Sosyal Medya

Gündem

Türkiye’nin “Kara Kutusu” Hollanda’da öldürüldü!

Halil Falyalı’nın muhasebecisi olduğu öne sürülen Cemil Önal’ın, Hollanda’daki bir otelde hayatını kaybetti. Olay, istihbarat koruması altındayken gerçekleştiği öne sürülen Önal hakkında birçok soru işaretine yol açtı.

Türkiye’nin “Kara Kutusu” Hollanda’da öldürüldü!

Hollanda basını, Güney Hollanda’nın Rijswijk kentindeki Hotel Hoevevoorde’de bir kişinin silahlı saldırı sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi. Yerel kaynaklara dayandırılan haberlere göre, yaşamını yitiren kişinin Halil Falyalı’nın muhasebecisi olduğu öne sürülen Cemil Önal olduğu tespit edildi.

Olayın, 30 Nisan Salı günü saat 17.45 sularında otelin yoğun olduğu saatlerde meydana geldiği bildiriliyor.

Kendi Sözleri Gündemde: “Beni Susturmak İsteyecekler”

Cemil Önal, geçtiğimiz aylarda verdiği bir röportajda çarpıcı bir uyarıda bulunmuştu:

“Ben bir kara kutuyum. Beni susturmak isteyecekler.”

Bu sözleri, söz konusu ölümünü daha da dikkat çekici hale getirdi.

Koruma Altındaydı İddiası

Önal’ın uzun süredir hem ABD hem de Hollanda istihbaratının koruması altında olduğu öne sürülüyordu. Yasa dışı bahis ağıyla ilişkilendirilen Halil Falyalı’nın finansal operasyonlarında kilit bir isim olduğu iddia edilen Önal’ın, aynı zamanda bazı Türk yetkililere dair yolsuzluk bilgilerine sahip olduğu da medyaya yansımıştı.

Tanıklar Olayı Anlattı

Olay yerinde bulunan görgü tanıkları, üç el silah sesi duyduklarını ve silahlı bir kişinin hızla uzaklaştığını belirtti. Şüphelinin siyah giyimli, atletik yapılı, sakallı ve yaklaşık 1.80 boylarında bir erkek olduğu ifade edildi.

Otelde bulunan bir kadın tanık, Hollanda’nın önde gelen gazetelerinden De Telegraaf’a yaptığı açıklamada, “Bu sadece bir tasfiyeydi. Sıradan bir ölüm gibi değildi,” dedi.

Cemil Önal’ın Kimliği Hollanda Polisi Tarafından Doğrulandı

Hollanda’da hayatını kaybeden kişinin 41 yaşındaki Cemil Önal olduğu, DW Türkçe’nin sorusu üzerine Hollanda polisi tarafından teyit edildi. Yetkililer, cinayetle ilgili soruşturmanın sürdüğünü belirtti.

Polis sözcüsü, devam eden soruşturma nedeniyle gözaltında şüpheli olup olmadığına ya da kaç kişinin arandığına dair şu aşamada bilgi verilemeyeceğini ifade etti.

Cemil Önal’ın geçmişine dair bilgiler de dikkat çekici. Hollanda’da 16 ay cezaevinde kalan Önal, serbest bırakılmış ve Türkiye’ye iade edilmesine karşı hukuki mücadele yürütüyordu. Türkiye, hakkında yakalama talebiyle Interpol aracılığıyla kırmızı bülten çıkarmıştı

Cemil Önal konuştu, hedef oldu: Kara kutu neler anlatmıştı?

Halil Falyalı’nın yasadışı bahis ve kara para ağına dair sırları bilen isimlerden biri olan Cemil Önal, Hollanda’da Amerikan ve Hollanda istihbaratının koruması altındayken verdiği röportajlarda gündem yaratacak açıklamalarda bulundu. Önal, sadece Falyalı ailesine değil, aynı zamanda siyasi ve bürokratik çevrelere dair de önemli iddialarda bulunmuştu.

“Türkiye’ye dönersem yaşayamam”

2014–2021 yılları arasında Halil Falyalı’nın finans müdürlüğünü yapan Cemil Önal, elindeki belge ve bilgilerin birçok kişi için tehdit oluşturduğunu belirterek, Türkiye’ye iadesi hâlinde hayatta kalamayacağını söylemişti. Kendisini “kara kutu” olarak tanımlayan Önal, devlet içindeki yapıların ve siyasilerin de bu ağın bir parçası olduğunu öne sürmüştü.

