Sosyal Medya

Gündem

Mustafa Akyol: Türkiye Yeni Bir İran Değil

Cato Enstitüsü uzmanı Mustafa Akyol’a göre Türkiye, Batı’da sıklıkla iddia edildiği gibi “yeni İran” değil. Erdoğan yönetimi otoriter eğilimler taşısa da, Türkiye’nin İslam dünyasındaki ılımlı etkisi, Filistin-İsrail krizinde ve bölgesel dengelerde barış sürecine katkı sağlayabilecek nitelikte. Akyol, Ankara’nın Hamas üzerindeki etkisini, neo-Osmanlıcılık anlayışını ve Orta Doğu’da diplomasiye açtığı alanı analiz ediyor.

Mustafa Akyol: Türkiye Yeni Bir İran Değil

Erdoğan’ın “Yeni Türkiye”si liberal olmasa da, Orta Doğu barışı için umut verebilir

Özet:


Cato Enstitüsü uzmanı Mustafa Akyol’a göre Türkiye, Batı’da sıklıkla iddia edildiği gibi “yeni İran” değil. Erdoğan yönetimi otoriter eğilimler taşısa da, Türkiye’nin İslam dünyasındaki ılımlı etkisi, Filistin-İsrail krizinde ve bölgesel dengelerde barış sürecine katkı sağlayabilecek nitelikte. Akyol, Ankara’nın Hamas üzerindeki etkisini, neo-Osmanlıcılık anlayışını ve Orta Doğu’da diplomasiye açtığı alanı analiz ediyor.


Türkiye’nin Hamas ile İlişkilerindeki İnce Çizgi

Akyol yazısında, Erdoğan’ın yakın dostu Bülent Arınç’ın 2023 Ekim’inde yaptığı açıklamalara dikkat çekiyor. Arınç, Hamas’ın İsrail’i tanımayı reddetmesini eleştirerek, “İki devletli çözüm dışında bir yol yok” demişti. Bu ifadeler, Türkiye’nin Hamas’la ilişkilerinde yalnızca siyasi destek değil, ılımlılaşma yönünde telkin içeren bir çizgide olduğunu gösteriyor.

Akyol’a göre bu gerçek, Türkiye’yi İsrail’e yönelik “büyük tehdit” gibi sunan analizlerin yanlışlığını ortaya koyuyor. Zira Ankara, hem Filistinlilerin ulusal haklarını savunuyor hem de bu hedefin radikalleşme yerine diplomasiyle gerçekleşmesini savunuyor.


Yeni Orta Doğu: Tahran’dan Değil, Ankara’dan Etkileniyor

1980’lerden bu yana İran’ın “direniş ekseni” politikası, Filistin meselesini İsrail’in yok edilmesi çağrıları üzerinden radikalize etti. Bu çizgi, Suriye rejimi, Hizbullah, Husiler ve Hamas gibi vekil aktörlerle güçlendi, ancak sonuçta Filistin halkı için yıkıcı oldu.

Akyol’a göre Türkiye bu konuda alternatif bir model sunuyor.
Ankara’nın yıllardır savunduğu iki devletli çözüm ve diplomatik yaklaşım, İran tarzı militanlığa karşı ılımlı bir seçenek oluşturuyor. “Yeni Orta Doğu”da Suriye’nin İran yerine Türkiye’ye yaklaşması ve Hamas’ın da Tahran yerine Ankara-Doha eksenine yönelmesi, bölge barışı için yeni fırsatlar doğurabilir.


Erdoğan’ın Otoriterliği Barışa Engel mi?

Akyol, Erdoğan’ın illiberal yönetim tarzını eleştiriyor: ifade özgürlüğü kısıtlamaları, yargı bağımsızlığının zayıflaması ve muhalefet üzerindeki baskılar liberal değerlere ters düşüyor.
Ancak Akyol’a göre, “Orta Doğu’da barış inşa etmek için ülkelerin liberal demokrasiye dönüşmesini bekleme lüksü yok.”

Uluslararası barış için otoriter ama işbirliğine açık liderlerle çalışmak gerekebilir. Erdoğan’ın bölgesel nüfuzu, Trump yönetimiyle kurduğu “pragmatik iş birliği” sayesinde Suriye ve Gazze’de diplomatik çözümlere katkı sağlamıştı.


“İslamcılık” Etiketinin Arkasındaki Gerçek

Batı’da Erdoğan’ın ideolojisi sıklıkla “İslamcı” olarak tanımlansa da Akyol’a göre bu kavram çok geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Türkiye’nin AK Parti modeli, Tunus’taki Ennahda hareketi gibi pragmatik ve demokratik yönelimli bir “ılımlı İslamcılık” anlayışına dayanıyor.

23 yıldır “İslamcı” bir partinin yönettiği Türkiye hâlâ NATO üyesi, laik bir cumhuriyet ve serbest piyasa ekonomisine sahip. Alkol yasak değil, ibadet özgürlüğü sürüyor, LGBT+ karşıtı tepkiler olsa da “ahlak polisi” yok. Akyol’a göre bu tablo, Türkiye’nin İran benzeri bir teokrasiye dönüşmeyeceğini kanıtlıyor.


Neo-Osmanlıcılığın Gerçek Anlamı

Akyol, Erdoğan’ın “neo-Osmanlıcılık” vizyonunun da yanlış yorumlandığını savunuyor. Bu anlayış, askeri yayılmacılıktan çok kültürel, ekonomik ve diplomatik etki alanı kurma hedefi taşıyor.
Erdoğan yönetiminde Türkiye, Balkanlar ve Orta Doğu’da tarihsel bağlarını “yumuşak güç” aracılığıyla canlandırıyor.

Bu yaklaşımın bir sonucu olarak Ankara, Kürt sorununda da geçmişe kıyasla daha kapsayıcı adımlar atıyor. Akyol’a göre Erdoğan’ın PKK ile yürüttüğü yeni barış süreci başarıya ulaşırsa, bu sadece Türkiye için değil Irak ve Suriye için de tarihi bir dönüm noktası olabilir.


İsrail ve ABD İçin Bir Uyarı

Akyol, İsrail hükümetinin “Türkiye Hamas’ı destekliyor, o hâlde düşmandır” yaklaşımını tehlikeli bir basitleştirme olarak nitelendiriyor.
Oysa Gazze’de rehine kurtarma operasyonlarında Türkiye ve Katar’ın arabuluculuğu belirleyici rol oynadı. İsrailli gazeteler bile, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Hamas üzerinde “önemli baskı kurduğunu” yazdı.

ABD’li yetkililer de “Türkler Gazze anlaşmasında çok yardımcı oldu” derken, Netanyahu hükümetinin Ankara’ya yönelik sert söylemini “karşı sonuç doğuran” bir tutum olarak değerlendiriyor.


“Sonsuz Savaşlar” Dönemi Bitmeli

Akyol yazısını, Trump’ın “sonsuz savaşları bitirme” vizyonuna atıfla noktalıyor:
“Bölge barışı için İsrail’in yayılmacı politikaları sınırlandırılmalı ve bu ancak meşru, bölgesel etkiye sahip Müslüman aktörlerle iş birliğiyle mümkün olur.”

Bu aktörlerin başında ise, her ne kadar tartışmalı olsa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan geliyor. Akyol’a göre, Erdoğan’ın “arkadaşım Donald Trump” diyerek başlattığı diplomasi süreci, Orta Doğu’da kalıcı barışın kapısını aralayabilir.

Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler