedefin rezervleri güçlendirmek olduğu net şekilde hissediliyor.
Kredilerde Frene Mi Basılıyor?
Döviz kredilerinin kullanımına yönelik sınırlamalar da dikkat çekici. Aylık bazda kredi büyümesi sürekli olarak denetim altında tutulmaya çalışılıyor ancak uygulamada bunun çok da karşılık bulmadığı açık. Merkez Bankası’nın bu son hamlesiyle birlikte, fiyat istikrarından ziyade finansal istikrara yöneldiği izlenimi kuvvetleniyor. Rezerv biriktirme hedefi, döviz kurunu baskı altında tutmak için halen önemli bir araç olarak görülüyor. Ancak bu çabanın sürdürülebilir olup olmayacağı hala bir soru işareti.
Beklentiler Sadece Kurdan Mı Besleniyor?
Piyasa fiyatlamalarının sadece döviz kuruna değil, aynı zamanda geleceğe yönelik beklentilere dayandığı unutulmamalı. Bu nedenle mevcut adımların enflasyonla mücadelede ne derece etkili olacağı da belirsizliğini koruyor. Kısa vadeli çözümler uzun vadeli istikrarı garanti etmiyor.
Bankacılık Sisteminde Yeni Manevralar
İhracatçılardan alınan döviz rezervleri elbette ki Merkez Bankası’nın elini güçlendirecektir. Ancak bankacılık sistemine yönelik yapılan düzenlemeler, maalesef palyatif çözümlerden öteye geçemiyor. Ekonomi yönetimi, bir süredir önce finansal istikrar, ardından fiyat istikrarı ve en son da seçim ekonomisi olmak üzere üç aşamalı bir program yürütüyordu. Şimdi ise ikinci aşamaya tam geçmeden, yeniden birinci aşamanın yarısına dönüldü.
Döviz Mevduatları Dışarı Mı İtiliyor?
Bankalar artık döviz mevduatlarını portföy yönetimi fonlarına yönlendirme stratejisi uyguluyor. Müşterilere, bankanın portföy şirketi aracılığıyla %5 civarında döviz getirisi garantili fonlar öneriliyor. Bu şekilde, mevduatlar dolaylı olarak sistem içinde tutulmaya çalışılıyor. Merkez Bankası ise bu geçişi engellemeye çalışarak, barajdan akan suyu tıkama çabası içine giriyor.
Döviz mevduatlarını bankacılık sisteminin dışına itmek, ülke ekonomisi açısından kalıcı bir çözüm değil. Merkez Bankası’ndaki karar vericilerin bu gerçeği dikkate almalarında büyük fayda var. Aksi takdirde bu politikaların etkisi kısa vadeli olur ve uzun vadede daha karmaşık sorunlar doğurabilir.”