Serim ailesiyle Falyalı bağlantısı

Önal, açıklamalarında Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim’in kardeşi İbrahim Serim’in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde üniversite eğitimi sırasında Falyalı ailesiyle tanıştığını ve zamanla bu ilişkinin güçlendiğini belirtti. Babaları Maksut Serim’in AK Parti’nin kuruluşundan itibaren Erdoğan’a yakınlığı nedeniyle bürokratik süreçlerin kolaylaştığını ifade etti.

İbrahim Serim’in KKTC’de imar değişiklikleri üzerinden büyük kazançlar sağladığını iddia eden Önal, Falyalı ailesi ile bu ailenin arasındaki gayrimenkul işlemleri üzerinden yürüyen ilişkilerin siyasi koruma sağladığını da söyledi.

“Kasetleri al, devlete getir dediler”

Cemil Önal’ın iddialarına göre Hakan Fidan, Falyalı’nın elinde olduğu söylenen gizli kayıtların devlete ulaştırılmasını istedi. Bu görev için Ekrem Serim, KKTC’ye büyükelçi olarak gönderildi. Görüşmelerin Özge Falyalı’nın babasının evinde yapıldığını ve Serim’in bu süreçte bazı kayıtları Ankara’ya teslim ettiğini ancak bir kısmını kendine sakladığını öne sürdü.

“Eksik kaset krizi”

İddialara göre Hakan Fidan’ın oğlu ve Binali Yıldırım’ın oğlunun da adının geçtiği kayıtlardan sadece 40 tanesi teslim edildi. Geri kalan 5 kasetin akıbeti bilinmiyor. Bu eksiklik MİT tarafından fark edilince, konu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kadar taşındı. Erdoğan’ın Serim’i Ankara’ya çağırarak hem onu büyükelçilikten hem de babasını görevden aldığı iddia edildi.

Falyalı & Fanieros Ortaklığı: Kıbrıs’ta İkiz Mafya İmparatorluğu

Halil Falyalı ile Güney Kıbrıslı mafya patronu Loukas Fanieros’un dostluğu sadece kişisel bir bağ değildi. Bu ilişki, Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyinde kurulan yasa dışı finansal imparatorlukların birbirine entegre olduğu ikiz bir sistemin yapı taşıydı. İkili arasındaki ilişkiler, zaman içinde ortak operasyonlara ve karşılıklı korumaya dönüştü.

Futboldan Finansal İşbirliğine

2011 yılında Falyalı, Mağusa Türk Gücü’nün başkanıyken, Fanieros Güney Kıbrıs’ta Ermis Aradippou kulübünün yöneticisiydi. Falyalı’nın bu kulübe ortak olma isteği kabul edilmese de, kurulan bağ giderek derinleşti. İddialara göre Falyalı, geçmişteki bir saldırı sonrası Güney’e kaçıp Fanieros’un babası Antonis’in evine sığındı.

Fanieros’un Falyalı hakkında kurduğu şu cümle ise dikkat çekiciydi: “Kıbrıslılara yardım et dediğimde asla geri çevirmezdin.” Bu sözlerin bir örneği de Ahna’da tutuklanan iki genç için Falyalı’nın devreye girmesiyle yaşandı.

Kara Para Ağı Nasıl İşliyordu?

Halil Falyalı’nın finans ekibinin eski yöneticisi Cemil Önal, Hollanda’da yaptığı açıklamalarda Kıbrıs merkezli kara para aklama şemasının detaylarını ifşa etti. Falyalı’nın ağı, Karayipler’den Dubai’ye, Belarus’tan Türkiye’ye kadar uzanıyordu.

Adım Adım Para Trafiği

  • Sanal bahis gelirleri, Curacao’daki Total Gaming Solutions B.V. üzerinden Güney Kıbrıs’a, oradan da paravan şirketler aracılığıyla Avrupa bankacılığına taşınıyordu.

  • Nakit paralar, Larnaka Havalimanı’ndan alınarak Falyalı’nın otel araçlarıyla kuzeye geçiriliyor; bu süreçte Loukas Fanieros’un koruması devredeydi.

  • Kuzeye girişlerde, ‘Pehlivan’ kod adlı bir polis memuru organizasyonu içeriden yönetiyordu. Sınır kapılarında görevli polislerin değişim saatleri buna göre planlanıyordu.

Türkiye Ayağı: İran Bağlantılı Dövizciler

Türkiye’deki yasa dışı bahis gelirleri ise döviz büroları üzerinden aklanıyordu. Bu yapının başında, İran bağlantısıyla bilinen Kilisli Abdullah ve Bilal Happani vardı. Happani, Rıza Zarrab dosyasında da adı geçen isimlerden biriydi.

