Gündem
Yapay Zekâ Çağında Eğitim Yönünü Arıyor
Yapay zekâ, eğitim sisteminin ezberini bozdu. Öğrenciler artık bilgiye saniyeler içinde ulaşırken, okullar hâlâ sınavlar ve proje notlarıyla öğrenmeyi ölçmeye çalışıyor. Öğretmenler teknolojiyi anlamlandırmak yerine kontrol etmeye, öğrencilerse üretmek yerine kopyalamaya yöneliyor. Bu kopukluk, eğitimin en büyük krizini açığa çıkarıyor: Sorun yapay zekâda değil, onun karşısında yönünü kaybeden pedagojide.
Yapay zekâ, eğitim sisteminin ezberini bozdu. Öğrenciler artık bilgiye saniyeler içinde ulaşırken, okullar hâlâ sınavlar ve proje notlarıyla öğrenmeyi ölçmeye çalışıyor. Öğretmenler teknolojiyi anlamlandırmak yerine kontrol etmeye, öğrencilerse üretmek yerine kopyalamaya yöneliyor. Bu kopukluk, eğitimin en büyük krizini açığa çıkarıyor: Sorun yapay zekâda değil, onun karşısında yönünü kaybeden pedagojide.
Konu hakkında Dünya gazetesindeki köşesinde Prof. Dr. Çisil SOHODOL şunları yazdı:
Dünyanın her yerinde aynı sahne yaşanıyor: Öğrenciler yapay zekâyı kullanarak ödevler, afişler, podcast’ler üretiyor; öğretmenler bu üretimlere hem hayranlıkla hem de kuşkuyla bakıyor; ailelerse çocuklarının ne kadarını kendi yaptığını, ne kadarını makinenin ürettiğini anlamaya çalışıyor. Eğitim sistemi, tarihte belki de ilk kez teknolojiyle değil, öğrencileriyle senkron kaybetti.
Yapay zekâ sadece yeni bir araç değil, öğrenmenin kendisini kökten dönüştüren bir kırılma noktası. Çocukların öğrenme biçimleri değişti ama okulların öğretme biçimleri aynı kaldı. Ders kitapları hâlâ bilgi aktarmak için yazılıyor, oysa öğrenciler bilgiye artık birkaç saniyede ulaşabiliyor. Bu yüzden öğretmen, sınıfta bir “kaynak” değil, bazen istemeden “engelleyici” konuma düşüyor. Sistemin refleksi ise bu dönüşümü anlamak yerine, ya yasaklar koymak ya da yüzeysel şekilde “AI entegrasyonu” başlatmak oluyor.
Bugün eğitimdeki kaosun nedeni yapay zekâ değil; onun varlığıyla açığa çıkan pedagojik boşluk. Eğitim, dünyanın en yavaş değişen kurumu olarak, en hızlı değişen teknolojiyle karşı karşıya kaldı. Ve şimdi, kimsenin elinde net bir harita yok. Okullar hâlâ ezbere, sınavlara, proje puanlarına göre işliyor — ama bu mekanizma artık gerçeği ölçmüyor. Bir öğrenci ChatGPT’ye “iklim değişikliğini anlatan bir afiş hazırla” dediğinde, beş saniyede aldığı sonucu teslim edebiliyor. Ama o süreçte iklim değişikliği hakkında gerçekten ne öğreniyor? Bu sorunun cevabı çoğu zaman: Hiçbir şey.
Sorun teknolojide değil, onu nasıl anlamlandırdığımızda. Bugünün öğrencisi üretim yapabiliyor ama niyetini tanımlayamıyor; bilgiye ulaşıyor ama değerlendiremiyor. Yapay zekâ bu boşluğu derinleştiriyor çünkü eğitim sisteminin bilgi öğretme işlevi artık yeterli değil. Gereken şey, bilginin nasıl kullanılacağını, hangi değerle ilişkilendirileceğini ve ne işe yaradığını öğretebilmek. Ama müfredat bu dönüşümü yakalayamıyor.
Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.
