Gündem
Tim Ash: Türkiye Tehditlerle Fırsatlar Arasında
Ukrayna’daki savaş, NATO’nun kırılganlığı, ABD-Çin rekabeti ve İsrail’in bölgesel yükselişi; Türkiye için jeopolitik riskleri olduğu kadar stratejik fırsatları da beraberinde getiriyor. Ankara bu kırılgan ortamda savunma sanayii ve diplomatik esneklikle öne çıkıyor.

Ukrayna’daki savaş, NATO’nun kırılganlığı, ABD-Çin rekabeti ve İsrail’in bölgesel yükselişi; Türkiye için jeopolitik riskleri olduğu kadar stratejik fırsatları da beraberinde getiriyor. Ankara bu kırılgan ortamda savunma sanayii ve diplomatik esneklikle öne çıkıyor.
Türkiye, hızla değişen küresel dengeler içinde hem ciddi tehditlerle hem de tarihi fırsatlarla karşı karşıya. Ukrayna Savaşı’ndan Orta Doğu’daki güç boşluğuna, NATO’nun zayıflayan caydırıcılığından ABD’nin Avrupa’dan geri çekilmesine kadar pek çok gelişme, Ankara’yı yeniden konumlanmaya zorluyor. Ancak Türkiye, bu kırılganlıktan yeni bir bölgesel liderlik pozisyonu da çıkarabilir.
NATO Artık Güven Vermiyor
NATO’nun 5. maddesinin caydırıcılığı son dönemde ciddi şekilde sorgulanıyor. Polonya ve Romanya’ya yönelik Rus drone saldırılarına zayıf tepki verilmesi, Estonya hava sahasında Rus MIG-31 uçuşları gibi gelişmeler, ABD’nin ve NATO’nun Avrupa güvenliğinden adım adım çekildiği algısını güçlendiriyor. Türkiye ise, bu boşluğu fırsata çevirebilecek birkaç ülkeden biri.
Ukrayna Krizi: Denge Siyasetiyle Güç Kazanmak
Ankara, Ukrayna Savaşı’nda tarafsız kalmaya özen gösterdi. Rusya’ya yaptırım uygulamadı, enerji ithalatına devam etti, ancak aynı zamanda Ukrayna’ya silah desteği verdi. Bayraktar TB2 gibi SİHA’lar, hem Ukrayna direnişine katkı sağladı hem de Türkiye’yi adil arabulucu rolüne yükseltti. Antalya ve İstanbul’da yürütülen barış görüşmeleri de bu pozisyonun bir yansımasıydı.
Ancak Ankara, Rusya’nın savaşı kazanmasını kesinlikle istemiyor. Böyle bir senaryo, Karadeniz, Kafkasya, Orta Asya ve Suriye gibi Türkiye’nin çıkar alanlarında Rus nüfuzunun artması anlamına gelir. Dolayısıyla Ankara, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunuyor ve NATO üyeliğine destek veriyor.
İsrail’le Gerilim: Yeni Cephe Kapıda mı?
İsrail’in bölgesel hegemonya hedefi ve Gazze, Suriye, Lübnan’daki agresif askeri tutumu, Türkiye ile doğrudan bir çatışma riskini artırıyor. Son olarak Katar’daki Hamas liderlerine yönelik İsrail saldırısı, Türkiye’ye yönelik bir sonraki adımın artık mümkün olabileceğini gösteriyor. Bu durumda Ankara’nın misillemesi kaçınılmaz olur. İki ülke de askeri açıdan güçlü ve çatışmanın kazananı olmayacağı açık.
Türkiye’nin İsrail’le yükselen tansiyonu, iç politikada da etkili. AKP–MHP ittifakı içinde Kürt barış sürecine yönelik Bahçeli’nin son U dönüşü, bu jeopolitik ortamda daha anlaşılır hale geliyor.
Türkiye Avrupa’nın Savunma Açığını Kapatabilir
ABD’nin Avrupa’dan çekilme eğilimi ve Avrupa’nın yetersiz savunma kapasitesi, Türkiye’yi kilit oyuncu haline getiriyor. Türkiye, Rusya ve Ukrayna’dan sonra Avrupa’nın en büyük ordusuna ve en gelişmiş savunma sanayilerinden birine sahip. Tank, SİHA, top mermisi üretimi gibi konularda Avrupa’ya hızla destek sunabilir.
Eğer Avrupa, önyargılarını aşar ve Türkiye’yle daha derin bir savunma iş birliği kurarsa, bu iki taraf için de kazanç olur. Türkiye’ye mali destek sağlanarak savunma kapasitesi büyütülebilir. Bunun karşılığında Türkiye’nin Gümrük Birliği’ni genişletmesi ve teknoloji transferi gibi alanlarda entegrasyonu artabilir.
Türkiye’nin Alternatif Yönelimleri: Körfez, Asya ve Çok Yönlü Strateji
Eğer Avrupa, Türkiye ile bütünleşme konusunda tereddüt ederse, Ankara’nın Körfez ve Orta Doğu’ya yönelmesi muhtemel. Suudi Arabistan’ın Pakistan’la imzaladığı karşılıklı güvenlik anlaşması, bölgede yeni eksenlerin oluştuğunu gösteriyor. Türkiye’nin savunma gücü, Körfez ülkeleri için büyük bir cazibe oluşturuyor.
Nükleer caydırıcılık konusu da tekrar gündemde. İsrail’in bölge ülkelerine karşı saldırgan tutumu, Türkiye’yi Pakistan ya da Fransa gibi ülkelerden nükleer şemsiye arayışına itebilir.
ABD ile İlişkiler: Trump Dönemi ve Fırsatlar
Trump ve Erdoğan arasında kurulan “iş odaklı” ilişki, Türkiye–ABD bağlarının yeniden güçlenmesini sağlayabilir. Her iki lider de gayri resmi kanalları seviyor, ticarete ve inşaata öncelik veriyor. Suriye özelinde ortak bir anlayış zemini olabilir. F-16 ve F-35 dosyaları Trump döneminde tekrar hız kazanabilir.
Ancak, İsrail faktörü bu ilişkinin en kırılgan noktası. ABD yönetimi, İsrail’in olası provokasyonlarını dizginleyemezse, Türkiye–ABD ilişkilerinde kırılmalar kaçınılmaz olur.
Sonuç: Fırtınalı Coğrafyada Yön Bulmak
Türkiye, Orta Doğu, Kafkasya ve Avrupa’nın kesişim noktasında, eşsiz bir jeopolitik konumda bulunuyor. Tıpkı bir levha sınırında olduğu gibi, hem büyük risklere hem de potansiyel sıçrama fırsatlarına açık. Stratejik akıl, çok yönlü diplomasi ve savunma sanayi yatırımları sayesinde Türkiye bu belirsizliğin kazananı olabilir.
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]