2018’de Kıbrıs’a gelen Happani’nin evinde bulunan 2 milyon dolara rağmen hakkında işlem yapılmaması, “devletin iç yüzünü açıklarım” tehdidiyle ilişkilendiriliyor. Happani, Türkiye’deki paraları Dubai’ye taşıyan kilit isimdi.

Avrupa Parası: Belarus ve Dubai Üzerinden Aklandı

Avrupa’dan gelen bahis gelirleri, Belarus üzerinden Dubai ve Güney Kıbrıs’a aktarılıyordu. Burada öne çıkan isimlerden biri Mustafa Egemen Şener’di. Şener’in adı, Payfix soruşturmasında tutuklanan Erkan Kork’la birlikte anılıyor.

  • Şener, Kıbrıs’a giremiyor ancak özel uçağıyla aklanan parayı Dubai’ye taşıyordu.

  • Dubai yönetimi yalnızca %5 vergi aldığı için, milyonlarca dolar bu ülkeye aktarılıyordu.

  • 2023 yılına ait sızdırılan emlak kayıtlarına göre, Özge Falyalı’nın Dubai’de 60 milyon dolarlık gayrimenkul yatırımı yaptığı belirlendi.

H Casino: Belarus’taki Aklama Merkezi

Şener ayrıca Belarus’un başkenti Minsk’teki H Casino’nun yasal sahibiydi. Ancak OCCRP ve CİREN araştırmalarına göre bu kumarhane, Halil Falyalı ile ortak aklama faaliyetlerinin merkeziydi. H Casino, kısa sürede ülkenin en yüksek cirosuna sahip tesisi oldu. Önal’a göre Avrupa’dan gelen yasadışı gelirler burada aklanarak Dubai ve Kıbrıs’a aktarılıyordu.

“Falyalı Yaşıyor” Dosyasına Not

Bu araştırma, Halil Falyalı’nın bireysel bir mafya liderinden öte, sistemik bir çarkın dişlisi olduğunu ortaya koyuyor. Fanieros’tan Happani’ye, Şener’den yerel polise kadar uzanan bu zincir, Kıbrıs’tan Orta Doğu’ya uzanan bir suç ekonomisinin haritasını çiziyor.

Falyalı’nın yükselişine sessiz kalan sistem, onun düşüşünün de ortağıdır. Bu gerçekler, sadece gazeteciliğin değil, kamuoyunun da görmesi gereken karanlık bir aynayı yansıtıyor.

Falyalı’nın Adana’daki “Aslan Savcısı”: 150 Bin Dolara Yargıyı Nasıl Dizayn Ettiler?

Halil Falyalı’nın Türkiye’deki yasa dışı işlerini yöneten üçüncü adam, AKP’li Ömer Çelik’e yakınlığıyla bilinen Fatih Nevzat Aysu’ydu. Aysu, Larsen Teknoloji’de para transferleri ve VIP müşterilerin elden ödemelerinden sorumluydu. Bu operasyonlar için Adana merkezli “AK Grup” adlı bir yapı kurmuştu. 2020’de yapılan bir operasyonda AKP Gençlik Kolları’ndan isimlerin de bu yapıyla bağlantılı olduğu ortaya çıktı.

Adana Cumhuriyet Savcısı Yavuz Pehlivan, örgüt lideri olarak aranan Fatih Nevzat Aysu için 100 bin dolar karşılığında tutuksuz yargılama sözü verdi. Bu rüşvet 2021 yılında İstanbul Havalimanı’nda elden ödendi. Aysu, sistemdeki arama kaydının silinmesi sayesinde rahatça ülkeye girdi, Adana’da ifadesi alındı ve serbest bırakıldı.

Ancak birkaç hafta sonra mahkeme tebligatı geldi. Devreye tekrar Savcı Pehlivan girdi ve bu kez 50 bin dolar daha rüşvet talep etti. Alt kadrodaki iki kişi ceza alırken, Aysu ceza almadan dosyadan çıktı. Pehlivan, daha önce Cübbeli Ahmet Hoca dosyasını da rüşvetle kapatan isim olarak biliniyor.

HALİL FALYALI İLE VEYSEL ŞAHİN’İN SUÇ ORTAKLIĞI

Türkiye’den kaçarak Kıbrıs’a sığınan Veysel Şahin, burada Halil Falyalı ile tanıştı ve yasa dışı bahis ağının temelini birlikte kurdular. Şahin’in korunması için Kıbrıs’taki Ulusal Birlik Partisi (UBP) devreye sokuldu.

Şahin’e ait İvera Group, Girne’deki Magic Touch Tower altında bir döviz bürosu işletiyordu. Bu döviz bürosu, 2015-2019 arasında Falyalı ailesinin ve ortaklarının kara para aklama merkeziydi. Banka transferleri aracılığıyla düşük komisyonla milyonlarca TL aklandı.

2016’da bu sistem deşifre olunca yargı süreci başladı. Ancak Falyalı ailesi, Mali Şube’deki bağlantıları sayesinde soruşturmaların yönünü değiştirdi. Yakalanan çalışanlardan biri olan Yılmaz Almaz, üç ay cezaevinde kaldıktan sonra serbest kaldı. İşten atılması ve çalışma izninin iptali tamamen kamuoyunu yanıltmak içindi.

BANKALARDAN KRİPTOYA: PARA TRAFİĞİ NASIL İŞLEDİ?

2019’da döviz bürosu kapanınca sistemin taşıyıcı ayağı Türkiye oldu. Paravan şirketler kuruldu, MASAK denetimine takılmamak için 50 bin TL altı bireysel transferlerle para toplandı. Paralar, İstanbul’daki Mergen Döviz aracılığıyla Kıbrıs’a aktarıldı. Bu zincirin her halkasına rüşvet ödendi: banka şube müdürleri, vergi memurları ve güvenlik güçleri.

Daha sonra sistem kripto paraya ve “paparacı yöntemi”ne evrildi. Binlerce banka kartı Türkiye’den getirildi, her biri aynı şifreyle kullanıldı. ATM’lerden 10 bin TL’lik

limitlerle çekilen paralar akşam ofiste birleştirilirdi. Her gün çantalarla taşınan nakit, milyonlara ulaşıyordu.

TOLGA ALPASLAN: FUTBOL YORUMCUSUNDAN BAHİS BARONLUĞUNA

Eski futbol yorumcusu Tolga Alpaslan, Kıbrıs’ta kurduğu GrandBet adlı yasa dışı bahis platformunu, 2018-2019 yıllarında Halil Falyalı’ya sattı. 10 milyon dolara gerçekleşen satış sonrası, platformun yönetimi Falyalı ailesine geçti. Ancak yönetimde yapılan hatalar, GrandBet’in büyümesini engelledi.

Alpaslan’ın da içinde yer aldığı yasa dışı bahis davasında, Halil ve Hüsnü Falyalı’nın adları dosyadan çıkarıldı. Nedeni ise çok açıktı: verilen yüklü rüşvetler ve siyasi bağlantılar.

LARSEN TEKNOLOJİ’DE 800 ÇALIŞAN: VERGİDEN MUAF KAÇAK DÜZEN

Larsen Teknoloji, sadece iki şubeye sahip olmasına rağmen 800 kişiyi çalıştırıyordu. Bu çalışanların yarısı kayıtsızdı. Kıbrıs’ta yerli halka bahis oynamak yasak olmasına rağmen yüzlerce kişiye sigorta ve sosyal güvenlik yatırılıyordu. Kimse soru sormuyordu çünkü rüşvet sistemi herkesi susturuyordu.

Falyalı’nın ödediği vergi ise “sabit vergi” değil, müşteri güvenliğini sağlamak için yatırılan sembolik bir imtiyaz vergisiydi. Gerçekte ise devlet ciddi bir vergi kaybına uğruyordu.

BETCYP: EV DEĞİL, OFİS ORTAMINDA BAHİS

BetCYP platformunu satın alan Falyalı grubu, yasa dışı bahisçileri daha güvenli bir ortama almak adına ofislerde çalıştırmaya başladı. Böylece Türkiye pazarındaki risk azaltıldı. Ancak bu operasyonun Türkiye’nin bilgisi dışında sürmesi mümkün değildi.

Yayın Türkiye’ye yapılmasına rağmen, tüm sistem Kıbrıs merkezliydi. Bu operasyonun arkasında AKP döneminde sağlanan üst düzey izinler ve yapılan milyon dolarlık rüşvetler vardı. 2016’da sadece beş ayda 140 milyon dolar Larsen Teknoloji üzerinden çevrildi.

PANDEMİ DÖNEMİNDEKİ YARDIMLAR: PR İÇİN SAHTE YARDIM

Covid-19 döneminde Falyalı ailesi, PR çalışması olarak yardım kampanyaları başlattı. Girne Belediyesi üzerinden binlerce kişiye yardım dağıtıldığı söylense de, gerçekte bu yardımların finansmanı dış kaynaklardan sağlandı. Falyalı ailesi cebinden beş kuruş çıkarmadan kamuoyu nezdinde sempati toplamayı başardı.

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler